GÜLE GÜLE CUMALİ...

Geldi.. Ve gitti…

Çok yüksek perdeli bir sesle gelmişti..

Lakin aynı minvalde aksi bir  "sessiz, sedasız" yol alıp gitti!!!..

Güle güle diyelim, Cumali Atilla!...

Şair der ki..

“Bâki kalan bu kubbede hoş bir sadâ imiş..”

Öyle ya; "baki kalan nedir..!"

Hiç kuşkusuz ki beşer için, "en büyük meziyet ardından bıraktığı” miras ve itibardır..

Gelirken de..

Giderken de..

Ardından; "hoş bir seda bırakabilmektir" en büyük meziyet..

Yani hayırla yad edilmektir…

Ölüm sonrası ifade edilen bir sözcük ise de; "sağ iken de" aynı düstura sahiptir...

***

Özelliklen de; makam ve mevki sahibiyseniz..

Devlet-i aliyenin nüfusuna sahip olmuşsanız..

Kutsal bir görev size devdi edilmiş ise...

Hele ki, beytül mal elinizde bulunuyorsa..

Ki şehrin "emiri" olmuş iseniz!..

Üstadın ifadesiyle; "Allah Razı olsun" duasını kendinize şiar edinmeniz gerekir…

Ki o "hoş seda" makamında, olabilesiniz!…

***

Elbette ki, kolay değil.. Er kişinin de işi değildir..

Meziyet lazım!...

Kudret lazım..

İdrak lazım…

Kutlu namzeti, her şeyden önce "ehil" olmaktan geçer!…

Görevi "ahlakını" bilmek!!..

Bilinçli, bilgili, şeffaf ve adil olabilmek!…

Hakka, hukuka ve adalete riayet edebilmek!!!..

Samimiyet..

Hassasiyet..

Ki kişi için, makam için, yönetim sükuneti için ana şart; "evvela bunları" kendisine düstur etmesidir!…

Kavrama becerisidir..

Kabullenme üstünlüğüdür..

Yaşamına adapte edecek…

O aklın, eforunu meziyetler zincirlerine halka eklemede kullanabilecek!..

Zaten sonraki adım neticedir!!…

İşte o sonraki adımlar silsilesi kavradıklarının mirası; "semeresidir…!"

***

Hani bir söz var.. Denir ki; ne ekersen, onu biçersin!…

Hayatı resmeden de bu!…

Abide şahsiyetlerin temel felsefesinde şu hakikat vardır!!…

Yaşamak için yaşamazlar..

Yaşatmak için yaşarlar!…

Zihinleri de..

Fikirleri de…

Dünyevi maddiyatın kulvarında, "işlem" görmez…

Her daim; maddiyatı, maneviyatın "kölesi ve harcırahı" olarak, değerlendirir..

Aksine, rıza ve tahammül etmez!?..

Gönüllere..

Kalplere..

Vicdanlara..

Duyguların "adaletine", yönelip, hizmeti ona göre dizayn ederek, tevdi eder!…

***

Ne yetimi?

Ne yoksulu..

Ne bekezleri..

Ne dulu, yaşlıyı, genci, çocuğu, kadını, kızı unutmaz!!

Unutanı da, "çatı altında" tutmaz!!!..

Fikri de..

Zihni de..

Hayata dair bakışı da, gözetmez!…

Tıpkı, "adalet terazisini" tutan gözü kapalı kızın, ölçüsü gibi!..

Mevlana ne der?

"Her kim olursan ol yine de gel..!"

İşte bu kucağa..

İşte bu sevgiye..

İşte bu saygıya, "temel" olup, nail olabilmek abide şahsiyetin düsturudur!!…

***

Hasılı kelam!!!… Arif olan anlar..

Denir ya..

"Anlayana sivri sinek saz.. Anlamayana Davul zurna bile az…"

Dostane, kulağa küpe misali!..

Bu satırları kaleme alırken, "birilerinin" kendini çek etmesi..

Özeleştiriye alması..

Dün neydim, bugün nerdeyim.? Yarın ne olacağım; "sorgusunu" yapabilmek!…

En önemlisi de!..

Hayata dair ders-i ibret, noktasında, libas giyebilmek!…

***

İşte Cumali Atilla'yı, uğurlarken!.. Ki önceki akşam; havaalanındaki tablo!..

Uğurlayanların sayısı..

Yaşananlar…

Ki dün, kol kola iken gidiş akşamı "yüz yüze gelmekten" imtina edilmesi!…

Bir elin sayısı kadar kişinin orada bulunması...

Beni, "hey gidi hey" cümlesine odaklandırdı…

Doğrusu!…

Dost acı söyler, gerçeğiyle!.. Biz çok şey yazdık!..

Çok şeylerden söz edip, buradan mevzu edip uyardık..

Ve hep "hakkaniyet" ölçeğinde, "adil olun" beytülmale "ihanet" etmeyin dedik!!!…

***

Etti mi, etmedi mi; kamu vicdanına havaledir..

Ama, vebali büyüktür dedik!..

Günoğlu olmayın..

Olursanız, çevreniz günoğullarıyla dolar!… En küçük sarsıntıda; sizi bir sonraki "günoğluna" satarlar!...

