DİYARBAKIR'DA AK PARTİ!…

Sokak jargonuyla… Seçim seyri; "pırfena" işliyor…

Tabi "kazanma.."  Ya da, 31 Mart'ta "ipi" göğüsleme..

Dava üstünlüğü..  Yeter artık, "yerelde de  iktidar" olalım gibi bir "pırfenalık" yok!..

Reis Diyarbakır'ı istiyor.. Parti bu işe başkoymuş.. Bize ne denilerek; aksi zihnin eforu var?…

İşte o pırfenalık aklına sahip zevat sinsice, partiyi kemiriyor..

Var olan temelin dibini oyuyor!…

Yani herkes "bir telden" çalıp-çırpıyor!!!..

***

Vaki olan!…  İş artık alenice "yangından" mal kaçırırcasına; nimet kapma yarışı!!…

O biçim işliyor!..

Kamunun.. Belediyelerin… Şu makam senin, bu ihale benim..  Şu arazi sizin, bu bina bana!..

Kadroların, işçi alımların bölüşmesi; "dayı ve nüfuz" edicilik kriteri!..

Peşkeş!.. Kardeş.. Yeğen.. Dayı.. Kayınbirader!…  Artanı da; "biçilen" fiyat pazarlığı!…

Yani; iş maddiyat çıkarına dönmüş durumda!!!…

Kayyumlar da.. Bürokratlar da… Alabora olmuş vaziyette; "dağınık..!"

Şaşkın.. Ki ana kaygıları da "bunların aman ha hışmına" uğramayalım..!

Baksanıza!.. Kendi siyasi kulvarlarında, enva-i "hançerleme" var..

Kumpaslar uçuşuyor… Birbirlerini yeren yerene!!..

Hele ki şeytani "çelme" atmaların haddi hesabı yok!..

O biçim!!.. "Maddi menfaate" her şey mubah revaç almaya başladı!….

İşleyen akıl; "biz yok, ben var?…"

***

Nitekim!.. O ben mantığı "pırfena" işliyor!..

Büyükşehir adayı "ben" diyor…

İlçe Başkan adayı "ben" diyor..

Encümen adayları "ben" diyor…

Tabi.. İl Teşkilatı.. İlçe teşkilatları..

Ki Seçim Koordinasyon Merkezi!.. Yani SKM!…

Üst aklı o da "ben" diyerek tahakküm kurmaya çalışıyor...

Tüm bunlara üstlük bir de "troyka" var..

Eski.. Yeni.. Çevresel katmanların akıl sahipleri(!)…

Bileşenler… Onlar da ayrı bir trende "biz" diyor?…

***

Dahası!… Tüm bu "benlerin" biz olabilme noktasına gelmeyişi de var!!..

Birlikte görüntü..

Birlikte faaliyet..

Birlikte "seçim çalışmasında" bulunma gibi; "bir görüntü" imtinası!…

Velhasıl, garabet bir durum!… Bu garabetten nasıl bir "pırfenalık" çıkacak, onu bilemiyorum!..

Ama adaylar için şunu diyebilirim!… "Güvendikleri dağlara kar yağdı".. Özellikle de, Büyükşehir!…

Bence; "yalnızım dostlar, yalnızım" şarkısı en uygunu!..

***

DİYARBAKIR'DA HDP!….

Onların hal-i vaziyeti de, AK Parti'deki "pırfenalık" gibi!…

Geri kalır yanları yok..

Her ne kadar "ganimet" yok ise de!.. Çelmeler, istemezlükler!..

Üst akıl komutu!.. Ve tabi ki, etme-bulma noktasındaki "daralan" çember..

Yekûnuyla; "garabet!…" 

Fazla söze gerek yok!… Zaten söz eden de yok!...

***

KARŞI MAHALLENİN OYU!…

Bir realitedir.. Bir hakikattir.. Tartışılmaz bir gerçektir..

Seçimi kazanmak istiyorsan.. Oyunu arttırmak istiyorsan..

