BİTMEYEN OKULUN ÇIĞLIĞI!!!…

İlk duyduğumda inanamadım..

Kendimce..

Hangi çağdayız?…

İktidar kim?…

Bir köy okulu, 7 "yılda" bitirilemez mi?

Vali..

İl Milli Eğitim Müdürü..

İlçe Kaymakamı..

İlçe Milli Eğitim Müdürü…

Müteahhit..

İşin kontrol, kurumu?…

Bunlar…

7 yıldır "kış uykusunda mı?..."…

Vaziyetten "be haber mi?…"

Beri yanda…

Okul'un "yarım bırakıldığı" Karacadağ köyü sakinleri..

Onlar…

Neden "sessiz, neden ketum" kalmışlar…

Kimse..

Siyasileri..

İlgili ve yetkili zevatı uyarmamış mı?

Kapı çalmamışlar mı?

Şikayet..

Serzeniş..

Hak arama gibi bir mekanizmayı işletmemişler mi?…

Müteahhidi sorgulamamışlar mı?

Ve daha birçok soru, "beynimde" çakılı kaldı…

***

Sonra, irdeledim ki?

Meğer..

Hindistan'daki "sağır sultan" bile duymuş..

Amma velakin; "çözüm üreten" olmamış…

Düşünün…

4 Vali değişmiş…

Ki sorumlu Vali Yardımcıları iki kat değişmiş…

Kaymakam deseniz, 4 kaymakam eskitilmiş…

İl Milli Eğitim Müdürü 3..

İlçe Milli Eğitim Müdürü 5…

Gelen-giden gibi…

Değişmişler..

Atanmışlar..

Görevlendirmişler ama zerre-i miskal; "mevzuya" eğilim gösterilmemiş…

***

Önceki gün, bize yansıdı..

Ki gazetede yer aldı..

Merkez Bağlar ilçesine, 22 kilometre uzaklıkta "bir köy okulu inşaatı!"..

Karacadağ eteğinde..

Alatosun Beldesi..

Ahmet Karacadağ..

Ki, Alatosun Eski Belediye Başkanı..

Yaşananları şöyle anlatıyor..

Okul'u bir hayır sever yapıyordu..

Onun desteğiyle; "inşaata" başlandı..

Zemin ve iki kat inşa edildi…

Sonra, "o hayırsever" maddi sıkıntıya girdi…

İflas etti denildi…

Para olmayınca, "müteahhit de" kaçtı!…

İş öyle durdu…

7 yıldır böyle…

Çalmadık kapı, gitmedik makam bırakmadık…

Sonra önümüze; "tapu sorunu" getirildi..

Arazi belediyeye ait imiş?

Hibe olmadı..

Cüzi bir fiyatla satış yapıldı..

Ama buna rağmen çözüm yok..

Mevcut okul ihtiyaca cevap vermiyor..

Muhtarlığa bağlı, 13 köy var..

Bine yakın öğrencimiz bulunuyor..

Ders görülemiyor..

Sınıflar tıka basa dolu..

Küçük bir masrafla; "binamız" bitirebilinir..

Ama kime gittikse; "eli boş" dönüyoruz..

Eğitimsiz bir nesil istemiyoruz..

Çocuklarımız okusun..

Gençlerimiz cahil kalmasın istiyoruz..!"

***

Özetle…

Vaka "eğitim" olunca, akan sular durmalı..

İlgili ve yetkili makamlar..

Ki öyle inanıyorum, bu yazıdan sonra "hassasiyet" göstereceklerdir..

Özellikle..

İl Valisi Hasan Basri Güzeloğlu..

İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Aslan…

Ve tabi ki, Bağlar ilçe Kaymakamı…

Anlatılana göre..

Çok cüzi bir ödenekle "yarım bırakılan" bina tamamlanarak, eğitime kazandırabilinir…

Çağrım…

Kayyumlar "bir hamle, bir jest, bir müjde" ikmal edemezler mi?

Ha gayret!…

 ***

GÖKÇEK SAĞLAMCIDIR...

Bir önceki yazımda; demiştim!

Melih Gökçek… Sağlamcıdır… Öyle "istifa ettim, ayrılıyorum…"

Görülen lüzum… Sağlık… Ya da "kendimi şu işlere artık adıyorum" demez!

