ÇANTACI REKTÖR ADAYI!

Halk deyimiyle…

Bir yaşıma daha girdim…

Nasıl bir uyanıklık hal-i bu?

Öyle ya!

Çantacı vekil adayları…

Çantacı belediye başkan adayları…

Hatta, parti il başkanları dahil…

Ama çantacı "bir rektör adayı" ilk…

***

Ne diyelim?

Burası; Türkiye her an her şey olabilir..

Hele ki, Diyarbakır'sa…

Vaziyet, "olağandışı"

Her şey olabileceği gibi "çantacı Rektör adayı" da olabilir?..

Ki, nitekim oldu…

Tarihe not düşüldü…

İlk örnek diye…

***

Hasbelkader, nüfus kütüğü Diyarbakır..

Sonrası malum..

Hep, başka coğrafyalarda yaşam..

Bir gün gel; "doçentlik" için, eş-dost ahbap ikmali ile amacına ulaş..

Sonra, "çek git.."

Burada "ekmek yok" diye…

Nasıl olsa, "amacıma ulaştım.."

***

Bilahare seneler sonrası..

Eline çantanı al..

Bir kaç, "eski tanıdık" topla..

Haber ver..

Arz-ı endamla; "Ben de, Rektör adayıyım" de..

Diyarbakır'ın yarınlarına..

Bir nesil "yetiştirme" adına, arz-ı endam et…

***

Sahi..

Sizce sormazlar mı?

Eeeebe dostum..

Düğünümüzde yoksunuz..

Cenazemizde yoksunuz..

Havamızı solmamışsınız..

Yaşadıklarımızı "yaşamamışsınız.."

Şehirden, üniversiteden, "ıraksınız.."

***

Bunları da geçelim..

Çantacı vasfına..

Bir de, "icazet" ekler halin zaten ayrı bir travma!

Önüne gelene..

Konuştuğun kişilere, "caka satıyorsun"

"Ben icazetimi aldım"

İsim zikrederek diyorsun ki, "Reis bana git aday ol, işin tamam!"

 ***

Velhasıl!

Hal-i vaziyetin neyi ikmal ediyorsa..

Kadim şehir Diyarbakır..

Kendi "hayat" tecrübesinde, hakikatlerin artık farkında..

Çantacı mı?

İcazetli mi?

Ya da "çok değişken mi?" her ne isen..

Bilesiniz ki, vaziyetinizden haberdar…

***

Diyarbakır yine biliyor ki…

12 Temmuz'dan sonra, "sırra kadem" basacaksın...

Bir daha, "işin olursa" Diyarbakır'a ancak uğrarsın…

Aksi takdirde; "görünmeyeceksin"

Anlayacağın…

"Çantacı aday" pek de, makbulümüz değil..

Üniversite "ne kadar" kafa karışıklığı içerisinde olsa bile; "önünü görecek" haldedir…

***

BU KARENİN DEŞİFRESİ…

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "iftar sofrasından" yansıyan bir kare..

Güneydoğu'dan "çağrılanların" katıldığı, iftardan…

Ki basına da yansıdı…

Hürriyetten Abdulkadir Selvi, "karenin" muhtevasını yazmış..

***

Diyor ki..

Bu kareden çıkan tartışma konusu; "Belediyelere Kayyum.."

Yazdığına göre…

AK Parti'yle "git-gelleri" olan..

7 Haziran ve 1 Kasım arası, "saf değiştiren" eski Bakan..

M. Salim Ensarioğlu…

İftara katılanlardan..

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a…

Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Ziya Sözeni göstererek…

"Beni Diyarbakır Belediyesi'ne kayyum olarak atasınlar, ben sonucuna katlanıp, 1 ay içinde şehit olmak istiyorum" demiş…

Ensarioğlu da; "Ben de, Şehit olmaya ne gerek var. Beni atasınlar… 2 yıl boyunca halka hizmet edeyim…

Halk bu hizmeti görüp, 2 yıl sonra beni seçsin"

Yani, "Kayyum" olmaya adayım…

***

O gülüşmenin yansıyan karesi ve diyalog; böyle..

Selvi, bir ayrıntıyı daha aktarıyor..

Yine, M. Salim Ensarioğlu'ndan… Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iletilen bir not…

"Farc modeli" önerilmiş..

Örgütle görüşülmeli diye..

***

Ki, bölge halkı..

Hep ifade ediyor, bir kez daha ifade edelim..

Çatışmalar.. Operasyonlar olabilir..

Sürer de.. Adı üzerinde, "terör"

Ama önemli olan, sorunun çözümüne dair irade ortaya koyabilmek..

Bunu da, bölge halkını "muhatap" alarak ikmale getirebilirsin..

***

Bir önemli not da bizden.. 

Hendek ve barikatın yarattığı kırılma..

Özellikle, "olup-bitene" tepki gösterip, PKK'ya karşı olan halk..

Eğer ki..

Yakılan-yıkılan, virane olan şehirler için..

İlçeler için..  Mahalle ve sokaklar için..

***

Çok ivedi bir şekilde; "yeniden" inşa edilmezse…

Bölge insanıyla, "koordinasyon" sağlanmazsa…

Evini barkını kaybedenle,

Esnafla,

Çalışanla, işsiz kalanla, istişare" ortamı oluşturmazsan…

Dayatmacı bir politika icra ederse…

Ki hal-i hazırda, "arıza-i durum" var…

Bir süre sonra, halkın yeniden "Devletin ve hükümetin" karşısına geçeceği kaçınılmaz olur…

Hızlanmalı…

***

BARZANİ'DEN BİR NOT!

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani…

Türkiye açısından bir not düşüyor…

Ülkede süren çatışmalara" dair…

Diyor ki…

"Sivil halkın can güvenliğinin korunması, huzur ve karşılıklı anlayışın hâkim olması için 10 yıl görüşmek, 1 saat savaşmaktan daha iyidir…"

Çünkü…

Çatışmalar yıkım ve göçü getiriyor.

Bu da, "şovenizmi güçlendiriyor"

Barışa olan inancı ve süreci de "akamete" uğratıyor..

Eee..

Barzani ki, yıllarca "savaşmış" bir lider..

Bugün diyor ki, "çatışma görüş"

Ne diyelim, birilerinin, "kulağına küpe!!!"

***

KENDİ KENDİNİ İMHA ETTİ!

Güzel bir tanım var..

Tespit doğru..

Ki hep deriz..

Demokrasiyi "güçlendiren.."

İstikrarı "ikmale" getiren..

Güveni "tesis" edici olan, iktidarın "etkin" olmasıdır..

***

Çünkü…

İktidar etkin ve istikrarlı ise…

Demokrasi de..

Demokratik hamleler de bir o kadar güçlüdür…

Değilse; "vaziyet" beriberdandır…

Yani, "başıboşluktur"..

Dağılma; kaçınılmazdır..

***

Hiç kuşkusuz ki..

Aynı tanım; "muhalefet" için de geçerlidir..

Muhalefetin…

"Demokrasiye" hayat vermesindeki ana ilke; "etkinliğidir.."

Eğer ki, "etkin" ise..

Özellikle, "dengelemeyi ve denetlemeyi" başarıyla yerine getiriyorsa…

Sıkıntı yok..

***

Ama değilse..

"Kör taassuba" yakalanmışsa..

Bırakın demokrasiyi..

Kendi içinde "barışık" değilse, "vay ki vay haline"

Ne dava kalır..

Ne dava partisi kalır..

Sonuç; MHP'nin hal-i vaziyeti..

Tarihe, kendi notunu düşürdü…

"Kendi kendini imha eden parti" diye…