EY İNSANLIK İBRET ALIYORMUSUN?...

"Virüse" karşı bilim adamları ne diyor?.. Önce "elinizi yıkayın..!" İlk koşul bu olduğuna göre.. Ki öyledir…

Demek ki, "o eller" kirli..  Demek ki; o eller, temiz değil..  Demek ki o eller "mikrop" üretiyor… Demek ki, o eller her türlü "mikrobu" bünyesinde barındırıp taşıyabiliyor?

***

Olmaz mı?.. Nasıl olmaz ki, "insanoğlunun" hal-i hazırda eli, enva-i mikrobun içerisinde… Ki bugün değil… İnsanlık asırlardır "eli kanlı, vahşilik, canilik" üreten bir mahlukata dönüşmüş… Ölümcül en haşin mikroptan beter!… Son çeyrek asra bakalım, bu minvalde "ey insanlık ne bu hal" dedirten olaylar!…

***

Yeryüzünün "en kutsal" varlığı iken.. Sana bahşedilen; "düşünebilen", akla, fikre ve zihne, beyne sahip, bir yaratık iken.. Nasıl oldun da; "yeryüzünün" en vahşi yaratığı haline geldin?..

***

Evet, ey eli kanlı insanlık!… Sen.. Sen değil misin ki; "yer küresini" cehenneme çeviren!… İnsanları "birbirine" kırdıran…

Şiddeti.. Terörü.. Kanı ve gözyaşını.. Cinayetleri.. Katliamları.. Çoluk, çocuk, kadın, yaşlı demeden; "katleden?"…

***

Enva-i silah üreten.. Kimyasal, biyolojik "soykırım" yaratan, nükleer güce sahip olan!… Bunlarla, kaç milyon "insanın" kanına girdin.. Sorgusuz, sualsiz, günahsız, masum, kimleri "hangi dünya" zenginliği için, "yaşam haklarını" elinden aldın!.. Sayılarını biliyor musun?

***

Dininden.. İnancından.. Kültüründen.. Dilinden.. Değerlerinden.. Yaşam felsefesinden.. Birer "gerekçe" birer "hasım" görme caniliğiyle; "barbarca" öldürdün.. Başlarını kestin.. Vücutlarını ateşe verdin.. Asit kuyularında, "yakıp, küle" döndürdün…

***

Hey sen insanlık!.. Suriye'yi "yağmalayıp, yakıp, yıkan, milyonlarca insanı" öldüren, sen değil misin?… Milyonlarca insanı, evinden, barkından, yurdundan edip; "göçer" eden!… Denizlerin, nehirlerin, kıyılarına "on binlerce" insanın cansız bedenini vurduran, boğduran!…

***

Bir umut, bir kurtuluş, bir yaşam hayaliyle, zulümden, işkenceden, savaştan kaçanların "önüne" set çeken.. Onları denizde, "botlarıyla" birlikte alabora eden.. Dikenli tellerle onları, kara kışa, yağmura, soğuğa, açlığa, sefalete mahkum ettiren!… Enva-i kötü muamelede bulunup, çıplak vaziyette, elinde, avucunda olanı alıp, "ölüme" terk ettiren!…

***

Hey sen, insanlık!… Bunları yapan sen değil misin?… Sen ki, Afrika'da milyonlarca insanı sömüren, yeraltı zenginliklerine kavuşabilmek için, "zehirleyen?".. Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarını "gasp etmek" üzere, ülkeler üzerine "vekalet savaşlarını" yönelten!…

***

Filistin'i.. Irak'ı.. Lübnan'ı.. Ey insanlık, İslam coğrafyasını "başsız ve islamsız" bırakan, sen değil misin?… Mekke'yi, Medine'yi.. İslam'ın fışkırdığı toprakları, Mescid-i Aksa'yı, Kudüs'ü "emperyalizmin, Siyonizm’in, küfrün" çizmeleri altına, terk ettiren.. İslam kimliği altında, İslam'a "baş düşman" kesilen!…

***

Ey İnsanlık.. Sen var ya sen!… Bil ki, sen sadece "katil, cani, vahşi" eli kanlı değilsin!… İnsan kanıyla beslenen, "korona virüsünün" familyasını bünyesinde tutan "vampirden" beter olduğun gibi; sende ahlakta yok, soy, sopta yok!… Yeryüzünün "en çukur" değerlerine sahipsin!… Zehirlisin, zehir saçansın!...

***

Hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık!.. Ya da  "insaf, merhamet, beşer…" Hepsini ama hepsini "ey insanlık" senin "yüz karası insanlığın", tar-u mar etti!.. Onun içindir ki; "yer küresi" huzuru, istikrarı, barışı, birlik ve dirliği bulamıyor?…

***

Ey İnsanlık..  De bakalım, hiç kendini sorguluyor musun, ya da "kendine" bakıyor musun; "neden elin bu kadar kirli, mikrop" üretici?… Ve hiç düşünüyor musun bugün, "korona" denilen virüsten, "kaçacak deliği" neden aradığını?…

***

Biliyor musun!.. Bu "virüs" senden daha insaflı.. Bari senin kadar.. Senin bir günde, Suriye'de "öldürdüklerini" o şu üç ayda, öldürmedi..  Virüsün "bağışıklık sistemine" dönüşü er ya da geç olacak.. Ve o ölümler de, bir yerde frenlenecek?…

***

Peki ey insanlık sen ne zaman; "insanlığına, kutsallığına, o ulvi değerlerine" döneceksin?… Bir ders-i ibret aldın mı?.. Virüsün, yarattığı korku, panik ve endişe "yeter mi" sana!…

***

Öldürmeye aslan kesilen "yaşama" karşı da yüreksizleşen en, ey insanlık!… Gel tövbe et!.. Git, elini, yüzünü yıka.. Ve Yüce Yaradan’ına dua et; "Yarabbi beni affet.." diye…

***

CAMİ ÖNÜNDEKİ BANKLAR!…

Dün gün boyu mesajlar ve telefonlar aldım.. Lütfen Ulu Cami, Dağkapı bölgesinde var olan "banklar" geçici olarak kaldırılsın.. Çünkü, "yaşlılarımız" evden çıkıp, buralarda oturuyorlar.. Bu da haliyle; "onların" virüsle "yüz yüze" gelmesini kolaylaştırıyor..

***

Aynen de öyle.. Yerinde bir serzeniş.. Biz de ilgili ve yetkililere buradan çağrı olarak, duyuralım.. O banklar geçici olarak, kaldırılsın.? Ki, Mardin bölgesinde "kaldırıldı?"…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Virüsle savaşın tek yolu, "insanlığın" insanlığını unutmamasından geçiyor?