SAĞLIKTA DEĞİŞİM NERDE?…

İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin'e hatırlatma yapalım… Hani "değişim, dönüşüm ve yeni bir yönetim" anlayışı olacaktı?.. Bir önceki yönetimin "kalıntıları" tar-u mar edilecekti.. Kurum "politize" olmuşluktan kurtulacak, akçeli işlerin "hileli" seyirlerine pranga vurulacak.. Yolsuzluk, usulsüzlük, keyfi uygulamalar, kurumun "sağlıksızlığına" neşter vurulacaktı?…

***

Ve yepyeni, ter-ü taze, "sağlıklı" ve "huzur" getiren bir yönetim, "kadrosu" teşkil edilecekti?.. Enkazlar kaldırılacaktı?.. Hizmeti önemseyen, sağlıkta yeniliği benimseyen, bölgenin "Sağlık Üssü" olabilme vasfına kavuşma adına, öncü hamleler atılacaktı? Kısaca "Sağlıksız" işleyen Sağlık mekanizması "iyileşme" evresine girecekti?..

***

Ne yazık ki, görünen bir şey yok!.. Varsa da biz görmüyouz.. Bakınız, Kasım ayı, ki sonunda atandınız.. Aralık geçti, Ocak geçti, Şubat geçti.. Aha da Mart ayına girdik.. Ki üçte birini de geride bıraktık.. Size ilk atandığınız günde, "Sağlık Kurumlarını" çok önemseyen ve hassasiyet gösteren, takibinde olduğum bir kurum olması hasebiyle yukarıda aktardığımız "yapacağınız hamleler" açısından, buradan seslenerek, "benden size altı ay avans" demiştim.

***

Maalesef, avansınızın yarısından fazlası tükendi.. Ama hala "bir tık, göze gelen bir yenilik" söz konusu değil.. Atılan bir iki adım varsa da, "sadra şifa vericiliği" bulunmuyor… Yani halk deyimiyle; "eski tas eski hamam" misali bir yönetim seyri, şuan kendini ifade ediyor.. Çünkü, ne değişen bir başhekim, ne değişen bir hastane müdürü, ne değişen İl Sağlık Müdürlüğündeki "yönetim" kadrosu!…

***

Beri yandan da, eski yönetime ait "dosyaların da" tozlu raflara sürüklenme gayretinin varlığı da, ayrı bir muamma!… Bu da birilerinin nam-ı hesabına bir "söz almışlık mı?" var, yoksa başka bir hal mi söz konusu.. Bu minvalde, ciddi akan bazı bilgiler de yok değil.. Adli tahkikatların devam edildiğine ilişkin…

***

Hafta içi Sağlık Bakanlığı merkezli, Diyarbakır'a yapılan çıkarma ve kurumların ziyaretinde oluşan, "tavsiyelerin, önerilerin" yanısıra "bu bizim adamımızdır, olmalı" noktasındaki dikte edilişlere dair  görüşmelerin içeriği de, ayrı bir garabet durum.. Ki notlarımın arasında, bilahare mevzu ederim.. Ama şimdilik bu kadar.. Gelinen aşama itibariyle, Dr. Cihan Tekin'e "kurumsal enkazı" bir kez daha hatırlatmak isterim, ki "avans ta" tükeniyor..

 

***

 

İMAMOĞLU NERDE?..

Sahi.. Sırra kadem basmış.. Görünmüyor.. Tatile mi çıktı?.. Ya da, yurtdışında mı; sesi soluğu çıkmıyor?.. Gören de yok!.. Yoksa, peş peşe kırdığı potlardan dolayı, "inzivaya mı" çekildi?.. Yüzünü, sözlerini, kırdığı potları "unutturmak mı?" istiyor..

***

Akıllandı mı ne? Doğrusu; ne alemdedir bilmem!.. Ama Ekrem İmamoğlu'nun oturduğu koltuğun sene-i devriyesine girilen şu günlere kadar tükettiği zaman diliminde, Ne İstanbul Belediye Başkanlığına, ne de birelirinin pohpohladığı gibi geleceğin Cumhurbaşkanı adaylığına hiç te, "terazisinin" kendine ait kefesinde artıya çıkaran bir hal-i vaziyet içerisinde olmadı?…

***

Neyse, görünmezliği, sükut hali, kendisine "gizemli" bir karakter yükleyeceğinden dolayı; galiba böyle olsa daha iyi!… Baksanıza, en radikal, en liberal, en marjinal siyasi akım, merak içerisinde "Bizim İmamoğlu nerde" diye?…

***

YALOVA'DA NE OLUYOR?..

