Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

D.Ü HASTANELERİ BATIYOOOR MUUU?…

Galiba!… Hani derler ya; "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir" diye…

Ne yazık ki vaziyet öyle!..

Son günlerde bu minvalde; ilginç gelişmeler yaşanıyor.. "Hastane iflasın eşiğinde!…"

Olmaz mı?

İki yıldır "sansasyonel" haberlerin merkezi..

Usulsüzlükler.. Yönetim boşlukları..

Kişisel çatışmaların "makamlar" üzerinde yürütülmesi gibi; yıkımlar!…

Yani enva-i negatiflik var!..

Gelen ihbarlar.. Konu edilen iddialar..

Vaki olan "usulsüzlük, şaibe" gibi, hadiseleri irdelerken ortaya çıkan tablo şunu söyletti!..

Sahipsiz sürünün "sırtlanı" çok olurmuş!….

Yani, çok yakında, hastaneler "hizmet verememe" noktasına gelirse..

Daha da ilerisi!.. Bir bir kapılarına "iflas" ettik deyip, kilit vurulursa, şaşırmayın!…

Ben şaşırmam!… Hatta şuan bile nasıl; "ayakta" ona bile şaşıyorum!..

***

Şöyle ki!..

Hastaneler dökülüyor..

Hele ki, Tıp Fakültesi binası; "farelerin, hamam böceklerinin" alanı gibi..

Ömrünü bitirmiş… Hala 80'lerin, 70'lerin "sağlık hizmeti" zihniyeti!…

Koğuş sistemi!!.. Hastane ful ama hizmetin zerresi yok!..

Koşullar çok ağır.. Gelirdeki düşük.. Döner sermayedeki, "zafiyet…" Ödemesizlik!..

Bir çok "Profesörler" ve Öğretim üyesi!..

Ki uzman dahil olmak üzere!…

İstifa eden edene.. Özel hastanelere transfer olan olana?…

Kadrolarda "adamcılık" yapılması da ayrı bir garabet!!..

Hastane yönetiminin kendine yakın olanlara "kadro" vermesi!…

Yıllardır kadro bekleyen.

Yıllardır hakkı olan kişilere ise "sudan gerekçelerle" engel çıkarılması!..

Yani bir dizi; "olumsuzluklar" zinciri hekimleri hastaneden kaçırtıyor!…

***

Ya, liyakatsiz atamalar… Ehilden uzak yönetim anlayışı!..

Kaynakların "har vurulup harman" savrulması..

Borç batağı, tabiri caizle gırtlağı aştı!…

Daha önce bir kaç kez buradan dile getirmiştim..

Herşey; "eski tas eski hamam "misali!..

Başhekim de.. Yönetim kadrosu da.. Bir önceki yönetimin "mahallesinde" gezip-dolaşanlar!!…

Çevresinin de, "sol seküler" kökeninden gelenlerin varlığı!…

Nitekim, Üniversite lojmanlarında çıkan yüksek oy da bunun göstergesi!…

Zaten yönetim "anlayışı" çok yönlü kendini ele veriyor..

Anlayacağınız!… Diclenin kıyısındaki "sağlık" sağlıksız…  Mevta olmuş!!!

***

Ne medikal firmaları.. Ne de ilaç firmaları..

Ne de tıbbi yönde hizmet veren kuruluşlar "artık" Üniversite'nin adını duymak bile istemiyorlar..

Kapının önünden geçmiyorlar.. Eskiden başhekimlik..

Klinikler.. Hastane koridorlarında cirit atarlarken, şimdi kimse yok!..

Çünkü, parasını alamıyor... Hakkedişine cevap verilmiyor..

Bugün git, yarın gel mantığıyla "iflasın" eşiğine geldikleri için "aman ha aman" diyorlar?..

Aylar değil, yıllara sarkan "ödeme" takvimi veriliyor..

Ki bir çok firma "hizmetlerini de" sonlandırdı..

İhalelere katılmıyor…

Öyle ki, "medikal" yönünde, sağlık hizmeti  dahi "gerekçelerle" öteleniyor..

Verilmek istenilmiyor..

Ne muhatap bulunabiliniyor? Ne de sağlıklı bir cevap veren var..

***

Hele hele "boş vermişlik, keyfiyet ve zafiyetler" serisi!..

Bazı bilinçli mi yoksa, taksirle mi bilinmez denklem misali; "milyonluk" usulsüzlüklere de vize verilmiyor değil?..

Şaibeli işlemde bulunuluyor..

Hastane daha beter bir "borç" batağına sokuluyor..

İşte bir örnek..

Hastanede yıllarca temizlik işlerini yapan "firmaya" yapılan; 5 milyon liralık kıyak!…

Bu kıyak, yolsuzluk olarak da sorgulanmıyor değil..

***

Vakıa şu..

Bilindiği gibi; hükümet kararıyla "temizlik" personeli, kalıcı memur statüsüne alındı..

