HİNOĞLU HİN…

Bu ifade…

Bir halk deyimidir…

Kim için söylenir?

Sinsi "fırsatçılar" için ve bukalemun karaktere sahip olanlar için söylenir..

Diyeceksiniz ki ne alaka?

***

Malum!

Dövizdeki, "küresel kumpasın" varlığı hayli kriz yaratıcı...

Ki buna karşı gerçekleştirilen bir refleks var..

"Dövizini bozdur…"

Küresel kumpa milli ruhla, "kursaklarında" bırakacağız…

Ki Cumhurbaşkanın da çağrısı var..

***

Önceki gün, iktidara yakın bir TV'de haber bültenini izliyorum..

Muhabir..

Mikrofonu işadamı denilen bir zevata uzatmış..

TL ve Döviz hakkında, "mülakat" yapıyor…

Pür dikkat kesildim…

Tanıdık bir isim..

Kim tanımaz ki…

Fabrikasız sanayicilerin elebaşı…

İsmini vermek istemiyorum..

Ama bilen bilir..

Kendi kendime, bu zevat, bu ekranda; "nasıl olur" dedim?..

***

Aha…

Muhabir "yaş tahtaya" bastı dedim?!

Bu kadar mı acemilik?…

Soruşturulmadan, kim olduğuna bakılmadın, mikrofon uzatılıyor.

Adam şimdi; "canlı bomba" gibi infilak edecek?…

Saydıracak herkese…

İktidara…

Cumhurbaşkanına..

Dövizini bozdur kampanyasına; "verip veriştirecek?"

Canlı yayın kesilene kadar; "iş işten geçecek"

***

Çünkü..

Bu adam 15 Temmuz'a kadar..

Ki hal-i hazırda bile; FETÖ kulvarında giden biri.

Sıkı-fıkı, ilişkileri var…

Ticari ilişkileri en üst seviyede.

Derneklerine de üye..

Hatta, düne kadar FETÖ'den kapatılan Üniversitenin; "mütevelli" heyetindeydi..

Nitekim aile fertleri bile, "FETÖ'den soruşturmalık..?"

***

Sonra baktım ki..

Ne maharetler..

Ne yaldızlı ifadeler..

Ne övücü sözcükler, sıralayıp duruyor..

Muhabir'le "ön anlaşmayı" yapmış bir ittifakla söyleniyor..

Öyle ki;

En baba Erdoğan'cı..

En baş FETÖ düşmanı…

***

Kendi kendime dedim ki..

İtirafçı mı?

Pişman mı olmuş ki, böyle konuşuyor?

Sonra vaziyeti bir iki dostla, paylaştım!

Bendeki kanı da oydu…

Dedikleri şu oldu…

"Bunlar sinsi darbecilerdir"

Aldıkları emir-komuta da bu yöndedir…

"Rüzgâra göre hareket ederler"

Zamanın çocuğu…

Yani; "hinoğlu hin" bunlar…

Uyanık olmak lazım..

En tehlikelisi; "fırsatcı, sinsi darbe sevicilerdir.?"

***

MUHALEFETİN KORKUSU!

Velhasıl!

Anlaşılan şudur ki…

AK Parti ile MHP arasındaki "ittifak", net ve samimi!

Her ne kadar..

Siyasi fikriyatta, "pürüzler" var deniliyorsa da..

Özü itibariyle…

Anayasa değişikliği…

Ve Cumhur-Başkanı sisteminde, "dönüşü" olmayan bir yola girildi.

***

Yani…

Ne pahasına olursa olsun!

Türkiye açısından…

Değişimin "yeni sayfası" açılacaktır…

Yani kararlılık hâsıl…

Ve bu işe "son imzayı" atacak olanda, halktır!

Bundan da hemfikirler…

***

Ne var ki…

Muhalif kesimde "yükselen" ses var…

Sisteme…

Değişikliğe dair, "koparılan" fırtına…

Ne diyoruz…

Demokrasi eşittir sandık..

Sandık eşittir, milli irade…

Milli irade eşittir, hür ve bağımsız yönetim!..

Hal böyle iken..

Değişimi, isteyen iktidar..

Halka, gidecek olan iktidar..

Sandıktan yüksek sonuç çıkarma gayretinde olacak olan iktidar..

 

***

Şimdi..

İktidar miting meydanlarında çıkıp..

Ey ahali..

Biz, Anayasa değişikliğiyle..

Cumhur-Başkanı yönetim şekliyle..

Bilesiniz ki…

İradenizi temsil eden; Meclis'i lağvediyoruz..

Önemsizleştiriyoruz…

Kuvvetler ayrılığını, "tarumar" ediyoruz..

Hak, hukuk, adalet, nizam olmayacak..

Her şey "tek adamın" elinde olacak..

Demokrasiyi askıya alıyoruz!

 

***

Gibi!

Ucube bir politika mı ortaya koyacak?

Yoksa..

Bilakis, "tam aksi" bir politika mı sergileyecek?

Mevcudiyetin arıza-i durumunu, ortaya koyacak..

Diyecek ki;

"Parlamenter sistem tıkandı..

Darbeci Anayasa işlevsiz..

