Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

İNFAZ KİME VURACAK?…

70 Maddelik infaz yasası, dün itibariyle "Mecliste" mesaisini aldı!.. Tabi tartışmalı.. Ki ben de fikri beyanda bulundum.. Dedim ki, yaşadığımız zaman dilimi; "birlik ve dirliği, dayanışmayı" önceleyen olduğunda, gelin yeni bir sayfa açılsın..

***

Kırmızı çizgimiz bu olmalı… Darbeci "teröristler" dahil olmak üzere, eline silah alıp, askeri, polisi, sivili ayırtmaksızın katleden, şiddet uygulayan, insanlık dışı muamelede bulunanlar.. Ve; "sapık ruhlu, tecavüzcü caniler.."

***

İşte bunlar hariç!.. İster siyasi, ister adi.. Bu minvaldeki suçlar, infaz yasası kapsamında, görülüp, değerlendirilerek, tartışılmalı!.. Buna dair, ortak bir "aklın" devreye sokularak, "barışçıl bir sürecin" işletilmesi, elzemdir demiştim..

***

Dünkü, Meclis görüşmelerinin "pek te" istenilen seyirde geçmediğini ifade edebilirim.. Çünkü, taraflar ciddi bir "ideolojik ve siyasi hizipleşmenin" cenderesinde, mevzu üzerinde, efor sarf ettiler.. İşte bu da, çıkmazları inşa ediyor..

***

Peki, yasa mevcut haliyle, çıkarsa ne olur?… Yasanın muhtevasına göre, yasallaşması halinde 90 bine yakın cezaevinde bulunan kişi "tahliye" edilecek.. Yani, serbest olacak.. Tabi, "şartlı..!"

***

90 binin dağılımına gelince… Resmi olmayan, ama herkesçe ifade edilen, "suç dağılımı" oranında; "adi" suçlar ön safta yer alıyor.. Uyuşturucu, hırsızlık, dolandırıcılık…

***

Şuan, cezaevinde 300 bin kişi olduğu söyleniyor.. Ve bunların, 220 bini "hüküm" giymiş.. Yani "cezaya" çarptırılmış, kesim.. 44 bini de tutuklu…

***

35 bine yakın da "özlü" hükümlü var.. Yani dosyası İstinaf ve Yargıtay’da "onay" bekleyen.. Peki bu 300 bin kişinin; "Suçlara" göre dağılımı nasıl.. O da şöyle.

***

61 bin kişi "uyuşturucu" satıcısı…

17 bin "uyuşturucu" içen kişi…

45 bin hırsız ve kapkaççı…

37 bin "siyasi" suç işleyen..

32 bin "cinayet" suçlusu..

32 bin "adam yaralama" suçlusu..

27 bin "Yağma ve Gasp" suçlusu..

22 bin "cinsellik" suçu işleyenler..

7 bin "sahtecilik" suçlusu..

3 bin "dolandırıcılık" suçu işleyen..

3 bin "çıkar amaçlı suç örgütü" kurmak!…

***

Doğrusu, cezaevindeki "suçluların" istatistiki durumu der demez insana şunu söyletiyor.. "Benim milletim, benim ülkem, ne hallere ve nereye doğru sürükleniyor…" Galiba bizim siyasi mevzulardan çok, "ahlaki ve insanı" değer ölçüsünde, fena bir şekilde sorgulanmamız, revize edilmemiz gerekir!…

***

Yoksa bu gidişat, cezaevlerindeki "doluluğu" minimize etme gayretiyle çıkacak infaz yasası, "Rahşan Affına" vahim derecede, "rahmet" okutacaktır…

***

BABACAN NERDE?…

Dün ziyaretime genç bir siyasetçi geldi.. Sosyal mesafeyi koruyarak, "yeni parti oluşumları" ve gelişen vakıalar açısından, ortaya koydukları tavırları, mülahaza ettik!…

***

Özellikle parti liderleri böylesi kritik evrede; "nasıl bir efor ve siyaset" ortaya koymalılar ki, seçmenlerini halk deyimiyle "kontrol" altında tutabilirler.. Ya da; "işte bizim" liderimiz diyebilir…

***

Yeni parti oluşumlarından Ahmet Davutoğlu'nun yer yer çıkışlarını, sosyal medya üzerinden mesajlar verme, durumu mevzu olurken, söz DEVA Partisi ve Lideri Ali Babacan'a geldi?..

