Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ÇÜRÜMÜŞ UYGARLIK…

Hafta sonu yazmıştım; "hangi uygarlıktan" söz ediyorsun e be zibidi diye!… Şimdi de diyorum ki,  eeeyyy zibidi, aha da Metro'daki "çirkin yüzün!.." Sen böyle yazıp, çizersen, provoke edersen, CHP’nin “Laiklik ve Kemalimizden” beslenme hali vücut bulmada devam ederse, işte "ahaliyi" böyle, böl parçala uygarlığının kazanına atarsınız.. Her bir ateş odunu, candan bir parça yakıp, götürür..

***

Sevgili okurlar, izlediniz mi, izlemediniz mi bilmiyorum.. Ben izledim.. Ki, sosyal medya, yazılı ve görsel basının da hayli gündeminde, yer aldı..  Bir kaç kez de, başa sararak ben izledim…

***

Gerginlik, sinir bozucu, öfke yüklenici bir hal-i vaziyet… Sözde kendilerini "laik" görenler.. Çağdaşız diyenler.. Modern, uygar, Avrupai kültürden, dem vurup, eşit yurttaşlıktan bahsedenler.. Dahası, kendini Cumhuriyetçi sözde, sananlar.. "Laiklikten" ilham getiren kerameti kendinden menkuller.. Sarıklı, cübbeli bir şahsiyeti gördüklerinde; "Cumhuriyet düşmanı" diyerek, sergiledikleri tutuma bir bakar mısınız?…

***

Bir grup, ağız birliği yaparcasına; "10. yıl marşını" çalıyor.. Ki okuma, ezber becerileri olmayanlar dahil eşlik ediyor.. Bayrak sallıyorlar.. Adamın burnunun dibine girip, kamera çekimi yapanın, tekin olmayan birinin poz çekme hali… Kendince o anı, cep telefonuyla, ölümsüzleştiriyor(!).. Yetmiyor; "zibidice" laf söyleyip, tacizde bulunuyor… Ortamı germe adına, cübbeli adamı "cinnet haline" sokma gayretiyle, belki karşılık verir, belki tepki gösterir diyerek, enva-i; "kışkırtıcılığı" sergiliyor, ruhsal dengenin bozgunculuğunu yapıyor…

***

Tüm bu şirretliğe karşı, peki o sarıklı, cübbeli adam ne yapıyor?… Hiçbir şey…Başını öne eğiyor.. Tek bir kelime sarf etmiyor.. 10. yıl marşına verdiği bir tepki de yok.. Ki belki de içinden okuyordur; “bunlar mi Cumhuriyet ve Atatürkçü” diye… Çevresine yan gözle dahi bakmıyor…Vakur bir duruş sergiliyor.. Sakin.. Soğukkanlı.. İlkeli bir tavırla; kendisine yönelik yapılan, sergilenen tutumla; "eeyy sizler, kendinize yakışanı yapıyorsunuz, kimi kime düşman besliyorsunuz, ben de bu vatanın, bu milletin bir evladıyım" der gibi; mesajını yüzlerine sile olarak indiriyor...

***

Bir halk deyimidir; "küçük beyinler" vicdanlı, izanlı, hür bir beyine sahip olmazlar.. Ne ilke, ne ahlak, ne edep, ne haya, ne de "insani" bir karakterle, işleri olmaz.. Çünkü, beyinlerinde, pek taşımazlar böylesi ulvi değerleri.. Varsa yoksa; önyargı, peşin hüküm, kendini beğenmenin ideolojik, travmatik hali içerisinde, debelenip dururlar..

***

Yoksa!… Cübbeli, sarıklı adamı "Metro" gibi umuma açık bir toplu taşıma aracı içerisinde "kılık kıyafetinden" dolayı; "rejim" düşmanı diye, ilan edilir miydi, hasım görülüp onu "aşağılama" gibi bir gaflet içerisine girilir miydi?… 28 Şubat aklını yeniden, hortlatırlar mıydı?... Ne mümkün?

***

Ya bir de; video paylaşımına bir kesimin yaptığı yorumlar var ki, toplumun, ülke insanının geldiği hali ruhiyetine dair, "akla ziyan" bir beyin zonklaması yaptırıyor… Bu toplum, "aklını mı" kaçırmış diyecek şekilde; "ah bir ben orda olsaydım da, yumruğu yüzüne indireydim, bunun gibilerini ….. edeceksin" diyecek kadar, psikolog hastası kesilenler..

***

Şu, Athena'lı Gökhan Özoğuz'a da bir bakar mısınız… "O adam, laiklik ve Cumhuriyet düşmanı" diyerek, sözde "sanatçılığını" konuşturuyor.. Ona bir çift sözüm var.. Diyarbakırlının deyimiyle, "O bozoya" iki kelime etmem lazım.. Ne yazık ki; provokatörce, vicdanı ayaklar altına alanlardan biri kendisi çünkü... Her ne kadar, "sonradan" dönüş yaptıysa da, "ilk taşı" atmada vazife kıldığından dolayı, "geçene mazi derler" diyerek, diyeceğim şu; "seni de adam sanmıştım, değilmişsin.."

