Görüş Bildir

“ZİNA YASASINA DÜZENLEME ŞART”

Evet, sevgili okurlar…

Dünkü sohbetimizde; zamanın önemine binaen "önemli bazı" mevzuları, konu etmiştik..

Gerek bölgemiz'e yönelik…

Gerek Ülkemizin geneline yönelik..

Gerekse de, Ortadoğu coğrafyasına yönelik, sıraladığımız bir dizi hadiseyi "irdeleyerek" sizlere aktarmıştık..

Çok önemli geri dönüşümler de aldık..

Bugün de, aynı minvalde ve aynı performansla "dikkat çeken", önemli konuları hasb-i hal etmeye devam edeceğiz…

Hiç kuşkusuz ki; mevzu ettiğimiz, yıllardan beridir, yazıp çizerek aktardıklarımız, yalnız bizi ilgilendiren meseleler değil..

Tüm halkımızı, hatta ümmet camiasını ilgilendiren ana unsurlardır…

Yani "insanlığa" dair, hakikatlerdir..

Çünkü, konuşan biz değiliz, hakikattir.

Tarihe dayalı gerçeklerdir.

Ve her zaman diyoruz ki; "Kahrolsun yalan söyleyen tarih."

Lanet olsun o kimselere ki kalemini riyakârlıkla oynatıp, siyasi çıkar uğruna vicdanını ayaklar altına alan…

Gerek hatıra binaen olsun, gerek yalakalık veya korkaklıkla kalemini oynatıp yazı yazanlara her zaman söylediğimiz gibi, bugün yine söylüyoruz.

"Yazıklar olsun sizlere!"

Bu söylediklerimiz, yazdıklarımız tamamıyla güncelliğini koruyan ve toplumsal değerleri taşıyan mevzulardır..

İşliyoruz ve mevzuları kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Bakınız, sevgili okurlar.

Dün de sizinle önemli konuları paylaşmıştık.

“ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE AFRİN ŞEHİR MERKEZİ KUŞATILACAK!” başlığı altında Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın yaptığı açıklamaya dikkat çekmiştik..

Türkiye’de çocuklara yönelik yapılan “cinsel istismar”, “fuhuş” ve “uyuşturucu” sektörü ile ilgili Erdoğan'ın çok çarpıcı tespitlerini ve uygulamaya sokulmasını istediği yasal mevzuata, değinmiştik…

Biz de demiştik ki; yalnız çocuklara yönelik cinsel istismarla kalınmasın…

Aynı noktada, Türkiye’de vahim derecede vücut bulan fuhuş-zina ile uyuşturucu sektörüylen de; "mücadele" edilmeli..

***

Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan, zina yasasının yeniden ele alınmasının isabetli olacağını söyledi..

Ve şöyle dedi…

“Bu toplumun manevi değerler noktasında farklı bir konu mu var?

Bizim AB sürecindeki bu konuda bir yanlışımız oldu.

Zina ile ilgili düzenlemeyi de yapmak suretiyle bu tacizleri vs. belki de aynı kapsamda değerlendirmemiz lazımdı…” 

Cumhurbaşkanımızın bu tespitleri yerli yerinde olduğunu; "geç kalınmış" bir müdahale hamlesidir..

Ama olsun..

Gerçekten bu minvalde, kamuoyu adına Sayın Erdoğan'a şükranlarımızı arz ediyorum…

Bu da bir gerçektir ki suçlar her gün çoğalmakta…

O paralelde aynı minval üzere suçlular da çoğalmaktadır..

Potansiyelleşen bu toplumsal çürüme; ülkeyi ve milleti yakıp, yıkıyor…

Bakınız aylardır, yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz ve sizlerle hasb-i hal ediyoruz…

Ama kime anlatıyoruz?

Allah’a şükürler olsun diyoruz…

Yine, Cumhurbaşkanımız, zaman zaman geç de olsa bizim aylar öncesinde söylediklerimizi lütfedip onaylarcasına teyit ediyor ve anlatıyor.

Yalan mıdır?

İşte hal-i alim orta yerde…

Bugün millet içerisinde, helalini helal, haramını haram bilen ve uygulamaya çalışan kaç kişi var?

Ne yazık ki, yok denecek kadar azdır…

***

Bakınız, zina yapılıyor…

Devlet ise "zinaya" ruhsat verip, vergi alarak işletiyor..

Genelevler..

Meyhaneler…

Pavyonlar alabildiğine "zina" yuvaları...

Hatta uyuşturucu kullanan ve satan yerlerin hemen hemen hepsi…

Diyebiliriz ki; polisin kontrolünde?

İşte İstanbul'da "suçüstü" olan şebeke.. Ki Emniyet amiri; başı çekiyor..

Nitekiml, Diyarbakır'daki operasyon..

Fuhuşa adeta kol-kanat geriliyormuş?…

Bu batakhaneler eksilmesi yerine, bilakis oldukça artıyor..

Demek Cumhurbaşkanımızın iki gün evvel gerek parti meclis grubunda olsun ve gerek dün külliyede olsun, yaptığı konuşmalar bize göre geleceğimize birer müjdeleyici işaretlerdir.

Yaşanan bu travmatik halden kurtuluş, sinyalidir..

Öyle dünüşünüyorum ki, Cumhurbaşkanımız geleceğe yönelik umutlu olmazsa bu konuşmayı yapmazdı...

