15 TEMMUZ DESTANI!

Tarih sayfaları çok şey anlatır…

Ki doludur…

Bu coğrafya…

Bu ülke…

Ve bu necip Millet…

Pek çok "ihaneti" gördü ve yaşadı…

Ama "hiç bir şekilde" ezilmedi…

Hele ki, altında kalmadı…

Boyun eğmedi..

İhanetleri "zaferle" sonuçlandırmayı bildi…

Üstesinden gelip; "tarih" yazdı…

Ki, tarihi şan ve şerefle dolu..

Tıpkı Çanakkale zaferinde olduğu gibi..

Tıpkı Sakarya muharebesinde olduğu gibi..

***

Hiç kuşkusuz ki!

Türkiye tarihinde "darbeler."

İhtilallar..

Askeri vesayetler..

Post modern fikriyatlar…

Milli iradenin "alt" edilmesi..

Süngü hakimiyetli "iktidarların" vücuda getirilmesi gibi..

Vahim, "ihanetleri' çok gördü ve yaşadı…

Ama, 15 Temmuz'daki gibi..

Bir kalleşliği…

Bir ihaneti…

Bir alçaklığı…

Bir vahşi girişimi ne gördü, ne yaşadı?

Çünkü, "sütü bozuklar" vaki oldu..

***

Aslında…

15 Temmuz ihaneti..

Tıpkı; "nehri tersine" akıtma gafletiydi…

Olmayan bir duaya âmin demek gibi…

Ama..

Zihnen..

Ruhen..

Kalben…

Vicdanen, "şartlanmışlık"  vardı…

Denir ya; "kör taassup!"

FETÖ…

Biat edici yapıları..

Ve bağlı olduğu "şer" oluşumlar..

Asker görünümlü; "teröristler."

***

 

Sandılar ki..

Tanklarla..

Toplarla..

Tüfeklerle..

Uçaklarla..

Helikopterlerle…

Korku imparatorluğu yaratıp; "nehri tersine" akıtacaklardı…

Ülkeyi ele geçireceklerdi..

Millet "sinecek."

Sokaklar kendilerine bırakılacak…

Milli iradeyi elinde tutan "iktidar" boyun eğecek..

Cumhurbaşkanı…

Başbakan.

Hepsi şapkasını "alıp" makamı terk edecek..

Milletvekilleri "meclis"i onlara bırakacak…

Yani seçilmişleri "derdest" edecekler..

Milleti de "boyunduruk" altına alacaklar..

***

Ve sandılar ki..

1960'taki gibi..

1970'teki gibi..

1980'deki gibi..

28 Şubat’taki gibi…

Bir ezik "haleti ruhiyatla" amaçlarına ulaşacaklar..

Ama ne mümkün?

O eskide kaldı!

Dik duran bir "milli irade"

Dik duran bir iktidar..

Dik duran bir Meclis..

Dik duran bir necip millet!

Dik duran bir devlet, reisi var.

***

Ki toplum..

Sessiz ve itaatkar köylü toplumu değil!..

İradesine..

Özgürlüğüne..

İllegal bir "müdahaleye" izin vermez..

Tepki koyar…

Göğsünü siper eder..

Tankların karşısına çıkar..

Topları..

Tüfekleri..

Süngüleri.

Bombaları…

Canı ve malı pahasına; "bertaraf" eder…

***

Biliyordur ki..

İhanetin..

Alçaklığın..

Kalleşliğin…

Şımarıklığın "demokrasisi" olmaz!

İrade temsiliyeti alınamaz.

Ne mutabakat.

Ne de insanı bir buluşma, olamaz!

Olmamalıdır da…

Evet…

Yarın, 15 Temmuz'un "sene-i devriyesi!

Yani yıl dönümü..

Mücadele kesintisiz sürüyor..

Sürmeli..

Çünkü, hala kalıntılar var..

Hala ders-i ibret almamışlar var…

***

Anma etkinlikleri başladı…

Bugün..

Yarın..

Elbette ki, "baş sloganımız…'

15 Temmuz'u unutmayacağız.

Unutturmayacağız…

Şehitlerimizi anıyoruz..

Gazilerimizi selamlıyoruz..

Dualarımızla..

Salalarımızla..

Mevlitlerimizle…

Hep birlikte; iman şiarıyla yekvücuduz..

