Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

YAVAŞ'IN YENİ PRENSİ!…

Ben de medyadan vakıf olum..

Denilene göre..

AK Parti kulvarından bir prens(!) ihraç etmiş!..

Erdal Celal Sumayataoğlu…

Biliyorum…

Bir çok okurumun zihninde, "isim" şimşek gibi çakmıştır..

Bu adam yabancı değil…

Tanıdık..

Sumayataoğlu..

Malum, Tarım Bakanlığı'nın "en tepe" isimlerinden biriydi!..

Özellikle, üç dönem Tarım Bakanlığı görevini yapan, sayın Mehdi Eker'in; görev süresinde, "ismine" vakıf olundu!..

O dönemde görev yaptı..

Şeceresinden gelen bilgilere göre!...

Mahareti yüksek biri..

Bakanlık envanterinde; "bir dizi" aldığı görev gözüküyor?..

Yani, bir koltukta, "çok makam!!!"

Müsteşarlık..

Hukuk Müşavirliği…

Ama en önemlisi Eker'in "sağ kolu" oluşu!..

Bakanlıktaki ikinci Prensi!…

***

Ancak, Eker sonrası, "ibresi" düşmüş..

Makam ve mevkiler, alınmış!

Yolsuzluk..

Usulsüzlük..

Gibi hakkında bir dizi gündeme gelen iddialar üzerine soruşturma açılmış..

Hatta ceza aldığı rivayet ediliyor!..

Bir iddiaya göre, yıllarca "kayınvalidesi" adına at yarıştırmış!..

İşte bu prens!!!..

Artık Mansur Yavaş'ın "prensi" olacak deniliyor?!

Ankara Büyükşehir belediyesinde…

O ne derse..

O kimi göreve getirirse..

O kimin hangi "işle" meşgul olmasını isterse; "karar" kılıcı o olacak?…

Vaziyet neyin hikmeti derseniz!..

Bu kadar şecereden sonra; soruya yanıt çıkmadıysa!..

Ne diyebilirim ki?

Ki seçim öncesi; " sahte imza!" hadisesi!..

Belki de, AK Partili değil, AKP'linin "güç işbirliğine" gidiyor..

Neyse!…

Ankara kulislerinde,

Diyarbakır'ın da semalarında iki gündür konuşulan; "Prens" transferi!

***

 

KESERİ AYAĞINA VURMAK!…

Ne yazık ki!..

Abdullah Gül'ün "siyasi serüveni de" bu minvalde, gidiyor…

Yanlış yerde.. Yanlış zamanda.. Yanlış bir konuşma metniyle huzura, arz etmek!…

İşte yeni bir hadise!.. "Yerel seçimlere" dair, Gül'ün fikri beyanı!…

Neler dedi? Nelerden bahsetti?.. Konuşma metninin muhtevası nedir?..

Doğru mu? Yanlış mı? Tespitler açısından bir fikir mülahazası olabilir mi?..

Hiç onlara girmiyorum!…

***

Benim "keseri ayağına" vurma dememdeki kasıt şu!…

Sayın Gül!..

Bu kadar yazılı medya var iken..

Bu kadar görsel yayın kuruluşu bulunurken..

Bu kadar, al banisi yüksek "yazar-çizer" ortada olurken…

Gide gide; OdaTv'ye gittiniz..

Gide gide, bu kuruluşun "başörtülü" yazarı Ayşe Baykal'a gittiniz!?

Ki siz!… Hesabını yapan.. Kırkı 40 yaransınız!..

***

Atılan her adımın; neye hizmet edeceğini sorgulayan birisiniz!..

Ve biliyorsunuz ki!..

Siyasetin kulvarı.. Politikanın genel ruhu..

Artık en ince hassasiyetle; "kim nerde" noktasıyla, mülahaza ediliyor!..

Kısacası!…

24 Haziran öncesi de, ki sonrası da!..

31 Mart öncesi de, ki sonrası da!…

Türkiye'nin siyasi "aksiyonunda" bir başrol beklentisi vardı?..

