HEVSEL'İN SORUSU?

Sorular çok..

Amma velâkin cevap yok.. Verecek cesaret sahibi de yok..

Kafalar kuma gömülmüş..

Neyse!

Biz her halükarda görevi ifa edelim..

Halk adına.. Kamuoyu adına.. Hakikatin "gün yüzüne" çıkması adına..

Soralım… Soralım ki vebal altında kalmayalım..

***

İşte ilk sorum!..

Hevsel Bahçeleri.. Ki UNESCO kapsamına alındı…

Artık, "Dünya Mirasın" defterine yazılı bir; "mülk…"

Şarkıların… Türkülerin… Efsanelerin yazıldığı...

Şehrin "oksijen" deposu olduğu gibi... Sebze ve meyve; hazinesi…

Organik bir alan…

***

Malum!

Hevsel Bahçeleri yıllar yılıdır...

Ki benim bildiğim kadarıyla; "atık su" ile sulanıyor...

Buradaki bahçeler… Sebze tarlaları... Meyve bahçeleri, tabiri caizse, "b…. lu" suyla sulanıyordu..

Dikkat edin!..

Sulanıyor "DU" diyorum...

Çünkü, "hijyenik" dahil olmak üzere sağlıklı bir ortamın kazandırılması..

Dünya Mirası'na, "dahil" olması adına; "VAZGEÇİLDİ?"

Artık, "b…lu" suyla sulanmayacak… Yani temiz su ile sulanacak-TI..

Tarih 2007… Proje hazırlandı..

Dönemin Tarım Bakanlığı.. DSİ 10. Bölge Müdürlüğü..

Ve Büyükşehir Belediyesi'nin kısmi desteğiyle…

Deve Geçidi Barajından su sağlanacak.. Sulama kanalıyla "temiz su", Hevsel'e akıtılacak-TI-..

3 bin 500 dekarlık alan böylece "lağım suyundan" arındırılmış olacaktı..

Hijyenik bir ortama kavuşacaktı…

***

Nitekim!

O dönemde bu iş için; Hevsel Sulama Birliği dahi kuruldu..

Yapraklı marul.. Soğan.. Maydanoz..

Yani sebze üretimini yapan 180 üretici.. Parasıyla; "cazibeli suyla" tarlalarını sulayacak..

Verimini elde edecek… Milyonluk ihale yapıldı..

Paralar harcandı.. Gün geldi; "görkemli" bir tören organize edildi..

Ve denildi ki; "Deve Geçidi Barajındaki su Hevselle" buluştu...

Sonra mı?!… Sonrası "eski tas eski hamam" misali…

Su akmadı..

Mühendislik hatası mı?"

Müteahhit "kaçırması mı?"

Birilerine rant teminine dayalı "hayali iş miydi?"..

Cevap istenen sorular…

Ve Hevsel eski moduna dönerek, "lağım suyuyla" sulamaya devam…

***

Tarih bu kez; 2015…

Devrede Büyükşehir Belediyesi.. Projesi hazırladı..

Hevsel'in ağında bulunan;

Yenikapı…

Fiskaya…

Ve Ben-û Sen'deki "tarım arazileri" bahçeler temiz suyla sulanacak…

3.5 milyon lirala mal olacak..

2016'da da bitecek..

Hatta "Enerji İhtiyacı da" Güneş Enerjisinden elde edilecek…

Buraya taşınacak su.. Öyle Deve Geçidi Barajından değil..

Keson Kuyudan… Anzeleden…

Hz. Süleyman Cami çevresinden alınacak toplam 400 litre su ile sulanacak..

***

Velhasıl kelam!

Diyeceksiniz ki..

Sonuç ne oldu, doğrusu olan hiç bir şey yok..

Ki hal-i alem meydanda...

Şimdi soruyorum..

2007'deki;

Deve Geçidi Barajından Hevsel'e temiz su taşıma işi; "ne oldu?"

Şu an "tek bir damla" su akmıyor?

Neden?

İhalesi ne kadar maliyetle yapıldı.. Ödenen ne kadar?

Müteahhidi kim?…

En önemlisi de; "bu işle alakalı yürütülen bir tahikikat ve soruşturma var mı?!"

***

Gelelim, Belediye'nin işine..

Projenin akıbeti ne oldu?…

İş yapıldı mı yapılmadı mı?

Netice..

Hevsel'in temiz suya kavuşması, Dicle Vadisi Projesiyle "mümkün" olacak mı?

Bakalım kim cevap verecek?

Diyarbakır Valiliği mi?

Büyükşehir Belediyesi mi?

Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü mü?

Yoksa; DSİ 10. Bölge Müdürlüğü mü?

Bekliyoruz!

***

KÖMÜR TAŞ…

Bir önceki yazımda dile getirmiştim..

El insaf!

Bu nasıl vicdan?

Bu nasıl izan?

Bu nasıl keyfiyet ve sorumsuzluk; demiştim.

Yoksulun..

Fakirin..

Beçarenin, Devletin verdiği "kömürüne" nasıl göz dikersiniz..

Kömür torbasını; "nasıl" taşlarla doldurursunuz?

Nasıl; göz yumuluyor?

Bunu yapan kim?

Müteahhit…

Nakliyeci..

Kömür satışı yapan firma kim derken?

Etkili ve yetkili zevat nerede diye sormuştum?

Sorumu yeniliyorum..

Ergani'de vuku bulan bu vakıayla ilgili "yetkili zevat" ne diyor?

Biri konuşsun...

***

HASTANENİN EKMEĞİ ELAZIĞ'DAN…

Evet, evet.

Yanlış okumadınız!

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi...

Bir süredir…

Ekmek ihtiyacını artık Diyarbakır'dan değil; Elazığ'dan temin ediyor..

Niye mi?…

Niyesi, "rant çarkına" vurulan neşter nedeniyle..

Daha önce, 4.5 liraya ekmek alınıyormuş..

Torba içerisinde..

Hijyenik..

Yıllardır böyle "ekmek" satın alınıyormuş..

Öyle ya..

Hastane "kendi yemeğini kendisi" yapıyordu…

Yağı da..

Unu da..

Şekeri de..

Eti de..

Kuru baklagilleri de..

Tıpkı Ekmek gibi; "ihale" yoluyla temin ediliyor..

İşte bu teminde "dönen" kirli çarka ilk etapta "ekmekle" dur denilmiş..

İhale yapılmış..

Ekmek; 4.5 lira yerine şimdi; 3.5 liraya alınıyor..

Aradaki fark 1 lira…

Denilene göre kısa sürede hastane 92 bin lira "kazanç" sağlamış…

Düşünün..

Ya diğer ürünlere de benzer bir neşer atılsa..

Neler çıkmaz!

Biliyorum diyeceksiniz ki; Diyarbakır'da "ekmek satan fırın yok mu?"!

Eee..

Ona da cevap; Fırıncılar odası ve tabi ki işi yapanlar vermeli?