Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

BELEDİYEDE HİZMETLER DURUR, AMA SULAR DURULMAZ!

Doğru işe ne hacet!

Öyle..

Biliyorum diyeceksiniz ki; "vecizeyi" tahrip ettiniz…

Doğrusu..

Doğru söze ne hacet..

Evet, durum böyle..

Ama söz değil; "iş, icraat" olduğu için, "kelime" değiştirdik..

***

Velhasıl!

Mesleki ilkemiz şudur..

Doığru söze..

Doğru işe..

Hakikatin teşekkülüne "diyecek" bir şeyimiz olamaz..

Olsa da..

Tebriktir..

Şapka çıkarmaktır..

Övmektir..

Sahiplenerek, "onun" örnekleşip, sayısını artırmaktır!

***

Ama!

İş gayrihakikate sahipse..

Yanlışlık varsa..

Hak..

Hukuk..

Adalet..

Ve insani vasfı içermeyip; "olumsuzlukları" ihtiva ediyorsa...

Tekil de olsa...

Çoğulda olsa; "gözümüzü" kapatmayız..

Sessiz kalmayız..

Ki, "üç maymunu" oynamak, ne kitabımızda var...

Ne de inancımızda var...

Çünkü, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır?"

***

Okuyucularımız..

Hele ki müdavimler bilirler..

Fazla da anlatmaya gerek yok..

Mevzua gelirsek…

Büyükşehir Belediyesi; "ne yazık ki" yanlışların dehlizinde yüzüyor…

Şu son aylardaki durum…

Özellikle Kayyum'un altıncı ayından sonraki, "süreç" akla ziyan!

Enva-i olumsuzluk vaki…

Tabiri caizse, "hizmetler" dursa da "sular durulmaz" bir noktada!?

***

Makam...

Mevki...

Yönetim…

Görev liyakatlığında, elzem olan "doğru" işler yapmaktır...

Eğer ki değilse…

Kavga.. Gürültü.. Şer..

Caddeleşmek…

Yönetimdeki "kaotik" ortam, kaçınılmazdır..

Nitekim hal-i hazırda vakalar silsile misali..

Son kavga..

Genel Sekreter ve Yardımcısının "yumruklaşması!?"

Gazete manşetlerine konu oldu...

***

Tabi salt bu değil...

Kurumun diğer birimlerinde...

Bağlı genel sekreterlikler de de vaziyet aynı...

İç çatışma…

Kriz…

Lakin hepsinin nedenler zincirine bakıldığında; "çıkar çatışması..."

Bir makam..

İki rant temini…

Geçmişte; "benzer" durumlar vaki idi...

Ancak, "kayyum üzerine kayyum" atama, ya da "operasyon çekme" olarak değildi…

Başkan derdi...

Alt birimdekiler, "eş başkan" komutasında, işi yaparlardı..

Ama şimdi; "kayyuma kayyum, atanmışa kayyum" organize ediliyor..

***

Kavgaya..

Gürültüye..

Yumruklaşmaya döner isek!

Galiba…

Sesi..

Kokusu..

Yarattığı gürültü, Ankara'ya kadar "ulaşmıştır…"

Yoksa…

Kayyum Cumali Atilla…

Ankara'ya çağrılmazdı, kendisi gitmezdi?

Gitti..

İçişleri..

Başbakanlık..

Cumhurbaşkanlığının "üçgeninde", mekik dokudu...

***

Sanırım...

Aldığı uyarı...

Gelen tepkiler…

Oluşan eleştiriler üzerine; "kayyum" artık, tepe bakışı değiştirdi..

Sosyal…

Beşeri ilişkiler...

STK'lar…

Muhtarlar…

Odalar...

Kanaat önderleri isimleri altında; "bir dizi" görüşmeler başlattı...

Belediye "sosyalleşiyor" diye...

Hani bir söz var; "inanalım mı?"

Takdir kent ahalisinin..

***

Kocaeli..

Trokyalar..

Tiranlar…

Ismarlama haber..

Siparişli köşe yazıları..

Aklama, paklama, şiirleştirme gibi; "senaryolu" neşriatlara girmeyeceğim..

