DERS ÇIKARTAN RAPOR!

 

Rapor…

Birlik ve Akademik Düşünce Derneğine (BAD-DER) ait..

2018 Haziran Seçimine dair;

İl ve İlçelerin Ak Parti "seçim analizini" içeriyor..

Rapor masamda… Başkan Muhammed Beybur iletti..

İnceledim.. Kapsamlı ve teferruatlı..

Tabi; muhteva "sokağın nabzını" içeriyor.. 824 kişi ile "yüz yüze" görüşülmüş..

Seçimleri. Adayları.. Parti politikası.. Kayyumlar..

Kayyumların "hizmet" ahlakı.. Ve zamanın ruhuna uyguna terso gelen siyasetin icrasına; dokunulmuş!

***

Rapor. Telkinleri içerdiği gibi…

29 Mart yerel seçimleri adına da; ders-i ibret içeriyor..

Yani; "yanlışlar" tekerrür etmesin!

BAD-DER Yönetimi… Başkan Beybur önceki gün, kahvaltılı basın toplantısıyla; bunu deklare etti.

Uzun uzadıya anlattılar.

Tabi; bir ilk çalışma.. Bir ilk saha sorgulaması olduğu için doğrusu çok dikkatimi çekti…

Sorular.. Kuşkular.. Gayeler noktasında da; "hesap vericilik" babında; "neden böylesi bir çalışma" dedik!

Yanıt, netti!

AK Parti..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm "İslam ümmetinin ve mazlum halkların umudu" olması nedeniyle!

Bu seyirde; "yol gösterici" olabilmek!

***

Nitekim Beybur şöyle dedi..

"Sokağın nabzını, Reis'e ulaştırabilmek!"

Bunu ifade ederken… Reis'in Diyarbakır dahil bölgeyle alakalı "sağlıklı ve şeffaf" bir bilgilendirmeye sahip olmadığını..

İletenlerin.. Aktaranların.. Yetkili kılınanların; "objektif" olmadıkları..

Gerçekleri yansıtmadığını!

Ve "küçük olsun benim olsun" mantığının öne çıkartılarak, "kişilerin sultanlığının" inşa edildiğini söyledi..

Şu sorgulama önemliydi..

AK Parti…

2002'deki performansı, 2007, 2013, 2015 ve bugünkü takvim; "seçimlerin kıyaslamasıyla" büyük resmin kendini ortaya koyduğunun, ifade edilmesi!

Rapor kapsamlı..

Beybur; Reis dahil tüm kurmaylara gönderilmiş..

Tabi, etkisi ve yankısı ne olur bilmem!

Onu zaman gösterecek…

***

Raporun, "öneri ve tavsiyeler" başlıklı son bölümündeki vurgular dikkat çekici…

Bu bölümü harmanlayarak sizlere aktarmak istiyorum..

Bir anlamda; Diyarbakır ahalisi, Parti tabanı ve kent adına duyarlılık gösterenlerin, fikirlerini, düşüncelerini "sesli bir şekilde" ifadesini sağlamak istiyorum!

***

Şöyle ki..

24 Haziran "Seçim sonuçları" alenen ortada…

Elbette ki "sonuçlardan" çıkarılması gereken çok ders var..

Öneri ve tavsiye niteliğinde; "bu dersleri" aktarmak…

Diyarbakır halkının da "başlıca" talebi, olması münasebetiyle…

AK Parti yeni süreçte, seçime dair aday belirlemede; "halkın serzenişi" dikkate almalı…

***

Halktan olan… Halkın içinden gelen... Dertleriyle dertlenen... Halkla kucaklaşan...

Ayırım yapmayan... Bütünleştirici olan... Kibirli olmayan...

Ulaşılabilir olan adaylar arasında "tercih" yapılması, temel beklentidir...

***

Dernek olarak;

16 yıllık AK Parti iktidarı döneminde, Diyarbakır'da aday gösterilen;

Milletvekilleri, İl Başkanları, İlçe Başkanları, Kadın Kolları Başkanları,

Gençlik kolları Başkanları ve tüm teşkilatlarda görev yapan yöneticilerin "profilleri" ortaya çıkarılmalı...

Doğru ve yanlışlar; tespit edilmeli!…

Ve revize gidilmeli.. "Dindar nesil projesi" ivedi olarak hayata geçirilmeli…

Teşkilatlar "sosyalleşme" yönünde eğitime tabi tutulmalı.

***

Diyarbakır'da görev yapan, bürokratlar "seçici" olmalı..

AK Parti misyonu ve vizyonunu taşımayan...

Halkla bütünleşmeyen... Kapılarını halka açmayan... Devletin "koltuklarında" oturdukları süre zarfında; "sadra şifa" vermezler..