Yani taşeron devri sona erdi…

İsmi bende kayıtlı firma; uzun yıllar hastanenin temizlik işini yürütüyordu..

Bu dönemde, çalıştırdığı 1800 temizlik işçinin alacakları ve SGK primlerine

karşılık, firma "prosedür" gereği 7.5 milyon lira bıraktığı teminat mektubu var!!…

İşçiler kadroya geçince "temizlik firmasının" sözleşmesi fesih edildi.

Bu durumda firma tarafından verilen teminat mektubu borçları tahsil edildikten sonra çözülmesi

gerekiyordu.

İşte tam da burada bir suiistimal, ihmalkarlık veya kasıtlı diyelim..

Ki sebep ne olursa olsun firma borcu sorgulanmadan "teminat mektubu" serbest bırakılarak, iade ediliyor!!.

Sonra mı?

Tabiri caizse "karamanın koyunu sonra çıkar oyunu" misali!...

***

SGK'dan gelen yazı; "oyunu" ortaya koyuyor..

Firmanın SGK'ya 5 milyon lira borcu var..

Teminat mektubu yok, alacak tahsili de olmadığı için; "işte bu borç" hastanenin gider hanesine yazıldı.

Parayı üniversite ödeyecek…

Sonra, "ilgili firmaya rücu" edeceklermiş?..

Ama gel gör ki; "firmanın" yerinde, yeller esiyor..

Gelen bilgilere göre; "böyle bir firma" yok…

Yani, kapatılmış..  Kısacası "iş yapanın yanına kar kaldı mı diyelim?

Hal gösteriyor ki, hastane giderleri bu tür yöntemlerle giderek şişiyor ve iflasa doğru sürükleniyor.

Batıyoruz çığlıkları atılıyor!…

Yemek işi de.. Diğer işler gibi; ha bire; "ihmalkarlıkların" faturasını kesiyor..

Hasılı kelam...

2 yıl önce kasasında nakit parası bulunan..

Ki borcu da 40 milyona yakın olan bir Üniversite iken!!…

Ama bugün hastanenin resmi borcu; 170 milyon lirayı aşmış durumda..

Ve kasası tam-takır.. Bir tek kuruş yok.. "İflas" için alarm zilleri fena çalıyor..

***

Nitekim, hastane yönetimi hal-i perişanlığı geçtiğimiz günlerde hastane personeliyle yaptığı toplantıda itiraf etmiş..

"Batıyooruuuz..?!

İçler acısı bir durum…

Köklü bir Üniversitenin bu hal-i perişanlığı; herkesi üzdüğü gibi bizleri de üzüyor..

İsyan ettiriyor..

Ne yazık ki, hastanenin bu durumuna ilgili ve yetkililerin kayıtsız kalması da acı bir tablo!…

Dileğimiz!!!.. Devlet-i aliyenin, "vaziyete" kayıtsız kalmamasıdır…

Acilen müdahale etmesidir… Hastanelerin eski verimli dönemlerine dönmesidir…

Borç batağından kurtarılmasıdır…

Tabi ki, istifa edip, giden.. Yaşanan mobing uygulamalarına isyan edip, istifa eden..

Üniversitenin cazip kimliğinden çıkması nedeniyle "burada hizmet olmaz" diyen, hocaların dönüşü de sağlanmalı..

Yeniden, cazip bir üniversite kimliğine dönüştürülmesi gerekiyor..

Herkese büyük görev düşüyor..

Özellikle, sorumluluk noktasında yetkili olan zevat, "hezimeti" iyi bilmeli ve görmelidir..

Netice itibariyle; "gerçek ortada…"

"İflas" kapıda.. İçeri girmek istiyor…

Yarın çok geç olabilir.

***

REİS'İN DEDİĞİ!..

Zaman!.. Evet, zaman önemli..  Gidişat daha bir önemli!..

Ama, "hayati" önem arz edici hal, daha bir ivedi!!…

Reisin dediği gibi..

"Dönem!…

"Kızgın demiri" soğutma dönemidir..

Dönem…!

Birlik ve beraberliği yeniden perçinleme dönemidir…"

***

El hak… Aynen de öyledir..

Öyle ise… Demokrasinin kalitesini ve gücünü artırmalıyız…

Hakkı.. Hukuku.. Adaleti.. Eşitliği.. Ve tabi ki özgür bireyler yaratmalıyız..

Kimseyi "prangalamamalıyız..!"

İdeolojilerin.. Saplantıların.. Otoriterliğin…

Tekçi fikriyatların yarattığı "tahribatları" sonlandırmalıyız!..

Yeşermesine; zemin yaratmamalıyız!!

***

Kibiri… Aşırılığı.. Burnu havalılığı..

Ben bilirim.. Ve ben benciliğinden; kurtulmalıyız.. Var olanı da; arındırmalıyız!!

Tevazuyu.. Hoşgörüyü.. Saygıyı..

