Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

RAMAZAN-I ŞERİF!..

Hoş geldin Ya Şehr-ê Ramazan!..

Hoş geldin 11 Ay'ın sultanı mübarek ay!..

Hoş geldin, sefalar getirdin;

Başı rahmet,  Ortası mağfiret  Sonu ise "cehennemden kurtuluş" olan, Ramazan'ı Şerif!…

..Ve bugün; "mübarek ayın" ilk günü!…

Duamız da… Temennimiz de.. Beklentilerimiz de şudur..

Bu rahmet ayı hepimiz için..

Birey.. Toplum. Millet.. Devlet-i aliye açısından, "hayırların" başlangıcı… Pek tabi ki, "şerlerin de, kötülüklerin de, ihanetliklerin de" def'i olur!..

***

Fani dünyanın imtihanı.. Ebedi hayatın, intikaliyle..

Bu ay bize; "arınmanın, ter-ü taze, pak olmanın" rahmeti olsun!…

Günahlarımızın bağışlanması.. Tövbelerimizin kabulü.. Hatalarımızdan..

Yanlışlarımızdan.. Olası fani dünyanın nefsi bozgunluklarından, "arınma" olsun..

Kendimizle hesaplaşalım!…

Kalbimizi.. Vicdanımızı.. İnsani karakterimizi..

Rabbimizle, Kur’an’ımızla, Peygamberimizin nurlu yolunda "ahdimizi" yenileyelim!…

Yani tövbe edelim!…

Zamanın kıymetini ve değerini bilerek, idrak edelim!!!..

***

Yoksulu.. Fakiri.. Biçareleri unutmayalım.. Yardım elimizi uzatalım..

Zekatımızı.. Fitremizi.. Hayratımızı, unutmayalım.. Verelim…

Komşumuzu.. Eşimizi.. Dostumuzu gönül huzuruyla, muhabbetle yad edip, sahiplenelim!..

Hoşgörüyü.. Sevgiyi.. Muhabbeti, üst seviyede, kadirşinas edelim!..

Küskünlüklere, dargınlıklara son verelim… Affedici olalım..

Kısacası; "çetin" bir ahiret hayatı öncesi, "amel defterimiz" hayırlarla dolu olmalı..

Ki, "cennete" nail olalım!!…

***

Ve duamız hep böyle olsun…

Rabbim, bu ayın hürmetine bizleri bağışla.

Rabbim, bu ayın hürmetine bizleri kendi yolunda sağlamlaştır.

Rabbim, bu ayın hürmetine bizleri, şeytanların ve insanların şerrinden koru.

Rabbim, bizleri bu ayın hürmetine rahmetinden nasipsiz bırakma.

Rabbim, şüphesiz sen istediğini aziz ve istediğini zelil edensin.

Bizleri bu ayın hürmetine aziz olanlardan karar kıl.

***

İşte bu duygu, muhabbet ve duanın feyziyle!…

Ramazan-ı Şerifiniz kutlu olsun…

Allah; hepimizin yar ve yardımcısı olsun!..

GÜVENMELİ, AMA SÜREÇ KRİTİK!…

Kime!… Elbette ki, YSK'ya.. Kim diyor; AK Partililer..

Peki tehdit var mı?.. Olmaz mı?… Hiç kuşkusuz ki..

Tehdidi savuran iktidar mı?.. Yok yok, CHP'liler.  İlginç..

Ne diyor CHP'liler?.. YSK beklenen kararı vermez ise!…

Yani; "mevcudiyet kabul" edilmezse!… "Seçim tekrar" kararı çıkarsa!…

Eee.. "YSK Üyeleri…" Eee.. "Kızılaya çıkamazlar" mış?..

Yok ya; "ne yapacaksınız?"… Kızıl kıyamet kopacak..  Taksim alevlendirilecek…

Ne bu "zikzak ve tehdit" hali..  Dün ne diyordunuz; "YSK'ya güvenilmeli.."

