.. VE İMAMOĞLU...

Hele şükür.. Ki binlerce kez şükür.. Seçim bitti.. Seçmen sandık başına gitti. 10 milyon küsür seçmen, 31 bin civarındaki sandıkta oy kullandı…

Yani, kısır çekişme son buldu… İstanbul "Başkanını" seçti..

Ekrem İmamoğlu artık, İstanbul Belediye başkanı..

Murdarlık bitti...

Seçim tartışma götürmez bir oy farkıyla neticelendi?…

Yazıyı kaleme aldığım saatlerde; "seçimi" murdar edici bir hal yaşanmadı..

Hilesi yok..

Usulsüzlük yok..

Oy kaçırma yok..

Islak imzasız tutanak kurgusu yok..

Seçmen kaydırma; "sandık başkanı" çirkefliği yok..

Yani; "it'lik" bir durum, yazıyı kaleme aldığım ana kadar oluşmadı?..

Ama itiraz oldu.. Ki iki partiden de aynı itiraz geldi…

Özellikle; "vekil mühürlü" pusula..

YSK da, "red" etti.

Ancak kafa kırma, şiddet yaratmak olmadı!…

Sokakları ateşe veren..

Dış etkenlerin organize ettiği, "fitne" üreticilikte tabi ki, avuç yaladı…

Kısacası; "oh be" rahatladık..

Herkes halis-muhlis oyunu aldı..

Eee; rızası olan..

İçine sindiren, sindirmeyen..

Bahane üreten, üretmeyen..

Her nasıl bir "argümanla" sonuçları kabul edip, tepki ortaya koyarsa koysun!?..

Limon olacaksa da olsun..

Lakin; "bu iş bitti.."

Atı alan Üsküdar'a ulaştı bile..

Sonrası, havanda su dövmeden öteye bir anlam teşkil eder..?

Ki, bakıyorum birileri dövüyor..

Ama; "bir cacık çıkmaz onlardan..!"

Onun için de; haydi herkes işine diyorum!..

Oh be'yi de binlerce çekerek, diyorum..

Bu kadar çetrefilli atmosferden sonra, "öz" moda dönmek!…

Ne de rahat edici...

Tabi azıcık tatil de şart..

Sizi bilmem..

Ama bizimkisi, Ağustos'un başında inşallah!!!…

Ülke için..

Millet için.

Devlet-i aliye için..

Ki siyaset için de, "tatil" derseniz, 4 yıllık bir "zaman" rahatlaması, var…

Seçim yok!…

Ne Belediye seçimleri..

Ne Genel Seçimler..

Ne Cumhurbaşkanlığı seçimi…

Ortaya çıkan, "oy farkı" başka bir siyasi sürecin işleyişine de rıza gösteriyor..

Fark, 800 bin...

İktidar da..

Muhalafette..

Çıkmaz sokağı aşma adına; "baskın" seçime bir yönelim, olabilir…

Derdi; "haydi sine-i millet" diye…

Sürece bakacağız..…

Ancak, seçim sonrası Binali Yıldırım'ın hemen kameraların karşısına geçmesi.

"Yenilgiyi" kabul etmesi..

Rakibini de, tebrik etmesi..

Yani, siyasetin tansiyonunu düşüren bir hava..

Ki daha da düşecek!…

Kibirler..

Şuursuzluklar..

Troykalar..

Troller..

Gizli-kapaklı, "pazarlıklar" siyasetten uzak olacak..

Çünkü, "bu argümanlar" büyük hezimet yaratıcı...

Ahlaksızlıklar..

Pervasızlar..

Şizofrenikler, sükutlaşacak..

Ki siyasiler de…

Şatafatlı gösteriler..

Şatafatlı yemekler..

Bol keseden atılan vaatlerin "yalanlarından da" kurtulmuş olunacak..

Kim yalancı..

Kim şeytan..

Kim hırsız, kim dürüst.. Ya da güvenli, güvensiz!..

Kısacası, ortam siyasetten relaks çekecek!…

Medya deseniz!…

O mu, "haşinlikten" körüklemekten, tozu-dumana katmaktan vazgeçecek!…

Yandaşlıktan..

Candaşlıktan..

İktidar düşkünlüğünden..

Muhalefet hasımlığından..

Kısacası, siyasi hasımlıktan, biraz imtina edici bir hakikate biad edici olacak?..

Mesleğin ilkelerine..

Mesleğin gerekliliklerine; dönecek!..

Agresifliği, 4 sene sonraya bırakacak!!..

Mazinleşecek..

Kamu kuruluşları..

Adliyeler..

Devlet kurumları..

Maliye…

STK'lar..

Seçimin ve siyasilerin "patronluğundan", kurtulup oh çekecek!…

Raflara kaldırılan..

Hasır altı edilen..

Hele bir seçim bitsin..

Hele bir İstanbul'da ne oluyor, ne bitiyor bakalım; demeler bitecek!…

Hasıl; herşey rayına girecek..

Unutmadan…

Partili cumurbaşkanlığı sisteminin "dibini" doldurmak artık şart..

Sistemi, genişletmek..

Adaptasyon..

Çeki düzen..

Ve işleyişteki "travmanın" yaratıcılığından, kurtulma adına, yeni yeni düzenlemeler gerek!…

Ekonomik kriz..

İşçilerin beklentisi..

Emekliler..

Hele ki, sözleşmelilerin "kadro" çilesi…

Öğrenci..

Üniversiteler.

Tabi ki maneviyatı öne çıkarması gereken; eğitim ve öğretim sistemi!… Öğrenci yaşı..

Zorunlu dersler..

Üniversiteye geçişler..

Yeni fakültelerin açılmasına dair; "akademik" zihinler siyasetten arınıp faaliyet gösterecek..

Şu; milli meseleler..

Kürt mevzusu..

Özellikle, Öcalan'ın mektubu.. Karşılığındaki çıkış..

Cezaevi..

Siyasi tutukluların hal-i durumu..

Toplumsal kutuplaşmayı, "tetikleyen" etkenlerin ortadan kaldırılması..

Yani; Türkiyeli kimliği..

Bunun için; yoğun bir çalışma eforu şart..

Çünkü, düne kadar hayli olumsuzluklar zinciri ikmal edilerek; "körüklendi?"

Vaziyet; bıçak kemiğe dayandıdan öteye!..

Gırtlağı aştı..

Sosyal "alana" fena bir kafa yorulması gerekir..

Anlayacağınız; epeyce iş var?..

Haydi, Bismillah..

Ha buarada, seçilen başkana ve seçilemeyen başkana da mesajımız var..

Seçim bitti ya..

Seçilen başkan için…

İlk yapacağı iş; "sürçülisan ettikse af ola" deyip; yeni bir sayfa açmalı..

Partimin değil, İstanbul'un "hizmetkarıyım" demeli!…

"Hele şükür" dediğimiz o polemik atmosferi hep "ateşlenecek?"…

Kaybeden de…

Seçileni takdir etmeli.. Milletin oy tercihine "saygı" göstermeli..

Ve; neden kaybettiğini "iç yapısıyla" sorgulamalı!..

Yoksa; kısır hali sürer..