TEŞKİLAT KULİSİNDEKİ ARGÜMANLAR?...

Vallahi ben de "ne iş, hangi envanterler dönüyor" anlayamadım?… Ki akıl sır erdirmek zor şu AK Partinin Diyarbakır "mahallesindeki" kulislerin aksiyonel gelişmelerine ilişkin?!.. Denir ya, ne derseniz, "vücut bulmaya müsait bir siyasi atmosferin rüzgarları esiyor?..

***

Türlü türlü!…. Bir taraftan, AK Parti İl Yönetimine "dair" yoğun, "pozitif" kulisler yapılıyor.. Ha bugün, ha yarın İl Yönetimi "görevden alınacak, el çektirilecek, değiştirilecek" diye… İkilem bir süreç, parti seçmenine yaşatılıyor!.. Tıpkı, Babacan'ın "Partisinin kurulma" hikayesi gibi… Gelgitler; döngüsü!…

***

Başkan Süleyman Serdar Budak için de; "gidecek" söylentilerinin aktifleştirilmesi.. Hatta bir önceki İl Başkanları toplantısında, Budak'la birlikte 9 İl Teşkilatı "bizi değiştirecekseniz değiştirin, bu belirsizlik olmuyor" deyip, kulis çıkışı yapmışlar...

***

Bu arada, Budak'ın gitmesini istemeyen "siyasi abiler" Parti Merkezinin olası bir inisiyatifiyle "o olmazsa" bu olsun dedikleri bir B planının devreye sokulma gayretinin bulunduğu da konuşuluyor!!.. Ki o isim bende saklı şahıs için de hırla, aksiyonel faaliyetlerin havada uçuştuğunu bilmeyen yok!.. Konuşuluyor…

***

Diğer yandan, "Siyasi Abiler'e" muhalif kanatın yürüttüğü, karşı hamle aktiviteler var!!… Ki onlar, soluksuz, kesintisiz Diyarbakır-Ankara arasında "mekik" dökülüyor..  Birbirinden "haz" duymayarak, İl Yönetimi üzerinde, "el değiştirme" stratejileri adeta "satranç oyununa" dönmüş durumda!… Parti Genel merkezinde bu minvalde, "yoğun" bir "ön kesme" trafiği icra ediliyor…

***

Kısacası, çok yönlü AK Parti Diyarbakır İl Teşkilatı üzerinden, "seri" hamleler tertipleniyor?.. Beri yandan ilçe teşkilatlarına "Genel merkez" üzerinden yapılan atamalar da ayrı bir "hesabın" organizasyonu olarak, yorumlanıyor?… Kim kimin gücünü nasıl zayıflatabilir adımları atılıyor?

***

Partinin Diyarbakır mahallesinde "işte böylesi" bir hareketlilik hasıl iken, hafta sonu "kafa karıştırıcı" bir hadise vücut buldu!.. Bir iş adamının öncülüğünde kalabalık bir grup için,-- "Parti Teşkilatının beyanına göre bin kişi-- AK Parti'ye "katılım" noktasında, etkinlik organize edildi… Katılım töreni.. Bir Vekil ve İl Yönetimi ile ilçe Belediye Başkanlarının huzurunda yapıldı!!… Rozetler takıldı...

***

Tabi böylesi toplu "katılımlar" ekseriyetiyle seçim arifelerinde, yaşanır… Ya da, bir başka partiden "istifa" edildikten sonra, katılım sağlanır!.. İşi bu iki eksende, irdelediğimde.? Ki parti kulislerinden gelen bilgilerin penceresinden bakıldığında, böylesi bir durum söz konusu değil… Ne seçim, ne de parti değişimi?..

***

İşte, bundan dolayı da hadise bir anda "ne iş" sorusunu, öne çıkardı?.. Sorunun yanıtı, nasıl gelişir bekleyip göreceğiz!?. Ama kulislerdeki nokta ifade şu, halka mal olmuş bir deyimle "Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu?.." Katılım törenine dair, "yağmur gibi telefonuma gelen resim ve görüntülerin de" neyin hesabını içerdiğini bilahare mevzu ederim!.. Virgül..

***

Ha bir de, kongreler, toplantılar, açık hava mitingleri dahi "iptal" edilip yasaklanırken, o kadar insanın bir araya getirilip, toplanılması da "korona virüsle" mücadelede nereye konulur?..

***

14 KURALI HAYATIN DEĞİŞİMİDİR?…

Şunu iyi kavramalıyız!.. "Virüs" her ne ise!… Hangi "hastalığı" içeriyorsa içersin.. Şu bir gerçektir ki.. Fikriniz, tezleriniz, tahmin ve bulaşma yolları hakkında, istediğiniz kadar bilgi sahibi olun; "siz o virüsü" değiştiremezsiniz!…

***

Yani "virüs" değişmiyorsa demek ki; "bizler" kendimizi, davranışımızı, sosyal hayata dair şekli şemailimizi, değiştireceğiz!… Ki bu değişiklik de, "virüse" karşı, koruma kalkanı oluşturmadır..  Kısaca kurallara uyacağız…

***

İşte size Sağlık bakanı Koca'nın 14 kuralı dediği "tedbirlerin" özeti.. Kendi yaşamımızda neleri "değiştirmeliyiz" bi bakalım!?..

***

BİR.. Ellerinizi sık sık su ve sabun ile en az 20 saniye boyunca ovarak yıkayın.

İKİ… Soğuk algınlığı belirtileri gösteren kişilerle aranıza en az 3-4 adım mesafe koyun.

