Görüş Bildir

"TÂĞUTÎ VE DECCALÎ MEDENİYETE KARŞI OLMAK HER MÜSLÜMAN İÇİN FARZDIR..!!!"

Evet sevgili okurlar!

Yazımıza ana başlık olarak kullandığımız; “Tağuti ve Deccali Medeniyete Karşı Olmak Her Müslüman İçin Farzdır” ifadesi iki gün önce vefat eden merhum ve muhterem Mehmed Şevket Eygi hocamıza aittir..

Bu ifade, vefatından bir gün önce kaleme almış olduğu; “Uyarmazsam hâin olurum” başlıklı yazının, bir ölçüde özetini teşkil etmektedir...

Yazının ana çizgilerini hatta tümünü siz değerli okurlarımızla bu köşemizde, az sonra paylaşacağız!...

Ama önce bizim de şahsen kaleme almak istediğimiz, Merhum Eygi hocayla alakalı bir kaç, kelam var..

Önce yazımıza mukaddime olarak bunları takdim edelim...

Sonra da, merhum üstadımız Türk basınının duayen mücahit kalemlerinden Mehmet Şevket Eygi’nin yazısıyla sizleri başbaşa bırakalım..

Evet!..

Mehmed Şevket Eygi’yi 1965’li yıllardan itibaren, bir medya mücahidi olarak tanıdım...

Eserlerini okudum...

Haftalık yayımlanan Yeni İstiklal Gazetesi’nden tutun da, Bugün gazetesine kadar, “köşesinin” müdavim okuru oldum.. Ki, davasını da takip edenlerdenim...

Gerçekten merhum Eygi, samimi, ihlaslı, dünya menfaatinden uzak, şahsına ait hiçbir rant temin etme gayesi gütmeden sadece Kur’an ve İslam davasını savunan, büyük yüreklilik gösteren bir zat-ı muhterem idi.

Şunu da burada kaydetmeden geçmek istemiyoruz...

Türkiye, hatta tüm İslam dünyası büyük bir değerini kaybetti.

Elbette ki ruhuna Fatiha okumak her bir Müslümana düşen bir görevdir.

Onun için ruhuna El Fatiha diyoruz...

Ve yazımıza devam ediyoruz.

Muhterem Eygi hocamız yaşının 86 – 87 arasında olduğu açıklandı.

Gençlik ve buluğ halinden önceki hayatını tabi bilemiyoruz...

Ama 65’li yıllardan beri kaleminin yazdığı her cümle, kendisinin kullandığı her ifade, dünyayla uzaktan yakından alakası olmayan sadece Şeriatı Garrayi Ahmediye olmuştur..

O uğurda, bu düzende İslam hakikatlerinin çiğnendiğine, Müslümanların buna karşı sessiz kalmış olduğuna dair hep uyarıcı yazılar yazmıştır...

İslam davasını savunmuştur...

Kur’an’ın gerçeklerine sarılması gerektiğini söylemiştir...

 Ne yazık ki, bu uğurda, düzen ve sistemlerin hedefi olmuştur, ağır bedeller ödemiştir...

 Kimi yerde mahkemelik olmuştur, yargılanmıştır, hatta bir dönem, cezaevinde, mahpus yatmıştır..

Dönemin, Adalet Partisinin meşhur İçişleri Bakanı Faruk Türkan tarafından 70’li yıllarda içeriye alınmıştır.

Tüm bunlara rağmen hiçbir zaman davasından taviz vermemiştir...

Korkmayan, müsbet hareket eden ihlaslı bir Müslümandı, Merhum Eygi...

Mücahit bir kalem olarak kendini Türkiye’ye ve tüm İslam dünyasına tanıtmış bir dava kahramanıydı.

Gelirsek, vefatından bir gün önceki yazısına...

Yazıyı, aynen sizinle paylaşıyoruz.

Merhum ve Muhterem Eygi hocamızın “Uyarmazsam hâin olurum” başlıklı yazısı aynen şöyle:

“Elimde imkan, hürriyet, fırsat olduğu halde bazı çok önemli konularda Müslüman kardeşlerimi uyarmazsam, bana ne dersem, ne olurum?.. Kardeşlik vazifemi yapmamış olurum, hain olurum...

***

Uyarıyorum: İlmi olan, elinde imkan ve fırsat olan Müslümanlar, tashih-i itikad (doğru inanç) konusunda Ümmet-i Muhammed’i mutlaka uyarmalıdır.

***

Beş vakit namazın kılınması konusunda mutlaka uyarmalıdır. Namaz yitirilirse din elden gider.

***

Farz namazların cemaatle kılınması konusunda Ümmet mutlaka uyarılmalı, topyekûn bir namaz ve cemaat seferberliği başlatılmalıdır.

***

Kadın erkek her Müslüman’ın ilmihalini doğru olarak öğrenmesi için genel bir kampanya başlatılmalıdır.

***

Tek bir Ümmet şuuru için...

Ümmetin başında râşid bir Halife bulunması ve mü’minlerin ona biat ve itaat etmesi için...