Yıllardan beri karartılan bir tünelin sonuna doğru az da olsa ışıklar görünüyor gibi.

Ümit ediyoruz ki, ilerledikçe daha da genişleyerek gerçek aydınlığa kavuşmuş oluruz..

Aksi takdirde eğer bu sistem, yıllardan beri yürürlükte olan CHP anlayışı paralelinde devam ederse, bir gün daha fazlasıyla hız kazanan bunca batıl inançlar, batıla dayalı siyaset ve politikalar bu memleketi, esfeli safiline götürür..

Ki Erdoğan'a rağmen uçurumun kenarındayız..

CHP’nin tek parti şeflik ve dipçik döneminden gelebilen, hatta İttihat Terakki Cemiyetinin bir uzantısı olan bu anlayış, kesinlikle rasgele bir anlayış değildir.

Bugün dünya emperyalizminin İslam’a karşı ve İslam’ın yüzünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı besledikleri kin, bize göre yüzyıl önceki İngilizlerin, Osmanlının son dönemine yönelik uyguladıkları politikanın ta kendisidir.

Bu itibarla Cumhurbaşkanı bunu fark etmiştir.

Yeni değil…

Daha önceden bunu çok iyi biliyor ve farkındadır.

Ama ne yapacaksın?

Mevcut anayasal düzen, herkesin elini kolunu bağlıyor.

Gelip giden Cumhurbaşkanlarının da aynı minvalde elleri kolları bağlanmış durumdaydı…

Ama Erdoğan’ın iman ve izanından gelen o ruh uyanıktır, ayaktadır, hem de dimdik ayaktadır.

Yanlış yapmaz Cumhurbaşkanımız.

Ama şu var;

Eğer gerçekten bugün Türkiye, milletiyle, ülkesiyle, değişik coğrafyalarıyla 1924’teki bir darbe anayasasının hükümlerine kilitlenmişse…

O yoldan çıkamıyorsa…

Demek ki bu işin içinde bir gizlilik var, bir yanlışlık var, bir aldatmaca var.

Onun için diyoruz ki; "Ne yapıp yapıp yıllardan beri başımıza bela kesilen, kabus gibi çöken mevcut suç ve suçlular potansiyelinin ortadan kaldırılabilmesi için yeni bir Türkiye inşa edilmelidir...

Öyle ümit ediyorum ki; o Türkiye’deyiz bugün.

Batıl ve yanlışlığa karşı radikal bir önlem alma şeklinin meclisten bir an evvel geçirilmesi gerekir.

Aksi takdirde hiçbir şey yapılamaz..

Gemi azıya vurur..

***

Çıbanın başı yanlış yasalardır…

CHP’nin şeflik ve dipçik döneminde içimize ithal edilen yasalardır ve anayasanın yanlış kuruluşudur.

Bu rejimin kilitlendiği nokta da budur.

Daha da önemlisi İslam düşmanı olan küfrün emperyalist keferelerinin kurdukları tuzaklardır..

Ki hepsi İslam’a yöneliktir.

Ve İslam’ı içten vuran çöküntü unsurlarının topluma enjekte edilmesidir.

Zehirli tohumların toplum arasına, özellikle gençliğe ekebilmesidir.

Bu ekilen zehirli zakkumlu tohum, eskiden beri ithal edilmiş ve bugün o ekilen tohumun zehir zakkumu mevcut hal-i pür melalimizdir.

Bir türlü o kirli ve zehirli toplumdan kendimizi kurtaramıyoruz.

Halk büyük bir ruhi bunalım içerisinde…

Ahlaki çöküntü içerisinde; debelenip duruyor, kendini kurtaramıyor.

Bu nedenle diyoruz ki;

Eğer bugün ülkemizde zina gibi ağır fuhuş sektörü başını alıp gitmişse…

Keza uyuşturucu başını alıp gitmişse…

Hatta büyük bir potansiyel olarak domuz etinin rahatlıkla satılıyor olması, yukarıda saydığımız tüm unsurlardan daha tehlikeli bir durumdayız...

***

Dünkü Akit gazetesinin manşetinde şöyle bir haber okuduk;

“3 milyon kg domuz eti nerede kullanılıyor?”

Haberin devamı aynen şöyle;

“Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de, yılda 3 milyon kilo domuz etinin piyasaya sürüldüğü ifade edilirken, dinimizce haram olan bu etin kimler tarafından nerelerde kullanıldığı merak ediliyor.”

GİMDES’İN ARAŞTIRMASI TEHLİKEYİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ

“GİMDES’in ‘Türkiye’de domuz eti yemeyen kalmış mıdır?’ başlıklı araştırması, ülkemizde 3 milyon kilogram domuz eti ve ürünlerinin piyasaya sürüldüğünü ortaya koydu.

Müslüman bir ülkede bu kadar domuz etinin nerelerde kullanıldığı merak konusu olurken, domuz eti ve ürünlerinin internet üzerinden hizmet sağlayan online alışveriş sitelerinden de satıldığı belirlendi.

Bu sitelerin en bilineni ise Hanzade Doğan Boyner’in sahibi olduğu “hepsiburada.com” online alışveriş sitesi.”

* * *

Evet, sevgili can dostlar.

Hani kültürümüze mal olmuş bir atasözü var;

“Mal bozuksa mal müdürü ne yapsın.”

En derin saygı ve sevgilerimle...


Bu Makale 3909 kere okunmuştur.