BU BİR İŞGAL GİRİŞİMİ?

15 Temmuz!..

Darbe.. İhtilal.. Ya da "askeri vesayet" girişimi deniliyor ya…

Ya da, diyoruz ya!?..

Değil..

Ki hiç de öyle olmadı…

Vakıa..

Bir işgal girişimiydi..

Bir istila girişimiydi…

Bir dış orjinli planlanıp, "sipariş" edilen Siyonist bir terörizm idi!…

Tankları da..

Uçakları da..

Topları da..

Asker kılıklılar da…

Polis giyimliler de..

Hakim ve savcı cübbelileriyle de..

Sivil kuşanmışlar da…

Ne oldukları meçhul, "esrarengiz" bir ruha ve karakterle, enva-i silahı kullanıp saldırdılar…


***

Çünkü...

Halkı..

Milleti..

Devleti..

Hükümeti..

Milli iradenin temsiliyetiyle seçilmişlere "namluları" çevirdiler!..

Gözü dönmüşlerdi!..

Vahşi..

İnsan kılığında, canavar ruha sahip şekilde, saldırdılar…

"Kan emici" vampirler gibi!!…

Acımasızca…

Şuursuzca…

Tinetli bir fikriyatla; insanları katlettiler..

Meclisi bombaladılar..

İşgalci teröristler...

Can aldılar..

Ama, başaramadılar…

Hiçbir zaman da başaramayacaklar...

Çünkü, millet buna izin vermedi..

Karşılarına dikildi…

Paçavraya çevirdi..

Paralel devlet yapılanmalarını yıktı..

Paralel yönetim sistemlerini alaşağı etti…

Paralel millet oluşturmaya dair "maskelerini" düşürdü…

***

40 yıllık sızmayı..

40 yıllık projenin, "gerçek" yüzünü ortaya çıkardı...

Şimdi..

Polisi de..

Askeri de..

Sivili de..

Siyaseti de…

Saf, temiz, bağımsız, özgür bir "hürriyetle" özüne, safına doğru ilerliyor..

Her ne kadar; "kalıntılar" var ise de; ayıklanıyorlar..

İşte, 3'üncü sene-i devriyesine girdik!..

Hala soruşturmalar..

Hala gözaltılar..

Hala tutuklananlar var!..

Yapı ve üremeleri, tarihin en "sinsi" mikrof yuvası…

Lakin çözülmüş, sır perdesi aralanmış değil!…

***

Bir muamma…

Teşhisi de…

Tespiti de..

Ayıklanması da..

Çözülmesi de…

Maalesef siyasi ve yargısal seyirde tam teşekküllü gitmiyor…

"Zor"…

Kimi noktada imkansız bir tünel inşa edilir bir halde!…

At izi, it izi misali!…

Ki, yargılanmalarına bakıldığında; "zaman" ağır işliyor..

Kim suçlu, kim suçsuz; meçhul!

Yalanları da..

Çamurları da..

İftiraları da..

Renk vermezlikleri de; "meşhur" olduğu için, vaki olan ortamı daha bir flulaştırıyor…

Üst akıl…

Proje halleri..

Ve komuta edildikleri merkez!…

Kim sahipleniyor..

Kim bel çıkıyor..

Kim kucak açıp ağırlıyor, maddi ve manevi sahiplenenler konuşuluyor, ama dokunan yok!…

***

Düşünüyorum!..

Bu ifritler..

Bu meczuplar..

Bu ne oldukları bilinmez; çeteler salt ortada gözükenler mi?!..

Değil…

Nerde siyasi ayağı..

Nerde iş dünyası..

Nerde, STK'ları..

Nerde, sivil kanattaki zevat…

Yok…

Ve o gecede dair; "yanıt bulmayan" onlarca soru!…

Ya bir işgal ve istilalarında; "başarıya" ulaşsalardı…

Sahi; işin ucu nereye kadar uzanırdı..

Vaziyet ne olurdu?…

Kim Cumhurbaşkanı..

Kim Başbakan..

Kim Bakan..

Kim Vali..

Kim ülkenin, dört bir tarafındaki "rantın" sahibi olacaktı?

Biliniyor mu?

Ya da, deşifresi oldu mu?

Soruşturuldu mu?

Tahkikata dahil edildiler mi?

Değil..

Hasılı kelam; "nice" grift bir sürecin seyrinde, debelenip duruyoruz.."

Bilinmezlik var..

Ki hala da bilinmez bir denklem gibi; "yontuyor" toplumu!!!!…

Vicdanlar rahatsız..

İzhanlar huzursuz..

Zihinler, "hep sorgulayıcı" noktada?…

Fikriyatın içinde olanlara dokunulmuyor..

Ama o fikrin kapısından geçene dokunuluyor…

Yani; "o ihanetin" içerisinde bir kayırma düşüncesi var…

Duamız ve temennimiz odur ki..

Allah…

Yüce yaradan; bir daha..

Ne bize..

Ne torunlarımıza..

Ne de tüm nesillere böylesi bir 15 Temmuz "kalleşliğini" göstermesin..

Yaşatmasın..

Varlığına dair, zemin ve üreme imkanı olmasın…

Kardeşliğimiz..

Birliğimiz..

Dirliğimiz..

Ümmet kimliğiyle "her daim" var olsun..

Bir kez daha!…

Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz..

Gazilerimize saygılarımızı sunuyoruz..