Çünkü, enva-i pislikler içeriyor..

Ki, daha önce uyarmış, ensesi kalın olanların, göbeği şişiklerle "neler icra ettiklerini" yazmıştım…

İstanbul-Diyarbakır…

Ankara-Diyarbakır..

Kocaeli-Diyarbakır, "istikametine" dikkat çekerek!

Şu anki sosyal medyadaki mevzuu…

Derler ya; "Çarşambanın gelişi Perşembeden bellidir" sözüyle, bildirmiştim…

Birileri birilerini "pazarlar!"

Ucunda ülkeyi, milleti, şehirleri "hasım görme, birbirine düşürme" olsa bile...

Kirli rant...

***

Neyse!

Belediye'de vuku bulan hadiseler..

Hele ki, yanlışların çokluğu "mızrak çuvala" sığmaz misali..

Sığmıyor..

Taştıkça da taşıyor..

İşte, KHK kapsamında ihraç edilenler..

Kayyum tarafından "işlerine" son verilenler…

Yerlerine alınanlar..

Yeni tahsis edilen kadro ve çoğaltılan personel sayısı!

KHK'nın izahı olabilir..

Ama, 2 ay önce işe alınan 140 kişinin…

İki ay sonra, 70'inin işten çıkarılması, kapı önüne konulması!

"Neye dairdir?

***

Yoksa..

Hakikatin tasviri mi?

Öyle ya..

Ahali ne diyor; "Belediye birilerinin" çitliği misali..

Ki öyle..

Yoksa..

Birileri..

Ya da tepe abilerin dedikleri, halkın dilinde olmazdı..

Ne deniliyor?

"Verilen listenin dışında isimler oldukları için, işten çıkarılmışlar?"

Yani, çifte liste çatışması!…

***

İstifaları istenen..

Ya da "istifa" dilekçesi alınanlar..

Gerekçe ne?

Kayyum'la "uyumlu" çalışmadıkları için mi?

Yoksa, "bazı işlere" itiraz ettikleri için mi?

Çünkü gürültü büyüyor..

Lakin, birileri her yönüyle olup-bitene "kral çıplak" çığlığını atacak ama kime "güveneceğini" bilmiyor..

***

Neyse!

Kış mevsimine girdik..

Yağışlar başladı..

Ki kar yağışı an meselesi..

Metoroloji "ikaz" ediyor..

Ancak, "altyapı" daha şimdiden "sinyal" veriyor..

Özellikle; Melikahmet tam bir "veryansın" bölgesi..

Yollar..

Caddeler..

Ulaşım her yönüyle; "çıkmaz sokak" misali, geçit vermiyor..

Sahi, Batıkent kavşağındaki "köprülü kavşağın" hal-i durumunda bir değişiklik yok..

Köprü rampaları çıkılmaz!

Bırakın, otobillerin, kamyonların, otobüslerin buralardan geçişini..

Ne mümkün ki; "tekerlekli sandalye" mahkumu engelli vatandaşın geçebilmesi?

Dedik ya "belediyede hizmet durur ama sular durulmaz!"

***

NE DE ŞAŞIRAN VAR…

Çok…

Ki öyle böyle çoklar..

Ama..

Bu çoklar "bildiğimiz" çoklar değil..

Saf..

Temiz..

Bilmeyen..

Vaziyetin ikmalinde; "sende mi" diyenler değil!

Ya ne?…

Vaziyet şu...

Bu çoklar..

Saflığı..

İyi niyeti..

Bilmezliği..

Algı operasyonuyla, "tinetli" karekter icra eden; "çoklardır!!!"…

***

Bukalemun misali..

Renkleri de..

Düşünceleri de..

Karakterleri de..

İlkeleri de..

Varlıkları da sürekli; "pisliklerle" vaki..

İşte bu pislikler…

O dediğim; "çoklar" hanesindemi şaşıranlar…

Diyorsun ki…

FETÖ CIA'in "maaşı!"

Türkiye...

Ortadoğu...

Ve küresel dengede; "iş bitirici" tetikçi!

