Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

HOLTER CİHAZI SORUNU ÇÖZÜLÜYOR?..

Dün, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin aradı.. Malum, iki gündür seri şekilde, "tansiyon hastalarının", 24 saat süreyle tansiyonlarının ölçümünü takip etmek için gerekli olan "Holter cihazının" eksik olması nedeniyle mağduriyetlerini dile getiriyorum!…

***

Gün değil.. Haftalar öncesi "randevu" veriliyor. Diyarbakır'da sadece Gazi Yaşargil Araştırma Hastanesinde, 4 tane bulunuyor… Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi ile diğer bağlı hastanelerde olmadığını dile getirerek, "yetkililere" çağrıda bulunmuştum..

***

Ve şu tepkiyi vermiştim; "yetkililer" neden konuşmuyor diye?.. İşte bu noktada Sağlık Müdürü Tekin arayıp bilgilendirme yaptı.. Teferruatlı bir anlatımda bulundu.. Ve sorunun çözümü açısından, bizatihi mevzuya kendisinin "dahil" olduğunu söyledi..

***

İlk etapta, 12 adet "Holter cihazı" alınarak, hastanelere gönderilecek…

***

Doğrusu!.. Önceki yazılarımda, "yönetimsel" noktada, Tekin'e.. Yani yeni İl Sağlık Müdürü olması münasebetiyle, 6 ay süreyle "bir tolerans vermiştim… Kurumu, kişileri ve ortamın çalışma stilini irdeleyip, kendine özgü yeni bir "işleyişte" bulunması, yönünde "biraz bekleyelim" diye not düşmüştüm…

***

Anlattıklarıyla, sahada yaşanılanlar… İşin bir hayli "zor" olduğunu söyleyebilirim.. Bir ekip işi… İl Sağlık Müdürünün, "Holter cihazının" var olup, olmadığını, alınması gerektiğini, ihtiyaç duyulduğunu "takip edecek" değil ki.. Çünkü, bunu takip edecek "hastane başhekimi, hastane müdürü ve ilgili hekim ile birimdir.."

***

Ama bizde, "kerameti kendinden menkuller" olununca, iş başa düşüyor..

***

Tabi bu iş; bir çarkı da yeniden gündeme getirdi.. Özellikle; Sağlık'ta istedikleri gibi "cirit atan, fiyat biçtiren, medikal firmaları.." Bunlara dair, önümüzdeki günlerde bir kaç "kelamım" olacak?.. Çünkü, Sağlık'taki Sağlıksız işleyişteki "en büyük arıza" üreticilerinin, bu minvaldeki akçeli işleri kendi tekellerinde tutanlar olduğu aşikardır!…

***

Bir Holter cihazından, iki kat, üç kat "kar" peşine düşmek.. Ve birilerinin de bunu koruyup-kollaması; önemli!?..

***

 

AYIP YA AYIP!…

En son kullanacağım cümleyi, ilk başta aktarayım.. Daha doğrusu, sorayım.. Vakıa, "ayıbın da ötesinde…"

***

Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu.. Ki, Büyükşehir Belediye Başkan vekili olarak da görev yürütüyor.. Bir süre önce, "sosyal belediyecilik" anlayışıyla hepimizin alkışladığı bir hizmet başlattı…

***

Şehrin 4 merkez ilçesindeki 22 camide bulunan "tuvaletleri" ücretsiz hale getirdi?.. Yani bedava hizmet vermesini sağladı? Tuvaletler elden geçirilerek, onarıldı?.. Sabundur, peçetedir, kokudur, hepsi temin edilerek, faaliyete sokuldu… İş Kur üzerinden de, personel temin edilerek buralarda görevlendirildi.. Yani "hijyenik" bir ortam oluşturuldu…

***

Doğrusu, ilk haftalarda kimsenin beklemediği yüksek derecede bir tepkiyle herkes "dua" edip "Allah razı olsun" dedi.. Ki bana gelen onlarca da mesaj oldu.. Bu hizmeti sahiplenin diye.. Biz de sahiplendik...

***

Ama bugünlerde!.. Özellikle Sur bölgesinde, "dua değil, beddua mesajları" gelmeye başladı?… O "ücretsiz" tuvaletlerde, durum hiç de sağlıklı değilmiş… Tuvaletler girilemez hale gelmiş, her taraf; "pislik" içerisindeymiş.. Ne deterjan, ne peçete, ne de herhangi bir temizlik malzemesi ve ne de, ortamı temizleyecek herhangi bir görevli?.. Kimse yok; kokudan içeri girilemiyor?