"İhanet içerisinde" olan… Haklarında birçok şaibe bulunan bürokratlar…

Tavizsiz, ivedi olarak görevden alınmaları lazım…

Yasal işlem başlatılmalı, "devletin bekası" için bir elzemdir.

***

Diyarbakır'a atanacak bürokratlar…

A'dan Z'ye; "güvenlik soruşturmaları" sağlıklı ve güvenilir birimlerce yapılması gerekir..

İtaat esasına göre değil…  "Liyakat esasına göre" atamalar yapılmalı…

Ki, "işi ehline verin" sözü tesciliyet kazansın…

Devletine, milletine hizmet sevdası olan "liyakatli" kişilerin görev alması; devlet için "zaruret" arz etmektedir..

Toplumsal "barışın" olmazsa olmazıdır...

***

Bölgenin jeopolitik yapısı orta yerde..

İşsizlik oranı, malum!

İstihdam alanındaki yetersizlik belli..

İşte bu noktada, İş-Kur büyük misyon olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşe alınmalarda "yaşanan" hak, hukuk, tanımazlık; herkesin ağzında…

Sosyal ve siyasal; "kaybı" yüksek.. Bunun bertaraftı lazım..

Tek bir işçi alınsa bile; Noter huzurunda "kura" çekilerek, yapılmalı.

Maddi imkanları "el veren" kişiler projelere dahil edilmemeli..

Kamudaki "mülakat" sınavlarında, "aday kayırmanın" önüne geçilmeli.

"Torpil", hakkı olanın değil, adamı olanın bu sınavlardan geçtiği "düşüncesindeki" yaygınlık giderilmeli.

Bu "adalet" ilkesini de, zedelemektedir.

Ne yazık ki, Diyarbakır’ımızda "yaygın" bir şekilde yaşanmakta…

Mülakat sınavı kaldırılmalı "güven" ortamı tesis edilmeli.

***

İl Müdürleri dışarıdan getirilmemeli!

İlde, birçok "ehil ve liyakatli" kişiler söz konusu..

Neden; onlara imkân verilmiyor?

Kurum idarelerinde keyfiyet yüksek.

AK Partili..

Devletçi diye; "haksızlığa" uğrayan personeller mağdur edilmekte..

Cezalara çarptırılmakta..

Ve bunu yapan da hükümetin atağı "bürokratlardır.."

Devlet mekanizması bu yönde iyi işletilmeli, ilgili bakanlıkların ve kurumların teftiş kurulları sürekli sahada olmalıdır…

***

Emniyet teşkilatları…

Polis.. Asker..

Ve diğer birimlerde görev yapan, teşkilat mensupları; donanımlı olmalı…

Bölgenin "hassasiyetlerini" iyi bilmeli…

Halka daha ılımlı yaklaşmalı… İşleyişlerinde "devletin şefkat" yüzünü vatandaşa hissettirmeli..

Bu anlamda gerekli eğitimler verilmeli.

Bölgenin geleceği ve halkın devlete olan inancı açısından; "sahaya, seçmene, sandığa" olumlu yansıyacaktır…

***

Görevin gereği değil… Hatırın gereği yapılmaya başlandığı zaman…

Ehil ve liyakat sahibi olmayan kişiler..

Kamu kaynaklarını gelişi güzel, kullanıp "topluma ve devlete" çok ciddi zararlar vererek, bu anlamda "toplumda güven zedelenmesine" de neden olurlar..

Raporun; öneri ve tavsiyeler bölümü özetle böyle..

"Kayyum ve çalışmaların" sahaya yansıması, baylığına bakıyorum…

Çarpıcı tespitler var..

Deriz ya; "Şüyuu Vukuundan beter…"

Yani, "eskiden beter!"

Bu bölümü aynen buraya alıyorum…

***

KAYYUM VE YÖNETİM KADROSU…

İl ve ilçelerde HDP ve seleflerinin idare ettikleri belediyelerde "yıkım yapan" zihniyetlerin tornasından geçmiş yüz binlerce erkek, kadın, genç yaşlı ve çocuk "milli ve Manevi" değerlerimizden bihaber olan insanlarımızın bu kesimi, kayyum atanan belediyelerden bu anlamda ciddi bir hizmet alamamışlardır..

Kayyum atanan Belediyelerde ki önemli ve kritik noktalara yönetici olarak atanan kişiler il dışından, Diyarbakır'ı bilmeyen ve kültüründen habersiz olan kişiler ile birlikte, mevcut milletvekilleri ile geçmiş dönem milletvekillerinin yakınlarından bu kadroların çoğu oluşturulmuştur.

