SİSTEM "SÜFLİ VİRÜS" YARATIYOR..!?

Evet sevgili okurlar!

Son zamanlarda ülkemiz, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde çok “süfli ve habis” bir virüs rüzgarı esiyor.

Ama diyeceksiniz ki yalnız bugün mü?

Hayır..!

Yakın tarihimiz...

Nerdeyse yüz yıldan beridir; böylesi bir atmosfer hep hakim...

Toplumda “süflilik” özelliklerini yaratan virüs, gerçekten habis bir virüstür, kötü huylu bir virüstür ve yayılmacıdır...

Bunun temel nedeni de; mevcut sistemdir ve bu sistemin hayat bulduğu anlayıştır...

Öyle inanıyoruz ki; yıllar geçse de bir yere varamaz...

Ama sürekli tahribat yaratıyor..

Ne var ki hükümet, özellikle Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan, tüm ciddi çabalarına rağmen bir türlü bu virüsün üstesinde gelinemiyor...

Başa da çıkılamıyor.

Çünkü, bu virüs değişkendir...

Kökeni, “ahlaksızlıktan” geliyor...

Bu virüs, bir tutarsızlık habasetidir.

Bu virüs, bir terör virüsüdür...

Eşkıyalık virüsüdür..

Rüşvettir, yolsuzluktur, adam kayırmaktır...

Hepsinin başını çeken de memlekete yarar değil zarar getiren bir “siyasi partiye” meşruiyet kazandırma gafletidir.

Sistem “toplumun” öylesine etrafını habis virüslerle sarmış ki; insan önünü göremiyor...

 Toplum buhran içerisinde...

Nereye bakarsanız bakın;  zifiri karanlık...

Işık ok..

Aydınlık, karanlığı yok edecek bir ışık, maalesef görünmüyor...

Lakin, mevcut müesses nizam “ışık saçan” aydınlık yarınlar oluşturan değil..

Bizatihi karanlığı yaratandır...

Milli iradenin iman meşalesini parlatan bir milli hareket, inançla ve imanla yola çıkıyorsa da; maalesef bir dönem sonrası; tufan..

Çünkü, gerek terörün çeşitli odaklarından üreme yapıp da topluma dağılan virüs olsun ve gerekse sistemin göz yumduğu pislikleri barındıran virüs olsun; sürekli palazlanıp büyümektedir...

Kemirgen misali; ağına aldığı her şeyi yutuyor..

Değerleri, çiğniyor..

Bakınız sevgili dostlar!

31 Mart 2019’da yerel seçimler yapıldı..

Kazanan kazandı, kaybeden kaybetti.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HDP büyük çoğunlukla oy aldı ve bir çok il ve ilçelerin riyaset makamını AK Parti’nin elinden kaptı.

Ama ne var ki; bu “kaptırmanın” temel nedenleri var?...

O da, AK Parti’nin Doğu ve Güneydoğu’daki yanlış politikasından kaynaklanmaktadır...

Tabi yalnız yanlış politikasından değil...

Yanlış politikacıların seçilmesi...

Cumhurbaşkanı’na kabul ettiren süfli rantiyeci münafık tinetli anlayışlar..

Ne yazık ki, her dönemde de “kedi” misali tüm bu tahribatlara rağmen, dört ayak üzerine düşüyorlar..

Ama bir başarı, beceri ve partiye kazanım yok!...

Varsa yoksa; “onların” çıkarı ve rantı...

Hep küçük olsun, benim olsun olmuştur...

Ondan dolayıdır ki halk bir türlü beklediğini yakalayamıyor...

Çünkü, bölge insanının istediği “siyasiler” değiller...

AK Parti iktidarda olmasına rağmen halk çok büyük ızdıraplar içerisinde; bunlar yüzünden “ah vah”  çekiyor.

Bakınız...

Ekonomik sıkıntılar diz boyu!...

Esnaf, iş çevreler, ticari “hayat” buhran geçiriyor...

İşveren; “işçisinin” maaşını ödeyemez hale geldi...

Yani, bölgede ekonomi durgun..

Tüm bunlar, yetmiyormuş gibi aldanan bir halk da var...

Yaşadığımız bu coğrafyada aldanan bir toplum söz konusudur...

Saf dilli olarak...

 Her neyse, toplumun bir kesimi bazı berrak nutuklara kanarak, “ bu siyasi partiyi” bugüne kadar hep salt çoğunlukla bölgede “iktidar” yapmıştır,,

Tıpkı 31 Mart’ta yapılan mahalli idareler seçimlerinde olduğu gibi.