Milli meselelerin çözüm "tıkayıcısıdır.."

Onun için, ter-ü taze, değişim şart..

Yeni Türkiye için!

***

Eeeyy muhalifler..

Eeeyy ana muhalefet partisinin lideri..

Sizler..

Korku ve panik içerisinde; ne diyeceksiniz?

Diyebilecek misiniz “Değişim ve yenilik”?

Yasal düzenlemeler; "Türkiye'yi" uçuruma götürecek…

"Diktatöryal" bir yönetim alacak..

Demokrasi ve hukuk "askıya" alınacak?

***

Eğer bunları diyebilecekseniz..

Meclis itibarsızlaştırılıyor..

Kuvvetler ayrılığı "tek baş" oluyor..

Her şey bir adamın "iki dudağına" sıkıştırılıyor…

Savınız olacaksa…

Ki şu an bunları ifade ediyorsunuz…

O zaman korkunuz ne?

***

Neden, referandumdan korkuyorsunuz?

Bilakis…

Daha bir cesaret, üretici olmanız gerekmez mi?

Nasıl olsa…

Sandık kurulacak…

Halk sandığa gidip oyunu verecek…

Eğer olumsuzluğu görürse…

Haksızca bir duruma kanaat getirirse…

Dün olduğu gibi bir kez daha gereken silleyi atar..

Ama değilse…

Hükmünü “Doğru”dan yana verir…

***

Galiba!

Muhalefetin, korkusu ve paniğe düşmesinin;

Ve Referandumdan ödünün kopmasının tek nedeni var?

O da; "işin doğruluğudur.."

Ve halka "güven" verici olmayışındandır…

***

Çünkü..

Milletin ferasetine,

Sağduyusuna,

Sezgisine,

İlmi değerlerine,

İnanç kudretine, "inanmadığından" dolayı korku içerisinde..

Ne demiş Üstad…

"Korkunun ecele faydası yok"

***

 

PİSA'NIN SONUÇLARI...

Ezberci…

Klasik…

İdeolojik…

Siyasi fikriyat…

Ve de pedagojik açmazların ürününe sahip…

Milli olmayan…

Ama milli adını taşıyan; Eğitim ve Öğretim'deki basiretsizlik!

***

İşte, PİSA'nın sonuçları…

Önceki gün açıklandı.

Sınav sonuçlarına göre; Türkiye OECD ortalamasının gerisinde..

Hatta bir önceki yıllara göre; daha bir gerilemiş!

Verilere bakın…

15 yaşındaki öğrenciler…

72 ülkeden, 540 bin öğrencinin katıldığı sınavlar…

***

Ülke sıralaması…

Matematikte, 49'uncuyuz…

Fen bilimlerinde, 52'nciyiz..

Okuduğunu anlamada; 50'inciyiz…

Sonuçlar…

Türkiye'nin "ortalamanın" hayli, aşağısında olduğunu gösteriyor..

Ki 2012'ye göre; "10 sıra" gerileme de var..

***

Türkiye hangi ülkelerin gerisinde?

Çin…

Güney Kore…

Hatta Vietnam dahi; "bizim çok ama çok" önümüzde!

Diyeceksiniz ki; niye?

Yazının girişinde aktardım…

Sebep ve sonuç itibariyle;

Sahi siyasiler.

"Eğitim ve Öğretimimizi"

Pek tabi ki millet olarak biz; "ne kadar, mülahaza ediyoruz, konuşuyoruz?"

***

Maalesef…

En sıradan,

En soft, "günübirlik" vakalar kadar bile konuşmuyoruz!

Ama, bir nesli eğiten…

Yarınları koordine eden..

Yani "insan" yetiştiren böylesi bir ulvi ve hayati mevzuu; "hep öteliyoruz.."

Ya da, "karnımızdan" konuşuyoruz..

***

Nesil, sorgulayan mıdır?

Hayır!

Okuduğunu anlayan mıdır?

Hayır!

Tarihine vakıf mı?

Hayır!

Milli değerlere sahip mi?

Hayır!

***

Kültürünü…

Örf ve adetlerini…

İnancını…

Etnik kimliğine dair; "eğitim ve öğretime" nail mi?

Hayır!

Öğretmen…

Öğrenci…

Veli…

Bu üçlünün, "koordinasyonunu" sağlayan, bir mekanizma var mı?

Yine Hayır!

***

Hal böyle iken…

Hayır'ların, bu kadar çok olduğu…

Olumsuzluklar "zincirine" sahip…

Zerresi; "milli" olmayan…

Tekçi…

Irkçı…

Seküler fikriyatın kurgulandığı ders kitaplarıyla yetişen bir nesil..

Sonuç itibariyle…

Ancak ve ancak; "ezberci" olur?

Getirisi; "boş vermişliktir.."

***

Yoksa..

Son yıllardaki eğitime yapılan yatırım..

Derslik sayısı arttı..

Öğretmen sayısı arttı..

Bir öğretmene düşen öğrenci sayısı, Avrupa standardında..

Taşıma…

Ki tekli eğitime gidilirken…

Böylesi bir "eğitimsizliğin" vaki olması mümkün olur muydu?

Değil…

Demek ki, "sorun ezberci zihniyette…"