Ama; "kararsızlığın getirdiği" kararlar!…

Ne yazık ki, sürekli keseri "ayağa vurdu?"..

Güveni de.. Beklentileri de.. Liderlik "siyasetini de" hızla tüketen, olundu!…

Gümbür gümbür gelmek yerine.. Pata-küte, devrilme var…

***

KÜSTAH FRANSIZLIYA ÇAVUŞOĞLU SİLLESİ!

Ne büyük bir sille.. Ne büyük bir Osmanlı şamarı.. Oh ki, oh..

Göğsüm kabardı… Olmaz mı?…  Ne mümkün olmasın…!

İnanıyorum ki, gören de, izleyen de, okuyan da!..

Yani, 7'den 70'e herkes..

O hamleyi.. O konuşmayı.. O "ad bildiren" cümlelerin sıralanışını "gururla" takip etmiştir..

Eee; gurur duymamak elde mi?..

Keyifle, seyrettim.. En ince, ayrıntıyı, refleksi ve kelimeyi kaçırmadım…

"Huzur" verici.. Güven tesis edici..

Dile kolay.. Yıllarca AB'nin kapısında "köle" misali durduk..

El bence.. Boynu bükük.. Her söylenene "tabi ki efendim" denilen dönemler geçirdi…

***

İktidarlar.. Bakanlar.. Başbakanlar.. Cumhurbaşkanları…

AB'nin en sıradan ülkesinin parlamenterine bile…

Tabiri caizse "el pençe" duruldu!… Ağızlarına bakılırdı..

Ne derse; "ona göre" hareket edilirdi..

Hakaretlere.. Azarlamalara.. Enva-i eleştirilere, "hazmedici" bir karakterle, bakılırdı!..

Yalanlarını da.. Aldatıcılı ruhlarını da.. Sömürgeci fikriyatlarını; bile bile "sineye" çekerdik..

Sanki, el mahkum…

***

Hele ki, 24 Nisan gelince..

Bir korku.. Bir telaş.. Bir "mahcubiyet", evresi gelişirdi..

Suçluluk psikolojisi..

Hangi AB ülkesi.. Hangi Yahudi ve Hıristiyan ülke.. Ya da Siyonist İsrail.. Emperyalistler..

Kim, "Ermeni" hadisesini gündeme getirecek.. "Soykırım" deyip, boyunduruk taktıracak…

Ve pısırık bir karakterle; "sessizlik" olurdu?. Savunmaya geçilirdi..

Biz yapmadık.. Biz etmedik.. Demenin, uğraşıyla "medet" umulurdu!..

Karşı çıkılmazdı.. Eeeyy yalancılar denilmezdi..

Hadsizler.. Pişkinler.. Eli kanlı.. Yüzü vahşiler sizlersiniz; denilemiyordu!..

Asıl soykırım yapan..

Asıl insan haklarını ayaklar altına alan..

Asıl demokrasi düşmanı..

Asıl, milletlerin "kan emici" vampirleri sizlersiniz diyemiyorduk!..

Tek bir laf edilmiyordu..

***

Taki, "one minute" kadar..

Dönem değişti.. Türkiye eski kabuğunu attı..

Artık yeni Türkiye.. Artık yeni bir Türkiye akımı var..

Artık, özüyle hareket eden bir ülke yönetimi iktidarda!..

Velhasıl..

"Tarihi değişim", önceki gün bir kez daha "malum'un ilanı" oldu..

İşte Fransız Parlamenter Sonia Krimi'ye Çavuşoğlu'nun verdiği cevap!!!…

Krimi ne diyordu?.. "Ermenilere soykırım yapmışsınız!…"

Yani aynı, terane!.. Ancak Çavuşoğlu'nun cevabı!..

Hadi oradan seni Krimi..

"Soykırım ve tarih konusunda, Türkiye'ye ders verecek en son ülke, Fransa'dır…

Kendi karanlık tarihinize bakın…

Ruanda'da ne yaptınız? Cezayir de ne yaptınız?  Bunları unutmadık!…"

***

O kibirli.. O ukala.. O kendini beğenmiş.. O üstün sınıf sahibi olduğunu sanan, Krimi!..

