Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

LANETLİ VİRÜSE KARŞI MÜCADELEMİZLE

Gururlanmamak değil.. Olmaması gerekir.. Hani halka mal olmuş bir atasözü var.. Denir ya; "yiğidi öldür, ama hakkını ver?.." Bence biz "hem yiğidimizi, yiğitlerimizi yaşatalım, hem de haklarını sonuna kadar" verelim…

***

Şu gerçeği iyi görmemiz gerekir!.. Türkiye eski Türkiye değil.. Yönetimler.. İktidar anlayışı.. Ve tabi ki, idare sistemi de eski değil.. Gelişen, büyüyen, kendini yenileyen, çağın ve çağların ötesine, ufku geniş, yarınları düşünerek, "yürüyen" bir ülkeyiz bugün!!…

***

Yoksa!.. Evet yoksa şu "lanetli virüs" var ya!.. Koronavirüsü… Bizi ve ülkemizi tabiri caizse; "kırıp geçecekti?".. Ama geçemedi.. İnşallah, ülkemize ve milletimize yönelik girişilen bir çok saldırı gibi, bu salgın da, teğet geçecektir!…

***

İşte bu başarının altında yatan hakikat, yönetimsel yiğitlikte "şeffaf" ama "radikal" olmak yatmaktadır.. Bakınız İran'a, bakınız İtalya'ya!.. ABD dahil.. Ki virüsün üreme gösterdiği; Çin!… Şuan Avrupa, “virüsün yayılma merkezi..” Ki Dünya Sağlık örgütü açıkladı.. “Avrupa virüsü yayıyor?”

***

Çünkü, bu ülkeler yerinde, zamanında, geniş bir ufukla, ön görülü bir "tedbir" almadı.. Alınmadığı için de bedeli ağır oluyor.. Ölümler.. Ortaya çıkan kaotik ortam.. Ülkelerde, şehirlerde yaşamın "kilitlenmesi.." İnsanların "sokağa çıkamama" hallerinin yaşanması.. Yani kendilerini şimdi "karantinaya" almış haldeler…

***

Ama biz.. Türkiye olarak, "işin vahametini" olası "küresel yayılmasını" ve üzerinden üretilebilinecek, "sosyal, ekonomik ve siyasi" operasyonları, görerek karşı durduk… Hükümet.. Cumhurbaşkanı Erdoğan.. Özellikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca… "Lanetli virüse" karşı tavizsiz radikal tedbirlerle; Türkiye'nin 740 bin kilometrekarelik coğrafyasına "kalkan" oluşturdu..

***

Denizden.. Karadan.. Havadan.. Hatta demiryoluyla, ülkemize "lanetli virüsün" sızabileceği ihtimaline karşı, tereddüt etmeden.. Ekonomik kayıpları düşünmeden, "çok abartıyorsunuz, olmaz böyle şey" sözlerine takılmadan; kendimizi "izole" ettik..

***

Okullar tatil.. Etkinlikler iptal.. Futbol maçları seyircisiz.. Nevruz kutlamaları dahi iptal.. Yurtdışı çıkışları kısmi yönde yasak.. Girişler; "kontrollü?.." Toplu faaliyetler askıya alındı.. 9 ülkeye uçuşlar durduruldu. Cezaevlerinde görüşler askıya alındı, hasta ziyaretlerine sınırlama geldi.  Bilgilendirmeler.. Toplu taşıt araçları, halkın yoğun olduğu mekanlar, dezenfekte edilmesi yönündeki seferberlik…

***

Siyasi partiler kamplarını iptal etti.. Kısacası, "virüs" kafasını çıkarabilecek, delik bulamıyor!.. En önemlisi de böylesi salgın zamanlarda ortaya çıkan "stokçular, yaygaracılar, egoistler, algı üreticiler, fırsatçılar, sinsiciler, işin gırgırında olan, tipler de "sille" yedi… Çünkü, hesapları, çarşıya uymadı...

***

GÜZELOĞLU VE DİYARBAKIR..

..Ve Diyarbakır’ımız!.. İlk andan itibaren; "işin ciddiyeti" kavranılarak, "hazırola" geçildi!.. Tecrübesi, öngörüsü yüksek olan!.. Ki onu Elazığ depreminde gördük.. İlk koşan, ilk halkla bütünleşen, yardım elini uzatan..

Kışın soğuğunda, devletin şefkatli sıcak kucağını, Elazığlılara, Sivricelilere açan, çadırından, iaşesine kadar sağlayan, İl Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanvekili Hasan Basri Güzeloğlu…

***

Şu "lanetli virüse" karşı yürütülen mücadelede bir kez daha onun "yönetimsel başarılı" mücadelesine tanıklık ediyoruz!.. Şehrin giriş ve çıkışlarındaki kontroller.. Toplu taşıma araçlarının, ilk andan itibaren "dezenfekte" edilmesi.. Hastaneler. Havaalanının ilaçlanması!...

