SOYLU’NUN DİYARBAKIR ZİYARETİ!

Evet, sevgili okurlar.

Malumunuz üzre önceki gün İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, özel uçakla Diyarbakır’ımızı ziyaret etti.

Soylu’nun Diyarbakır ziyareti elbette ki "Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu insanını" sevindirdi, ümitlendirdi.

Hem de çok sevindirdi, çok ümitlendirdi.

Halkla yapmış olduğu görüşme esnasındaki gördüğü teveccüh, memnuniyetle diyebiliriz ki halk Soylu’nun gelişini takdirle karşıladı.

Deyim yerindeyse çoşkusunu sevgi seline dönüştürüldü.

Halk, çok büyük bir sevgiyle karşıladığı Soylu’yu da memnun etti.

Halkla yaptığı özel sohbetlerle de bunu pekiştirdi.

İnanın, gelen giden birçok Bakan içerisinde, halkın en büyük sevgiyle karşıladığı isimler arasında Sayın Süleyman Soylu'da yer almıştır.

Hatta başta gelmektedir.

Sıcak ve samimi duruşu..

Özellikle, Hasan Paşa hanı çıkışında, kameralara yansıyan, yaşlı bir adamla arasında geçen, sohbet…

Ki vatandaşlarla, "gönül ruhuyla" gerçekleştirdiği diyalog; "işte devlet ve vatandaş" kaynaşması dedirti..

Bakınız O yaşlı adam, Bakan Soylu'nun "hal-hatırını" sormasına dair, verdiği cevap…

“Kurban olayım sana, hiçbir isteğim yoktur…

Allah yardımcınız olsun, yolunuza devam edin…

Siz Hak yoldasınız..”

Bu ifadeler, çok dikkat çekici ve önem arz edicidir.

Hele ki, “Kurban olayım” ifadesi…

Elbette ki; yaşlı, güngörmüş bir insanın İçişleri Bakanını kucaklayarak bunları söylemesi; "birileri için de" sorgulayıcıdır..

Çünkü, şimdiye kadar devletin ve sorumlu bakanların, hatta Diyarbakırlı milletvekilleri ve Bakanlar dahi, diyebilirim ki, Diyarbakır'da vatandaşlar tarafından böyle bir sevgiyle karşılaşmamıştır.

Hele hele yıllardan beri, 8-10 yıl gibi uzun bir süreç Bakanlık yapan ve Diyarbakırlı hemşerimiz olan Mehdi Eker’in geliş-gidişleri arasında böyle bir sevgi seli ne yaşanmıştır, ne görülmüştür..

Yaşanmamıştır..

Geçmişe yönelik İçişleri Bakanı ve aynı zamanda Diyarbakır’da Valilik yapan kişi dahi Diyarbakır halkının böylesine sevgisine mazhar olmamıştır.

Terör örgütleri Diyarbakır’ın çarşı pazarını yakarken, iş çevrelerinin dükkanları yağmalanırken, İçişleri eski Bakanı Sayın Ala’nın da Valisi bulunduğu süreçte halkı ancak şöyle cılız ifadelerle teselli edebilmişti.

“Canda olmasın da, camda olsun, bir şey olmaz” gibilerden…

Oysaki fakru zaruret içerisinde kıvranıp duran Diyarbakır insanının canı ne kadar önemliyse, onun için alın teri de, emeği de, malı da bir o kadar önemlidir.

Eğer teröristler gelip milletin çalışma özgürlüğünü elinden alabiliyorsa, kepenkleri 3-4 gün süreyle kapattırabiliyorsa ve benim sorumlu Valim de “Can da olmasın da camda olsun” demekle yetiniyorsa, işin içinde bir püf noktası olması gerekir.

Böyle teröre müsamaha göstermek, teröre karşı devletin sesini cılız çıkarmak bize göre hiç hayra alamet değildi.

İşte diyorlar ya, “zaman en büyük müfessirdir”

Yani olayları açıklığa kavuşturan temel unsur zamandır.

İşte nereden nereye gelen Türkiye, Diyarbakır ve bugün Diyarbakır insanının dört elle devletin Bakanına sarılmış olması, sevgi seliyle onu karşılaması, kucaklaması, bağrına basması, bunların hepsi şu soruyu bize hatırlatıyor.

Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu nereden nereye geldi?

* * *

Sevgili okurlar..

