YKS SINAVI ADİL DEĞİL?…

Tartışma götürmez bir gerçek.. YKS adil değil..

Bir kere değil..

Milyonlarca kez "adil" olmadığını, haykırmak gerekir..

Ki olamaz da..

Hafta sonu "sınav" var..

2.5 milyona yakın öğrenci, bu sınava gerecek..

Mevcut sınavların "en büyüğü..."

Öğrencilere başarılar diliyorum..

Zihinleri açık olsun..

Allah yar ve yardımcıları olsun..

***

Gelelim; "sınavın adil" olmadığı hakikatine..

Şöyle ki..

Mezun olan adayların okuduğu okullar..

Öğretmenler..

Öğrencilerin, "eğitim" olanakları..

Araç-gereç temini..

Özel, devlet okullarının farklılıkları…

Varlıklı, yoksul misali!..

Aradaki derin çukur ve uçurumlar varken; "eşit soru  ve sınav" ne kadar; "adil" olabilir?

Ki sorular, herkese göre değil..

Hasılı kelam; "eğitim sistemi" kendi içinde adaletsiz!!

***

Yoksa; YKS'dan herkes memnun olurdu?

Öğretmen memnun değil..

Veliler memnun değil..

Öğrenci deseniz, hiç memnun değil..

Bir tek, memnun olan sistemin kendisi…

Gel de çık işin içinden..

Doğru, soru öylesine bir çetrefilli hal aldı ki; "cevap" zor..

Benden; "pes"..

Çünkü; "sisteminiz adil" değil!…

***

ERGANİ'YE MÜJDE…

Öyle ya!.. İlçedeki çiftçiler; "tedirgindi.."

TMO Ergani Şubesi "alım" yapmayacak diye..

Ki basına da yansıdı..

Neyse!..

Çiftçinin "sesi" duyuldu, müjdeli haber de geldi..

Kaygılar, tedirginlik "boşuna" denildi..

TMO Ergani'de alım yapacak…

Hem de son güne kadar; alımlar sürecek…

Tabi ki randevulu sistemle..

Çiftçilerimiz; "müsterih" olsun..

Kaygılar yersiz.. Yani, sıkıntı yok!…. Rahat, olunsun..

***

KÜRTLER VE KARADENİZLİLER!….

Bir tartışmadır yürütülüyor.. Partilerin "seçim" stratejilerine dair..

O da şu..

AK Parti, "muhafazakar Kürtlere" odaklandı..

CHP, Karadeniz seçmenlerine, motive oldu…

Yani; iki "kesimi" kendi lehlerine sandığa taşıma gayretindeler..

Peki mümkün mü?…

Doğrusu; pek de mümkün görünmüyor?

Çünkü, iki taraf ta bir hayli söylem ve eylemler karşısında "sükutu hayale" uğradı..

Onun etkisi..

Onun öfkesi..

Onun yarattığı travmatik hali; "atlatmaları" biraz zaman alır..

Ki mevcut zaman "az".. Yani; ne mümküniyet var..

Ama diyeceksiniz ki, "siyasi rüzgar.."

İşte o da; somuta bakar..

 

***

SENİNKİ DE, PİŞKİNLİK….

Bay Ekrem… Hiç.. Ama hiç, kıvırma…  Şu, Ordu mevzusunda; "haksızsın.."

Hemi de, yerden göğe kadar.. "Suçüstü" oldun..

Vaziyeti oraya, buraya da, taşıma..  Bahane de üretme..

Halk deyimiyle; topu da, taca atma..

Haftaları, tükettin, "laf" ebeliğin artık karın doyurmuyor..

Yani; "takke düştü, kel göründü" misali…

Nitekim, yaptıklarınla "kendini" ele verdin.. Ekrem bir "proje" imamıdır diye!

Şimdi.. Vip mevzuatına uymayan sensin.. Görevli, polislerle itişen, kalkışan sensin..

