Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

AÇLIK GREVLERİ!…

İlk gün ifade ettim!!… Amaç ne ise?.. Eylem neye yönelikse!… Talepler.. Beklentiler..

Ve yaşanan, yaşatılan, her nasıl bir "hak" istemi ise!!…

Demokrasi açısından..

İnsan Hakları açısından..

Özgürlük..

Hak, hukuk ve adalet nizamı, ölçeğinde!!..

Kutsal olan; "yaşam hakkıdır..!"..

İster kendi iradesi olsun..

İster başka iradelerin tahakkümü olsun..

İster, zorunluluk hasıl edicilik olsun!!..

Ölmek..

Öldürmek..

Ölüme..

Yani "yaşam hakkını" ortadan kaldıran.. Bir canın "zayi" olması kabul edilemez!!..

Ki böylesi bir "hak arayışı da" olamaz!!..

***

Kişi, birey olsa da!!..

Sosyal varlık olması, münasebetiyle "çevresel" zorunluluğu, etkilemesi vardır..

Ailesi var..

Yakınları var..

Eşi, dostu…

Fiziksel varlığı tek ise de; "bütünlüğü" çevresiyledir!..

Nitekim Cezaevlerindeki, açlık grevi eylem hemen dışarıya yansıdı!..

Açlık grevi...

"Kendini ölüme terk etme" hali; "çevresel" bir tepki duyarlılığı yarattı..

Anneler, bacılar, eşler, babalar sokağa döküldü..

Empati yapılsa!..

Hiç bir annenin..

Hiç bir bacının..

Hiç bir babanın.. Kardeşin, evladın; "hiçbir şey olmamış" gibi davranması beklenilemez!..

Takınması..

Sessizlik içerisinde kalması; düşünülemez!..

***

Tepkileri de..

Sokağa dökülme halleri de; bundandı..!

Lakin!..

Kim ne derse desin..

Kim ne gerekçe gösterirse göstersin..

Şu veya bu, etken denilirse, denilsin!…

Gerçek olan şudur; "açlık grevi, ölüm orucu", makul bir hak olmadığı gibi; "demokratik bir eylem" davranışı ve yolu da değildir..

Bu minvalde iki yazım oldu..

Olumlu, olumsuz tepkiler aldım..

Netice itibariyle, önceki gün "eylem" son buldu..

Ölümler olduysa da..

Hasarlar oluştuysa da..

200 günlük zaman diliminin "geriliminin" travmatik haliyle de olsa!!..

Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesi..

"Açlık grevlerini" sonlandırma çağrısında bulunması..

Grevdekilerin de; "açlık grevlerini sonlandırıyoruz" demeleri..

Velhasıl diyerek; "insani ve vicdanı" bir çözüm olmuştur..

Daha fazla ölümlerin..

Daha fazla acıların önüne geçilmiştir..

Aylardır sokaklarda "seslerini" duyurmak isteyen annelerin "yüreğine" su serpilmiştir..

Gülmeyen; yüzlerini güldürmüştür…

***

 

NİYE!.. AMA NİYE…!

De bakalım…!  Çermik'e gideceksin..  İftara katılacaksın..

Poz vereceksin… Ahkam keseceksin… Propagandasını yapacaksın..

Cümbürcemat, "hazurun" olacaksın!…

Şen-şakrak, takılacaksın!…

Sonra mı, iş Hani'ye gelince "sırt" döneceksin…

Gitmeyeceksin..

Ve bahane üreteceksin..

Ki, Partinin "devrim" yaptığı bir ilçeye gidilmez mi?…

Çeyrek asrı geride bırakan bir zaman sonrasında "parti bayrağını" dalgalandırdı o ilçe!!.

İbrahimleştirdi…

Laleler açtırarak, gönüllere girildi!…

Herşey "daha da güzel" olacak denilerek, start verildi!!…

Ramazan'ı Şerif'in ruhuyla verilen "toplu iftara" gitmemek!..

Katılmamak…

Poz vermemek.

Hele ki, ahkâm kesmemek.. Propaganda yapabilmeden; "imtina" etmek!?..