Mâruf ile emr ve münkerden nehy için... (Bu yapılmazsa üzerimize azab ineceği Resulullah tarafından bildirilmiştir.)

***

Kötülükle çok emr edici olan nefs-i emmâremizle büyük cihad yapmak için...

Helâk edici dünya şehvetlerinden kaçınmak ve korunmak için...

Mü’minlerin birbirini sevmesi, desteklemesi, birbirine acıması, birbirlerine düşmanlık etmemesi, ittihad-ı İslam ve uhuvvet-i imaniye (iman kardeşliği) için...

Cemaat, hizip, fırka, sekt holiganlığının, militanlığının, taassubunun (bağnazlığının) önlenmesi için...

İslamî değerlere sarılmak için...

Kur’an’a ve Resulullah’ın Sünnetine yapışmak için. (Kur’an’ı ve Sünneti terk eden Müslüman helak olur.)

İslam medeniyeti ile medeniyetli olmak, Tâğutî ve Deccalî medeniyete karşı olmak için...

Topluma İslam ahlakının hakim olması için...

***

Evet bendeniz bu konularda yazı yazmazsam, uyarı yapmazsam hâin olurum.

Elinde imkan olan bütün âlim ve ziyalı Müslümanları da Ümmet-i Muhammed’i uyarmaya, emr-i maruf nehy-i münker yapmaya, haddim olmayarak davet ediyorum. Haddimi aşıyorsam afv edilmemi, bağışlanmamı istirham ediyorum.

 

***

Bir kısım paralı Müslümanlara: Zenginlik size yaramadı. Zenginliğiniz Müslümanlığınıza zarar verdi.

Namaz konusunda tembelleştiniz.

Lüks, israf, aşırı tüketim, israf bataklıklarına düştünüz.

Cahilî tüketim toplumu statü kültürüne ve kültüne saplandınız.

Dünya şehvetlerine kapıldınız.

Zekatınızı Kur’an’a Sünnete Şeriata fıkha uygun şekilde dosdoğru ödemiyorsunuz.

Servetleriniz sizi dünya sarhoşu yaptı.

Sizi uyarmama izin veriniz. Bu uyarım acı da olsa, sizin lehinizedir.

(Parası, serveti kendilerini azdırmayan âbid sâlih muttaqi faziletli ihlaslı gerçek Müslüman zenginleri tenzih ederim, onlara bir şey dediğim yoktur, ellerinden öperim.)

***

Kitap almaya param yok diyen bir samimiyetsize: Cebindeki akrep telefona beş bin lira vermişsin. Kitap için de elbette para bulabilirsin. Sana bir şey diyeyim mi?.. O telefonu sat, yerine iki bin liralık bir cihaz al, kalan para ile faydalı, kurtarıcı, mânen yükseltici kitaplar al ve onları dikkatle oku. Öğrendiğin doğru iyi güzel bilgileri hayatına uygula.

Bana kızsan da, doğruyu söylediğimi kabul et.

 (Sakın içinde yanlışlar olan, faydasız, lüzumsuz, kafa karıştırıcı ıvır zıvır muzır kitaplar alma...)

Geçtiğimiz Ramazan’da, kafa kağıdında Müslüman yazan okumuş bir hanımefendi öğle yemeği için Fatih’te bir lokantaya gitmiş, kaldırımdaki bir masaya oturmuş. Garson gelince yemek ısmarlamak istemiş ama garson, mübarek Ramazan günü sokakta yemek servisi yapamayız demiş. Hanımefendi ateş püskürerek söyleniyor, lokantayı tenkit ediyor, laiklik elden gitti diyor.  Eskiden gayr-i Müslim vatandaşlarımız bile Ramazan’a, Müslüman vatandaşlarına hürmeten açıkta yemez içmezlermiş. Bu ülkede ne büyük değişiklikler olmuş.

***

Bin kere yazsam yine azdır. Ahlaksızlıkla yasal meşru sınırlar içinde mücadele etmeyen sözde ahlaklılar, sözde dindarlar, sözde sofular ahlaksızlardan daha ahlaksızdır.

***

Sizi o heriflerin ve karıların namazları ve oruçları sakın zarara uğratmasın. Siz onların para ve menfaat konusundaki tutumlarına bakınız.”

Evet sevgili okurlar!

Gerçekten bu yazı her Müslüman için şayan-ı dikkattir.

Bir sefere mahsus değil, her zaman kendimize mürd-i zebān etmeliyiz.

Yani dilimizin üzerine daima bu yazıyı tekrar etmeliyiz.

Çok uyarıcı ve anlamlı bir yazıdır…

Svgili okurlar!

Yarınki sohbet yazımızı ise 15 Temmuz Kirli ve başarısız teşebbüsüyle ilgili olacaktr…

Bu yazımızı çok zengin detayıyla yarın sizinle paylaşacağız..

Tabi ki, Allah nasip ederse..

En derin sevgi ve saygılarımızla…


Bu Makale 1085 kere okunmuştur.