VAY VİCDANSIZLAR!…

İlk duyduğumda inanmamıştım!.. Olur mu öyle şey diye ses tonumu yükseltmiştim?.. Dile kolay; Türkiye'nin hatta, Uluslararası alanda her biri kendi ölçeğinde bir marka… Yüzlerce değil, binlerce "zincir" marketleri bulunuyor… Kendileine has, kendilerine özgü "üretilen" gıda ürünleri var… Gazetelerde her gün, "çarşaf çarşaf", televizyon kanallarının her kuşağında bir spot reklam dönüyor… Yani; güven de güven!…

***

İşte bu "güven" duyulan zincirli marketler var ya!… Meğer ki "ne vicdansızlarmış" bunlar… Diyarbakır'a, muhtemelendir ki Güneydoğu illerinin tümünü kapsıyor..  Çünkü, "dağıtım merkezlerinden biri de Diyarbakır olması" münasebetiyle bu marketlerin merkezinden, Diyarbakır'a "tarihi geçmek" üzere olan, "gıda maddeleri" gönderiyorlar.. Ve bu markaların marketlerinde, reyonlarında "satışa" sunuluyor..

***

Ne yazık ki!.. Bizde de; "güven" duygusunun hakimiyeti.. Beri yanda, "aldığımıza" dikkat etmeme gibi yaygın olan kültürümüzle!.. İşte bu marketlerin "reyonlarındaki" tarihi, günü geçmiş veya geçmek üzere olan; "gıdaları" sepetlere doldurup alıyoruz!.. Sonrası, "aaa ne çabuk bozuldu" deyip, o satın alınan gıdayı çöple buluşturuyoruz..

***

Bakınız bu ürünlerin ekseriyetini hangi gıdalar oluşturuyor… Çay, kahve, bebek maması, dondurulmuş yağla yapılan gıdalar.. Bunlar yaygın bir şekilde, marketlerin Batı illerindeki "depolarından", bölgeye transfer edilerek, satılıyor…Müşteri fark etti etti, etmedi ne ala "ye gitsin" halk deyimiyle "tohumuna para mı verdik"…

***

Sadece son iki ay içerisinde, gelen yoğun ihbarlar ve ortaya çıkan "bu vicdansızca" vurgun ve fırsatçılığa dayalı denetimlerde; 4 bin 500 paket "tarihi geçmiş" gıda malzemesi ele geçirilmiş.. Bunun yanısıra, "kullanım tarihinin" sona ermesine az süre kalmış çok sayıda da, ürün tespiti yapılmış…

***

İşte dün, markalı bu zincir marketlerinin "vicdansızca fırsatçılığını", Diyarbakır'ın en tepe isminden öğrendim.. İl Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı Hasan Basri Güzeloğlu.. Kendileri aktardı.. Dedi ki, "Biliyor musunuz, haberiniz var mı, bazı zincir marketler Diyarbakır'a tarihi geçmiş-geçmek üzere olan gıda ürünlerini, satıyor, pazarlıyor?…"

***

Bu beyandan sonra.. Bir başka beyan da, DESOB Başkanı Alican Ebedinoğlu'ndan geldi…Ve şu uyarıyı yaptı.. "Vatandaşlarımız halk sağlığı ile oynayan bu merketlere giderken dikkat etsinler.. Mutlaka aldıkları ürünlerin son kullanma tarihine baksınlar… Bu marketler bilinçli olarak, kullanma süresi az kalan ürünleri gönderiyorlar. Batı illerinde bunu göremezsiniz.."

***

Ebedinoğlu.. Beyanatında üç "zincir marketin de" ismini veriyor.. Çünkü bunlara "halk sağlığını riske ettikleri için, tarihi geçmiş ürün sattıkları için, cezai müeyyide uygulanmış.. Para cezası kesilmiş.. İddiaya göre bu markalar; Migros- Metro ve A 101 gibi zincirli marketler…