***

Vatandaşlar.. Tarihi ulu Camii cemaati… "Tuvalet daha önce paralıydı, ama temizdi, şimdi parasız oldu, ancak içeri girilemiyor…?" Neden diye sordum; bu yönde gelen tepkiler ve eleştiriler farklı olsa da; "büyük bir sorumsuzluk ve keyfiyet, bilinçli olarak da toplumsal tepki oluşturma gayesi var?.."

***

Yani kötü bir niyet var?.. Yoksa, Belediye "tüm temizlik malzemelerini" ilgili ve yetkili kişiye teslim ediyor?.. Görevlendirilen elemanlar da var; ki vardiyalı çalışıyorlar!… Tuvaletlerin "hijyenik" bir ortama kavuşması için her şey temin edilmiş iken; "yapılmaması?"  manidar…

***

Biliyorum!.. Bir çok kişi diyecek ki; İş Kur üzerinden "torpille alınan" hangi kişi "işini doğru dürüst" yapmış ki… Muhakkak ki, siyasi nüfuz sahibi… Bankamatik personel!… Ben bunu demiyorum!.. Ki kimsenin "ekmeğinden de olmasını" istemem.. Ama, bir kusur, bir ihmal, bir keyfiyet hasıl ise; "bunun düzeltilmesi" gerekir…


***

Bir hizmet, birilerinin “keyfi tutumuyla” eziyete dönüştürülemez...

***

BORSA VE TARIM!…

Yine, "hububat" tescillemesi.. Ve yine; yolsuzluk, usulsüzlüğe dair gelen fena kokular… Hayali firmalar.. Sahte fatura koçanları.. Kaşeler.. Havada uçuşuyor. 350'ye yakın mağdur var… Ana akımda ise; Ticaret Borsası şubeleri ve İlçe Tarım… Bismil mi, Ergani mi, Silvan mı, Hani mi?.. Şimdilik bu kadar diyeyim?…

***

KARAMAN'IN KOYUNU!…

Vallahi ne diyeyim!.. Şu Beylikdüzü'nden, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne.. Ki "estirilen rüzgarla" nerdeyse, "Reislik" mertebesine, hazırlatılan zat-ı muhterem var ya!… Ekrem İmamoğlu.. Bizzat kendisi…

***

Vakıa olarak; kim ne der bilmem!. Ama görünen hal-i durumu, bana siyasi fikirde şu vecizeli sözü, söyletiyor.. O var ya o!… "Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu?".. Hele siz; onu bir iş bittikten sora görün, o zaman görürsünüz,  "Hanyayı, Konyayı!…" Aynen de öyle oldu…

***

Bi hatırlayalım, 31 Mart seçimlerini.. Ve akabinde, 23 Haziran'da yapılan seçimleri.. İki seçim öncesi; nasıl bir profil çiziyordu, İmamoğlu!…

***

Yeni bir lider yüzü!.. Samimi… Sevecen.. Kucaklayıcı.. Sulh yaratıcı.. Sempatik.. Yani, insani yönü öne çıkan, denir ya "halk adamı.." İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kazanması da; "bu karakterinden" dolayı oldu.. Yoksa, CHP'nin, HDP'nin ya da "millet ittifakının" omuzlamasıyla, değil… Sokaktaki vatandaş, "bizden biri deyip" sahiplendi…

***

Peki sonra!.. İşte sonrası var ya; "gerçek yüz, gerçek karakter" ortaya çıktı… Agresif, öfkeli, saldırgan!… İnsani yönü olmayan, keyfiyet içerisinde… Eleştiriye gelmediği gibi; "tepkisi" küfürlü.. Şu Deprem bölgesinden tatile geçiş.. Son Belediye Meclisindeki "hakaret ve küfürlerin" havada uçuşması!…

***

Nitekim, İstanbul seçmeni "şimdi" diz dövüyor.. Biz ne yaptık, nasıl kandırıldık, bu ne hal deyip duruyor?.. CHP'li bazı dostlar bile, beyan ediyor… "İstanbul'u yönetecek kapasitede de değil?.. Biz ne yaptık?.." Biliyorum bizim Diyarbakırlıların ifadesiyle, "Bu leledir, daha lolosu var?"…

***

 

 

GÜNÜN SÖZÜ..

Sarf edilmeyen bir emeğin, karşılığını istemek haraçtır...

***

Hayırlı Cumalar…


Bu Makale 1287 kere okunmuştur.