Hadiseleri "zincirleme" aktarıyorsun..

***

Ama bakıyorsun!

O çoklar..

Arzı endam etmiş "yok ya" diyor..

Olur mu?

Olmaz mı?

İkilemi üreterek; "hakikati" kamufle ediyor..

Gizliyor..

İş, "bulamaca" döndürülerek, "saptırılıyor!"

***

Sıralıyorsun!

Türkiye'nin son 10 yılda yaşadıklarını..

En tazesinden, en bayatına kadar..

O çoklar..

Yine aynı düşüncenin, "savunucu" olarak, "yok ya" deyip, "şaşıran" modunda..

PKK..

DHKP-C…

DAEŞ…

TİKO…

Bu örgütler; "ittifak" çemberinde…

"Saf tutuyorlar!"

İş havale ediyorlar..

Biri diğerini; "koruma ve kollama" gayretinde!…

***

O çoklar…

Aynı stratejiyle; "şaşıran" konumla!

Kamuoyunu "şaşırtıyor!"

Yok daha neler diyerek...

İşte son, hakikat!

FETÖ'nün CHP ittifakı..

FETÖ'nün HDP ittifakı..

FETÖ'nün Soras işbirliği..

Hele ki, İyi Parti'nin sahaya sürülüşü!

Bunlar; "aynı mutafağın" ürünü…

Vakalar silsilesinde; "kep düştü, kel göründü" misali!

Vaziyet vücut buluyorsa da!

Ne kadar çok şaşıranlar var ya…

***

Son günlerde..

Bu minvalde; "şaştık" diyorlar!..

Yok ya olmaz..

Yok ya bu yapmaz…

Yok ya kumpas bu…

Gibi; "şaşıranı, şaşırtanlar" olarak faaliyet içindeler..

Ama bilinen gerçek şudur ki…

Hepsi; "aynı membaın" ürünü!

İktidar hasmı!

***

 

İşte, Zarrab vakası…

İlk gün ifade etmiştim..

Zarrab..

Türkiye'nin "iç mevzuatında" vahim bir olay..

Enva-i "tartışmayı" içeriyor..

Suç..

Suç nevileri..

Kafa-kol ilişkileri..

Mesele; "iç mesele"..

Ama, "ulusal menfaat" düşünüldüğünde…

İşin rengi ve mahiyeti değişir..

Çünkü; "Ülke" kazanımı var..

***

Ne yazık ki..

O çok şaşıranlar var ya!..

Aynı pozisyonla..

Ülkenin iktidarına..

Cumhurbaşkanına..

Devletin bizatihi kendisine; "vay be" şaşırdık!! diye şaşırtıyor..

***

Türkiye..

"Türk Vatandaşı olan Zarrab'a" sahip çıktığı için..

Sağlığını sorduğu için..

İki kez Nota vermesini…

İçlerine sindiremedikleri gibi..

Saldırıyorlar...

Muhalefet..

Yavru muhalefet..

FETÖ gibi..

ABD gibi..

Emperyalist siyanistler gibi; "yerme, vurma, provoke" etme muhalefetiyle, saldırıyor..

***

Yaparken de..

Salyalarında, "şaşırtır" diyorlar…

Ama..

ABD'nin FETÖ elemanına sahip çıkmasına..

Pensilvanya'da Gülen'i ağırlamasına..

Elçilikteki "ajanın" varlığına..

Türkiye'ye uyarı üzerine uyarı yapmasına..

Almanya'nın, "illegal örgütlerin" tümüne kucak açmasına..

Ağırlamasına..

Yem vererek beslemesine..

Şaşırmıyorlar…

Şaşırdık, çok ama çok şaşırdık; "demiyorlar?!"

***

Eee…

Bu çok şaşıranlara..

Söylenecek söz çok..

Ama..

Ağzımızı bozmadan, söylecek sözum olmalı…

O da...

Edepsizin..

Şerefsizin..

Eziğin…

Onur yoksununun "şaşırmışlığı" düşünülemez!

Olursa..

Onun alenice; "haysiyetsizim" demesi olur…

 


Bu Makale 1235 kere okunmuştur.