CHP'nin Yalova'sında.. İnce'nin, memleketinde.. Ki 31 Mart'ta YSK'nın "kapısı önünde" nöbet tutulup, oy çuvalları çalınmasın diye, "kamp" kurarak CHP'nin kazandığı Belediye'de; "fırtınalı" bir hava var.. "Yalova Belediyesi'nde "neler oluyor" diye ikmale gelen soruya "neler olmuyor ki" yanıtı patlatılıyor?..

***

Öyle böyle bombalar değil!… Yolsuzluk, usulsüzlük, hırsızlık.. Yani "enva-i" kirli ve çıkar çarkının döndüğü bir merkez!.. Şuan, yargı tepesinde.. Belediye Başkan Yardımcısı tutuklandı.. Onlarla birlikte onlarca kişi var.. Belediye Başkanı Vefa Salman da görevden uzaklaştırıldı?.. Başkan'ın yerine yapılan seçimde ilginçtir, AK Partili meclis üyelerinin çoğunluğuyla "koltuk" el değiştirdi..

***

Farkında mısınız?..  Tüm bunlar, Yalova'da cereyan ediyor.. Ama CHP'nin merkezinden, liderinden, sözcülerinden, hele ki Yalovayla özdeşleşen, İnce'den tabiri caizse "tık" yok.. Herkes büyük bir ketumluk ve sessizlik içerisinde!.. Yani "süt dökmüş kedi" gibiler.. Demek ki, kerameti kendinden menkul bazılarının dediği gibi, "siyasi bir hesaplaşma ve haksız bir görevden alma var" sözü, gerçek değil!…

***

 

8 MART'A DAİR!..

Dün, çok konuşuldu, çok söylenildi, çok yazılıp çizildi; "8 Mart ve Kadın eşitliğine" ilişkin!..  Denir ya, herşey söylenildi.. Bana söylenecek söz kalmadı.. Ancak, şu nüansı, kadın da, erkek de çok ama çok önemseyerek, bilmeli ve ona göre; "eşitlik" ölçüsünü, benimsemeli..

***

Bir çıkmaz varsa; "o milli terbiye'den" yoksunluktur.. Eğer ki, bir eşitsizlik varsa "o tarafların egemenliğindendir?"… Çünkü, erkeği yetiştiren de, doğuran da, ona eş olan da, ona bacı, kardeş, hala, teyze, evlat olan da; kadındır!… Yani, kadın yetiştiriyorsa, erkek egemen oluyorsa; ortaya da "eşitsizlik" çıkıyorsa, demek ki "milli ve yerli terbiye" zaafiyeti var…

***

Yani eğitimle, tahsille, makam, mevki ve kariyer, siyasi ve ekonomik özgürlüklerin kazanımıyla alakalı değil!.. Ne yasalar, ne kanunlar, ne yönetmelikler ne de mevzuatların "sayfalar dolusu" yazılımıyla, "o eşitlik, o kutsallık" sağlanamaz!… Kadına saygı, erkeğe hürmet "milli, yerli ve iman ve inanç nokta-i nazarında" var olan, kültürümüzle mümkündür?..

***

İşte biz o kültürü yeniden filizlendirip, sahiplenmemiz gerekir.. Yoksa; ne kadının erkeğe, ne erkeğin kadına dair; saygısı da, sevgisi de, hürmeti de, eşitliği, hak ve hukuk diye bir adil ortam, kalmaz!.. Batı kültürü ve medeniyetinin, "çürümüş" olan zihniyle zafiyetlere odaklı, yaşam benimsenir?…

***

Kadın bir hayat nizamıdır.. Erkek ise o hayatın "olmazsa" olmazıdır!?. İkisi olmadan ne bir adım atılır, ne de yaşama dair "alınabilecek" bir nefes?.. Yani, kadın ile erkek arasındaki biyolojik farklılığın ötekileştirmeye gerekçe kılınması ve toplumsal hayatta hak ihlallerine yol açması, aklın ve vicdanın asla tasvip etmeyeceği bir hakikat olduğunun idrakine varılırsa; sorun çözülür?!..

***

 GÜNÜN SÖZÜ...

Basireti kapalı siyasetin fikri, kör düşünceyi benimser!....