Bu durum, bölgede yaşayan ehil, liyakatli, AK Partiye gönül vermiş ve devletçi zihniyete sahip seçmenler arasında ciddi huzursuzluklara mahal vermiştir.

***

HDP ve Yandaşlarının bu atamaları baz alarak, "Bu anlamda memlekette ehil ve liyakatli Diyarbakırlı yok mu?, Diyarbakır dışından bürokrat getirilerek ne amaçlanıyor?.. Zamanında bizleri eleştirenler, şimdi kendileri belediyeleri. Ak parti milletvekillerine ve akrabalarına peşkeş çekmişler" gibi söylemlerde bulunarak, ciddi anlamda propaganda malzemesi haline getirerek, halk arasında kırgınlıklara, ayrışmalara ve kutuplaşmalara neden olmuştur.

AK Parti ilçe teşkilatlarının bazılarının atanan kayyumlara yönelik uygun olmayan istek ve talepleri de kayyumlar ile teşkilatlar arasında istenilmeyen gerginliklere sebep olmakla birlikte, ilçede terör örgütü yandaşları tarafından fısıltı gazetesi aracılığıyla, olumsuzluk olarak sahaya yansıtılması da, halk arasında ciddi tepkilere neden olmuştur.

***

Kayyum belediyeleri…

Kadınlar, gençler ve çocuklar ile alakalı, eğitim, ahlak, bilinçlendirme ve düşünme anlamında bugüne kadar elle tutulur, herhangi bir çalışma yapmamıştır.

2017 yılında atanan kayyumlar, atandıkları günden bugüne kadar, çalışmaların kahir eksenli, çevre düzenlemesi, kaldırım yapım işleri ile birlikte, park ve bahçe işleri ile sınırlandırılmış olup, yakın alışma ekiplerinde ise, topluma faydalı projeler üreten kişiler istihdam etmediklerinden dolayı, bölgede terör örgütünün baskın etkisiyle, toplum üzerindeki devlete karşı oluşturulan ön yargıyı daha hafızalardan silemedikleri gibi, seçimlerde oy anlamında sandıklara yansıtmak için, kayyumlar yeterli zamanı bulamamışlardır.

Bazı kayyumlarda; "Ben devletin atadığı belediye başkanıyım, AK Partili değilim" zihniyeti taşıyarak, nasıl olsa geçiciyim diyerek, hizmet anlamında ellerini hiçbir şeye sürmeyerek, kendi yandaşlarının çıkar ve menfaatleri için çalışmalar yaparak, ne oldukları ve kime hizmet ettikleri belli olmayan şer güçlerle birlikte hareket edip, devletin kendilerine hizmet için bahşettiği koltuklara, zaman içerisinde yapmış oldukları işler neticesinde ihanet etmişlerdir.

***

24 Haziran seçimlerinde;

Diyarbakır ve ilçelerinde görev yapan bazı kayyumların hizmet eksenli çalışmamaları, birlikte çalıştıkları üst düzey bürokratların bir kısmının, toplum nazarında kabulü olmayan yanlış işlerle meşgul olmalarından dolayı, bunun da seçimlerde sandıklara olumsuz yansımasıyla birlikte, halk arasında da dedikodulara neden olduğu tespit edilmiştir.

***

Bugünlük bu kadar diyelim.

Dedik ya rapor hayli kapsamlı, konu başlıkları geniş.

Zaman buldukça; "buraya" alacağım başlıklar var.

Özellikle; "bürokratik oligarşi."

Ve; "sonuç olarak" diye başlayan bölüm..

Geçmiş vekiller..

Listeye giremeyenler..

Teşkilatlar…

80 sayfalık bir rapor…

Yani, daha çok mülahaza konusu edeceğiz..

***

REİS'İN KOYDUĞU NOKTA!

Ne deriz?

Ders-i ibret noktasındaki; olumsuz bir hadisenin vuku bulmaması adına..

Deriz ki..

"Tarih tekerrür etmesin..!"

Hele ki Müslümanlar için…

"Mü'min.. Aynı delikten iki defa sokulamaz, ısırılamaz.."

Yani aynı hataya düşülmez!

Onun için; doğru tavizsizdir..

Yanlış ise; taviz kardır…

McKinsey vakıası da..

"Fikir danışmanlığı" ise de "Bizde akıl var iken niye başkası?"

Zaman, zemin ve siyasi konjonktür "yersizleştiriyor!"

Hani bir söz var…

Astarı yüzünden pahalı…

Neyse!

Reis el koydu, noktayı bıraktı…

Gaye; üzüm yemekti, bağcıyı dövmek değil!