Kendi mahalleni "koruyacaksın" ama rakip "mahalleye" sızmaya çalışacaksın!…

Çünkü, oradan alacağın bir oy!.. Sandıkta; "iki oy" olarak sana döner!…

İşte buna dair maalesef Diyarbakır'da "siyaset" icra edilmiyor..

Var olan; "biz bize hayran, biz bize kurban..!" Ki o kurbanı da; "menfaat" adına, kesiyor!…

***

Son ankette çıkan, "kararsızlar!.." Diyarbakır için, yüzde 10 denildi..

Ki bu rakam, iki kat fazladır diyebilirim.. Peki "kararsızları" kararlı kılmaya dair; ortaya konulan bir strateji var mı?…

***

Yok!.. Ne AK Parti mahallesinde.. Ne HDP mahallesinde!…

Biri; "yangından" mal kaçırmanın gayretinde..

Diğeri, "ortamı nasıl" gerdirebilirim hesabı içerisinde!…

Doğrusu!… Bu millet "samimi, ihlaslı, güven verici" bir alternatif; bulamıyor!…

Bulsa "iki tarafa da" pırfena bir sille vuracak?..

Ama yok!… Var olanlar da; "şifa" üretici değil!…

***

TOPLU AÇILDI…

Açıldı.. Açıldı.. Açıldı..

Yine açıldı!…

Bu kez; "toplu" açıldı?…

Yarın mı?..

Ha o zaman "hepsi açıldıııı?"…

Saçıldı mı?

Hayır…Hayır…

"Mega bir açılış" oldu..!

***

MAHİR ÜNAL FIRÇA ATMIŞ!…

Duydum!… Hafta sonu, Mahir Ünal Diyarbakır'daydı!…

Teşkilat.. STK.. Kadın örgütleri ile "istişare" yapmış..

Mahiyetler; önemli!.. Ama; "atılan" bir fırça var!..

İşte o fırça ne yazık ki; "hep atılıyor?"..

Hep söyleniyor.. Lakin bir türlü "karşılık" bulmuyor..

Çünkü fırçayı yiyen; her şeyi yağmur sanıyor!..

Ne olmuş ki?...

Diyorum ki fırçaların yerine "sırça köşklerini" yerle yeksan etseler!…

Yani kökten bir "temizlik" fırçası, atılsa!…

Vaziyetin ikmaliyle; "pırfenalık" son bulur..

AK Parti, Diyarbakır'da "pranga ve dizginlerden" kurtulmuş olur…

Özüyle.. Sözüyle.. Davasıyla daha bir; "kimlik ve kazanım" sağlar?…

Ne troykaların.. Ne hacı abilerin.. Ne küçük olsun benim olsun diyenlerin..

Ne de, parti dava değil, araçtır zihninde olanların "boruları" ötmez!?.

Ne de, esamileri okunur?…

Galiba, 31 Mart sonrası bu minvalde "pırfena" bir "mintaks" gelecek..

Hele ki " tel fırça" var ya!..

İşin iliklerine kadar sirayet eden "et yiyici virüs" temizlenecek!…

Diyeceksiniz ki!… O zaman da, "iş işten geçmiş" olacak..

Doğru.. Ama bir ders-i ibret şart!…

***

40 DEĞİL, 70 YILDIR!

Denildi ki.. CHP'nin "iktidar" olamayışı; 40 yıldır!

Hayır, doğru değil!… 70 yıldır iktidar değil..

Ki "Milli irade" temsiliyeti derseniz!..

CHP hiç ama hiç; "iktidar" olamamıştır...

Halkçıyım demiştir; "halktan" yana olmamıştır..

O'nun için de; "milli bir iktidar" nasibi yok!..

Ki 75 sonrası da sayılmaz!..

O dönemin iktidarı da "milli" değildi..

Çünkü, Güneş Moteli "organizasyonuydu"..

Vekil "pazarlığı.."   Al gülüm, ver gülüm!..

Ama şu bir gerçektir… Sağ partiler iktidar olmuştur..

Milli irade "vekaletini" almıştır…  Ama velakin; "muktedir" olamamıştır..

CHP ise tam tersine nüfuz etmiştir..

