İSTİKRAR TERÖRİZMİN BAŞ DÜŞMANIDIR!…
Terör ve şiddet!..
Canlı bomba… İntiharcı.. Ya da hendek, barikat, mayın tuzağı!..
Bombalı araç.. Uzun namlulu silah.
El bombası. Molotoflu saldırılar..
Ve daha bilumum; "insan canına" kast eden vahşetler, silsilesi..
Hepsi; "ölüm" kusan sonuca sahip..
Yürek yakan şehitler..
Polis. Asker.. Sivil..
Gözetmeksizin.. Yetim ve öksüz bırakılan çocuklar..
Dul eşler.. Evinden, barkından edilen insanlar…
***
Gözyaşı.. Feryat-figan.. Yıkılan hayaller..
Yüreği yanık, anne ve babalar…
Sakat kalan bedenler.. Yarınları "umutsuzlaşan" beşeriyet..
Ve oluşturulan, kaotik ortam..
Krizler.. Sosyal… Siyasal ve Ekonomik "istikrarsızlık.."
***
Türkiye… Bulunduğu coğrafya…
Salt bugün değil.. Yıllar yılıdır, "yaşadığı derin bir travma" var..
Örgütler… Ya da teröristler..
İsimler… İdeolojiler.. Varlık nedenleri..
Bulundukları alan.. Ortaya koydukları strateji…
***
Farklılık; "içerseler de"..
Özü itibariyle.. Üç veya dört en fazlası beş harfli olsa da..
"Üst" akıl… Kordinatör ve koordinasyon!..
Yönlendiren.. Maddi ve manevi "imkanlar" oluşturan..
Lojistik destek sağlayan kozmik oda; "tektir…!"
O da Küresel, emperyalizm!...
***
Dikkat edilirse…
Türkiye'ye "musallat" olan örgütler.
Bilaistisna… Hiçbirisi; "neye, kime" hizmet ettiğini bilmez?..
Neyi savunduğunu.. Neyi talep ettiğini…
Hiçbirisinin "demokratik" bir talep beklentisi yok…
***
İnsan hakları mı,
Eşitlik mi,
Özgürlük mü,
Dil mi,
Din mi,
Kimlik mi,
İnanç mı,
Birey mi, toplum mu, "hep" laf..
Döktüğü kana; Bahane!
***
Hedefleri…
Vampir misali, "ülkenin şah" damarına odaklanmak.
Dişlerini geçirebilmek.. Kan "emerek", vücudu güçsüzleştirmek…
Ve bilahare, "leş" kargası küresel güçlere ülkeyi ve milleti hazır yem yapabilmek…
Dikkat edin; "kullandıkları" kişiler..
Yani "teröristler…" Hiç birisinde; "insan" sevgisi yok..
Çocuk mu, kadın mı, yaşlı mı, sivil mi, değil mi "önemli" değil..
Ülkeyi sevmek, Milleti sevmek yok..
"Hipnoz" edilmiş birer kukla misali sokağa, şehirlere, dağa bayıra salınmışlar…
***
Hiç kuşkusuz ki güçsüzlüğün en büyük gücü; "terörizmdir.."
Güçsüzler… Toplumdan "itibar" görmeyenler..
Dışlanmışlar.. Zayıf karakter sahibi kişiler. Zafiyetlerin başı-boşluları olarak..
Kendilerini; "terörizmimle, korku üretmekle" ifade etmenin yolunu seçerler..
Terör örgütleri de.. Akıl babaları da..
Özellikle, gençlerde bu zafiyeti gördükleri içindir ki; "yoğunlukları" bu alandadır..
"Onları" kuş misali avlamaktadırlar..
Ağlarına geçirmektedirler..
Hayat kronolojisine girildiğinde; çıkan sonuç bu..
***
Özellikle; Canlı bombalar..
Ekseriyetiyle; "güçsüz ve zayıf karakterli" kişilerdir…
"Kahramanlık" uydurmasıyla, hipnoz edilerek, "beyinleri" komuta edilir..
Örgüt içerisinde; intiharcı.. Canlı bombacı…
Diğerleriyle "kıyaslandığında", daha "onurlu!" bir vasıf ikmal ettirilir.
Ama haddizatında durum hiçte öyle değil..
İster canlı bomba..
İster intiharcı..
İster elinde silah olan kişi olsun…
Sonuçta "insan canına" kastediyor..
***
Şunu biliyorlar..
