Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

TEŞEKKÜR BORCUNUZ YOK MU?…

Diyarbakır özeline sesleniyorum..

Tabi ki, AK Parti cenahına…

HDP üzerine düşeni yaptı..

Ama Ak Parti hala da; "suskunluk" içerisinde..

Onun için diyorum ki…

Ey Cumali Atilla..

Ey İlçe Belediye Başkan adayları.

Ey İl teşkilatı..

Ey AK Partinin seçilmiş milletvekilleri...

Ha bir de; hacı abiler..

Troyka!...

Sizin;

Diyarbakır'a,

Diyarbakır seçmenine "bir teşekkür" borcunuz var mı yok mu?

Olması gerekmez mi?

Yine "kafaları" kuma gömmüşsünüz…

Bayanlar..

Beyler...

Seçimin sonucu ne olursa olsun?

Sandıktan çıkan rey ne kadar kıymetsiz olursa olsun?..

Bilmeniz gereken şudur!..

Bu kentte AK Parti'ye gönül vermiş bir kesim insan var…

Size göre, yüzde 30..

Bana göre yüzde 20 almış olduğunuz oy var..

Bir de, size destek veren var..

Hüda-Par..

MHP..

BBP..

Ve daha bir çok parti…

Gecesini gündüzüne katarak, çalışan nice AK Partililer var..

Partiye..

Parti davasına gönül vermiş; salih ahali bulunuyor…

Takdire..

Tebriğe..

Teşekküre hak etmişlikleri yok mu yani?..

Herşey bir tarafa..

Nezaketen de olsa…

Dostlar alışverişte görsün misali..

Daha açık ifadeyle siyasetin ruhuyla Diyarbakır ahalisine "teşekkür" etmeniz gerekmez mi?…

Allah razı olsun..

Bizi sahiplendiniz..

Oyunuzu verdiniz..

Ki tüm trolluklarımıza rağmen sandık başına gittiniz!..

***

Ama heyhat!….

Diyeceksiniz ki;

Seçmeni..

Ak Partiyi..

Davayı önemseyen var mı ki; "nezaket" kurallarına uyarak, böylesi bir terbiyeyi ikmale getirsin..

Ya da düşünebilme refleksine sahip olunsun?!…

Maalesef…

Haftayı bitiriyoruz!..

Ama hala kimseden bu minvalde bir adım atılmış değil…

Ne konuşan var..

Ne bu minvalde bir emare var?…

Doğrusu, bu yazıdan sonra..

Birileri "düşünürse.."

Diyarbakır halkına "teşekkür" ediyoruz diyerek huzura çıkarsa!..

Şahsi bazda, benim için "hiçbir kıymeti" harbiyesi olmaz!..

Çünkü, "o teşekkür" içten değil!…

Güdümlü olur...

İçten gelmeyen bir teşekkürün de kıymeti yoktur!…

***

SİNDİRECEKSİNİZ!…

Hem de "hazmederek" sindireceksiniz!..

İktidar da…

Muhalefette..

Seçilen de seçilmeyen de?..

Sonuçlara..

Sandıktan çıkan iradeye; "saygı duyacaklar..

Kabullenecekler…

Eğer ki; "demokrasiye" inanıyorlarsa..

Seçimler demokrasinin, milli iradenin "kazanımıdır?"…

Halk eliyle; "kazanılmış" bir haktır…

İşte bu "hakkı" herkes saygıyla; "sindirmelidir?"…

Kabullenmelidir.

İçine sindirmelidir..

İzahı budur!…

***

SEÇİMİN SAYGISIZLIĞI!…

Ne yazık ki!…

Adama bakın..

Adamlara bakın…

Partilere bakın.. Adaylarına bir bakın!..

Şu, bu öteki demiyorum..

Alayı!..

Seçim süreci sürüyor..

Seçim kurulları oyları sayıyor..

Sandıklar neticelenmiş değil..

İtirazlar var..

YSK "resmi beyanını, ya da geçici" ilanını yapmış değil!..

