DÜŞÜNEBİLİYOR MUYUZ??..

Bence düşünmeliyiz!.. Öyle böyle değil düşüneceklerimiz!… Onun için, başımızı iki elimizin arasına almamız lazım!.. Ya da halk deyimiyle "şapkamızı" önümüze koymalıyız.. Ve; derinden derine düşünelim, yaşanan hal-i durumumuz neye delalettir diye!?..

***

Çünkü, ülkemiz ve dünyanın diğer ülkelerinde 2020'in ilk gününden itibaren yaşananlar; sıradan olaylar zinciri değil!.. Deprem, sel, çığ.. Yani doğal felaketler zinciri hız kesmiyor?.. Her gün yeni bir felaketle karşı karşıya geliyoruz…  Ya "bin bir türlü" belalar!…

****

Çatışmalar.. Kavgalar.. Katliamlar.. Trafik kazaları.. Terör.. Zulüm… İnsanlık dışı, "muameleler…"  Adaletsizlik.. Ne derseniz bini bir para misali, yaşanıyor!?… Kardeş kardeşi, baba oğlunu, anne kocasını, dindar dindaşını, ırkdaş ırkdaşını "gözünü" kırpmadan, öldürüyor, kurşuna diziyor, başını kesiyor...

***

Hele ki, ülkeler birbirine yönelik; soğuk ve sıcak savaş taktiklerini uygulamaları, soluksuz sürüyor… Kimin gücü, askeri, teçhizatı fazla ise kime gücü yeterse misali, açtıkları savaş!.. İhtilaller.. Uygulama hallerinin yarattığı yıkımlar!!… İnsanlığın "ayaklar altına" alındığı, yerinden, yurdundan, evinden, barkından edilen insanların yaşadığı dramlar sıradanlaştı!!..

***

Bin değil, yüz değil, milyonlarca insan, açlığa, susuzluğa, sefalete mahkum edilmiş bir halde yaşıyor… Dağlar, denizler, göller, sınırlar "cesetlerle" dolu!… Çoluk, çocuk, kadın yaşlı denilmeden; "mülteci, sığınmacı" duruma düşmek!.. Sınır kapılarında, işkencelere maruz bırakılmak!… Bir umut diye, Avrupa'nın insanlık dışı, tutumuyla yüz yüze gelmek!…

***

Kendi vatanında, kendi ülkesinde geri kalmışlığın mahkum ettiği; eğitimden, öğretimden yoksun bırakılmak.. İşsizliğin, fakirliğin, perişanlığın hüküm sürdüğü, içerisine düştüğü çaresizlikte "ölümü" kurtuluş olarak gördüğü; adaletin olmadığı, eşitsizliğin "pik ettiği" bir zamanda, ayakta kalabilmek!…

***

Bir damla petrol için!.. Bir metreküp gaz için.. Bir külçe altın ve elmas için!.. Yani dünya zenginliği adına, ülkelerin, milletlerin, devletlerin "soykırıma" tabi tutulduğu, "zalimin zulmüne" boyun eğildiği, küresel güçlerin binlerce kilometre uzaklıktaki "devletlere" göz diktiği bir dünyanın inşa edilmesinden kim sorumlu!!?…

***

Kısacası; "ölümün" her türlü şekliyle kol gezdiği, insanlık dışı vahşi bir insanlık karakterinin oluştuğu, güvenin, istikrarın tar-u mar olduğu!.. Aile içerisinde, "bir bütünlüğün kalmadığı"  adil bir paylaşım, adil bir yönetimin zerre-i miskaline dahi tahammül edilmediği zamanda, ortaya çıkan ve yer küresini "titreten" korona virüsü, yaşadığımız "kıyamet" halimiz açısından bir ders-i ibret içerdiğini düşünmeliyiz!…

***

Ve en önemlisi; "insanoğlu" nasıl bu hale geldi?. Ya da getirildi, sorusuna yanıt bulmak gerekir!?.. İnancım şudur ki.. Sanırım sizler de düşünmenin sonucunda vardığınız kanı şudur!… Yaşadıklarımızın attığı çığlık; "barıştır.." Eğer ki, "insanlar birbiriyle, ülkeler ve devlet yönetimleri birbiriyle" barışı, tesis ederlerse!… Yer altı ve yer üstü zenginlikleri de; "adil bir paylaşımla" sahiplenirse!..

