TEŞKİLAT GİDİCİ Mİ?….

Bilmem!…

Ama herkesin ağzında; "sakız" misali çiğneniyor..

Gitti, gidecek?

Şu son bir kaç gündür…

AK Parti'ye yakın, kimlerle bir araya gelsem..

Hal hatır sorsam..

Partiye oy vermiş isimler bile konuşuyor…

İlk soruları..

İlk konuşma cümleleri; "seçim sonuçlarının" hezimeti!..

Buna dair; "etkenler?"..

Ve tabi ki, kesilmesi gereken faturanın ağırlığı..

***

"Teşkilat gidici mi?…"

Soruya yanıt verme mercii değilim..

Ama şunu ifade edebilirim…

Eğer ki, Parti merkezi bir fatura kesecekse..

Salt "teşkilata" kesmemeli?..

Çünkü baş müsebbipler var..

Hani derler ya; "teşkilat" zurnanın son deliği…

Aynen de öyle!!!…

Troyka var.. Hacı abi var.. Onların çatı altında bulunan, Milletvekilleri var…

Paralel teşkilat var.. Paralel Başkan var.. Paralel AK Parti yönetimi var…

Cumali Atilla'nın "kendine" haslığı var..

Ve himayesindeki seçim gecesi "gemiyi ilk terk edenler" var!…

Yani, AK Parti'yi "sarmaşık" misali ağına alan AKP'liler var..

İşte bunlar..

Bu varlar…

Genel Merkezin keseceği faturanın "adisyonunda" yer almalı..

Tabiki sıralamalı!…

***

Yoksa; iş "teşkilatla" sınırlı kalırsa..

Vaziyet eski tas eski hamam misali; "çark bildik" dönmeye devam eder..

Hatta!..

O sarmaşığın kolları daha bir iştahlı, iştahla sarılır!…

Ki 2002'den 2019'a gelen zaman sürecine bakalım..

Sürekli; Diyarbakır cephesinde "cepten" yiyilmişlik var!… Ye de ye!…

Kaç İl başkanı değişti; 11 mi?

Demek ki 1.5 yılda bir; bir İl başkanı değişmiştir..

Demek ki, "iş başkanla" bitmiyor..

Balık baştan kokuyor...

Netice itibariyle.. Başkanlık koltuğu… Davul teşkilatın boynunda.. Tokmak başkasının elinde!…

Hal-i vaziyet bu!… Neyse; sürecin seyrini izliyoruz!…

Teşkilat gidici mi?

***

KEŞKE!…

Diyarbakır özeline, derim ki!..

Oylara.. Seçim sonuçlarına.. Sandıklara yapılan itirazlar silsilesine..

Dilekçelere.. Hukuk bürosunu aşınmaya harcanan gayret!…

Azıcıkta… Seçim öncesi, oy kazanımlara elde etmek için yapılsaydı…

Seçmene.. Halkın ayağına gitmede; gösterilmiş" olsaydı!..

Ama nerde!… Şimdi yolda dökülenin peşine düşülmüş!…

***

VAZGEÇTİM!…

Evet.. Vazgeçtim.. Hatırlatmayacağım..

Artık mevzu da etmeyeceğim..

Ki okurlar da mazur görsünler beni!..

Sormasınlar…

AK Parti teşkilatı.. AK Parti Milletvekilleri.. Ve AK Parti Belediye Başkan Adayları; "teşekkür" etmeyecekler?

Etme eğiliminde değiller.. Ve seçmene "teşekkür borçlu" değillermiş?

Ki; ketumlar.. Kısacası, bu soruyu "askıya" aldım..

Sormayacağım…

Baksanıza, Saadet Partisi Adayı Fesih Bozan bile kameraların karşısına geçti..

"Bize oy verene de, vermeyene de teşekkür ediyorum…"

Ama; hala onlar duymadım, görmedim, bilmiyorum modundalar?

Neyse!?.. Nezakete davet, nezaketsizleşmesin!...

***

TARİHE KAYDEDİLEN NOT!…

Not şu!…

Kayyum Cumali Atilla..

Yani Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili…

Ki an itibariyle..

Yapılan bir açıklama var… Belediye; "borçlarıyla" alakalı..

Ama imzasız..

Yani Atilla'nın imzasını taşımıyor.?

Lakin; adına açıklama yapıldığı kaydediliyor..

Açıklama, Belediye sitesinde!...

Borç var mı?

Borç miktarı ne kadardır?

Bir borçlanma söz konusu olmuş mudur?

İşte bu sorulara verilen yanıt bir yanıtlama açıklaması!…

Her ne ise, bir beyanat olarak kabul gördü..

Ki ajanslara bülten oldu.

***

Siyah yazılı; bölümü aktarmak istiyorum..

Tabi ki; "tarihe kaydedilen not" olarak düşüyorum!..

Neme lazım!…

Yarın başka bir tartışma çıkabilir..

Ya da, borç, belge, tutanak gibi "resmi" bir durum olabilir..

Çıkarsa; düşen not hatırlatılır…

***

Ne diyor, bu not!…

"Görev süremiz boyunca gerçekleştirdiğimiz belediye hizmetlerimizi, herhangi bir kurum ve kuruluştan borçlanmadan ve nakit kredi kullanmadan gerçekleştirdik.?"

***

Hepsi bu!… Diyeceksiniz ki, ne kadar para harcandı?…

Kaynak nedir?.. Neyse!… Sanırım işin çözülmesi gereken, belediyecilik noktasındaki sır da burası…

O kaynak… Borçlanmadan.. Kredi kullanmadan..

