ÖZLEDİĞİM BAYRAM!…

Ne yazık ki!… Özlüyorum.. Ümit ediyorum.. Ve yarınlara, "umutla" bakıyorum.. Bir gün; "mutlaka" diyorum…

Evet..

Ramazan-ı Şerif'i yolculadık.. Bugün son.. Yarın; bir ayın "toplu" iftarına nail olacağız.. Maneviyat yüksek bir ay!.. Ve sonrasında gelen; Bayram!..

Ama, içteki duygular..

Yaşanan ve yaşatılan..

Karşılaşılan manzaralar.. Ailemizde.. Mahallemizde.. Çevremizde.. İşyerimizde.. İlimizde..

Ülkemizde.. Ve Tabi ki, coğrafyamızda..

İslam aleminde; “vuku” bulan olumsuz hadiseler zinciri..


***

Kahredici..

Yürekler dağlı..

Acılar üst üste..

Toprağa düşen canlar..

Kan, gözyaşı..

Birbirini "boğazlayan" insanlar.

Dostluk yok..

Kardeşlik yok..

İnsani ve vicdani duygular "hırsların" kölesi olmuş..

Zengin fakiri..

Fakir zengini tanımaz bir halde! “maneviyattan” nasipsiz!!..

Hayır mı, hasanet mi?

Bereket mi?

Zekat mı?

Hepsi "çağın" zihniyle, tar-u mar edilerek, faizin, haramın, tefeciliğin mezesi haline geldi?…


***

İslam.

Müslümanlık..

Kendi eliyle, kendini "yok eden" bir hasımlar mekanizmasına döndü!?..

İslam ülkeleri ateş çemberinde..

Evinden..

Yurdundan..

Toprağından.

Ülkesinden edilen milyonlarca insan.. Bir "umut" diyerek, denizleri, okyanusları aşarak, kaçıyor…

Ki, Akdeniz kıyılarına vuran "Aleyna" bebek gibi, binlerce ceset!..

Filistin'deki vahşet..

Suriye'de işlenen, katliamlar..

Sudan'da..

Myanmar'da..

Mısır'da..

Çin'de..

Müslümanlar "insanlık" dışı bir muameleyle karşı karşıya..

Ve dünya suskun!..

Ruhum sıkılıyor..

Ramazan-ı Şerif..

Ve Bayram arifesinde; "karşımızda" vücut bulan bu tabloda "gel de" huzur bul!..

Gel de, "bayramdan" söz et!…
Ne mümkün?



***

Özlüyorum ve umutla, beklenti içerisindeyim!…

Çocukların ölmediği…

Annelerin ağlamadığı…

Kardeşin kardeşi vurmadığı..

Vuranın da, ölenin de, öldürülenin de "Allah-u Ekber" safında yer almadığı!..

Ümmetin birliği..

Milletin dirliği..

Dostlukların tükenmediği…

Siyonizme..

Emperyalizme..

Faşist dünya nimetlerine "köle" olmamış, idarelerin yönettiği..

Mekke'nin özgürleştiği..

Kudüs'ün huzura kavuştuğu...

İslam ülkelerinde "milli irade" hakimiyet kazandığı,

Kralların,

Cumhurbaşkanların,

Başbakanların,

Bakanların "dolar ve euro" düşkünlüğüyle, piyonlaşmadığı,

Özgürleştiği,

Kenetlendiği,

Bir olup, dirileştiği, el ele vererek, yaradanı rehber edindiği,

Küslüklerin olmadığı…

İnsanların açlıkla imtihan edilmediği,

Ölmediği, sömürge altında tutulmadığı bir coğrafyanın vücut bulması

Alın teri ve emeğin karşılığını her ortamda gördüğü…

Hırsızlık, aldatma, hile, fitne nedir kimsenin bilmediği..

Nasırlı ellerin helalinden kazandığı para ile sevindiği ve mutlu olduğu bir bayramı özlüyorum!?..


***

Özlüyorum..

Saygının..

Sevginin..

