Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ŞU DENSİZLER YOK MU, ŞU DENSİZLER!?…

Ne vatan, ne millet, ne devlet, ne bayrak, ne inanç, umurlarında değil.. Vasa yoksa, "densizlikleri" üzerinde, kin kusmak!.. Özellikle iktidar düşmanlığıyla "körleşen" vicdan ve kalpleri akla ziyan bir eforla sürüleşiyorlar… Şizofrenik!..

***

İsimlerine.. Rumuzlarına.. Resimlerine baktığınızda… Hele ki, tescilli olanlar…İşte bu densizler ordusu içerisinde, öylesine kelli-felli kesimler var ki, der demez "insanların" mayası bu kadar mı bozuk!… Ne hazin ki!..

***

Dile kolay!.. Van'da çığ meydana geldi.. Asker, sivil onlarca insan yaşamını yitirdi.. Bir bakıyorsunuz ki, bu densizler ordusu "paylaşım" taaruzuna başlamış… İlk cümleleri; "Ohhh olsun, Kürtler'e…"

***

Elazığ'daki deprem..Malatya'daki sarsıntı… Ki, İran sallandı, Başkele' hissederek, yıkımlar yaşandı depremi.. İnsanlar "toprak altında…" Ama densizler ordusunun "çukurdaki" vicdanları, izanları saldırı moduna geçiyor...

***

İnsanlıktan nasip almamışlar.. Başlıyor, "dil, inanç ve ırk" üzerinden "daha beter olun?" salyasını akıtmaya.. Öyle ki, işi "iktidara, hükümete, Erdoğan'a" yükleyecek kadar "edepsizleşiyorlar?".. Sanki, "Depremin" müsebibi Erdoğan…

***

Ötesi, yardımlar, kampanyalar üzerinden ürettikleri algılar.. Neymiş; "yardımlar depremzelere gitmiyor, Erdoğan'ın ailesine, sarayına gidiyormuş?"… Bu densizler ordusu, İmamoğlu'nun "ahali kan ağlarken, kaayak keyfinde bulunmasına" da kalkan oluyorlar, "tatil de mi yapmasın..."

***

Düşünün!… Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye'de savaş veriyor.. Yedidüvel orada, Türkiye'ye karşı "şeytanı" planlar yapıyor.. Şehitlerimiz var.. Ağıt yakan ailelerimiz var.. Ülke yasta.. Ama bu devşirme mayası bozuk densizler, Esed'ci kesiliyorlar.. Öyle ki, Esed'in papuçunu dama atarcasına, Türkiye'ye sallıyorlar; "Türkiye'yi işgalci gösteriyorlar…"

***

Hele ki, her vakıaya dair ortaya attıkları "tezviratlare" etiketledikleri görüntüler var ki; "aman allahım", gören dehşete kapılıyor.. Öylesine bir algı üreticiler ki, denir ya "densizliklerinin üzerinde densizlik yok?"…

***

Dünyanın bir başka köşesinde yaşanan olayın resmi, Türkiye'de yaşanmış gibi gösterebiliyorlar.. Ki bunu, depremde, çığ felaketinde, Suriye çatışmalarında, İdlib'teki 33 şehit vakıasında gördük.. Kısacası hangi vakıanın mayası bozuklar tarafından, "nasıl da manubile" edildiğini dile getirsek...

***

Diyeceksiniz ki, bunlarla "hukuki" bir mücadele yok mu?. Ya da, "densizlerin, mayası bozukların, şizofrenik, ruh hastası bu sürüye" karşı, yasal bir mevzuat işlenilmez mi?.. Elbette ki, olmalı!…. Ki savcılar artık "ressen soruşturma" açabiliyorlar?..

***

Diyorum ki!.. Hani sokakta yürüyen başörtülü kadına "laf atıp, saldıran, başörtüsünü" çıkarmaya çalışan, tinetli kişi gibi.. Yine metroda. kılık-kıyafetinden dolayı liseli öğrenciyi "tekmeleyen" beyinsiz gibi!…

***

Yani inancından, kılık kıyafetinden, ırkından, dilinden, renginden dolayı "ayırımcılığa giren" bu ruh karekteri bilgisayar klavyesinden öteye "hiçbir işe yaramaz" olanların, savcılık, adliye, cezaevi gibi "uygulamalarla" değil, bilakis "afişe edimeliler"..

