ERGANİ'DEN YÜKSELEN SES!

İl Valiliğine…

İl Müftülüğüne..

İlçe Kaymakamına..

Ve ilçe Müftüsüne..

Yani, zat-ı âlilerine dair yükselen bir ses var..

Talep var..

Beklenti var..

İstek var..

***

Diyorlar ki..

Ergani denilince, akla Hz. Zülkifl Peygamber'in türbesi gelir..

Makam dağı…

Ziyaretçisi çok..

Özellikle "inanç turizmi" açısından hareketli!

Bir mabet…

Cami var..

Mescit var..

Her daim cemaat de bulunuyor..

Ki gelen; ziyaretçiler "türbe tavafından" sonra..

Namaz kılıyor..

Dua ediyor..

Yani ibadetlerini yapıyorlar..

***

Amma velâkin…

Ne gariptir ki; burada tek bir "İmam, Müezin" dahi yok!

Ne ezan okuyan var…

Ne de cemaatin önüne geçip "namaz kıldıran" var..

Kimse yok!..

İşte buraya; "imam tahsis" edilsin..

Ki, beş vakit "ezan" sesi yükselsin..

Cuma namazı..

Hutbesi..

Velhasıl, "makam dağında" bir din görevlisi bulunsun!

Bilinsin ki burası; "bir mabet!"

Burası, bir Peygamberin türbesi..

Makamı..

* * *

Haklı bir sesleniş..

Doğru bir talep..

Ki yılar önce; "yapılması" gerekirdi, lâkin ihmal…

Neyse…

Biz mevzu ettik…

Bakalım, etkili ve yetkili zevat; "ne diyecek?.."

Tavırları ne olacak?

Sesi duyacaklar mı?

Yoksa geçmişteki gibi herkes "kulaklarının" üzerine mi yatacak?

Üç maymun misali!

Bekleyip; göreceğiz…

***

Ha bu arada…

Büyük bir sıkıntı daha var..

"Su yok!"

Ergani Belediyesi..

DİSKİ..

Ya da ilgili birimler…

Yaşanan "su sıkıntısına da" siz bir zahmet bir zihin eforu sarf edin..

Taşıma mı?

Depo mu?

Sondaj mı?

Her ne ise; "vatandaş abdest" alabilecek su bulamıyor..

Yazık..

Ki ayıpların da ötesinde; bir rezalet!…

Ne Ergani'ye..

Ne Ergani ahalisine..

Ne Ergani yetkililerine..

Ne de, Zülkifl Peygamberin bulunduğu "makamın" ulvi değerine!…

Yakışmıyor…

***

MEYVE İTHALİ…

Vay be…

Meğerki biz ABD'den meyve de "ithal" ediyormuşuz…

Derler ya; bir yaşıma girdim…

Ne yazık ki...

Sanayi..

Silah..

Dijital..

Yazılım..

Yani "teknolojik" ürünlerin yanı sıra…

İçecek…

İlaç…

İthal ettiğimizi biliyordum da…

Meyve…

Hele ki, kömür…

Düşündükçe…

Der demez insanın söyleyesi geliyor..

Hani, Tarım ülkesi idik..

Hani, yedi düvele yetecek sebze, meyve ve hububat üretimine sahip ülke idik..

Demek ki.

Tarımı tükettik…

Temek ki ele muhtaç hale getirildi..

Üretmeyen, tüketen olduk..

Eee…

Denilmez mi?

İtham tohuma "mahkûm" bırakılırsak hal-i vaziyet böyle olur…

Ne diyelim?

Eski Tarım Bakanlarımızın "canı sağ olsun!.."

Mirasları bu?...

 

***

DÜZELTİYORUM!

Brunson…

O bir papaz değil..

O bir rahip değil..

Düzeltiyorum…

O bir "suç şüphelisidir…"

Çünkü, Yargı'daki şahsi vasıflılığı bu minvaldedir..

"Suç şüphelisi…"

***

CUMA DUASI OLSUN!

Bugün Cuma..

Herkesin Cuması mübarek olsun..

Diyorum ki…

Cuma duamız şöyle olsun…

Allah ülkemizi…

Kifayetsiz…

Muhteris…

Çıkarcı..

Menfaatperest politikacılardan korusun..

Bürokratlardan…

Etkili ve yetkili, "makam" işgalcilerinden korusun…

Ellerine düşürmesin…

Çünkü onlar "her türlü şer yapıdan" daha tehlikelidirler…

Dış düşmana gerek yok…

Hainlikleri…

Gafillikleri…

Ata düşmanından daha; "tehlikeli ve yıkıcıdır?"

Zaten; dış düşman…

Onlardan..

Onların gaflet ve delaletlerinden..

Kıyafetsiz..

Menfaatperest hallerinden; "güç alarak" hamle yapıyorlar…

İşte bizim; "bu hain çetelerden" kurtulmamız lazım..

Ki huzuru ve istikrarı temin edebilelim..

Velhasıl kelam!

Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi, kadir-i mutlak bir Allah vardır…

Ona sığınırız…