SELAM VERİLMEZLER!…

Bunlar var ya!… "Bukalemun" gibi renk değiştirenlerdir.. Gün içerisinde; "üç farklı" siyasi ve ideolojik, ırkçılık "kalıbına" girenlerdir… Fikirleri de, zikirleri de, "akılları da" hep, menfaat odaklıdır.. Yalakadırlar.. Korkakların, en korkaklarıdırlar.. Zoru gördü mü kaçarlar, keyfi görünce "önde" koşarlar… Arkadaşlıkları, dostlukları, vicdanları, insani yönleri hep; "çıkar" merkezlidir..

***

Bunlar var ya!… Özellikle çağın nimeti olan akıllı telefonu iyi kullanırlar.. Selfie hastasıdırlar.. Önüne gelene, "bi resim çekelim" derler.. Hele ki, devlet-i aliyede nüfuz sahibi olan var ise; "yanaşırlar" resimlenirler.. Bazıları, "resim çekici" elemanı bile yanında taşır…

Her pozda; "abiyle, ablayla çek bir kare resim" der.. Sonra da altına döşerler… "Sohbet ettik, sorunları konuştuk, mevzulara girdik, abem… ablam..." deyip, dururlar, methiye dizerler..

***

Bunlar var ya!.. "Tilki" kurnazlığıyla, fırsat kollayandırlar.. Çakkal gibi; "zafiyet" kumpasçılarıdır… "Suç üstü" yakalanıp, yüzlerine tükürüldüğünde; "aha da yağmur yağıyor" demeden de imtina etmezler… Onlar için, parti, makam, mevki, temsiliyet, sivil yapı, sendika, ya da "akil" olma hali hiç bir şekilde, "dava" içermez, akçeli işte araç içerir…

***

Bunlar var ya!.. Domuz gibidirler… Her türlü "pislik" içerisinde, debelenip dururlar.. Ve ne yazık ki, "haramzadelerin" çokluğuyla, bunlar her aşa, malzeme olurlar.. Garabet odur ki, "sistem de" onları, öylesine içselleştirerek, kullanıyor ki, der demez devran "hainlerin dönemi" demek zorunda kalıyorsun…

***

Bunlar var ya!.. Son aylarda özellikle yaşadığımız kadim kentte bir hayli "palazlandılar…"  Her yerde cirit atıyorlar ve huzur bozucudurlar.. Bir karar aldım; bunlara dair…  Artık; "benden size selam yok..!" Zaten Allah'ın selam-ı bunlara, vacip olmadığı gibi, tevdi edilmesi de mekruhtur.. Onun için, bunlara getirdiğimiz "bukalemunlar" tanımını değiştirip, "selam verilmezler" olarak, ilan ediyorum… İzole edilmeleri için gerekli!..

***

Çünkü.. Diyarbakır'ın salih-i selamete kavuşması.. Huzuru, güveni, istikrarı.. En önemlisi de; gelişmeye dair "ivme" kazandıracak, hamlelerin "doğru" çizgide yol alması.. Kent içinde, ikircilik, kayırmacılık, ötekisi, berisi gibi "yapıların" oluşmaması için.. "Çıkar" çarkındaki, hırsızlığın, yolsuzluğun, usulsüzlüğün, rüşvetin, ihale peşkeşliğinin, makam ve mevki "adamcılığı" gibi; "toplumsal çürümüşlüğü" körükleyen dişlileri bertaraf etmek için; tavır takınılmalı!!…

***

Dahası, şehrin üzerine çöreklenmiş olan, örümcek ağı kurmuş, olumsuzlukların "çeşme başıçısı" kesilenlerin, "devranını" sonlandırmak!… Liyakati, ehliyeti, onuru, şerefi, dürüstlüğü, doğruluğu, ilkeli, vicdanı, izanı "iman ve nurani" kalple donatılmış, milletini, devletini, bayrağını, geleneğini, göreneğini, saygısını, sevgisini "insani" dirayetiyle, sergileyenlerin, sahada "varlık" göstermeleri için; "hadi sizi gidi selam verilmezler" denilmeli..

***

İşte bunlara diyorum ki; artık kenttin tüm katmanları, tabiri caizse 7'den 70'ine herkes, sırtını dönmelidir… Ben önceki gün, katılım gösterdiğim sosyal etkinlikte, gördüğüm manzara karşısında yeter artık deyip; "öyle" yaptım.. Sırtımı döndüm… Yüzümü çevirdim… "Selam vermedim.." Sonra aklıma şu soru geldi… "Yahu bunları buraya çağıran kim?.." Sonra düşündüm, palazlanıp, büyümelerinin, her alana sirayet edici olmalarındaki hal-i vaziyetteki "gizem" onların buralarda arz-ı endam etmesine "yol verendir"

***

Her ne ise!… Yol veren, yolunu buluyor mu bilmem!.. Ama; "bi dur" denilmeli artık!… Ben ilk hamlemi "sırtımı" dönerek, yaptım… İnanın ki, o hareketle öylesine "huzurlu" oldum ki, tarifi mümkün değil.. Çünkü, o yüzlere baktığımda; "gerçek karakteri" artık gözümün önüne gelmiyor.. Diyorum ki, siz de "böylesi" yüzlere karşı "sırtınızı" çevirme gibi bir hamleyi deneseniz… Bel ki, "toplumsal çürümeyi" kısmi de olsa frenlemiş oluruz!!…

***

ALÇAKLIĞIN "DİK" ALASIDIR….

Şu; Zafer Arapkirli var ya!.. Aha da, yukarıda zikrettiğim "selam verilmezlerden" daha bir "alçak" rotada yürüyor… Ne kadar da; "içimizde" enva-i şeytani "düşmanca" karakter almış, zibidiler var dedirtiyor… Sosyal medyadaki paylaşımına bakar mısınız!… Akıl arızası yaratıyor.

***

İstanbul'daki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından bir kare resim, ilişkilendirerek şöyle diyor zevat!!!… "İstanbul (bi nevi) düşman işgalinden, kurtuluşunu kutluyor…"

***

Ne kadar da; "sinir bozucu" provokatif ve "hasım" üretici bir dil!.. İki gündür bakıyorum… Zihni de, fikri de, karakteri de; "dış orjinli" olan bu müsveteye, ne CHP'den, ne de İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu'ndan ve ne de, ilçe belediye başkanından.. Hele ki, Üsküdar yönetiminden, "tek bir" satır tepki yok!!..

***

Kimse!… "Eeee be şuursuz herif.. Ne düşmanı, kim düşman.. Sen kimi kime düşman, işgalci diyerek, ayırıyorsun… Tüüüh senin yüzüne.." demiyor ve demedi...

***

GÜNÜN SÖZÜ

Korkuyorum bir gün şeytan çıkıp affet Allah’ım insana uydum diyecek…