ŞEHİR'E DAİR BİR HATIRLARSAK!….

Neyi mi?.. Kırklar Dağ’ını.. Dicle Vadisini.. Hevsel Bahçelerini.. Sur diplerini..  İç kaleyi… Hazreti Süleyman Camii çevresi!…

Neydi, ne oldu?..

Şimdi ki, "hal-i durumları" nedir?..

Vasıfları "yerinde mi?"..

Yoksa, farklı "vasıflara mı" tercih edildi..

"Hatırlarsak" diyerek, bi bakalım..

***

KIRKLARDAĞI…

Ne tufanlar yaşadı.. İmar konusunda, ne taciz ve tecavüzlere maruz kaldı..

Rant odaklı, çeteler oluştu.. PKK bile işin içinde oldu.

Yerel yönetimler dahi.. İş adamları dahil…

Vekiller bile; "işin" çarkında, varlık gösterdi.. İş yargıya taşındı.. Ağır cezalarda yargılama sürüyor..

Bu evrede, beton binalar da peş peşe dikildi…

Bloklar oluştu..

Şehrin kalbine hançer misali.. Silueti bozuldu.. Öfkeler oluştu..

Beddualar edildi.. Ve Kırklar Dağı üzerine yakılan şarkılara, türkülere yazıldığı gibi…

"Ziyaret çarptı?"…

Rantçılara.. Çıkarcılara.. Kenti değil, cebini düşünenleri..

Yani, müsebbip her kimse; "çarpıldı?"…

Sonra!.. Bizlerin.. Sizlerin.. Yerel dinamiklerin; "ortak" aklı.. Yekvücut baskın çıktı.. Ve Kırklar Dağı'ndaki "o ucube" beton yığınları, yıkıldı..

Yıkım kararıyla, buldozer edildi… Yapıya izin yok, binalar dikilmeyecek.. Konut alanı olmayacak?…

Peki ne olacak?… Bir seyirgâh olacak..  Yeşil alan alacak.. Hatta, Nevruz alanı denildi

Burayı "millet bahçesi" yapalım diyen bile oldu...

***

Hali, durum şimdi nedir?.. Ne yazık ki; "moloz" alanı..  Yıkıntılar var?..

Çöplük misali, atıl bir yer.. Der demez; insan sormak istiyor?….

Eee hani?… O kadar kızıl-kıyamet koparıldı.. Şu yapılacak, bu yapılacak denildi?..

Demek ki; "hepsi" boş..

Bakalım; yeni yerel yönetim bu "hançer vurulan" ama yarası açık yere; mehlem olabilecek mi?…

Neyse; biz bi "hatırlarsak" dedik!...

***

DİCLE VADİSİ!…

Oh be dediğim bir proje ve faaliyet..

Çünkü, şehrin doğal güzelliğini öne çıkardı..

Nehrin iki kıyısını kısmi olarak, ıslah etti…

Kirlilikten.. Çöplükten.. Yani çirkinliklerden arındırdı?…

Mesire alanı oluştu…

Şık ve güzel de bir Cami yapıldı…

İbadet için..

On gözlü köprü, seyirlik.. Öz çekim alanı oldu?..

Çay bahçeleri… Kafeler yapıldı..

Her şey güzel..

Ama velakin; "iş rant" çarkına dönünce!…

İşgaller de..

İşgalciler de..

Değnekçiler de…

Burası da bizim "raconu" çekenler de, arzı endam etti!…

İş; çirkinleşti…

Ki, Köprü çevresinde…

Cami yanında…

Güzergahlarında mantar misali çay ocakları adı altında; gazinolar oluştu.

Bar, pavyon icat edildi…

Yani o bicim "gece alemine" dair ortam oluştu?..

Kim izin veriyor?

Kim ruhsat veriyor?

Yasal işletme unvanına nasıl sahip oluyor?

Doğrusu!…

Güzelliğin, çirkinleştirildiği tabloya dair çok yazım oldu?

