İDLİB'E "STATÜ" KARARI..

Görünen o!… Erdoğan ve Putin'in "ateşkes" kararı, buna delalettir.. Ki, 6 saat sonra Erdoğan'ın ifadesi de, bu oldu? "İdlib'e yeni bir statü oluşturulması.." Ne demektir bu, "İdlib özerk" bir alan mahiyetiyle, bu bölgede gelebilecek her türlü saldırı.. Rejim de dahil; "anında" cevap verilecek?..

***

Ateşkes muhtevasında; insani kriz yaşanmayacak, "siviller" korunacak!… İdlib'de "temas hattı boyunca" askeri faaliyetler "askıya" alındı.. M4 Karayolu 6 km, güney ve kuzey'de, kontrol altına alınarak "güvenlik koridoru" oluşturulacak.. 15 Mart itibariyle, Trumba'dan Ain-Al-Havr'a ya kadar olan bölgede; "ortak devriye" yapılacak.. Türk ve Rus güçleri..

***

Sonuç itibariyle; "ateşkes dün gece yarısından" itibaren, sağlanmış gibi görünüyor.. Soçi Mutabakatı ve Astana "görünen o ki" rafa kaldırıldı.. İner mi, indirilir mi, farklı bir süreç ikmale getirilerek, geçici seyir "kalıcı" somut bir hamleye dönüşür mü, onu da zaman gösterecek?.. Ama İdlib uzun soluklu bir "arena" oyunu gibi görünüyor!..

***

Ancak, "ateşkes" kararı!.. İdlib'e dair "yeni statünün" masaya getirilmesi.. Farklı mülahazalar üretilse de, ortaya çıkan resimde, "Türkiye'nin kararlılığı" sonucu inşa etti.. Hem sahadaki güç.. Hem de, İdlib dahil, Suriye'nin geleceği, siyasi, ekonomik ve coğrafik düzeyde, "söz sahibi" ülkelerin başında, Türkiye geliyor.. Yani Türkiyesiz bir "hamle söz konusu" değil..

***

Tabi, Suriye için "bu ateşkes kararı" her şey bitti anlamına da gelmez!.. Rusya, Türkiye ile "ikili mutabakattaki" eğilimi tamamen, Esed rejiminin "varlığını" sürdürmeye yönelikti.. Yoksa, Rejim "elden" gidebileceği gibi, Türkiye'yi de kaybedecekti.. Putin bunu gördü.. Erdoğan da "pozisyon üstünlüğü" sahada kazançtan çok zarar üretici olduğu rasyonelliğini gördü…

***

Peki, Moskova'daki "zirve" ve imza atılan kararlar, süreci tamamladı mı.. Bence hayır, daha işin başı.. Çünkü, İdlib'ten "sınır bölgemize" yaklaşan ve dar bir alanda "sıkışan" 2 miyona yakın Suriyeli var.. Her an için; Türkiye açısından "mülteciler" ordusuyla yüz yüze gelebilme var?.. Burda da, Moskova'dan çok, ABD ve AB'nin "rolü" önem arz edici oluyor.. Destek gelir mi?.. Yani, maraton uzun!...

***

AK PARTİ CEPHESİNDE CHP!…

Vallah ne diyeyim!.. CHP'nin "son çıkışları" ve haleti ruhiyesinden toplum muzdarip ise de, "keyif çıkaran ve memnuniyet" içerisinde olan, "siyaseten" kazanımı bulunan AK Partidir.. Başka da yok!…

***

Evet biz günlerdir, yazıyoruz, çiziyoruz.. Ahali olarak da, "tepki koyuyoruz.. Olup bitene olmaması gerekir" diye, hüküm veriyoruz, konuşuyoruz!!… Ki siyasetin dili, siyasetin karakteri, seçilmişin ilkeleri "bunları kabul etmiyor" diye..

***

İş artık "paspas bir hal" aldı deyip, kendimizce "laf" ediyoruz.. Ötekileştiren, kin ve nefret duygularını "körükleyen", tarafları birbirine "düşman" ettirip, yumrukların sıkılmasına neden olan, bu hal terk edilmeli diye!..