Ama yıkanan beyinle; "idrak" yoksunudurlar..
Dışarıda..
Şerefli bir yaşamın..
Şerefli bir mücadelenin..
Şerefli bir ölümün olduğuna dair…
Ama, "hipnozla" dönüştükleri kukla hallerinden dolayı; "Niyaziler.?"
***
Peki, ülke olarak gençlerimizi, beyin sahibi evlatlarımızı; "nasıl oluyor da?" kaptırıyoruz..
Biraz da bunu sorgulamak gerekmez mi?
Terör.. Gençleri neden "çok kolayca" ağına alabiliyor..
Buradaki zafiyet nedir..
Demek ki, "biz gençlerimize" ulaşamıyoruz.. Doğru veya yeterli bir "eğitim" vermiyoruz..
Ne yazık ki..
***
Bizim eğitimde boşluk bıraktığımız alanları birileri dolduruyor..
Birileri kendi çıkarları doğrultusunda.
Birileri kendi kurgulamasıyla; "ideolojik" enjeksiyon yapıyor..
Bunlar, eğrinin doğrunun düşünce dünyalarında yer değiştirdiği bireyler.
Sorgulama yeteneği geliştirilmemiş, köreltilmiş sahte bir düşman konulmuş önüne.
Üst aklın maşa olarak kullanacağı ideallikte…
Vaatlere kanan…
Kaybedeceği şeyi olmayan aksine kazancının çok daha iyi olduğu yalanıyla kuşatılanlardır.
***
Bizde sorgulamadan..
Vakanın DNA'sına girmeden..
Ağlamak, kınamak, lanetlemek, diş bilemekle yetiniyoruz..
Her gün karşımıza farklı kimliklerle çıkan tehlikenin temeline inmek inmiyoruz..
İnmediğimiz içindir ki..
Türkiye'nin vücut halinde oluşan terör bir türlü "ıslah" olamıyor..
Çünkü; insanı ve beşeri bir zafiyet söz konusu...
***
İşte, önceki gün Atatürk Havalimanındaki vahşet..
Üç canlı bomba..
Rezilce "ölümleriyle" birçok cana kıydılar…
41 insan ölda.. 230'a yakın da yaralı..
Henüz saldırganların "kimlikleri" açıklanmış değil..
Her ne kadar, DAİŞ örgütü deniliyorsa da..
Resmi açıklama yok..
Ama şunu ifade edebilirim ki..
Canlı bombalar..
Yani intihar eylemini yapanlar..
Görülecek ki, "ıslah edilemeyen" vücudun, zafiyetler zinciriyle "ağına aldığı" cehalettir..
"İdeolojik" enjeksiyonun üretimidir..
Ailesinden, çevresinden "dışlanarak" kendine sözde "onurlu" yer arayan zavallı..
Dizimizi dövmeliyiz!
***
Elbette ki, bu saldırılar..
Bu canlı bomba katliamları; Türkiye açısından ilk değil.
Dünya için de..
Yine konuşulacak..
Güvenlik zafiyeti..
İstihbarat yetersizliğine dair..
Haklılık payı yüksek..
Hele ki, Türkiye'ye "DAEŞ'ten" onlarca "canlı bombanın" gönderildiğine dair bilginin var olduğu bilinmesine rağmen..
Polis istihbaratında yer almasına rağmen..
Ki, Diyarbakır'daki "DAEŞ" iddianamesine geçmesine rağmen..
***
Pek tabi ki.
Eylemden bir gün önce, ABD'nin "vatandaşlarını" uyarması..
Türkiye "Riskli" bir ülke diye bildirmesi..
Dış ilişkilerdeki gelişme..
İsrail'le barış sağlamak..
Rusya ile müzakere noktasına gelmek..
Mısır'la yeniden diyalog kurabilmek noktası..!
Bunlar orta yerde iken; "uluslararası" bir akılla "kanlı bir terör" saldırının olabileceğini "görmemek!.."
***
En büyük "zafiyet" işte bu..
Gaflet ve delalettir..
Öngörüsüzlüktür!..
Önceden olabileceği kavrayabilmemektir.
Diyeceğim o ki.
İstanbul'daki "katliamı" bu iki pencereden okuyabilmek lazım..
Pek tabi ki, "teröre ve terörizme" karşı da, "dik duruş" sergileyerek, "yekvücut" olmalıyız..
İstikrar "terörizmin" baş düşmanıdır.