***

Şimdi!.. Metro'da biri, bizim Bozo gibilere yanaşıp.. Küpeli, marjinal kıyafetli, uzun saçlı, burnu hızmalı halindeki kişiye; "Sen Allah düşmanısın, sen Müslüman değilsin" dese, "şeytan taşlar" gibi elinde küçük 7 taşla, taşlasa acaba tepkileri ne olur?.. O vakur duruşlu, cübbeli, sakallı zat gibi "sakin" durur mu?… Sanmıyorum!…

***

Velhasıl öyle inanıyorum ki, "en radikal laikçi, en radikal cumhuriyetçi, en radikal Atatürkçü ve Kemalistler dahil…" Ya da, en aşırı solcu, seküler yaşamın savunucusu dahi; "Metrodaki görüntüye" tepki gösterip, "Cumhuriyet Bayramının kutlandığı bir günde bu yapılır mı e be edepsizler" demiştir… Çünkü, İstiklal savaşında, Çanakkale'de, işgal altındaki bu vatanın dört bir yanında, yedi düvel düşmanla mücadele edilirken, "O sarıklı, cübbeli, sakallı alimler, ulemalar, melleler, din adamları" en ön safta ilerleyenlerdi, bugünkü nesil de onların evlatları ve torunlarıdır?…

***

Beri yanda, bir gurubun Metro'ya binip, "karşı hamlede" bulunup, tepki amaçlı yürümesi, yani "Sakallı ve Cübbeli" adama gösterilen, tutuma zıt tavır takınmaları ilk anda doğru demokratik bir hamle görülüp, alkış yapılsa da; "iş" radikalizm yönünde vahim bir seyir alır ki, "kaş yapalım derken göz çıkarma" halinden beter olunur.  O zat'ın vakur duruşuna bir ölçüde; "limon sıkılmış" olunup, iş sulandırmaya kadar da götürülür; bu da kabul edilmezdir.. Yine beri yanda, "o şuursuzluğu" vücuda getirenleri de, topyekün hasımlaştırmakta, kabul edilmezdir.. Bırakalım, halk vicdanında, "herkes" bir mahkumiyet kazansın...

***

Netice itibariyle; vicdanlı, hakkaniyet sahibi olan her kişi… Düşüncesi, inancı, yaşam kültürü ne olursa olsun; "kendisine yapılmasını" istemediği bir şeyi "başkasına yapma" gibi bir gaflet içerisinde bulunmaz, bulunmaması gerekir..

***

Eğer ki, her şeyi bir tarafa bırakıp, işte böylesi "bir çürümüşlüğün" içerisinde, sözde "Medeni Uygarlık" adına, her şeyi reva görüyorsa, bu demektir ki "sınıf boğuculuğu" kendimize mahkumiyet ettiriyoruz… Kendi kendimizi "ırk, milliyetçilik" üzerinde "ayrıştıran" dengesizliğe, "inanç ve kılık kıyafeti" de ekleyip, işi "böl-parçala" noktasına taşımış olunur..

***

Zaten, yedi düvel düşmanın da istediği bu değil mi?… İşte bu hal-i durum; "en şirretli, şiddetli, kanlı, vahşi, acımasız teröre" pabuç yalatır diyerek; aman ha aman; izanlı ve vicdanlı, hür, eşitlikçi olalım; ötekisi değil!!!…

***

ÖĞRETMEN ÖNLÜĞÜ…

Resme baktım.. Ne diyeyim, tebessüm ettim.. Sonra da, kendi kendime şunu söyledim.. Vay be; "Eğitim'de tüm sorunları" çözdük, bir "öğretmen önlüğü" kaldı, onu da "Allah'ın izniyle" çözdük galiba dedim…

***

Maalesef!.. Ne eğitimi, ne öğretimi ne de yetiştirilen nesil; "milli bir ruhla" örtüşür hali yaşanılmazken!.. Bizim Milli Eğitim Bakanımız icraatını "öğretmen önlüğüyle" arz-ı endam ettiriyor…

***

Tanıtım!.. Giyilen önlük.. Ve sözde "yeni tasarım" diye, "giyip, konu mankeni misali" sergilenme haline baktım; diz kabağına gelen beyaz bir cübbe!.. Kadografi ve giysi modası noktasında yani; ""yenilik ve tasarım" adına, zerre-i miskal bir yenilik te yok!…

***

Duayen eğitimcilerimizin ifadesiyle; "olmasını beklemek abesle iştigal.." Çünkü; bizim eğitimimiz, sistemimiz, fikriyatımız, siyasi stratejimiz "hep ezberci ve görüntüden ibarettir…"

***

ARINÇ'A DAİR…

Önceki yazımda, aktarmıştım şu "son polemik üretici" FETÖ tahkikatlarına dair "günah çıkarma" haline "sen bir aynaya bak" diye!..

***

İşte bu minvalde okur sormuş.. Ki iki gündür, bir çok meslektaşımız da, aynı minvalde, "hele bir cevap ver" deyip, sorularını ikmale getirmiş..

***

Şu; "Eve temizliğe gelen eski daire başkanı kim?".. Şu; "Pompacılık yapan Danıştay eski üyesi kim?"…

***

Neyse!.. Biz de bu vesileyle; "sormuş" olduk.. Peki, Arınç'tan cevap gelir mi; sanmam!.. Gelebilmesi için öncelikle, "aynaya bakması" lazım!.. KHK faciasında; "günahkar mı, değil mi?"…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

İnsanların, gerçekten ne düşündüklerini öğrenmek için söylediklerinden çok, yaptıklarına dikkat edin.

 


Bu Makale 692 kere okunmuştur.