***

CHP'nin şerefi, haysiyeti, namusu "ayaklar" altına alan, "hainliği, alçaklığı" revaç ettiren, siyaseti "deli dumrul" gibi... Denir ya, "kötü söz sahibini" bağlar.. İşte bu söz, CHP'ye "kapama" AK Partiye "siyasi hazine kapısı", topluma da, muhalafetten bir "cacık olmaz" fikrini kazandırıyor.…

***

Kısacası, Özkoç'un seçilmiş "bir devlet büyüğüne" yönelik akıttığı salyalar, CHP'nin ve zihniyetinin "gözü dönmüş" şuur kaybını yaşadığını ortaya koyuyor.. Siyaset üretemeyen, strateji belirleyemeyen, ülkenin ve milletin "sorunlarına" çözüm sağlayamayan, Türkiye'den be haberdar, "tutarsız" bir akım..

***

Bence, AK Partililer "düşüşe yönelik" ibrenin yükselişe gidişine vesile olan "Kılıçdaroğlu ve Özkoç'a" maç izler gibi, tribünde "Aslan Kılıçdaroğlu, Aslan Özkoç" tezahüratında bulunmaları gerekir.. Yoksa; "iktidarın" kıymeti, "ana muhalefetin" paspallığı ortaya çıkar mıydı?…

***

ŞAMA GİDER Mİ…

Esed'in gazetecilerinden Nidal Sabeh'in bir yorumu.. Sosyal medyada, tıklanıyor.. Daveti var, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na.. Diyor ki, "Şam'ı ziyaret edin.. Esed'le bir görüşün?"..

***

Öyle ya, Hafter'de kısa süre önce, Şam'a gitmişti.. Ki Şam yönetimi, "Büyükelçilik" yetkisini, "Hafter" yönetimine vermişti.. Müttefik görüyor ya!..

***

Sabeh'in daveti de, böylesi bir "müttefiklik" ruhuyla, vücut bulmuş olacak.. Erdoğan'a hasımlık ve yönetimi düşürme sonrası, "kimin neyi düşündüğünü de" bir ölçüde, ortaya koyuyor!…

***

Boşuna söylenen bir söz değil.. Erdoğan, şu an Ortadoğu'da Türkiye'nin "varlığı, dirliği, birliği ve bütünlüğü" için, var olan "ateşin" ülkeye sıçramaması için; "yedi düvelle" savaşıyor.. Ama, içimizdeki "Erdoğan düşmanlığıyla" körelen göz ve zihin sahipleri, "resime" bakma cesaretinde değiller..

***

KÜPE'NİN KOKUSU!…

Yine Tarım ve yine gelen "pis" kokular!… Bir süredir, konuşuluyor "Hayvan Küpesi'yle" alakalı, birileri tarafından "şeytani" hesapların, organize edildiğine ilişkin.. "Küpe karaborsa..!"

***

İlginçtir.. Hadise yazılmasına, çizilmesine, konuşulmasına rağmen.. Hayvan yetiştiricilerinin "attıkları" çığlığa, yaşadıkları mağduriyetine; "ser veren" olmadığı gibi, tınlayan da yok!… Sistemi işleten de yok..

***

Ne diyor Hayvan Besicisi Adil Korkut.. "küpe istiyorum küpe yok, küpeleme yapın diyorum, sistem kapalı" deniliyor.. Küpesiz büyükbaş hayvan yakalandığında, 750-800 lira cezası var.. Ki, ceza yiyoruz da!…  En büyük iddia ise!.. Bölge illerinde, ki Diyarbakır dahil.. İki yıldır, "büyükbaş hayvan" küpelemesi yapılmıyor?..

***

İlgili ve yetkili zevat!.. Bakalım, "küpelemeden" gelen pis ve kötü kokulara karşı, ne diyecek… Neden; "küpeleme sistemi kapalı?.." İki yıldan buyana, bölgede küpeleme yapılmadığı doğru mu?…

***

Bir de, "küpeleme" bir ölçüde bölgedeki küçük ve büyük başhayvanların "kayıt altına" alınması demektir.. Galiba birileri, bölgede "kayıtdışı hayvan yetiştiriciliği ve pazar sektörünü" teşvik etmek istiyor!.. Ama kim?…

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Aklı "kalleşliği" özümsemişse, alçaklığı binbir çeşittir!…