Siyasetin kurdu… Pir olmuş… 23 yıl Ankara'yı yönetmek…

ANAP… DYP… CHP…

28 Şubat’ları da, hatırlayarak!

Ne "evreler" geçirmiş biri; iş ucuz değil.

Nitekim.

İki gündür medyaya bakıyorum… Dediklerim konuşuluyor…

Gökçek…

Konuşturduğu "dedektiflik" döneminde, topladıklarını…

Şimdi; "koz" olarak servis ediyor… Yani, "sağlamcı"!

***

Neyse…

2018'in başına kadar kesin bilgi…

Gökçek…

Belediye Başkanı olarak; "işi" yürütecek…

Çünkü "alternatif" isim; uzlaşması sağlanmış değil…

Sağlansın…

Melih o isimle, "arz-ı endam" ederek, İşte Ankara'nın "Başkan adayı" diyecek…

Ve böylece; "2019 sonrası", tek haneli numarayı kapacak…

3 mü olur, 4 mü olur?

Onu, 2019'a dair; "sandık sonucu" söyleyecek…

***

YİNEMİ O LAF…

Baksanıza!…

Yine aynı o klişeleşmiş ifade..

Ki anlam..

Ve kavramsal yönde artık; "içi" boş..

Üflenen, "balondan" öte..

Neymiş..

Özellikle, "Melihçiler..!"

Ki, Melih'i "sevmeyenler" dahi..

Kılıçdaroğlu dahi, diyor..

"Seçilme gelen, seçimle gitsin..!"

İyi de..

Nice Başkanlar görevden alındı..

Nicelerine "kayyum" atandı..

Niceleri, "istifaya" zorlandı..

O gün..

Kimse konuşmuyordu..

Şimdi iş Melih olunca mı, "klişeleşmiş" ifade..

Azıcık dürüst olun..

Siz değil miydiniz ki…

Başkanlık koltuğu "saltanat" koltuğuna döndü..

Baba'dan oğluna diye..

Çeyrek asırdır o koltukta; "Yetmez mi?" diyen kimdi..

Sanki…

O koltuklara "aday" gösterilen..

Seçim için; "tercih" edilenlerin gelişi..

Öyle "meşhurmuş ki.."

Gidişleri de "meşru" olsun..

Yok…

Taze bitti..

***

KEŞKE HEP OLSAYDI…

Şimdi…

Şu hengâme içerisinde, güzel tablo göz ardı edilir mi?

Edilmemeli…

Çünkü "ihtiyaç" duyulan bir tablo…

Özlenen…

Yarınlara dair "beklentileri" ümitleştirendir…

Evet…

Başbakan Yıldırım ile Kılıçdaroğlu görüşmesi…

Kısa da olsa…

1 saatlik de olsa…

Bir araya gelmeleri…

Ki "Memleket meseleleri" konuştuk demeleri…

Önemli…

Keşke diyorum ki…

Yıldırım…

Bu faslı, diğer parti liderleriyle yapsa…

Mecliste temsil edilen…

Mecliste temsil edilmeyen…

Kim varsa…

Şöyle ayda bir; "istişare" heyeti noktasında bir araya gelinse…

Memleket "meseleleri" masa yatırılsa…

Artılar…

Eksiler…

Yapılması, yapılmaması gerekenler "belirlenir" ortak akıl oluşturulsa!

Ne olur?

Vaziyetin "kaybedeni" olur mu?

Sanmıyorum.

Bilakis, "kazanan" iktidar olur; Ülke ve millet olur…

Reis de bunu yapmalı…

Ayda bir…

***

ABBAS YOLCU…

Duydum ki…

Bizim…

Şu edepsiz…

Had bilmez…

Burnu havalı…

Akçe düşkünü…

Makam sarhoşu…

Koltuk bağımlısı, Abbas var ya!..

İşgalci..

İşte o yolcu imiş?…

Kesin kez diyorlar..

Geldiği gibi; "gidecekmiş?"

Yol hazırlığı yapıyor…

Tıpkı, diğerleri gibi.

Derler ya..

Bağırsanda duymaz ki…

Kendi düşen ağlamaz..

Maalesef..

Korkunun ecele faydası yok...