 

 

***

 

CHP'DE DEĞİŞİMİ ANLAYAMAMAK!

Ne yazık ki...

Ne tepe isimler…

Ne tepeye göz dikenler…

Ne de, "orta kulvarda" faaliyet gösteren…

"Kısır" fikriyat, üretiminde…

Sandığı…

Seçmeni…

Hele ki, CHP tabanının 24 Haziran itibariyle verdiği mesajı; "anlamış" değiller..

Taban ne diyor?

Değişim..

Değişim..

İlla ki değişim..

Peki, tepe zevat neye kürek sallıyor?

Koltuk..

Koltuk.

Yine koltuk, "bende" olsun diyor…

Muhalifi...

Rakip.

O ne diyor?

Sen kalk…

Sen yeter oturdun...

Sen bırak, ben oturayım...

Ama kimse..

Zihniyet değişsin...

Politika iktidara odaklansın…

Yeter artık, iktidar olabilme adına "samimiyet" gösterip, üretime geçelim diyen yok…

AK Partiyi..

Erdoğan'ı..

Parlamentodaki temsiliyeti..

Hedef alıp..

Biz niye, yarım asırdır "İktidar" olamıyoruz?

Sıkıntı büyük..

Hal-i hazırda, CHP'de esen rüzgar şunu söyletiyor..

Maalesef…

İnce de..

Kılıçdaroğlu da..

Bu değişimin "adamı" değiller..

Çünkü zihniyet aynı!…

İlla ki; koltuğu koruma ve kollama!...

Ötesi yok..

Neyse!..

Sanırım CHP'li dostlar; en yakın seçimde "gümletecekler?!.."

Yeter diye…

***

PROTESTO..

Diyarbakır'a özgü bir deyim..

Derler ki..

"Ka Akıl.."

Ne yazık, CHP'deki siyasi akıl da bu minvalde seyrediyor...

"Akıl yokluğu.."

Adam külliyeyi boykot ediyor..

Gitmiyor..

Davette icabet etmiyor..

Sonra, Meclis'te koltuğa yapışmış kalkmıyor..

Devlet adabını uygulamıyor..

Çocuk misali; şımarıklık yapıyor..

Neymiş..

Erdoğan "tek" adammış..

Diktatörmüş..

Kralmış..

Ak parti Genel Başkanıymış..

Liderimize karşı onlar kalkmıyor da biz niye kalkalım..

İyi de be akıllım..

O "tek adamlığa.."

O "diktatör" iktidarlığına..

Yani, "Başkanlık" makamına talip olmadınız mı?

Bir tek Erdoğan mı vardı..

Meclis diyorsunuz..

Mühürsüz oy diyorsunuz..

Sandığa rıza göstermiyoruz diyorsunuz..

Bu seçim "kamil" değil diyorsunuz..

İyi, güzel deee!.

Eeey CHP'liler..

Sahi, "ne işiniz var" mecliste..

Ne işiniz var o deri koltuklarda arz-ı endam etmenize..

Hemen terk edin..

Hemen istifanızın verin..

Hemen, "biz bu işte yokuz" deyip, maaşları iade edin..

Ama yemez!..

Ha ar etmeden..

Bir de çıktınız "meclis başkanı adayı" gösterdiniz...

Tutmadı..

Binali alt etti, 3. turda kazandı..

Peki siz..

Say da say, yerinde say!..

O anı izlemedim..

Siz..

Yıldırım konuşurken..

Yıldırım seçilirken..

Sahi; "koltukta oturdunuz mu, ayakta mıydınız.."

Dahası, Mecliste hazır mıydınız?

Deyin bakalım..

Mecliste işiniz neeeee?

***

 

Ahmet Hakan…

Kendince döktürmüş..

Sütün yönleriyle "Adnan Oktar'..!"

Okudum..

Tespitler..

Ve satır arası, "savunmalar" kişisel fikri..

Lakin…

Kafama takılan 06.38'deki "Oktar'ın" gözaltı esnasında kendisini araması..

Neler konuştukları..

Kendisinin neler söylediğini..

Ve görüşmenin muhtevasına dair tek satır yazmaması..

Hayırdır..

Yemedi mi?..

Doğan, Demirören olunca mı?..

Yoksa çakardın?..