BU RESİMLERE BAKINCA?..
Siz neyi görürsünüz, oluşacak duygunuz, tepki ölçünüz ne olur?… Ya da, boğazınıza düğümlenen sözcükler, nasıl bir tavır içerisinde çıkar bilmem?!… Ama ben bu resmi görüp, baktığımda, bir Diyarbakırlı, bu şehirde yaşayan bir fert, ömrünü bu toprakta geçiren olarak, "sırtından vurulmuş, ihanete uğramış bir tarih ve medeniyetin" zavallılarını görüyorum!?..
***
Kendi tarihini, kendi kültürünü, kendi medeniyetini, kendi atasını, kendi ceddini.. Bin değil, binlerce yıllık "varlığının" mirasını, "üç kuruş" para için, nasıl da harcadığını, nasıl sattığını, nasıl yok ettiğini, nasıl bir "ihanet" hançeriyle katliam yaptığını gördüm, görüyorum!!!..
***
Ve gördüğüm bir gerçekte!.. Ki "ben dahil" olmak üzere… Diyarbakırlıyım.. Diyarbekirliyim.. Bu tarih, bu kültür, bu medeniyet "benim geçmişimdir" ve ben "kutsal bir mirasa" sahibim gibisinden nara atanlar olarak; "mangalda kül bırakmayan" sorumsuzların, bir hiç kadar değersizleştiğini gördüm…
***
Pek tabi ki, bu kentin "sahibi, yöneticisi, idarecisi, sivil toplum örgütü, oda temsilcileri, siyasetçisi, kanaat önderleri" diye caka atanların ne kadar da; "ehliyetsiz, liyakatsiz" bir keyfiyet sahibi abidelerin varlıkları olduklarını, kendim gibi gördüm!….
***
Kısacası, bu resim bir ihanetin tescillenen vesikası olarak benim zihnimde, not olarak düşmüştür!!!!.. Öyle inanıyorum ki, sizlerin de zihninde, aynı etki yapmıştır.. Çukur ve barikat terörü ve sonrasındaki "tarihi" yıkım gibi; "taşların" çalınması da, aynı!.. Ne diyoruz, "taşı gibi bahtı kara Diyarbakır.."
***
Not.. Yazıya nokta koyarken, haber geldi.. Nihayet dedirten bir hamle gelişmiş… Belediye, "yasaklı bölgede" zabıta ve polis ekipleriyle "bazalt taş" hırsızlarına karşı operasyon, başlatmış.. Denetimlerde bulunmuş.. Bazı kişiler gözaltına alınıp, adli işlemde bulunulmuş.. Ne diyelim, keşke "hırsızlık ve ihanet hançeri" vurulmadan, yaşanmadan "tedbirler" alınıp, tarihe sahip çıkılsaydı.. Neyse; geç kalınmış değil..
***
ŞEHRİMİZİN GÜNDEMİ!…
Maalesef bugün değil.. Yıllar yılıdır.. Ki yarım asır mı diyeyim, bir asır mı diyeyim.. Ona siz karar verin.. Yaşım itibariyle ifade edeyim.. Şehrin gündemi hep; "siyaset" olmuştur… Ve buna mukabil; "seçim, parti, aday, vekil" ekseninde "kim ne dedi, kim ne yaptı" kişi, kurum, teşkilat "politize" olmuşluğu.. Hep bunlar, "gündem" olup, meşguliyet almıştır..
***
İşte bu "havanda" su dövme halimiz yüzünden, ne yazık ki "işe ve aşa" yönelmedik.. Üretelim, istihdam yaratalım.. Çalışalım, kazanalım.. İthalat ve ihracatla "uluslararası" ekonominin seyrine katılalım.. Kendimizi, kentimizi, çevremizi, ailemizi, komşumuzu "huzur ve salih" bir ortamda, yaşatalım, yaşayalım, "gündemine" odaklanmadık…
***
Sonuç itibariyle!.. Söylenecek söz; "ah bi kendimize, gelebilsek..!" Yoksa, Diyarbekir'in tarihi ve kültürü "böylesi bir gaflet içerisinde, ha bire sırtından, ihanet hançeri yer miydi?"… Sizce…
***
YOK DAHA NELER…
Baksanıza, gıpta ettiğimiz, sesine hayran olduğumuz, sözüne kulak verdiğimiz, bir dönem "siyasette" gördüğümüz, ağır fikriyat sahibi diye "abi" görülen, Zülfü Livaneli, ne demiş?..
***
Şu Kadın’a "şiddet" mevzusuna dahil olarak.. Diyor ki, "Kadınlara silah verilsin.. Kadınlara silah kullanımı eğitimi verilsin.. Kendilerini silahla korusunlar?"… Yok daha neler?.. Vay da vay!…
***
KILIÇDAROĞLU TEK ADAM!…
Bence… "Tek" adamın ötesinde, bir lider "sultasına da" sahip.. Niye mi; bakarmısınız 9 "seçim" ki hepsini peş peşe kaybetmiş bir lider.. Ama hala "Parti Başkanlığı" koltuğunu muhafaza ediyor.. Hangi "demokraside" böylesi bir "tek adam başarısı" vakidir?.. Türkiye'deki "demokrasiden" başka…
***
İşte bu hakikat karşısında diyorum ki, Kemal bey, artık kendi lügatından "tek adam" kelimesini çıkarmalı.. Ve her bu kelimeyi hatırladığında da; "aynaya dönüp" bakmalı… Kim "tek adam" diye…
***
GÜNÜN SÖZÜ..
İki insanın iyi geçinmesi hiç kusursuz olmalarıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleriyle sağlanır.
***
BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM
Bu akşam, Uzay Haber'de…
Saat 22.00'de ekranınızda olacak..
Gündemin en sıcak konuları, konuklarla tartışılacak..
Şimdiden hayırlı seyirler..