***

Sonuç itibariyle "ortaya çıkan" vakıa çok vahim!.. Büyük bir insafsızlık ve vicdansızlık… Çünkü işin ucunda "insan hayatı, insan sağlığı var?"… Denetimlerin sıklaştırılması ve böylesi fırsatçılığa dayalı "vicdansızlıkların" yaşanmaması için de, "caydırıcı" bir cezanın olması gerekir.. Tabi şu "bilinçli olarak" Güneydoğu illerine "gönderilmesi" yönündeki, iddianın da, çift yönlü sorgulanması gerekir.. Hem idari, hem adli, hem de "siyasi" bazda!…

***

Pek tabi ki, biz tüketici vatandaşlar olarak da, "zincirli marketlerin" baş döndüren, iştah kabartan, al beni algısı üreten "reyonlarına da" gözü kapalı, yaklaşmamız gerekir.. Aldığımız her ürünün, üretim ve tüketim tarihine bakmalıyız!… Mecazi anlamda denir ya, bu zamanda babana bile güvenmeyeceksin?…

***

KANAL İSTANBUL MU?..

Vallahi ne diyeyim?.. İşin ehil takımı, "bilim adamları" dahi, "zıvanadan" çıkmış hale dönmüşlerse.. Ki, bilen, bilmeyen her kafadan bir ses çıkıyor… Çıkan ses tonu da, "zihin" buhranı yaratıyor…Diyeceksiniz ki, "demokrasi var" ondan herkes konuşsun..  Doğru…

***

Ama velakin!.. Konuşan, konuşanı dinlemiyor.. Herkes bir ağızdan konuşuyor.. Onun için de kendi adıma, diyorum ki çok "olağanüstü" bir durum vaki olmazsa, mevzuya "nokta" koyuyor ve bu işe "ketum kesiliyorum" deyip, uzaklaşıyorum.. Zaten, "olmayan" bir demokrasi var diyerek, konuşmak abesle iştigal değil mi?… Sizce..

***

NOT.. Dünkü, "Şeffaf İhale" başlıklı yazımda, Karayolları'nın "asfalt ihalesinin", Genel Müdürlük tarafından yapıldığını yazmıştım.. İhale, Karayolları 9. Bölge Müdürlüğünce yapılmış.. Bu arada, Diyarbakır "müteahhitlerinin" davet edilmediği yönündeki, iddianın da gerçek olmadığını belirtmek isterim.. Çağrılmış.. Ancak, çağrılan Diyarbakır firmalarının "merkez adresi" Ankara.. Yani; iş kafa bulandırma!…

***

BİR TEBESSÜM….

Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Hüzünlü adam bu saf ve içten gülümseyiş karşısında kafasındaki problemleri bir anlığına unutup küçük kıza gülümseyişle karşılık verdi. Birden, yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı. Eski arkadaşına hemen bir not yazıp yolladı.

***

Aldığı teşekkür mektubu eski dost'u öylesine keyiflendirdi ki, öğle yemeklerini yediği lokantada çalışan garson kıza çok yüklü bir bahşiş bıraktı.

Garson kız hayatında ilk kez bu kadar çok bahşiş alıyordu. Akşam eve dönerken, her zaman köşe başında oturan yoksul adamın şapkasına bir teklik bıraktı.

***

Yoksul adam iki gündür doğru dürüst bir şey yememişti. Yüreği minnetle doldu. Karnı, belki de aylardır ilk kez böylesine doymuştu. Bodrum katındaki küçük odasına giderken keyfinden ıslık çalıyordu.

Islığı işiten bir köpek yavrusu soğuktan donmuş bir halde yanına geldiğinde onu da kucağına alarak bodrum kattaki odasına götürdü.

***

Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha kadar koşuşturdu. Gece yarısını birkaç saat geçmişken küçük köpek acı acı havlayarak uyandırdı yoksul adamı. Bir duman kokusu vardı odada. Adamla birlikte odadan dışarı çıkan küçük köpek havlamalarıyla tüm binayı ayağa kaldırdı. Başlamakta olan bir yangın herkesin desteğiyle söndürüldü.

***

Dumandan boğulmak üzere olan küçük çocuklar şimdi anne-babalarının kucağında gülümsüyorlardı. Ayırt etmeksizin ve herkese. Hüzünlü adamlara bile. Bir tebessümün sonucuydu küçük çocukların hala anne babalarının kucağında gülümseyişleri.

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Akıllı olmak önemli değil, önem arz edici olan "aklını" kullanabilmektir…