En güvenilir kurum!.. Bağımsız.. Verilen her karara saygılıyız!…

"Adaletin kestiği parmak acımaz" diye!…

***

Sahi ne değişti?… Herkes tehdidi, topyekûn saldırıyı AK Partiden beklerken, CHP'nin öne çıkması!…

Hiç de "hayra alamet" değil..

Neyse!.. Aha bugün, olmadı yarın..! YSK kesin kararını verecek…

Ya seçimler iptal diyecektir.. Ya da itirazların geçerli değil deyip, "dosyayı" kapatacaktır?

Aslında, gelinen aşama itibariyle!..

İster güvenilsin.. İster güvenilmesin.. İster seçimler tekrar denilsin. İster mevcudiyet devam denilsin..

Her ne olursa olsun; seçim "murdar" olmuştur…

Ki "mülahazalar" ve kafa "karışıklıklar" hep devam edecek?.. Ta ki; "yeni seçim" olana kadar..

Yani; kim kimi gördüyse "bak gördün mü" demeyi kesmeyecek?…

***

Hasılı kelam!… Asl olan; "yeni siyasi süreçte?" aktörler ve kurgulananlar!.. O nasıl olacak?…

Yeni parti.. Yeni oluşum.. AK Parti'deki revizyon..

CHP'deki liderlik arayışı.. Ve tabi ki ittifaklara odaklı; "üst akıl merkezli kurgular?"..

Hepsi; 2023'e nasıl etki edecek?. Sorgulanması gereken bu; "yol seyri?".

4.5 yıl seçim olmayacak mı?… Yoksa; "erken seçim mi olacak?.."

Siyasal sürecin verdiği öngörü tecrübesi şunu söyletiyor..

Hizipleşmenin.. Kutuplaşmanın.. Siyasi itirazların..

Yeni bir soluk şart demelerin üst perdede ifade ediliyor denilmesi; "köklü değişimi" şart kılıyor..

Ki bu da; "iktidarı" bağlar..

***

Ki AK Parti!.. Eğer ki hal-i hazırdaki "haleti ruhiyeyle" giderse!..

Hele ki emektarlarına; kapıları kapatırsa!"…. Küskünlerine "hele bi gelin kucaklaşalım" demezse!..

İlk günün "lokomotiflerine", "size ihtiyacımız var" omuz verin çağrısı yapmazsa!..

Kibirde, ısrar ederse.. Tevazuya kapıyı kapatırsa!…

Doğuş gününü, hatırlamazsa!!. Konya'dan, Ankara'ya giderken "kimler yoldaştı" gününü aklına getirmezse!…

Yani; "mevcut duruma" razı kalırsa…

Menfaatperestlerden.. Çıkarcı çetelerden.. AK Parti'ye çöreklenmiş AKP'lilerden..

Küçük olsun benim olsun mantığında bulunanlardan.. Dava değil, "kazanç" diyenlerden..

Eksen değişikliğinden "kendini arındırmaz, kurtarmaz" ve bunlara dair terü taze, temiz bir sayfa açmaz ise!!…

"Vaziyet, İntihardan" öteye hal almaz ki?… O zaman da; "kendi düşen" ağlamaz..

***

Lakin olan; ülkeye ve millete olur?…

Çünkü; siyasi zayıflık, idari zafiyet iç ve dış çakalları "iştahlandırıp" saldırtır!…

Nitekim, "ısınma" hareketleri, ortada!…

***

BİR DUYUM MU VARDI?..

Malumunuz üzre!…

Geçtiğimiz hafta, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Diyarbakır'daydı!!..

Günübirlik gelmişti!… Kurmaylarıyla birlikte…

Bir dizi etkinlik, ziyaret yaptı.. Sonra da, "Ziya Öğretmen" buluşmasına katıldı..

Öğretmenlerle bir araya geldi..

Onlara, seslendi.. Öğretmen evinin salonu tıklım tıklım dolu…

Selçuk, klasik olarak kürsüye kapanıp konuşmuyor..

Salonun merdivenlerini çıkarak, konuşuyor… Öğretmenlerin arasında dolaşıyor..