Sayın Soylu gerçekten yakından bildiğim ve tanıdığım bir siyasetci…

Gerek muhalefetteki dönemi olsun, gerek şimdi iktidardaki İçişleri Bakanlığı gibi önemli bir Bakanlığın taşıdığı sorumluluk dönemi olsun…

İcraatlarıyla, söylemleriyle ve sergilediği tavrıyla her daim bir "Devlet adamı" olmuştur.

Bu vasıfla, hadiseleri irdeleyip, sorgulamıştır..

Ciddiyetle olayların üzerine gidiyor, ki gitmektedir..

Bu itibarla diyebiliriz ki onun Bakanlığından bu yana terör nerdeyse yüzde 40’lara kadar düşmüş durumda.

Gerçekten eşyanın tabiatı gereği, olayların akışı paralelinde dikkatle gelişmelere bakılmalıdır..

Ümit var olunuz ki her gün biraz daha iktidar, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil olmak üzere, ister Başbakan Sayın Binali Yıldırım olsun, ister önemli Bakanlıkları ihraz eden Bakanlar olsun "büyük bir aktiflikle" olaylara sarılmış durumda.

Ve diyebiliriz ki eskiye nazaran, halkın şaibeyle baktığı bazı Bakanlıklar artık o şaibelerden uzak duruma girmişlerdir.

Demişler ya;

“Her yiğidin bir yoğurt yiyiş şekli vardır”

Ne söylediğimizi kamuoyu anlıyor zaten.

“Leb” denildiğinde “Leblebi” olduğunu anlayan, “gagası kırmızıdır” denildiğinde “keklik kuşu” olduğunu anlayanlara zaten fazla söze gerek yok..

Şimdiki hükümetin seyri ve özellikle İçişleri Bakanlığı’nın terörle mücadeledeki gayreti, nitekim ibrenin yükseklerde oynadığını herkes görmektedir.

Yalnız şunu da ifade edebiliriz ki, Sayın Soylu’nun Diyarbakır’ımıza teşriflerinde birçok yönüyle bazı eski siyasilerin yine politik havayla Bakanın çok yakınlarında kendilerine görüntü vermeleri de kamuoyu nezdinde alay konusu olmuştur.

Böyle insanların yıllardan beri Diyarbakır siyasetinde rol oynadıkları halde ve halkın hiçbir teveccühünü kazanmadıkları halde, kamuoyuna Bakanların yakınında durma görüntüsü verme halleri, onlar için alay mevzusu olmuştur.

Burada isim söylememize gerek yok.

Zaten bilen bilir, kendileri de bilir kendilerini.

Bizim medya grubu olarak kamuoyundan almış olduğumuz intiba doğrultusunda, genellikle kamuoyu şunu arzu ediyor.

“Denenmiş bir daha denenmez” örneğiyle yola çıkarsak..

Bayatlamış bazı siyasi çevreler veyahut kendine muhafazakâr görüntü veren bazı siyasi bürokratlar, bir yerlere gelmek için resmi veyahut bulundukları makamı muhafaza etmek için, yani “koltuk elinden gitmesin” diye yalakalığın dik alasını yaparken, halkın nazarında kendilerini ne kadar küçük düşürmüş olduklarının da keşke farkında olabilselerdi?

* * *

İnanın, sevgili okurlar.

Bazı platformlarda tespit edilen bazı görüntüler, insanı çok derinden düşündürüyor…

İnsan, der demez böylesi anlayışlardan şiddetle nefret duymaktadır..

Ayıp demektedir..

Hiç kuşkusuz ki dünya menfaati içinde en kutsal olan kadın ve namus mefhumudur.

Ama velakin, bazı hadiseler bu mefhumu yerle-bir etmiş durumda..

Birileri, bir yerlere gelmek için o mefhumu dahi hiçe sayarak hoş olmayan platformlarda görüntü verdiriyor..

Gerektiği yerde eşlerini devreye sokma edepsizliği içerisine girmeleri ise, "yuh be" dedirtiyor..

Bu nedenle diyoruz ki bizim tavsiyemiz şu yönde;

Hak etmediğin…

Halkın senin yanında yer almadığı bir siyaset anlayışıyla bir yere varamazsın.

Neyini kullanırsan kullan, neyini alet edersen et, ne derecede yalakalık yaparsan yap, sonuçsuz kalırsın, hiçbir yere varamazsın."

Bazı siyasi bürokratlara bizim acizane tavsiyemiz; netice itibariyle bu yöndedir.

En derin saygı ve sevgilerimle.