Ahlakın en üstün seviyede yaşandığı,

Helali helal,

Haramı haram gören bir zihniyetin ilke edinildiği,

Ahlaksızlığın,

Edepsizliğin..

Şerefsizliklerin..

İşkencenin sıfır toleransla zerresinin yaşatılmadığı bir coğrafya özlüyorum...



***

Hele ki,             

Ülkemizin yeniden mazlum milletler için bir umut olduğu,

İslam'ın kalesi, Müslümanların sığınabileceği tek liman olduğu,

Yoksulun,

Fakirin,

Biçarelerin,

Yerinden yurdundan edilenlerin,

Dara düşenlerin "rahmet" kapısı, şefkat kucağı olduğu,

Bağrına bastığı,

Siyasi ve politik menfaatten uzak, bağrına bastığı,

Sevincin,

Coşkunun,

Özgürlüğün,

Eşitliğin,

Babanın, çocuğuna,

Çocuğun ailesine,

Eşin kocasına,

Kocanın eşine "sevgi yumağıyla" kucakladığı,

Tüm bireylerin, sevinçle, huzurla, keyifle  evine "ekmek götürdüğü"

Çocuklarına,

Eşlerine,

Aile büyüklerine sahip çıktığı, bayramı tüm ulvi değerlerle yaşadığı,

Coşkuyla karşıladığı.,

Öksüz ve yetimlerin yalnız bırakılmadıkları,

İnsanların "yardıma" muhtaç herkese kol kanat gerdiği,

Uzanan yardım elini bir diriliş olarak görüp, yüzünde sevgi muhabbeti eksik olmayan bir ümmet olabilmenin feyziyle!…

Ülkemin insanlarının,

Doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle kaynaşıp "birbirlerini" hatırlaması,

Kapı komşusuna "Bayramın mübarek" olsun, diyerek, kucak açtığı,

Huzurlu,

Mutlu,

İstikrarlı,

Güvenli bir "maneviyatı" yüksek Bayram'ı özlüyorum..

Doyumsuz ruhuyla yaşamak istiyorum!..



***

İnanıyorum..

Ve dua ediyorum ki, sizler de aynı duyguların köprüsündesiniz!…

Gençlerimizin..

Çocuklarımızın..

Yarınların nesilleri olan evlatlarımızın, Allah'ın, Kur'an-ı Kerimin ve Peygamber Efendimizin "emir ve rehberliğini" şiar edinmiş..

Nefsinin değil,

Allah'a kul olmanın doyumsuz zevkini yaşayan, bireyler olmaları umuduyla..

Herkesin "eski bayramları özledik" diyerek zamanın suçlu bulunduğu bayramlar değil..

Yaşadığımız bu zamanda eski zamanlardan daha çok samimiyetin oluşturulduğu bayramları yaşayabilmek!?.

İşte, özlediğim bayram bu!..

Ve o özlemle yanıp-durduğumuz "dünya" için azıcık da, biz mücadele etsek!..

Her şeye rağmen; Ramazan bayramınız mübarek olsun…

***

KEŞKE HER GÜN BAYRAM OLSA!

Kıtlığın, yoksulluğun kol gezdiği bir zamanda Nasreddin Hoca bir köye varmış…

Ki ne görsün..

Kazan kazan yahniler, sini sini pilavlar…

Millet gülüp eğleniyor…

Bir şenlik bir şenlik…

Bre, demiş, bu kıtlık zamanında bu ne?

Deme Hoca, demişler...

Bugün bayramımız var..

Bütün bunlar o yüzden, gördüğün, göreceğin, göreceğimiz hepsi bu.

Yoksulluk bizde de var.

Hoca içini çekerek:

 Keşke, demiş, her gün böyle bayram olsa!

***

MEB'DEKİ DEĞİŞİM…

Diyeceğim o ki!.. Hani "inkar" vardı ya.. İş Faili meçhule dönüştü..

Galiba!..

Vakıa bütünüyle; "Anzel Bal'ına" dünüştü..

Ye yiyebilirsen!..