Gözler seni ararken, bulmayacak..

Görüntü vermeyeceksin?

Niye!.. Ama niye?…

Yoksa.. Evet yoksa "küçük siyasetin" tarifinden mi kaynaklı?..

Hani, senin ki, benim ki "hesabı var ya" ondan mı?..

Neyse!..

Kim bu zevat demeyin; bilen biliyor?!

***

 

DERSİMLİ SUS PUS!…

Ne garip değil mi?… Tunceli'li olacaksın..

"Alevilikle" nam yapacaksın..

Adın da; Kemal olacak..

Parti liderliğini yürüteceksin..

Anamuhalefetin temsilcisi olacaksın!!…

Devrimlerden.. İnkilaplardan.. Demokrasiden…

Tarihsel kazanımlardan bahsedeceksin!..

Özgürlükten.. Eşitlikten.. Milli irade, hükümlerine dair "demlerde" bulunacaksın!!!..

Ve diyeceksin ki!…

Şehirlerin.. İlçelerin.. Köylerin..

Hatta mezralar, "tarihsel" kimliklerine kavuşması gerekir...

Öyle Tanımlanmaları lazım…

Yerel halk ne diyorsa o olsun!..

Ve bunlardan biri de; doğduğun, büyüdüğün il olacak..

Yani; Tunceli.. Yerel yönetim bir karar verecek..

Ki, o yönetim Komünist bir parti olacak..

Türkiye'nin tek Belediyesine "sahip" olacak..

Belediye Meclisi de; "yerel isimle" kentin anılması için; karar alacak?

İl'in ismini değiştirecek..

"Tunceli'nin ismi; Dersim olmuştur.." diyecektir..

Ama siz!!.. Her kesimin, gözler size çevrili olduğu halde…

Kemal bey ne diyecek?

CHP'nin karara davrı nedir diye; "beklenti" içerisinde olacak..

Lakin siz; "ketumlaşacaksınız?"

Suspus kesileceksin..

Ne; pozitif.. Ne; negatif nokta-i nazarda bir tavır ortaya koymayacaksınız…

Görmedim..

Duymadım..

Bilmiyorum diyeceksiniz!…

Yani üç maymunu oynayıp; "Fransızlaşacaksın?…"

Eee; siyasetin , nokta, nokta hali de burada ortaya çıkıyor..

Öyle, Erdoğan "Dersim" katliamını hatırlatmış..

Devletin özrünü bile beyan etmişti..

Ne gariptir ki; " o gün de" Kemal, ketum idi!…

Ne özüre katılmıştı.. Ne de, muhalif kalmıştı..

Neyse diyelim!… Dersim'e Fransızlığını, İstanbul'a odaklanmasına bırakalım..

Malum; "bıçak sırtı?".. Ne şiş, ne kebap!…

Tunceli, Dersim olmalı derse…. 

Biliyor ki; radikal Kemalistlerin "öfkesini" alacak..

Yok.. Dersim, Tunceli kalsın, dese!…

Bu kez, radikal Kürt solunun "hışmına" uğrayacak!..

Anlayacağınız!!!…

Şu İstanbul var ya!… Nasıl bir nimetse..

Baksanıza "siyasetin de, partilerin de, liderlerin de" genini bozdu!…

Öyle ki; "kendini" inkar, edecek akla evrildi…

Her ipe sarılıyor..

***

BURSASPOR'UN HALİ!…

Söylenecek.. Yazılacak.. İfade edilecek.. Siyasi ve spor kulvarında, "altı" çizili, çok cümleler, var..

Ama, hiç birine girmeyeceğim..

Diyeceğim şu..

Vakıa, Diyarbakırspor'un "ahının" vücut bulmasıdır..

O sezonu..

O maçı..

Ve ortaya konulan "sinsi" planı gören, bilen ve yaşayan biri olarak…

Umarım, aynı akıbete "nail" olur..

Güzel bir atasözü var..

"Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!?."

 

 


Bu Makale 591 kere okunmuştur.