Ki ahaliden..

Özellikle, ailesiyle bu bölgelere giden vatandaştan..

Yoğun ama çok yoğun; alınan şikâyetler üzerine..

Ne bir otopark alanı?..

Ne bir huzur verici ortam sağlama durumu?

Nitekim tüm bu "hoş olmayan" atmosfere rağmen insanlarımız..

Yerli ve yabancı, misafirler…

Yine de akın, akın gidiyor..

Yani "nehir" ıslah edildi, ama çevre ıslah edilemedi?

Der demez insan; eee hani "Dicle Vadi" projesinin "oh be dediği" ruh..

Ben arıyorum…

İlgili ve yetkili zevat; vaziyete "nasıl bakıyor?!"

Bilemiyorum..

Ama merak ediyorum..

Neyse, bizimkisi "hatırlarsak" noktasında!!!

***

HEVSEL BAHÇELERİ…!

Şehrin nefes yeri.. Ki, Dünya Miras listesinde.. Yani, UNESCO gözetiminde..

Hevsel bahçeleri..

Bir tarih..

Bir kültür..

Bir medeniyet..

Şehrin de, bölgenin de "oksijen" deposu..

Sebze-meyve deposu..

Diyarbakır'ın "hayat" membası!…

Peki, "bu vasıflarını" icra edebiliyor mu?…

Ne yazık ki; değil?…

Esrarın..

Kenevirin..

Atık suların..

Kirli "oluşumların" maalesef mekanıyla; gündem!..

Baksanıza, geçen hafta yapılan operasyon!…

Binlerce kök hint keneviri!…

***

Öyle ya!… Nerde o "göbekli" marullar.. Nerde; "o kıpkırmızı" domatesler..

Nerde, o "mor" domates..

Patlıcan..

Salatalık..

Hele ki, Diyarbakır'ın "kıttıları..!"..

Kara hubur.. Yani; "tatlı dutlar..!"

Buralar, her ne kadar "atık sularla" sulanıyorduysa da!..

Şehrin lağımı buraya akıtılıyorduysa da..

Ki yüzyıllarca yıl hep bu minvalde; "sulandıysa da..!"

Özünü kaybetmedi?..

Ama, birileri hep özüne müdahale etti…!

***

Hatırlarsak!… Tarım Bakanımız; "artık Hevsel pis suyla sulanmayacak?…

Temiz suyla sulanacak..

Bu bölgeye "su kanalı döşeyip", DSİ suyundan sulayacağız…

İşte proje, işte ödenek!..

Dedik ya; "işin içine" maneviyat değil, maddiyat girince!..

Yani rant, çıkar "ağı" oluşunca!.. Çark daha bir kirlenir?

Nitekim, kanal yapıldı, ama kotlar uyuşmadı..

Bir iki gün, su aktı..

Şimdi o kanalın, akan suyun yerinde "yeller" var?…

***

Hemen sonrası!… Yerel yönetimde; işin içine girdi..

Belediye..

Biz yaparız, biz ederiz.. Anzele suyunu taşıyacağız!…

Oldu mu?.. Olmadı.. Neyse; kırıntılarla vaziyet idare ediliyor…

Ama velakin; Hevsel de işgale doğru, "şeytan-i ruhların" sömürgesinde!…

Aman ha...

Özellikle, Dicle Nehri kıyı bölgesi!…

Hep derim!..

Dicle Vadisi projesi..

Millet Bahçesi projesi..

Hevsel'in ıslahı, ruhu ve medeniyetiyle "bütünleşirse" güzel olur..

Yoksa; tablo hep çirkin görünür?…

***

Neyse!… Bizimkisi "hatırlarsak" noktasında, bir hatırlatma!..

Belki, birileri hayıflanır..

Belki birileri yok ya, böylemi diye bakar..

Belki birileri "yeter ya" deyip müdahale eder!…

Eee; bekleyip görelim!…

***

SURLAR.. VE SUR DİPLERİ!…

Tarihini.. Kültürünü.. Medeniyetini..