Küfürleri saydıran… Valiye hakaretlerde bulunup, ""it" diyen yine de sensin…

Vaziyet, görüntülerle sabit ve aleni… Ama hala da, "sütten çıkmış ak kaşık" misali, debeleniyorsun..

"Algı üretimiyle", kendini "zeytin yağı" misali su yüzüne çıkarmaya çalışıyorsun..

***

Neymiş!… Akla ziyan bir gerekçe sunarak, diyorsun ki.. O da; haftalar sonra "kim akıl" verdiyse..

Basın açıklaması yapıyorsun.. Bula bula, diyorsun ki..

"Vali bize tuzak kurdu.. Bizden özür dilemelidir.."

Hoppala, demezler mi?… Der demez, insan "bu ne pişkinlik" diyor…

"Özür"beklerken, özür dile fikriyatı, "bu kadarına da pes" dedirtiyor..

Yapman gereken neydi!…

"Ben halk adayıyım" demendi.. Halkın nerdeyse; "ben ordayım" demen gerekmez miydi?

Kılavuzuna da, "bu olmadı" demen, gerekirdi..

Israrcılık.. Zorlama.. Tepkisel bir atmosfer yaratıp, gerilmenin manası var mıydı?

Yok.. Hele bir de, Özcan Aygün'ün o, "pervasızca" kullandığı ifade..

Trabzon ahalisine; "Pontus" demesi!.. Bunlara karşı durman gerekirken; sergilediğin tutum!…

***

Şu; ortak yayına dair "una ip serme" halin.. O da ayrı bir garabet aldı..

Kozları paylaşalım diyen sen.. Hodri meydan diyen sen..

İşte, demokrasi budur deyip, "Haydi Binali çık karşıma" diyen yine de sen..

Karşı hamle gelince.. Evet "varız" denilince.. Binali; "kim olursa olsun, vız gelir, tırıs gider" deyince..

Ki iki parti, "ortak yayını" protokole alınca.. Moderatör, tespit edilince..

Yani; iş ciddiye binince.. Resti "görünce" bu kez, "u" dönüşün neyin nesi?…

"Bana ne banane" demeler..

Yok, Binali soruları istemiş..  Yok; bir tuzak var..  Yok kumpas kurulacak?

Bir dizi "kaçışa" kamuflaj üreten bir fikriyatla "suyu bulandırman" var..

***

Netice itibariyle!..

Yıldırım'ın ifadesiyle; "basitlikti.."

Derim ki; "bu pişkinlik, bu ipe un serme" halini, kimse artık yutmaz.

Ki yutmuyor… Çünkü bu halk "aptal" değil… Her şeyin farkında… Belki ilk etapta; "bu adamda" bir şey var, diye kanabilir..

Ama; eleğinden "geçilmediğini" görünce, yerin dibine sokar..

Ki o kişi; "ne yapsa" bel çıkmaz.. Velev ki, ağzıyla kuş tutsa bile..

"Bu adam bir şey etmez" der!… Yani; "Ekrem" aranan "kan" değildir..

Ki düne kadar; "bir şeyler olabilir" diyendim..

Artık değil..  Çünkü; "bir dediği, diğerini" tutmuyor!!!..

***

 

SİYASET DERBİSİ OLACAK MI…

Sizce!!!.. İki saat içerisindeki, görüntü.. Yüzdeliğe vurunca.. Özellikle, Ekrem bey'in; "soru" polemiği..

Yani "Binali soruları peşin istedi" çıkışı..

Vaziyeti, "yüzdelikten" düşürdü..

"Olacak" oranı yüzde, 70..

"Olmayacak" oranı yüzde 30…

Seçim sonuçlarına "siyaset derbisinin" etkisi ne olacak, sorusuna yanıt ise..

Yüzde yüz; "kaderi" belirleyecek?…

Yani, çizgi ince ve pamuk ipliği misali!..