***

Özellikle de, "fırsatçı, vicdansızlara" karşı radikal tedbirlerle denetimlerin yapılması.. Marketlerin.. Kolonya satıcılarının.. Müzikalcilerin… "Biri bin yapan" fahiş fiyat uygulamalarına.. Vatandaşı "söğüşleme" vicdansızlığını ortaya koyanların tabiri caizse "tepelerine" binildi..

***

"Çözüm sağlayan" bir mücadele!.. İlçe Belediyeleri.. İlgili kurumların koordinasyonuyla, Diyarbakır ahalisinde yaratılmak istenilen o korku, panik, endişe "ne olacağız" kaygılarını boşa çıkardı.. Sosyal medya üzerinde, "şu hastanede, bu hastanede, virüs var, karantina uygulanıyor" gibisindeki fısıltılar da "kursaklarında" kaldı..

***

Sonuç itibariyle, dört bir tarafımızda "lanetli virüsün" yarattığı tahribatı görünce; "ülkem adına, iktidar adına, millet adına, şehrimiz adına, valilik, belediye, yöneticiler adına gururlanmamak, onları tebrik etmemek elde değil?…

***

O CHP ki; bu iktidar "en güzel icraatı yapsa bile" eleştireceğiz zihninden çıkıyorsa.. Ve Sözcü Faik Öztrak, "virüse karşı" alınan tedbirlerden dolayı, Sağlık Bakanı Koca'yı "takdir" edip "teşekkür ediyoruz" noktasına geliyorsa!.. Demek ki; "yiğitlerimizi" alkışlamalıyız, sahiplenmeliyiz!

***

Evet, topyekûn ortaya koyulan takdire şayan duruşumuzla, inşallah "lanetli virüs" bizi ve ülkemizi "teğet" geçecektir!.. Yeter ki, tedbirleri elden bırakmayalım!.. Ne diyordu Bakan koca. "risk ciddi, çözüm basit"…

***

ECE ÜNER YÜZÜNDE SİVİLCE ÇIKAYDI…

Bu benim bedduam!.. Vakıasını duyduktan sonra, siz nasıl bir beddua edersiniz bilmem!.. Ki o size kalmış..

***

Sohw Tv'nin haber spikeri Ece Üner.. Şu lanetli korona virüsünden "rant temin" etmek isteyen fırsatçılarla ilgili haberi ekrana getirip, sonrasında yaptığı yorumda şu ifadeyi kullanmış…

***

"Namaz beş vakit, ahlak 24 saat farz…"

***

Zihninizde "şimşekler" çaktı değil mi?.. "E be kızım" dediğinizi duyar gibiyim.. "O ahlaksız, o namussuz, o şerefsiz, o adi, ahlak yoksunu, vicdan sahibi olmayan fırsatçıların" günde beş vakit namaz kıldıklarını "nereden" biliyorsun…

***

Bilinen şudur ki!.. "Be namaz sensin.. Alnı secdeye gitmeyen sensin.. Abdest suyu nedir bilmeyen sensin!….

***

Öyle inanıyorum ki, "fırsatçı ahlaksızların, sahtekarların, şeref ve haysiyet yoksunu, din, vicdan, iman tanımayanların" bilaistisna hepsinin; Ece'nin "seküler, şizofrenik" kültür ve yaşamından gelenler olduğuna kalıbımı basarım...

***

Diyeceğim şu!.. Ece Üner.. Duam odur ki, "abdest suyu" değmeyen yüzünde şöyle anlı-şanlı bir "sivilce" çıksın ki, "namazın ve ahlakın" değerini bilebilesin… Ve ahlaktan, terbiyeden, vicdandan yoksun "dine karşı" önyargıların son bulsun!…

***

Sevgili okurlar benden bu kadar!.. Şüpheli, size teslim.. Hükmü siz verin!… Tabi ki, "Show TV'yi de.."

***

ŞENER'İN AKITTIĞI SALYA!…

Bu kadar mı, hırs, iktidar hasımlığı olur?.. Abdullatif Şener.. "Lanetli virüse" dair, ağzından salya akıtmış!…

Diyor ki..

"Korona 6 ay daha sürerse, hiçbir ülkede hiçbir iktidar ayakta kalamaz.."

Denir ya; "bi sen kalmıştın, burnunu, dilini, ağzını ve hırstan körelmiş zihninle" karışmayan!…

Neyse, dervişin fikri ne ise zikri de odur.. Gaye; Ak Parti iktidarını "belden aşağı" vurmak!…

***

"P….K MÜJDAT!…"

Kim o; "P…..K Müjdat.." Tabi ki, Müjdat Gezen.. Hani şu tiyatrocu, sinema artisti!… İşte o!.. Anayasa Mahkemesi hüküm vermiş!.. Müjdat Gezen'e "gündemleşen" konuşma ve tavırlarına karşı kullanılan "P…..K" kelimesini; "ifade özgürlüğü" saymış!… Yani Müjdat'a "P….K" demek suç teşkil etmiyor… Eee; "sübyancılıkla" suçlanan birine "bu tabire gocunmasını da beklemek, abesle iştigal olmaz mı?…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Yiğit odur ki, tedbiri elden bırakmayan!…

 


Bu Makale 1248 kere okunmuştur.