***

Eşitliği, adaleti, birliği ve dirliği bir bütünlük içerisinde; "insani ve vicdani" kudretle büyütebilirsek!… Yerin ve göğün, insanlığın, kainatın yaratıcısı Yüce Allah'u Teala belki üzerimize "rahmet" kalkanı oluşturur. Bu felaketler ve belalar son bulur. Biter.. Ama, iman nokta-i nazarında benliğimizi yitirmeye devam edersek… Bugün virüs, yarın deprem, diğer gün başka bir felaket..

***

VİRÜSÜN BİR HAYRI DA OLDU?!….

Halka mal olmuş bir deyim var.. "Her şerde bir hayır var" diye?.. Şu virüsten çıkarabileceğimiz "hayırlı" derslerden biri de; "temizlik oldu!… Öyle ya; "temizlik imandan gelir…" Temizlik, hem ruh açısından, hem de vücut açısından, büyük önem içermektedir.. Ruh açısından "ahiret", vücut açısından ise "sağlık…"

***

Nitekim, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı "ellerinizi yıkayınla" başlayan telkin ve tavsiyeleri; "virüse karşı" mücadelede büyük bir etki içerdiği gibi; insanların "vücut temizliğinin" önemini de, hatırlamış oldu!… Çünkü, virüs öncesi bırakın, el yüz yıkamayı ruh halinden beter şekilde "vücut ve çevre" temizliğine önem verilmiyordu.. Kirlilik akıyordu dört bir tarafta!

***

Elimizi de.. Yüzümüzü de.. Ruhumuzu da!.. "Temiz tutmamız" gerekir!…

***

VİRÜSÜN BİZE ÇIKARILAN SUYU VAR…

Eee; o da milletimin "virüsmanyak" oluşundan… Bilmem takip ediyor musunuz, şu "sosyal medyayı..!" Bir alem… Virüsten korunmak için, kim ne yapıyor?… Maske örmeye başlayan mı, kolonyalı mendili, nakışlayan mı dersin?

***

Plastik su kovasını "kafasına" geçiren mi?.. Portakal, soğan, limonu kesip "burnuna" maske yaptıran mı?.. Çorap mı, sutyen mi, don mu lastikleyip "yüzüne" çekenler?..

***

Sirke içenler mi, saf alkol arayan mı?.. Eczanelerin, marketlerin önünde "kolonya" kuyruğuna girenler mi?.. Aşırı deterjan kullandığından acil servislik olanlar mı?…

***

Makarnaya hücum edenler mi?.. Evin kilerini "kuru gıda deposuna" çeviren mi?… Beri yanda; "işin abartısında olup "şu kadar kişi öldü, bu kadar kişi karantinada" deyip, psikopatlığa bağlananlar mı?…

***

Şu iyi geliyor, bu kötü geliyor, bunu içelim, bunu yiyelim, bundan uzak duralım, tarhana mı, limon mu, turşu mu, boza mı.. Ha bir de milli mutfağımızın nimeti, "kelle paça" iyi geliyormuş?…

***

VİRÜSÜN HIRSIZLARI..

Bir bu çıktı.. Ne utanmaz "hırsız ve dolandırıcılarımız" var.. Ama zihinleri fena çalışıyor.. O akılları "üçkağıtçılığa" değil de, "doğruluğa" çalışsa, neler başarmazlar.. Neyse uyarımızı yapalım… Çat kapı birileri karşınıza çıkıp "Biz Sağlık Bakanlığından geliyoruz, evinizi virüse karşı dezenfekte edeceğiz" derse.. "Lanetli virüsten" nasıl kaçıyorsanız, öyle "kaçıp" kapıyı yüzlerine kapatın, 155'i "arayıp" şikayet edin.. Yoksa; gerisini siz düşünün "virüsten beter" bir etkiyle yüz yüze gelirsiniz!…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Korona virüs; "sizi öldürmeden, dünyanın sonunu getirdim?…"