Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

BAKAN KOCA!…

Bugünlerde harıl harıl.. Hele ki, Çin'i dize getiren, dünyayı kasıp kavuran… Ülkelerin "sosyal, ekonomik, kültürel, turizm" hatta siyasi hayatını, "felce" uğratan!.. Nerdeyse; "virüsün" bulaşmadığı, cıva misali girmediği delik kalmazken; Türkiye'yi "lanetli virüsten" korunma adına, büyük bir performans göstermektedir…

***

Yerinde, anında, zamanında "müdahale ve tedbirlerin" alınması!.. Sınırdaki sahra hastaneleri.. Hava ulaşımındaki "kontroller..!" Uçuş yasakları.. "Şüpheli yolcu var" uyarısıyla, her türlü uluslararası riski göğüsleyip, "O uçağı Türkiye'ye indirmeme" tavrı!.. Hasılı kelam, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca "büyük bir takdiri" hak ediyor…

***

İşte bu takdire dair diyorum ki!.. Azıcık, o yüksek performansa dair zihin eforunu, Diyarbakır’ımıza odaklı bir stratejiyle, harcasa!.. Çünkü, Diyarbakır bugün değil, yıllar yılıdır hep "sağlıksız bir işleyişe" mahkum edilmiştir.. Varlık içerisinde yokluk, yokluk içerisinde "büyük vurgunların saltanatına" sahne olmuştur…

***

Merkezde, "hastane" sayısı, yatak sayısı "artması" gerekirken!.. Tıbbi "başarı" grafiği yükselmesi gerekirken.. Organ nakli dahil olmak üzere; tıp alanındaki baş döndürücü gelişmeler vaki iken!… Bölgenin "sağlık üssü" olma vasfını üstlenen bir şehir olması lazım iken!… Türkiye'nin ilk "Şehir Hastanesine" sahip olması gereken şehirlerin başında Diyarbakır gelmesi gerekirken!…

***

Ne yazık ki, "tam tersi" istikamette hepsinde ibre aşağıyı görmüştür. Sağlık en sağlıksız haliyle, Diyarbakır'da "kimlik" almıştır… Üçüncü dünya ülkelerinde bile görülmeyecek bir zafiyette, "tahta kurularından" dolayı, hastanelerde "klinikler, katlar" devre dışı bırakılmıştır!.. Hijyenik ortam olmadığından dolayı, onlarca yeni doğan bebeğin "ölümlerine" neden olunmuştur…

***

Velhasıl, büyük bir boşluk, büyük bir zafiyet, büyük bir rant çarkı, politize olmuşluk!… Hep demişimdir.. Ki klişeleşen bir sözcük haline geldi.. Diyarbakır'da Sağlık A'dan Z'ye "topyekûn" bir şekilde "dezenfekte" edilmesi gerekir. Çünkü, enva-i olumsuzluk arz edici "virüsü" bünyesinde barındırmaktadır.. Bir idareci değişimiyle; "Sağlıkta" bahar olmaz!…

***

 

HÜKMÜ SİZ VERİN?…

Denir ya; "buyrun burdan yakın!.?" diye.. Neyse, "yakmayın..!" Yakacağınız her ne ise; "sağlığa" zararlı..  Mevzumuz!… Vakıanın "muhtevası" bir bütün olarak, resimde görüldüğü gibidir!..  Ayrıntıya odaklı, kısa bir soluklanmayla, resme bi dikkat çekin?…

***

Sizce görüntüde nasıl bir hal-i vaziyet var?… Bir tutarsızlık var mı?.. Bir "anlamsızlık var mı?".. Cehalete dair bir durum söz konusu mu?.. Ya da, "gün ve dünya görmemişlik hasıl mı?…" Yani, "rezillik" arz edici bir tavrı içeren, an var mı?