***

Halk deyimiyle, rezili, rüsva edilerek "işte densizler, işte mayası bozuklar, işte ülke, millet, vatan ve bayrak düşmanları" diye, çarşaf, çarşaf "resimleriyle" birlikte, gazetelerde, televizyonlarda "ilan" edilmeli.. Ve o ilanın ücreti de, "onlardan" tahsil edilmelidir.. Ki bir daha sokağa çıkmasınlar… Ahali de, "korona virüsü" gibi kendini bunlardan, korusun, dezenfekte etsin…

İSMİN ÇAĞRIŞTIRDIĞI…

DEVA ismi sizde, ilk etapta neyi çağrıştırır?.. Bendeki çağrıştırır hali şu.. "DEVA" denilince, "ilaç" firmasının markasını çağrıştırır.. Ha birde, kimse Demokrasi ve Atılım Partisi olan açılımındaki, "DEVA" kısıltmasını yapmaz.. DAP deyip geçer.. Ki, o zaman da "inşaat firmasının" ismini, akla getirir.. Neyse, "DEVA" ismi güzel desekte, bir parti ismi olarak telafuzu, uygunluk arz etmiyor..

***

PARTİ'NİN HEDEF KİTLESİ KİM?..

Sizi bilmem!.. Ama bendeki kanı net!.. Her ne kadar, "kişilerle uğraşmaya gelmedik.. Ülkenin sorunlarıyla uğraşacağız" diye bir slogan üretilse de!… Partinin kurucuları, ekseriyetiyle AK Parti'nin "treninden" inenler olduğu için; "hedef kitleleri" bellidir.. 

***

Siyasi argümanları da, hiç tartışmasız Erdoğan düşmanlığı üzerine olacaktır?.. Başka da çereleri yok… Yoksa, kime ve hangi tabana yönelik "politika" icra edebilecekler ki?.. Muhalafete mi?.. Zaten, siyasi cepheleşme hal-i hazırda iki siperde icra ediliyor.. Millet ittifakı… Cumhur ittifakı…

***

DEVA'nın lideri Babacan'ın ağzından bugüne kadar muhalafete yönelik bir tek cümle duymuşluğum yok!.. Yani, "Millet ittifakının" siyasetine dair, "bir eleştiri, tepki, olumsuzluk" içeren ifadesi olmadı?.. Yansıyan da yok… Ki ben, duymadım.. Ama, AK Parti ve Erdoğan mahiyetli konuşmalarında, hayli "tırmalama" var…

***

Biliyorum, diyeceksiniz ki!.. Sırf intikam amaçlı, bir parti mi kurulur?.. Ne yazık ki?.. Hırs ve hasanet herşeyi yaptırır?.. Hele ki, dış orjinli bir de, "akıl üretici" olanlara bel bağlanılmışsa, denir ya "herşey yaparlar?"… İşte yeni partiler de, bu zihnin ürünü olarak, karşımıza çıkıyor…  Temkinli olmakta fayda var...

***

GÜL VE BABACAN!…

Deniliyor ki, "birbirlerine" küsmüşler.. Aralarına da kara kedi girmiş.. Köprüleri de yıkmışlar…Bu tez, Parti Kurucuları içerisinde olan isimlerin analiziyle ortaya çıkıyormuş?.. Peki doğru mu?.. İnanılır mı?…

***

Doğrusu!.. İlk anda "siyasi çekişme" olarak, zihinde bir şimşek çaktırıyorsa da, soluklanıp, azıcık beyin cimnastiği yaptığınızda, olay farklılaşıyor.. Yani 'Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu?"..

***

O da şu!.. Erdoğan karşıtı, blokta "çatı adayı" olabilecek, isimler bir bir atıl hale gelirken, Gül'de bu serüvende "tek sarılacak" dal görüldüğünden dolayı mı, aman ha "Parti kulvarında" görünme..

***

Tarafsız ve bağımsız(!) kal.. En münasip bir zemin ve zaman da, "Millet ititfakıyla" oluşacak köprübünün başında, arz-ı endam edersiniz. Sizce, kordinasyon böyle değil mi?…

 

***

DMO'DA İŞLER TIKIRINDA?..

Şu Devlet Malzeme Ofisi.. Yani, Devletin kendisine has "kataloğlu ürün satış" merkezi.. Son dönemlerde aldığım duyumlara göre, bir haylı "işler" tıkırında gidiyormuş.. Harıl harıl, "adrese" teslim bir "kodlama" işleniyor.. Ne diyelim, devletin "satıştan" aldığı "komisyona" bereket versin(!)… Eee, "kodlu" planı tertipleyenin de, alımı yapanın da, işin komisyonunu alanın da "rantına" bol kazançlar mı diyelim?…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Küçük ve büyükbaş hayvanlar "çiftleşme" grevine girmişler, "illaki küpelerini" istiyorlar…


Bu Makale 1261 kere okunmuştur.