Mesajlarının muhtevasına girmeyeceğim..

Ama, ilginç bir an oluştu..  Ki yazının, "bir duyum mu vardı" başlığını da "o anın" şekli vücuda getirdi!..

Selçuk şöyle seslendi…

"Sahi…  Hepiniz buraya isteğinizle mi geldiniz?.. Yoksa sizi zorla mı getirdiler?"…

Bu ifadenin karşılığı..

Her ne kadar salonu dolduran öğretmenlerden..

Okul idarecilerinden.. Kent protokolünden, "sesli bir kahkahayla" yanıt bulduysa da!..

Diyorum ki!.. Oradaki öğretmenlere "birileri abanın altında sopa gösterdi" duyumu mu vardı?.

O soru, ikmale geldi?.. Yoksa, Ziya "isminin" aydınlık tanımıyla o soruyu huzura getirmezdi?…

Ama şu sözü, önem arz ediciydi..

Diyarbakır'da "eğitim çıtasını yükseltmemiz gerekir?"..

Eee.. Eğitim başarısı, 82 il arasında, 50-60'larda olunca!!!!.. Demek ki çıta düşük.. Yükselmesi gerekir..

***

KRAL ÇIPLAK!!!!…

Diyarbakır siyaseti… Vaziyet "kral çıplak" kodunda!!!..

Özellikle, AK Parti açısından… Önce "Ortak Akıl" platformu..

Sonra, "Gönül Mimarları" inisiyatifi.. Açık, aleni ve yüksek ses tonuyla, "kral çıplak" dedi!..

Özetle aktarayım!…

***

*…AK Parti Milletvekillerinin bu şehre "zarar vermekten başka bir hünerlerini görmedik.."

*…AK Parti Diyarbakır'da arzu edilen siyaseti ve çalışmayı ortaya koymamıştır.

*…Teşkilat üzerinde nüfuz oluşturarak, partinin bir adım geride durmasına sebep olunmuştur.

*… Halk içinde hiç bir müspet karşılığı olmadığı halde, her seçimde milletvekili listelerinin ilk sırasını işgal edenler…

*… İhaneti ayyuka çıktığı halde teşkilata kene gibi yapışanlar..

*… İhanet ve menfaat çetelerini partiden ve şehirden uzaklaştırmak için bütün gücümüzle çalışacağız..

***

*… Davanın şanına layık, halk ile selamlaşmayı dert edinen ve sahada daima varlığını hissettiren, toplumun içinde karşılığı olan teşkilatların oluşmasına katkı vereceğimizi ahdediyoruz.

*… Zaman yeni parti kurma zamanı değil. Zaman öz eleştiri, kendini yenileme, düştüğü yerden kalkma zamanıdır.

*…1379 yıl önce bu kadim şehri İslam ile şereflendiren, bu şehrin gerçek banileri ve manevi bekçilerinin, şehit 27 sahabenin huzurunda, onların ortaya koyduğu kahramanlık ve fedakarlıktan destek ve cesaret alarak, tüm gücümüzle çalışacağız…"

***

İşte, son günlerde çığlık çığlığa yükselen ses bu!…

Ki biz yıllar yılıdır, yazıyoruz, çiziyoruz, avazımızın çıktığı kadar da, sesleniyoruz..

Diyarbakır'da AK Partinin üzerine; "çöreklenen menfaat çeteleri" yıkım "dozeri" gibi, davayı çökertiyorlar..

İşte, 2002..  İşte 2019…

Yılların trendine bakıldığında; "vahim" zafiyet kendisini ifşa ediyor..

Ülkede.. Batıda.. Diyarbakır dışındaki, Güneydoğu illerinde.. Parti sürekli "oy çıkışı" yaparken.. Ne yazık ki, Diyarbakır'da sürekli "iniş" yapmıştır…

Ki son 31 Mart seçimleri, bir hezimet!…

Nitekim, "kral çıplak" çıkışları da "bıçak kemiğe" dayandı, hakikatidir!..

 


Bu Makale 505 kere okunmuştur.