Aldanan bu halk bir türlü sistemin yanlışlığından dolayı kendini meşru zeminde savunabilme imkanını elde edemiyor...

Oysa ki kene gibi insanları sömüren, kanını emen bu tür zihniyetli partiler, iktidara gelince yani devletin önemli makam ve mevkilerini kendi zirvelerine taşıyınca ne yazık ki çok daha büyük telafisi mümkün olmayan; “badirelere” sebebiyet veriyorlar..

Halkı badirelere sürüklüyorlar.

Devlet de durup bakıyor.

Hem de mütehayyirane (hayretler) bir şekilde izliyor... Ne yaptığını bilmez bir duruma giriyor.

Millet, ne zaman kendisine hayırlı bir kapı açılır diye beklenti içerisindeyken bir türlü o beklentilerini yakalayamıyor.

Zira oy verip başkanlık makamına oturttuğu nice başkanlar var ki, iradesi bile elinde olmamakla beraber, milli irade adı altında tümüyle milletin iradesini “kandilin” talimatlarına teslim ediyor..

Kandil’in de evlere şenlik maşallah (!) nazar değmesin milletine karşı o kadar acımaklı bir hali var ki, adeta timsahın gözyaşları gibi!.

Herhangi bir vatandaşın belediyeye işi düşmesin.

Kazara işi düşerse vay canına, vay haline, vay malına..!

Ufak bir iş dahi olsa,; “soygun” misali soyuluyor...

Özellikle belediyedeki imar işlerine gelince “milyonlar” oynuyor.

Kuruş, aşağı inmiyor.

Kandil’in o partideki gizli para toplayan konsey üyeleri.

Hep aba altından sopayı gösteriyor, tehdit ediyor...

Aldıklarını alabiliyorsa ne ala, alamıyorsa “vay o vatandaşın” haline....

Hep tehdit altında gün geçiriyor.

İşte buna gülelim mi ağlayalım mı sevgili dostlar!

Bir siyasi partinin bu hali pür melali bu durumdayken ya bir de ona çok yakın, hep ona ışık yakan, dolaylı ve gizli yollardan destekleyen STK’larımıza ne diyorsunuz?

Ne yazık ki Diyarbakır’daki ve bölgedeki bazı STK’ların hali pür melali çok acınacak bir hal yaşatıyor millete...

Gah akşamdaki karanlık hali yaşıyor, gah sabahın yeni doğan güneş halini yaşıyor, gah günün ortasında apayrı bir vaziyet yaşatıyor.

Muamma, ama çok sinsi…

Zannedersem, herhalde hükümet bunları gördü de üç büyükşehir belediyesinin başkanlarını kızağa çekerek yerlerine kayyum atadı.

Bize göre çok isabetli bir karar....

İnanın sevgili okurlar!

Eğer İçişleri Bakanı sayın Süleyman Soylu beyefendi elini çabuk tutmasaydı, bunların yüzünden bir çok işadamları işyerlerini kapatıp, başka illere göç etmeye zorlanacaktı...

Buradan İçişleri Bakanı’nı tebrik ediyoruz...

Çok isabetli bir iş yapmıştır, daha da yapmalıdır...

Zira gerek ekonomiksel, gerek ahlaki ve gerek kültürel anlayışlar bir türlü doğru bir mecrada, yürümüyor?

Atanan kayyumlar dan, özellikle Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu beyefendiyi kast ediyorum...

Çok vakur, ağırbaşlı, çok bilgili çok kültürlü; “bir hizmet” üreteceğine inanıyorum.

Çünkü, tehlikeli unsurlara anında, el koyuyor...

Gözyaşlarına bakmıyor...

İçişleri Bakanlığı’ndan aldığı yetkilerle; “anında çözüm” üretiyor...

Önce İçişleri Bakanı sayın Soylu’yu, sonra sayın valimizi ve diğer iki valiyi tebrik ediyoruz.

İnşallah bundan sonra çok daha güzel işler olacak...

Ümitle bekliyoruz.

Ama bir de şunu yazmadan da geçmek istemiyoruz.

Geçen kayyumun bıraktığı kirli izler ve habis rüşvet, adam kayırma virüsü hala da bir türlü silinmiş değil...

Ki hesapta sorulmamış...

Hükümetin ivedilikle, onun hakkında yaptığı olumsuzluklarla ilgili “işlem” yapması gerekir...

En derin sevgi ve saygılarımla…