***

Ve şu soruyu sordu, genç siyasetçi; "Babacan'dan size gelen bir haber var mı?.. Ne oldu?.. Sesi soluğu kesildi?…"

***

Doğrusu, ben de duraksadım!.. Gelen soru ve Ali Babacan'ın, "Parti kurması ve sonrasındaki" çıkışları, kamuoyunda, iktidar muhaliflerinin peş peşe dizelenen cümlelerini karşılaştırınca; "sahi ne oldu" diyen ben oldum bu kez!…

***

Öyle ya, Güneydoğu'da farklı bir rüzgar estirmişti.. "Kürtlere bir şey yapacak(!) diye.. Ekonomiye "hayat" verecek, yeni bir siyasi soluk olarak, gümbür gümbür iktidara gelecek diye methiyeler sıralanıyordu...

***

Peki şimdi; nerde?.. Sesi, soluğu çıkmıyor.. Hatta, nerde olduğu dahi bilinmiyor.. Denir ya, "mübarek yaşıyor musun, yaşamıyor musun, virüs mü kaptın, kapmadın, bi ses versene ya.. Yüzünü bir göster?.."  O da yok.. Vaziyet hayra alamet değil?..

***

 

CHP'DEKİ İHRAÇLAR…

Partiden ihraç edilen en taze iki isim var.. Mehmet Sevigen ve Ümit Kocasakal!… Apar-topar, yangından "mal kaçırma" gayretiyle oluşan bu ihraçlar'ın kamuoyundaki "sessiz" bakış!… Der demez ikilem, yaratıyor…

***

BİRİNCİSİ ŞU... Demokrasiden bahsedeceksin, fikir ve düşünce özgürlüğünden dem vuracaksın, mevcut iktidarı "dikta rejim" uygulamakla suçlayıp, "eşitlikçi, özgür ve demokratik" bir yönetimi vaad edeceksin!..

***

Ve fikir kanalları bizim zenginliğimizdir deyip ahkam keseceksin?.. Sonra "fikir özgürlüğüne" pranga atıp, Sevigen ve Kocasakal'a "tukaka deyip" kapı dışarı atacaksın… Ne yaman çelişki?..

***

İKİNCİSİ ŞU… CHP Atatürk'ün partisi ise, ki öyle deniliyor.. Lideri de, "kalıbını" bu noktada basıyor.. Öyle ise, söz konusu iki isim de "en radikal, en haşin, en cansiperane" halk deyimiyle damarlarını kesersen "Altıok" kanı akar derecede iken; "kapı dışarı" bırakmak!…

***

Neyse, Tuncay Özkan fena bir CHP'ye "kurtçuk" olup, partinin içini boşaltıyor… Ha bu arada, Bay Kemal'in de işine geliyor.. Kongre öncesi olası rakipler "tasfiye" ediliyor…

***

Sahi, Sevigen ve Kocasakal'la birlikte, Özkan'ın CNN ve aHaber'e "Yasak Kanal" uygulamasının hışmına uğrayan kaçıncı, CHP'liler oldu?.. Yenileri geliyor…

***

 

***

SAKIZCI MEMO İYİ..

Mehmet Kızılay.. Nam-ı diğer, "Sakızcı Memo..!" Diyarbakır'ın maskotu.. Sporun özellikle futbolun "bilinmeyenini(!)" bilen.. Önceki gün bizi bir hayli korkuttu, endişeye düşürdü..

***

Denildi ki; "Covid-19 Memo'yu fena yakalamış.. Özel bir hastanede müşahede altında.." Neyse!.. Dün haber geldi.. Testleri "negatif" çıkmış.. Yani  "virüs" yok… Sapasağlam.. Memo hadi yine iyisin!...

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Neslin bir kusuru varsa, bilinmelidir ki onu yetiştiren nesil asır kusurlu olan!…


Bu Makale 1255 kere okunmuştur.