***

Siz "resme" odaklı bir zihin eforu yaparken, ben aktarayım!.. Resimdeki beyaz kürklü, başına eşarp geçirmiş, cemaatin iki adım önünde, Şehit Piyade Yüzbaşı Süleyman Şahin'in tabutunun bir adım gerisinde, "ben buradayım" edasıyla poz veren kişi bir bayan milletvekili… İyi Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur…

***

Doğrusu, resmi inceledim.. Öncesi ve sonrası.. Görüntüleri de, irdeledim.. Manzara ve yaşananlar  "pes" dedirtir cinsinden… Der demez insanın ağzından çıkan ilk sözcükler; "ayıp ya, edep ya, rezillik bu.."

***

Adıyla da, soyadıyla da "tam tersi" bir hal-i vaziyeti ortaya koyan kadın vekilin, bu tutumunu kim nasıl izah eder?.. Cenaze namazında henüz selam dahi verilmemişken, sen aralardan kıvıra kıvıra sıyrılıp tabutun yanında, saf tutanların bir adım önüne geç.. Namaza durmuş gibi bir görüntü ver…

***

Cemaatin tümü erkeklerden oluşmuşken.. Ve hepsi, "yastan" dolayı koyu renkli elbise ve paltolar içerisinde bulunurken… Sen "beyaz paltolu, kürklü, eşarplı ama yarı başı açık" şekilde bir kadın olarak, öne geçip kendine göre "ön saf" oluştur. Ki namaz bittikten sonraki hal, "gördün mü, nasıl da öne geçtim, nasıl da kadınlar cenaze namazına katılıp, ön safta yer alabiliri gösterdim" de.. Bir de; gülücük kondur!…

***

Evet, siz okurlar!.. Edep ve hayayı büyüten "izandır?".. O ölmüşse; "insan da" ölmüştür… Resme dair zihin eforunuz sanırım tamamlandı.. Benim diyeceklerim, "izan ölmüştür, edep kalmamıştır.." Siz ne dersiniz bilmem.. Çünkü, an itibariyle "vakıa bir bütün" olarak, sizlerin huzurunda!.. Denir ya, sanık sizin "hükmü" siz verin?…

ŞU TOKALAŞMA HALİ?..

Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun "elini" sıkmamış.. Sadece "kafayla" selam vermiş.. Bahçeli "hava soğuktu" ondan, demiş.. Kılıçdaroğlu da "daha da elimi uzatmam" diye alınmış!…

***

Vay ki vay; ne gerekçeler, ne alınmalar?.. İki tarafta, Osman Müftüoğlu'nun uyarısını kendilerine "libas" edip; "virüsten" korunma adına bunu yaptık, deselerdi, daha makbul olurdu.. Siyasette "alınganlık" olmazdı?..

***

Vallahi ne diyeyim?.. Sokaktaki vatandaşın, iki siyasiyle böylesi bir "temas" hali söz konusu olsa, takınılacak tavır, Müftüoğlu hocanın "uyarısı olur?".. Aman ha; "elimi sıkmayın virüs bulaşır..."

***

KİMİN AYIBI?..

Bu resim ve muhtevasına!….

Yürek burkuyor, vicdan sızlatıyor, gözlerimden yaş aktı, ya da çok duygulandım gibi klasik laflar "yaraya tuz" misali!.. Bence daha bir incitici ve hadiseyi "küçümsemektedir?.." Söylenecek söz; "insanlığı" yer küresinde yerle-yeksan eden, "insanlıktan" çıkartan kim, kimler ve hangi etkenler?..

Ben mi, siz mi, o mu?…  "İnsanlık mı?.." Söylenecek söz; yeryüzünün "en vahşi ve en acımasız" yaratığı, İnsandır!… İşte yeryüzünün kaybettiği budur; "İnsanlık?"...

***

GÜNÜN SÖZÜ…

 Tanrı Türkü korusun değil, Allah ümmeti Muhammedi korusun.. Hulusi Akar...

Not... Dünkü yazımın “Rant Kavgası” bölümünde, Aziz Yıldırım sehven AK Parti Bismil İlçe Başkanı yazılmış. Başkan Yardımcısı olacaktı. Kavganın nedeni ise, “mesai ücreti” yüzünden..


Bu Makale 1333 kere okunmuştur.