2.5 yılda 1 Katrilyon, 250 miyon liralık yatırım gerçekleştiriliyorsa!…

Büyük bir "maharet..!" İşin sırrı burda..  Bir çözülebilinse!…

 

NE BU İTİRAZ!…

Anlamak zor.. Seçim sonuçlarına itiraz; amenna!..

Ama adaylara.. Ki seçilen adayların geçmişlerine yönelik itirazlar nerden çıktı?

Yok, KHK kapsamında ihraç edilmiş.. Yok, Dernekten istifa etmemiş.. Yok şuyu varmış?

Yok buyu varmış gibi "itirazlar" havada uçuşmaya başladı…

İyi de…

Sormak lazım, ilgili ve yetkili zevata!... "Atı alan üsküdarı geçmedi mi?" Geçti..

Bu itiraz furyası da neyin nesi? Adayların GBT'si yapılmadı mı? Yapıldı…

Savcılıktan sabıka kayıtları istenildi mi?... İstenildi…

Hepsi YSK'ya "teslim" edilmedi mi?... Edildi...

YSK kendi işleyişinde; "sorgulamalarını" yaptı mı?… Yaptı..

Mevzuata uymayanları, partilere bildirdi mi?… Bildirdi…

Listelere itiraz, süresiyle askıya alındı mı?… Alındı?…

Yani itiraz süreci..

Yani sakıncalı-sakıncasız dönemi; bu kadar "bürokratik" işlemden sonra kapanmadı?

***

Şimdi tüm bunlar yapılmışken..

İtiraz etmek..

Seçilenin "mazbatasını" vermeyin demek?

O mazbatayı bana verin demek!..

Benim hakkım demek gibi bir gayret içerisinde bulunmak!!…

YSK'nın da inceleme" var, mazbataları şimdi vermeyiz demesi?

Neyle izah edilir bilmem..

Ama; işin hiç te "hukuki" görünmediğini söyleyebilirim?

Niye derseniz?… Emsalleri var.. Parlamento'da seçilen nice Milletvekilleri var?

Özellikle; KHK kapsamında ihraç edilmişler..

Neyse!.. İtiraz yapılmış..  İl Seçim Kurulu inceliyor, ki yargıya da gidecek gibi…

Bekleyip görelim!… Adaletin kestiği parmak acımaz!..

Ama "vicdani" muhasebeden de sıyrılamaz…

***

GÜVENSİZLİK!…SEÇİM MEŞRULUĞU!...

Hele ki siyasi kulvarda.. Vahim de vahim işliyor!…

"Beka'dan" beter..

İşte seçimler.. Ve ortaya çıkan; "güvensiz" tablo!…

Ne iktidar.. Ne de muhalefet.. Kimse; "seçim" sonuçlarına güvenle bakmıyor..

Güvensiz.. Kazanan da, kaybeden de "ama" ile söze başlıyor..

***

Yani… Maharet var… Marifet var.. Mazeret var.. Rehavet var.. Gaflet var..

Delalet var.. Şaibe var.. Söylenti var.. Ve tabi ki organizeli usulsüzlük var..

Kısacası enva-i "var" var.. Güvensizliğin dibi..

Tüm bunlara ne deniliyor.. Düzeltme..

İyi de, neyin ve hangi düzeltme…

Kaydırmalar mı? Sayılmayan mı? Hayali ikametgahlar mı? Tutanaklardaki tahrifat mı?..

Bini bir para "gayri meşruluk" söz konusu iken düzeltme olur mu?

Ne mümkün?..

***

Kısacası!.. Kim ne der bilmem..

YSK da.. Seçimler de.. Partilerin sergiledikleri tutumlar da…

Bir de adaylarla alakalı ortaya çıkan, "mevzuat" aykırılıkları!..

Hepsi.. Bilaistisna "meşru" kimlikten, çıkmıştır…  Gayrimeşru olmuştur!..

Seçimler.. Sonuçlar.. Tüm düzeltmelere.. Sayımlara..

Velevki yenilemeler dahi olsa; "meşruiyeti" hep tartışma konusu olur..

Polemikleri.. Spekülasyonları.. Tabi ki "vicdanlardaki" sorgulama, hep sürecektir..

Ta ki, 5 yıl bitene kadar… Çünkü zihinlerde kök salan "güvensizlik" kemirgen misali!..

Hep "yontucu" olacak..

***

DEMOKRASİ DÜŞMANI?…

Vay be!… Muhalafete bakın..  Beş benzemeze bakın…

Seçime dair ne diyorlar?.. Diyorlar ki;

"Demokrasi güçleri kazandı?..."

Yani.. Yanisi şu..  İktidar.. İktidarın bileşenleri.. Onlar, "demokrasi düşmanı..!"…

Nasıl da; "bölücülük" yapılıyor..

Nerde halklar.. Nerde haklar.. Nerde, "halkların" kardeşliği ve birlikteliği!…

Eee.. O da; "sınıfsallık…!"

***

TEK KELİMELİK SÖZ…

Sizce… Sağlık iyi mi?… Yani… Sağlıksız bir hal-i vaziyet yok değil mi?..

Diyarbakır, tıkır tıkır.. O klişeleşmiş, "Sağlık sağlıksız işliyor" ifademi kullanmayayım mı?

Maşallah diyelim?…

Ha buarada… Haberiniz olsun… Gazi Yaşargil Hastanesinde "sintigrafi" için iki ay gün veriliyor?…

Tek değil.. Topluca işi; "bitiriyorlar.." 

Öyle ya; bir ilaçla 20 hastanın işi görülüyor..

Maliyet düşük olsun, müteaahhit kazansın..

Kar payı var... Hasta mı?… Soran var mı ki, ey hasta "hal-i vaziyet" nasıl?