BİR NASİHAT

Kime mi?..

Elbette ki, AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan adayı kayyum Cumali Atilla'ya..

Diyorum ki...

Kayyum döneminde yaşadın..

Ki travmatik bir "ruhla..."

Alabora misali…

Çünkü, "davul boynunda, tokmak başkasının elinde" idi..

Ne görevlendirme..

Ne yetkilendirme..

Ne de, "kadro" oluşturma gibi karar kılıcı bir durum..

Oluşmadı..

Bilakis sürekli "himmetlik" söz konusu!...

Ama şimdi, seçime giriyorsun...

Büyükşehir adayısın..

Seçimin kazanımı da, kaybı da; "iki yönlü bir bağlantı" var..

Kazanım başkasına..

Kayıp sanadır..

Onun için; "sen sen ol…"

Bu süreçte..

Bu siyasi aksiyonda, "davulu" boynundan çıkar…

Ki "tokmak senin elinde olsun?"..

Yoksa!..

Troykalar..

Troller..

Hacı abiler..

1 Nisan sabahı; "fena bir renk" değişikliğine giderler…

Eee, onu da artık sen düşün!…

***

 

CHP'NİN "SİYASİ AHLAK" KUMBARASI!…

Milletvekilleri..

Parti yönetimi..

"Fon müessesesini" oluşturmuşlar..

Yani kumbara..

Partililer "buraya" bağış ve para aktarımında bulunacak...

Hatta aylığa bağlanan var..

Peki, gerekçe!..

İktidara..

Siyasi rakibe…

Parti yönetimi..

Kemal Bey..

Başkanvekilleri..

Milletvekilleri, "istediği şekilde" konuşabilsinler..

"Muhalafet" yapabilsinler..

Biliyorum, diyeceksiniz ki, "bunun parayla" ne alakası var..

Zaten isteyen istediğini söylüyor..

Bir "yasak mı var?"..

Yeter ki, "söylediği" ahlak kuralları içerisinde olsun..

Küfür olmasın..

İftira olmasın…

Halkı ve ülkeyi "terörize" edici, bir atmosfere sokmasın..

Kin, nefret yaratmasın..

Haklısınız!..

Ama velakin; "CHP'nin bu fonu" bu amaca hizmet etmiyor..

Neye derseniz!..

Hizmet alanı; "siyasi ahlaksızlık..."

Hakaret edecek,

Yalan atacak,

İftira edecek "açılan davanın" tazminatı da; "bu fondan ödenecek?"…

Baksanıza, sadece "Manda adası" iftirasının bedeli..

1 milyon lira…

Erdoğan ve ailesine; "bu kumbaradan" ödenecek?..

Ki daha ödenecek çok!…

Ne diyorum..

Ah şu "siyasi ahlak yasası"  var ya!..

Bi çıksa..

Biliyorum ki, ülkemiz "süt liman" olur..

Ne terör..

Ne şiddet..

Ne de enva-i ahlaksızlık…

Zerre-i miskal kalmaz!..

Ama nerde o "siyasi ahlak'ı benimseyen" siyaset?

Ne yazık ki..

İşte o bir türlü; "ikmale" gelmiyor..

***

 

İŞTE REST ÇEKİŞ BU!…

CHP'nin "kalesi" İzmir'den..

Kılıçdaroğlu'na..

Derler ya; "tarihi" bir siyasi sille "resti" geldi..

Kimden mi?…

Üç dönemdir İzmir'i yöneten; Aziz Kocaoğlu'ndan..

Parti merkezine gitti..

Kemal Bey'in karşısına geçti..

"Bi saniye, siz İzmir'i kaybettirmek mi, istiyorsunuz..

Buna izin vermem..

İzmir'e "bir ilçe belediye başkanını" aday gösteremezsiniz..

Tunç Soyer de kim?…

Ben açıklamıştım; "aday olmayacağım" diye..

Ama siz; "bunu yaparsanız" ben aday oluyorum.."

Nokta koyup, kapıyı kapattı..

Peki şimdi ne olacak?..

Galiba Zeybekçi'ye karşı; "Kocaoğlu" kazı olacak?…

Bakalım, CHP "ipten döner mi?"..

Ama!..

Kocaoğlu'nun çıkışı, "işte siyasi rest bu" dedirtiyor..

Partiyi..

Seçmeni..

Hele ki, İzmir'i iyi bilmek lazım!..

Ankara'dan göründüğü gibi değil..

Tıpkı, Diyarbakır'ın Ankara'dan görüldüğü gibi olmadığı gibi!

***

 

HATIRLATMA…

Ey CHP kurmayları..

Parti sözcüsü..

Kemal Bey'in danışmanları..

Uyumayın be kardeşim..

Baksanıza, Genel başkanınıza..

Gök ile G..T'ü "birbirinden" ayırt edemiyor..

Bir hatırlatın..

Gök ayrıdır.

O dediği G…T ayrıdır..

Duydum ki..

Mansur Yavaş ricada bulunmuş..

Demiş ki..

Allah rızası için; "Kemal Bey" tanıtımda beni anons etmesin..

Yavaş yerine; "şak'lar, "mak'lar" biteriz..

Aman ha!..

Eee.. Haksız mı?…

Muharrem İnce halen üzerinden atamadı; "Gel Buraya Muharrem'in" etkisini!..

***

 

ÖYLE Mİ?...

Şimdi..

Yüksek Seçim Kurulu'nu "yok" göreceksin..

"Güvenmiyorum" narasını atacaksın..

Seçmen kütüklerine dil uzatacaksın..

Şaibe var..

Hile var…

Adres taşıma var deyip; "güvensizlikle" itham edeceksin..

Sandığa..

Sandık güvenliğine..

Hatta müşahitlere bile; "güvenim yok" diyeceksin!…

Ve tüm bunları; "seçim malzemesi" yapacaksın..

Sonra da!..

"Ben seçime giriyorum..

Bana oy verin…

Ben kazanırsam, şu olur, bu olur.."

Peki, sormazlar mı?…

E bee şuur fakiri..

"Sen bize güvenmiyorsun, biz sana nasıl güvenelim!…"

Güvenmeyene, güvenilir mi?…

Ne mümkün?

Zaten peşinen "kendini yok hükmünde" ilan etmişsin Bay kemal!…

***

 

NE DEMİŞTİM?…

ABD'nin başındaki zevatın; "askerlerimizi çekiyoruz" beyanına..

"Ağam bizimle eğleni?"..

Yani, karamanın koyunu sonra çıkar oyunu diye!?.

İşte oyun..

İşte ABD zihniyeti..

İşte Ortadoğu'daki siyasilerin gafletleri..

Hep; "hayduda yem olmak?"

 

Bİ HUZUR VERİN YA!..

Atatürk…

Bu kadar "kendinden" söz edilmesi..

Her daim, "polemik" konusu edilmesi...

Şu liderle..

Bu isimle..

Tarihten..

Ya da günümüzden "isimlerle" muhakeyese edilmesini ister miydi?!…

Sanmıyorum..

Öyle inanıyorum ki, "bu günleri" görseydi…

"Atatürk" deyip durana..

Kemalizm'i "bir kudret" sayana..

Hele ki, "ismi üzerinde" bir menfaat teminine gidene…

Dahası!..

İsmi zikredildiğinde, "yüzünü buruşturana"

Ne derdi biliyor musunuz..

Alayını "tükürük yağmuruna" boğardı..

Ve söyleyeceği tek söz olurdu..

O da şu..

"Yürüyün gidin be..

Bi huzur verin yahu..!" derdi..