Yersiniz..

İçersiniz..

Gezersiniz..

Saltanat sürersiniz..

Zevkin, sefanın, keyfiyetin, "sanal" cennetin, havariliğini devlet-i aliyenin nüfuzuyla yaparsınız!…

Korumalarınız olur..

Bir ordu misali; gezersiniz!!!…

Ama velakin bilesiniz ki; "hepsi" günü gelince "saman alevi" gibi, sönüp biter!…

Kala kalırsın!...

***

Tıpkı, önceki akşam vakıf olduğunuz manzara gibi!!!…

İşte, önem arz edici de bu!…

Ardından; "hoş bir seda" bırakabilmektir…

"Hoşnutsuzluk" bırakmak değil!!

Neyse!..

Uğurlar olsun, Atilla!…

Güle Güle Cumali..

Umarım ilk karşılaştığımızda; "Ömer abi.. Sen çok ama çok haklıydın" demezsin!…

***

NOT… Şehrin emirliği dönemiyle alakalı; "karamanın koyunu sonra çıkar oyunu" sözüm hala, geçerli..

Gelen, ulaşan bilgiler yüksek..

Özellikle de; "park, bahçe, yemek ve temizlik" işleri!…Tabi ki borçlar.. Bilahare, mevzumuz olacak..

"Davul-tokmak" misali; troyka ve troller neler yapmamış ki?…

Kep düştü, kel göründü misali...


 

***

SOL'DA ROL HESABI!….

O yumruk..

O mehter marşı..

Çubuk..

İstanbul..

İmamoğlu, Kılıçdaroğlu!…

Vaziyet; "solda" liderlik rolü hesabını ciddileştirdi!…

Baksanıza!..

Düne kadar, Kılıçdaroğlu'na "etmediği laf, yapmadığı hakaret" kalmadı..

Enva-i "cümle" kurguladı..

Ama bugün!..

Methiyeler diziyor.. Sayfa, sayfa "büyük adam" diyor..

Gözümde giderek büyüyen lider deyip, duruyor.?!

Yıldızlaştı..

Ülkenin "bekasını" düşünen tek adam "rolünü" biçecek kadar!…

Garip bir hal...

Aynı mahallenin yetmeleri…

Düne kadar, "en yaldızlı" sözcükler sıraladıkları İmamoğlu'na!…

Büyüksün..

CHP'nin yeni lideri!..

Erdoğan'ın tek alternatifi, deyip duranlar.. Şimdi, rotayı değiştirmiş!..

Liderine saygılı ol..

CHP'nin tek lideri Kılıçdaroğlu!…

Yani; çetrefilli bir zihin!…

Görünen o ki; "o yumruk" Kılıçdaroğu'na bir dönem daha CHP Liderliğini garantiledi..

***

TARİHTEN İBRET ALINMIYOR…

Dün demiştik ki!..

Siyasilerimiz "ilk yumruğu yemeyecekti?"..

Yediyse de!…

Bilaistisna, tavır takınmalıydı.. İkicilik yapmamalıydı!..

Olursa!..

Vakıa her daim; "tekerrür" eder..

Sirayeti, sıradanlaşır!…

Sol mahallenin bazı trolleri; "yok ya" diyorlar!…

O iş; bildiğin gibi değil..

Kılıçdaroğlu'na atılan yumruk!..

Terör kaynaklıdır..

Organizeli bir saldırıdır..

Önceden planlanmıştır..

Soylu bu işin; "baş müsebbibidir!!!?".. O adres göstermiştir!

İbretlik bir ruh hali!…

Gerçeğin "yalanla" süslendirilme şekli bu olsa gerek!..

Görüntüler de..

Sorgulamalar da..

Köylülerin..

Şehit yakınlarının..

Olayın şüphelisi olarak gösterilen kişilerin; kimlikleri dahil!..

Hepsi, bilaistisna; "acının duygusal" reflekse, hakim olmasıdır!..

Özü bu!…

Ne hikmetse; kimse Ey Kılıçdaroğlu "ne işin vardı?"…

İstanbul'da ömründe göremeyeceğin bir kalabalık; "kutlama" yaparken…

Mehter marşları çalınırken..

İstanbul'u yöneten, üykeyi yönetir "gücünü" almış iken!...

Yüzde 70'i MHP'li olan; Çubuk'a!…

Ki pek gitmişliğin olmayan, şehit cenazesine!..

Selamsız..

Habersiz..

Bilgilendirmesiz niye gittin, amacın neydi soran yok?!…

Yoksa; "sokağı" ateşleyecek kıvılcımın planını mı icra ettin?…

Soran var mı?..

Var olan binbir yalan kurgulu, "hakikatı" alt etme gayretkeşliği!..

Velhasıl; tarihten ders çıkarılmalı..

Şiddetin şekli şemali ne ise; karşı olunmalı..

Tepki konulmalı..

Kınanmalı..

Ama velakin; "sebep ve sonucu" hiç bir şekilde gözardı etmemeli!…

Çözülmeli..

Ki, tekerrür etmesin!…Tarihten çıkarılması gereken ders bu!…

Sebep!…

Yoksa, yumruğu atan köylü köyünde "kahraman" olarak karşılanmazdı!…