Halk desteği almamıştır.. Ancak anlayışı devlet zihninde hep "muktedir" olmuştur..

Ki hal-i hazır!…

***

TEMELLİ BİR ŞEY DEDİ Mİ?..

Duydunuz mu!?.. Ben duymadım!…

Mansur Yavaş… Temelli'ye mesaj mahiyetiyle; seslenmiş!…

Hani demişti!…

"Yavaş seçilirse, HDP oylarıyla, Kürtlerin oylarıyla seçilmiş olacak… Bunu bilecekler…"

İşte buna dair, Yavaş!..

Soyadı gibi; "yavaş-ça" cevap vermiş!… Demiş ki!..

"Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanlar bizden uzak dursunlar..!".

Peki, Temelli bir şey dedi mi?…

"Bir saniye Yavaş, sen ne demek istiyorsun?" çıkışı oldu mu?

Bana ulaşan bir şey yok...

Size ulaşan varsa, lütfen bildirin..

Çünkü; "pırfena" merak içerisindeyim!...

 

***

O KİŞİ HIRSIZ MI?…

Şu marketten "bebek maması" alan kişi!!…

"Hırsız" deniliyor..

Market güvenliği..

Marketin kasiyeri böylesi bir "muamelede" bulunmuş..

Tepki vermiş..

Tabi bilahare şikayetçi olmamış, bırakmışlar!..

Basına da; "bir baba marketten mama çaldı" diye yansıdı..

Ne yazık ki, biz de alet olduk…

Sonra bir haber daha, aynı ajanstan..

Gelen tepkiler karşısında; "haklılık" payı çıkarmak mı?!..

Yoksa, hakikaten o kişi "hırsızlık işini meslek" haline mi getirmiş?..

Bilinmez!..

Bu kez bir başka marketten; "iki teneke ayçiçek yağı" alırken, kameralara yakalanmış!…

İşte bu hadiseyle alakalı bir kaç gündür; yoğun mesajlar alıyorum!..

Fikriniz nedir?..

Gerçekten bu adam; "çaresizlik içerisinde mi, yoksa hırsızlığı meslek mi edinmiş?"

Eğer ki, mağdur ise "yardım" edelim!…

Adresi..

Evi.. Ulaşabileceğim bir bilgi var mı diye?

Doğrusu araştırdım!..

Etkili ve yetkililerle görüştüm…

Kimse net bir fikre sahip değildi..

Ancak akşam saatlerinde bir haber düştü..

Polis bulmuş!..

Şahıs 29 yaşında.. Evli, üç çocuğu var…

3, 8 ila 9 yaşlarında!…

Sabıka kaydı var..

Uyuşturucu satmak..

Bulundurmak..

Ve kullanmak suçlarından; işlem görmüş!…

Yani; uyuşturucu bağımlısı!…

Peki!..

O çaldıklarını nereye götürüyormuş?

Eşine göre!..

Ne mama eve getirilmiş..

Ne de, ayçicek yağı…

Eşi Cevriye G…

Yaşanılan dramı şöyle aktarıyor…

Maddi durumumuz kötü..

Kayınvalidem bize bakıyor.. Eşim çalışmıyor.

Üç yıldır, uyuşturucu kullanıyor..

O hırsızlığı da; "eroin" alabilmek için yapmış…

Tabi bunları aktarırken, çağrısı var..

"Eski Şahinimi istiyorum.."

Tedavi olsun..

Sağlığına kavuşsun.. Üç çocuğum var..

Şuan, Sosyal Yardımlaşmadan eğitim yardımı alıyorum..

Başka bir gelirim yok!…"

Vakıa!..

Aslında bir bütünlük olarak; "çaresizliği" içeriyor…

Velhasıl...

Diyeceğim şudur…

Olabilecek bir yasal muamelenin; "bu minvalde, bu vicdani" bakışta olmalı!..

Öyle ya!..

Türkiye'de bir dönem, "banka soyanlar" 6 ay hapis yatardı..

Ama bir dilim baklava çalan, 9 yıl hapis cezasına mahkum edilirdi?…

Ne diyelim; "dünya adil" değil?…