Sevgi muhabbetini hayatın; "kardeşlik" ilkesi olarak görmeliyiz!…

Düştüğü çukurdan.. Pespal ettiğimiz halden; kurtarmalıyız..

Hürleştirmeliyiz!!?..

Ehliyeti.. Liyakati.. Vicdanı.. İzan iksiriyle, harmanlayıp vücut buldurmalıyız!…

Birilerine; "pes pal" etmemeliyiz!!

***

Kutuplaştıran değil, birleştiren..

Ötekileştiren değil, kucaklayan olmalıyız… Diktatör değil…

Kişisel çıkarı.. Kişisel menfaati.. Adam kayırmayı..

Rüşveti.. Yolsuzluğu.. Usulsüzlüğü..

İhale mafyacılığını, "iman düsturuyla" haram bilmeliyiz!!!…

Zerre-i miskal; taviz vermemeliyiz!!

Kanunsuzluğu.. Keyfiliği.. Adaletsizliği.. Korkutmayı.

Troyka zihnini, tekçi ve despot anlayış varlığına "dur" demeliyiz!…

Yani; bir ve iri olalım!…

***

BAYRAM TATİLİ!..

Hükümet açıkladı..

Erdoğan onay verdi.. Ramazan Bayramı tatili; 9 gün!..

Takvim neyi gösterir; o gün!..

Dikkat!… 3 Haziran'ı gösterecek.. Yani; o gün başlıyor..

Sonra, 4-5, 6 diye devam eder!…

Sahi!.. İstanbul seçimlerine dair bir karar çıksa..

Yani; YSK "seçim tekrarı" derse!..

Ki seçim; 2 Haziran'da yapılacak..

İş ıskalanır mı?

Galiba, AK Parti itirazları vaki de; "neticeyi" kabullenmiş gibi!…

Öyle ya; "9 günlük tatilin" hükmünü verendir!..

Neyse!.. Bu işin keyfini çıkaracak olan "turizmciler..!"

Diğer sektörler; "kızgın!".. Siyasiler de.. Bizler de..

Ha bir de; "bayramı tatile döndürmek de" ayrı bir çıkmaz!..

***

KABUL EDİLEMEZ!!…

Kocaeli'deki o görüntü.. İrkilmemek.. Öfke duymamak.

Kınamamak elde değil..

Annelere.. Bacılara.. Başörtülü teyzelere!..

Ki bir çoğu yaşlı... Gayeleri, eylem düzeyleri.. Her ne olursa olsun!…

Yapılanlar kabul edilemez!..

Kolluk kuvvetlerinin sergilediği tutum..

Jop.. İtme.. Hiçbir şekilde; rıza gösterilemeyeceği gibi!..

Ne insani.. Ne vicdani..

Ne de bir başka etken; "mazur" göremez…

İnanıyorum ki!.. O görüntüyü izleyen her kim olursa olsun; "yazıklar olsun" demiştir!…

Polisim "böyle olmamalı!…"

 

***

ÇİRKİN BİR SALDIRI!..

Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırı..

Tartışmasız.. Hiç bir gerekçe.. Hiç bir ifade; vakıayı sıradan göremez!..

Görmemelidir...

Fikrine. Düşüncesine.. İdeolojisine.. Siyasi kulvarına, bakılmaksızın tepki gösterilmeli!..

Bir siyasi parti mensubu. Hele ki, Parti Genel başkanı…

Ki Ana muhalefet partisinin lideri.

Şehit cenazesinde.. Böylesine "provokatif" saldırıya uğraması kabul edilemez!!!

Vakıa büyüktür… Sinsilik içermektedir.. Olay ülkenin milli birlik ve bütünlüğüne açık bir "suikasttır.."

Üzücüdür.. Kınıyorum!.

***

Birliğe.. Dirliğe.. Huzura.. İstikrara..

Güvene ihtiyaç duyulan bir evrede bunun yapılıyor olması; hasımane bir hainliktir!!…

Ülkeyi.. Milleti.. Çıkmaza sürükleyip, kaos ortamı yaratmaya prim vermektir!… Onlara hizmettir…

Hep deriz; Kurt dumanlı havayı sever..

***

Erdoğan'ın, "kızgın demiri soğutalım.."

Türkiye ittifakı.. Toplumsal uzlaşı mutabakatı, dediği bir evrede hadisenin vuku bulması!..

Tarihsel bir "provokasyondur..!" Tabiri caizse; "fitnenin" fitilini ateşlemedir…

Çünkü bu saldırı ülkenin bekasına yöneliktir!…

Hükümetin.. Parlamentonun.. Emniyetin.. Askerin.. İstihbarat güçlerinin..

Pek tabi ki, Türkiye'nin bir bütünlük içerisinde; yek vücut olmalı!…

"Sağduyulu" olmalı!… Ama uyanık olunmalı!…

Ve olayı; telin etmelidir...

 


Bu Makale 493 kere okunmuştur.