Asırlarca; ayakta kalma halini..

Ne savaşlar..

Ne çatışmalar..

Ne haince kurgulanan "Bizans" oyunlarıyla "yüz yüze" gelme hali..

Yapılışı..

Uzunluk bakımı..

Genişlik ölçüsü..

Bunların detayına girmek istemiyorum..

Çünkü; "önem arz edici" olan, bugünkü hal-i perişanlığı..

Çünkü, Sur'lar yıkılıyor..

Çünkü, Sur'lar tarihi dokusunu kaybediyor..

Çünkü, o bazal taşlar..

Çünkü o siyah taşlar birbir; "yerlerinden" koparılıyor!…

***

Ne yazık ki.. Şehir "açık hava müzesi" vasfını kaybediyor..

Uzaklaşıyor..

Ki Surlarda, Dünya Miras Listesinde.. UNESCO gözetiminde..

Ama; ne gözeten, ne gözleyen, ne sahiplenen, ne de "umursayan" var?…

Perişan bir durum..

Sur dipleri ise; "o perişanlığın" en çirkin halini sergiliyor!..

Yüzlerce tabela!..

Dikkat "Sur'dan taş düşebilir?"…

Bahtsızlık bu!…

***

 

Yıllar önce, bir yerlerde onarıma gidildi.. Burçlar "ıshal edilecek" denildi..

Yani birşeyler yapıldı.. Ama o da; "kaş yapayım derken, göz çıkarma" misali..

Tıpkı, Kırklar Dağı gibi..

Tıpkı, Dicle Vadi gibi..

Tıpkı, On gözlü gibi..

Tıpkı, Hevsel'in yaşadığı drama gibi!…

Sur'lar!…

Maalesef; hep sahipsiz!.. Bugüne özgü değil; asırlardır böyle!...

Hep derim!.. Surlar doğaya" karşı dimdik ayakta.. Ancak insanoğlunun vahşi ruhu karşısında; yenik…

Yıkıcı bir ruha karşı; çaresiz!…

***

Neyse!.. "Hatırlarsak" diye başlayan sözle!…

Kırklar Dağını..

Dicle Vadisini..

Hevsel Bahçeleri..

Ve Surları…

Kısa bir "tur" çekip, ilgili ve yetkili zevata "bi görseniz" dedik…

Bakalım..

Valilik..

Belediyeler..

İl Kültür ve Turizm..

Tabi, STK ve Odalar!..

İlgili, dernekler!..

Bir konsorsiyumla; "hele bi bakalım", deme cesaretini gösterecekler..

Bekleyip, görelim!…

***

KERBELA HAYATI…

Eee.. Dememişmiydik; şu kerbela halimiz.. Yani kentteki "susuzluk" daha çok bela hale gelecek..

İşte, DİSKİ açıklama yaptı..

3 Ağustos'a kadar "su kesintisine" gidilecek…

Kesinti saati; 20.00 ila 08.00 arası!…

Nerelerde su akmayacak…

İplik, Yolaltı (Şilbê), Seyrantepe TOKİ, Üçkuyular TOKİ, Cumhuriyet, Aziziye, Gürdoğan, 450 Evler, Yiğitçavuş, Güvendere, Çelikevler, Dökmetaş, Dokuzçeltik, Özdemir, Yeşildere, Barış, 500 Evler, Afet Evleri, Karaçalı, Küçük Kadı ve Büyük Kadı, Karabaş, Kabasakal, Tanoğlu ve Bağıvar…

Haydi bayanlar..

Beyler siz de..

Kovaları, bidonları, teştleri "su doldurmaya!"..

Yoksa; "tıs" alırsınız…

Unutmadan...

Gece de; "yıkanma yok..!"

Gündüz; ancak yıkanabilirsiniz.. O da su akarsa!..

Çünkü; gece su "kesin kez, su kesintisi var?"

Ne günlere kaldık be!…