Kuyruğunu kıstıran, sırtlan misali!.. Kaçtı…

Ha bir de, "demokrasi dersi vermeye kalktı!.."

Oradan da; "şamar" yedi..

Kendi hatası.. Kendi beceriksizliği.

Kendi bilgisizliğiyle, Çavuşoğlu'ma sözde "twitter" cevap vermek için, etiketleme yapmak istiyor..

Yapamıyor.. Yanlış isim yazıyor..  Sonra bunun üzerine, "engellendik" deyip, demokrasi eleştirisi yapıyor..

Sevsinler, demokrasi anlayışını!?..

***

Tabi şu hakikati da görmemiz gerekir..

Ki idrak etmeliyiz!...

Kabukları da.. Tabuları da yıkan bir sürecin merdivenlerini çıkıyoruz!..

Lakin!..

Bu hadsizlere.. Bu yüzsüzlere..

Bu tarih hainlerine verilecek "had bildirme ve ders!"…

Lafla.. Sözle.. İki kelimenin bel kırıklığıyla, olmaz!… Olamaz da!..

Biz.. Ancak ve ancak!..

Sosyal… Siyasal… Ekonomik…

Bu alanlarda, zerre-i miskal bir "takındı ve zafiyet" yaşamadığımız an!..

Hak.. Hukuk.. Adalet.. İnsan Hakları..Eşitlik!.. Yani; "yaşamın özgür ve hür bireyi" olma noktasında; "kaliteleşip, markalaşırsak.."

İşte o zaman; "hadsizlere" hadlerini ilelebet vermiş oluruz..

Neyse…

Hayli gururlandım.. Hayli keyiflendim.. Göğsüm kabardı…

 

***

EEE BE TEMEL!…

Temel!… Yine temel gibi konuştu..

Diyor ki…

"Çamlıca tepesinde, 60 bin kişilik camiye gerek var mıydı?"…

Yani; fuzuli o cami inşa ediliyor?…

Ne stratejik..

Ne iletişim..

Ne de taktiksel olarak; "kabul" görülür bir yani yok…

Şu hakikati "cuk" diye oturtuyor..

Özellikle, Temel gibi anlayıştaki siyasi doku açısından..

Denir ki?

Önce mücahit olurlar..

Sonra müteahhit olurlar..

Daha sonra her şeye "müsait" olurlar!…

Hele bir de yanına!..

Sol, sosyalist, seküler be namaz bir "ortak" almışsa!..

Vay ki vay..

İş "her yol" çıkara mubahtırlar ikmal olur!..

Yoksa camiye "gösterişin ibadet yeri" der miydi?!!!

Neyse!..

Denilseydi ki; "hangi parayla bu camii inşa ediliyor"…

O zaman; belki "bir haklılık" hasıl olurdu?

Ama; onu soracak akıl?

***

BÜYÜKÇEKMECE!…

Hadise kapsamlı.. Kumpas ise büyük..

Neyse!..

Partiler.. Özellikle "akıl mekanizması..!"

Vaziyete; yeni yeni vakıf oluyorlar..

O işin..

Sadece bir memurla..

Belediyedeki bir idareciyle; "işin bitmediğini"..

Yani, ana akıl, mülki idare" patentli!..

Eee; tecrübe konuşur..

40 mezrayı köy yapabilen..

Hayali muhtarlık..

Hayali ihtiyar heyeti..

Babadan, oğuldan, kardeşten "müteşekkil" muhtariyete "onay" çıkarabilen akıl…

İstanbul'da..

Büyükçekmece’de "seçmen kaydırma, adres oluşturma?"..

Yeni muhtarlıklar..

Yeni ikametgahlar oluşturma, tabiri caizse "çerez" misali!..

Ha gayret; bam, bam geliyor?!

 


Bu Makale 665 kere okunmuştur.