Ama birileri..

Dereyi görmeden paçayı sıvama misali!..

Aha da ben kazandım diyor..

Aha da seçimin galibi diyerek, arzı- endam ediyor..

Ne denilir buna!..

Elbette ki; "milli irade" saygısızlık denir!…

***

           

SEÇİMİN TERBİYESİZLERİ…

Çok… Hem de öyle böyle değil…

Bunlara zihni bunaklar diyorum!..

Büyük bir hezeyan içerisinde; "seçmene" saldırıyorlar…

Seçim öncesi!…

Ahaliyi "kutuplaştıran onlardı?!"

Ayrıştıranlardı..

Siyasal..

Sosyal..

Kültürel "kamplaştırma" yapan sülüklerin başında gelenlerdi?

Şimdi üredikleri pisliklerinden "salya" akıtarak saldırıyorlar…

Niye seçimi kaybettiler…

O hezeyanla; en aşağılık karakterliklerini sergiliyorlar…

Pervasızca..

Şuursuzca...

Seçmene "nankör" diyebilecek kadar da rezilleşiyorlar!…

Çirkinleşiyorlar…

İğrenç yüzlülerini ortaya koyuyorlar…

Eeee..

Diyeceksiniz ki, sülüklerin "yemi" kalmayınca hırçınlaşırlar.

Aynen öyle.

Artık, "har vurup harman" savuramayacaklar..

Şehirlerin..

İnsanların…

Sırtından geçinip; "kan ememeyecekler?"…

Ne troller..

Ne troykalar..

Ne de insan silüetindeki kanalizasyon cırdonları; " cirit" atamayacak.

Neyse; "terbiyesizliklerinin" cevabı yüzlerine gelen silledir!…

O da; seçmenin demokratik sillesidir..

***

SEÇİMİN ŞAHANE İNSANLARI!….

Saygısızları..

Terbiyesizleri..

Karaktersizleri konuştuk..

Peki "şahane" insanları niye konuşmuyoruz!...

El hak!…

Konuşmalıyız..

İşte bu kesim, aslında bu ülkenin hem birliği, hem de dirliğinin çimentosudur..

Sağduyuludur..

Hassasiyet sahibidir..

Sabrı iyi bilir..

Kazananı da alkışlar..

Kaybedeni de, alkışlar..

Onlar..

Seçimin "şahane ve beyefendileridirler?"

Ne yaptılar?

Bayanlar..

Beyler..

Gençler..

Yaşlılar..

En halis niyetle "sandık" başına gittiler..

Oylarını kullandılar..

Sonrasında, evlerine çekildiler..

Sonuçları..

Tartışmaları..

Belirsizlikleri "sükunet" içerisinde, takip etmeye başladı!…

Ne haşin kutlamalara..

Ne çirkin protestolara…

Tek bir taşkınlık..

Tek bir çılgınlık yapmadı..

Sokaklar..

Caddeler..

Meydanlar provokasyona yönelik "işgalcilere" yem olmadı!…

Sükunet içerisinde; "olup-biteni" izledi..

Ki hala da izliyor..

Medenice..

Zarif…

Nazik…

Barışçıl bir zarafetle, sakin bir ruhla, takip ediyor..

İşte bunlar "şahane insanlar.."

 

***

HANİ TEK ADAM!…

Denilen neydi?…

İstanbul'u alan..

Ankara'yı alan..

Bilsin ki, Türkiye'yi almıştır..

Türkiye'yi yönetiyor..

Peki öyle mi?..

Ha bir de, "tek adam" deniliyordu..

Diktatör…

O ne derse o olur?..

Ya da şu veya bu; "her şey iki dudağının arasında.?!'

Peki öyle mi?

Aha da; İstanbul..

Aha da; Ankara..

İtiraz var..

Sayım var…

Ama "ibreyi" ters çevirme gibi bir hal yok.

Var olan; "hukuki" işlem..

Yani, yasa ne derse o!…

 


Bu Makale 445 kere okunmuştur.