Ve memleketimize de; "geçmiş olsun..!"

***

İKİ PİYON...

15 Temmuz.. Ve sonrası…

Fetullah Gülen için…

Adnan Oktar için…

Şu hakikati vücuda getirdi.. Ki tarihsel bir "maske" düşürmedir…

Gülen!…

Bir libas.. Bir proje.. Bir maske.. Bir "piyon.."  Bir, kukla!…

40 yıl; "dini" kullandı..

Cemaat dedi..

"Hizmet" harekatıyla, yayıldı..

Palazlandı!…

Ahtapot misali, "yüzlerce" kola sahip oldu!..

Sonra; "akrep" misali soktu, ve kendini yok etti!!…

Oktar…

Önce Masonluk.. Sonra Siyonizm… Sonra Darvinizm…!

Ve bilahare; gelişerek "sermaye" cemaati oldu…

Dini "kendine" heva ve heveslerine kılıf yaptı!..

Becerdi de; Gülen gibi "ortak" zemin, buldu!…

Sonra!…

Masonların..

Siyonistlerin..

Devşirmelerin…

Bir piyonu ve projesi olarak; "meczupluğunu" ikmale getirdi.

Kasetlerle..

Şantajlarla..

Kameralara yansıyan; "haremiyle", deşifre oldu…

***

Ne yazık ki!..

Bu zihinlerin yarattığı tahribat!…

Şiddetin..

Terörün..

Caniliğin..

Şuursuzluğun..

Kan ve gözyaşının yanında; bir de "manevi" erozyon yarattı..

Cemaatlare..

Tarikatlara..

Yani İslami oluşumlara yaklaşımı da; "korku" tüneline soktu!..

Kaygı köprüleri..

Acaba diyerek; "endişeli" duyguları, inşa ettiler…

Tozlu-dumanlı havanın, erozyonuyla şu gerçekte görüldü..

Çünkü...

Din siyasete..

Din politikaya..

Din mal-mülke..

Din çıkara, menfaate ne kadar vahimce "malzeme" edildiği de belirlendi!…

***

Netice itibariyle… Söylenecek iki kelam vardır… O da şudur…

Eeeyy ahali..

Eeey millet…

Eeeyy bu topraklarda hava soluyanlar!…

Bayanlar..

Beyler..

Yani, 7'den 70'e..

Eeyyy Türkiye'nin 81 Milyon insanı!..

Şu iyi bilinsin ki..

Şu iyi idrak edilsin ki..

Türkiye artık ne bir zümrenin,

Ne bir oluşumun,

Ne bir anlayışın..

Ne bir "apoletin.."

Ne bir siyasi akımın…

Ne bir azınlığın; "tekelinde ve tahakkümde" değil..

Olamaz!...

Tek sahibi..

Tek söz edicisi var..

O da; "Milli iradedir.."

Ki, milli iradenin üzerinde bir "irade" kabul değildir…

***

YAZILAN BİR TARİH!

O gecenin tarihi..

O gecenin destanı..

O gecenin kahramanlığı….

Ne unutulur..

Ne de, unutturulur…

O gece şehidlerimiz ve yaşayan birer şehid olan gazilerimiz…

Kanlarıyla..

Canlarıyla…

Yürekleriyle öyle bir zafer kazandılar ki…

Ülkenin, Ortadoğu'nun ve İslam dünyasının "tarihinin" akış yönünü değiştirdiler..

O gün; 300 yıllık makus talihin sonu olarak hep anılacak…

Ki anılmalıdır…

Bu tarih yazılırken, aslında hiçbirimiz bu muhteşem sonucun farkında değildik..

Ki hala farkında olmayanlar var...

Evet, bizler tarih yaptık, tarihin yaşayan tanıkları olduk.

Allah, dün okunan hatm-i şeriflerin..

Getirilen tekbirlerin…

Okunan selaların idrakiyle, bu vatan hep payidar olacaktır!…

Çünkü, her karış toprağa "kanla, besmeleyle" sulanıp, yoğrulmuştur!…

Ne bir kaç çapulcunun..

Ne bir kaç meczubun..

Ne de, siyonizmin, emperyalizmin, İslam düşmanı "hainlerin" cirit atabilecek alanı değil..

Olamaz da!…

***

BUNLAR VAR YA!….

Ahkam keserler..

Mangalda kül bırakmazlar.. Demokrasi derler.. İnsan hakları derler..

Hak, hukuk, adalet, eşitlik derler…

Yani derler derler..

Ama, iş fiiliyata.. Söylem ve eyleme gelince; pexwazlaşırlar…

En basiti; "ölünün arkasından konuşulmaz" derler..

Ancak, karşı mahalledense..

Hele ki, fikirlerine uygun değilse..

Hoşlanmadıkları biriyse..

Öyle bir konuşurlar ki; "ağızlarından" akan salya, dört bir tarafa yayılır…

Ahkam keserler,,,

Neyse, öğrendik, şahit olduk "ne kadar bağnaz ve gerici" olduklarını..

Yoksa, Mehmed Şevket Eygi'ye…

Ölümünden sonra..

Cenazedeki katılıma da "tinetli" fikirleriyle; "gerici yazar öldü" derler miydi?

Hasılı kelam…

İlkesizliğin ve vicdansızlığın şebekleri bunlar…

Tükürsek; "yağmur" derler…