ÜÇ… Bulunduğunuz ortamları sık sık havalandırın.

DÖRT… Kıyafetlerinizi 60-90 derece normal deterjanla yıkayın.

BEŞ… Ateş, öksürük, nefes darlığı gibi şikâyetleriniz varsa, maske takarak bir sağlık kuruluşuna başvurun.

ALTI… Öksürme ve hapşırma arasında ağız ve burnu tek kullanımlık mendille kapatın, mendil yoksa dirseğin iç kısmını kullanın.

YEDİ… Yurtdışı seyahatlerinizi iptal edin ya da erteleyin.

***

SEKİZ...Kapı kolları, armatürler, lavabolar gibi sık kullandığınız yüzeyleri su ve deterjanla her gün temizleyin.

DOKUZ… Tokalaşma, sarılma gibi yakın temaslardan kaçının.

ON… Soğuk algınlığı belirtileriniz varsa yaşlılar ve kronik hastalarla temas etmeyin, maske takmadan dışarı çıkmayın.

ONBİR… Ellerinizle gözlerinize, ağzınıza ve burnunuza dokunmayın.

ONİKİ… Yurtdışından dönüşte ilk 14 günü evinizde geçirin.

ONÜÇ… Hiçbir kişisel eşyanızı (havlu gibi gündelik eşyaları) ortak kullanmayın..

ONDÖRT… Bol sıvı tüketin, dengeli beslenin, uyku düzeninize dikkat edin.

***

BENCİLLİĞİMİZİ KAYBETMEYELİM…

Korona virüsü!.. Er ya da geç, "salgın" etkisini yitirecektir.. İnsanoğlu aklıyla bilimiyle, ilmiyle "üstesinden" gelecektir.. Her derdin bir devası vardır…

***

Ancak önemli olan, bu evrede "insanlığımızı" kaybetmemizdir!.. Canavar ruhlu, bencilliğini öne çıkaran, çelişkilerle nezaketsizlememeliyiz!.. Yardımlaşmayı, dayanışmayı unutan, "akıl yoksunu" olmamamız lazım…

***

Hani her şerde bir hayır vardır derler ya!.. Elbette ki, bu lanetli virüse karşı, herkesin ama herkesin!.. Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel olduğu kadar, kendi "hayatından" bir bedel ödeme zorunda kalacaktır!…

***

İşte önem arz edici olan!.. Bedel ödendiği bu "virüsün" fırtınalı döneminden sonra, "birbirimize" beşer olarak bakabilme yüzümüz olacak mı? Bizim buna dikkat etmemiz gerekir..

***

Ne yazık ki, sosyal medyada.. Özellikle bazı yorumcuların, telaffuz ettikleri karşısında, der demez "insanın kanı" donuyor.. Düşünen yok, yer küresinden başka gidilecek bir yerin olmadığını!…

***

BANKACILAR VE VEZNEDARLAR?…

Kaç gündür yoğun mesajlar alıyorum, kendilerinden!.. Özellikle "korona virüsten" bizler nasıl korunabiliriz?. Bize dair, bir "önlem ve yasak" gibi, bir durum söz konusu olacak mı?..

***

Haklılar!.. Çünkü her gün yüzlerce "kişiyle" muhatap olunuyor? Para alıp verme var, sayma var?. Yani birebir temas, yüksek derecede!?.. Buradan yayılabilecek, ya da etkilenilebilecek insan sayısını, düşünmek bile istemiyorum..

***

Netice itibariyle!.. İlgili ve yetkili makamlara duyurulur.. İşin ilk andan itibaren "tavizsiz" tedbirler aldıran Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın dikkatine sunulur… Siz ne düşünüyorsunuz?…

***

Nitekim, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu genelge yayınladı.. Dün itibariyle, "virüse karşı" tedbir amaçlı, pavyon, diskotek, bar, gece kulüplerinin faaliyetleri durduruldu…

NE YAMAN ÇELİŞKİ?..

Sahi, "maçları seyircisiz" oynama noktasında bir karar alındı.. Ki hafta sonu ve bugün dahil, yapılan maçlar "seyircisiz" oynandı!.. Elbette ki, "olağanüstü' bir dönemden geçtiğimiz için!.. Lanetli "virüsün yayılmaması için" böylesi kararlar elbette alınır.. Ki alınması lazım.

***

Ama, benim "yaman çelişki" dediğim bir nokta var ki.. O da, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedirten durum, "seyircisiz maçların" Digitürkte yayınlanması.. ve umuma açık, kahvehaneler başta olmak üzere bir çok mekanda "izlenilir" olması!…

***

Bırakın bir metreyi.. Yarım metreden daha yakın, burun buruna "maç izleyenlerin" hali vaziyeti!.. Camilerde "cuma" namazının kılınmaması için fetva verilirken, enva-i yasaklarla "toplu alanlarda" insanların olmaması için, kararlar alınırken!.. Toplantılar dahi "iptal" edilirken; bu mekanların açık tutulması!…. Der demez; "bu ne çelişkiler yumağı?"..

***

Ki maçlarla ilgili olarak, ilk gün gelen soruya yanıtımı vermiştim!.. "Seyircisiz" yerine "maçlar" ileri bir tarihe ertelensin!.. Çünkü, her seyircisiz maçta yine "binlerce" yetkilendirilmiş görevli var.. Yani kaş yapayım derken, göz çıkarmadır.. Futbol Federasyonu sınıfta kalmıştır…

***

GÜNÜN SÖZÜ...

İhaneti besleyen kalpten, insanlık beklenilemez…