KABİNE VE DİYARBAKIR!

 

Kabine'deki sürpriz..

Şaşırtıcı olan..

"Bıyığın" sadakat sembolü olamayacağı…

Yani..

Keramet "bıyıkta" değil.

İş bilmekte..

Ehil olabilmekte..

Evet, Yalçın Akdoğan yok..

Ne kabine de,

Ne parti yönetiminde..

"Üstü bariz" çizilenlerden oldu…

Eee..

Beklenmiyor değildi; "iticiliği" yüzünden..

***

Neyse!

İroni bir girişme, arz-ı endam!

65 Hükümet…

Başbakan Binalı Yıldırım'ın kabinesi…

64. hükümete oranla…

Özellikle "kilit bakanlıklarda" ciddi bir değişiklik benimsenmiş değil…

Dengeleri gözeten..

Erdoğan'ı,

Abdullah Gül'ü,

Davutoğlu'nu,

Ve Yıldırım'ı "hissettiren" bir kabine profilinden söz edebiliriz…

Dengeli yenilik…

***

Yani…

Hem siyasi,

Hem bölgesel bir "denge" gözetimi var…

Malumunuz üzre…

Gidenler de var, yerini koruyanlar da…

Pek tabi ki, ilk kez kabinede görev alanlar da…

Daha önce bakanlık yapan…

Ama bir süre bakanlık koltuğundan uzak kalanlar da…

***

Ancak…

Kabinede, dikkat çeken "Ekonomi Yönetimi"

Uluslararası…

Nitekim yansıması kısa sürede kendisini gösterdi.

Dolar düştü, borsa yükseldi…

İş dünyasından gelen mesajlar da…

Durumun…

"Memnuniyet" verici olduğu yönünde…

Mehmet Şimşek…

Piyasa…

Birçok kesim, "artık yok" diyordu ki, "döviz ve borsa" bunun paniğindeydi…

***

İcracı bakanlıklar..

Bütçesi yüksek olanlara baktığımızda da..

İsimler…

Siyasi üretkenlikten çok..

Zoru başaran…

İş bitirenlerden oluşmakta..

Fili durum, aslında net…

Birileri…

Binali Yıldırım'a "son başbakan" dese de…

"İşgüder" yakıştırmasında bulunsa da…

Kabineden…

Ve Yıldırımdan bu evrede "siyaset üretmekten" çok, "siyasi uygulama" bekleniyor…

***

Erdoğan'ın "istişaresinde"

"Uyumlu" trafiğinde olacak "siyasi uygulama" olacak…

Yani şu benzetme söz konusu olabilir…

Ki genel bakıldığında o görünüyor…

Bu hükümet, "teknokrat hükümeti?"

**

Eee…

Malumun ilanı olsa gerek..

İlk kabine zirvesi, "Beştepede" olacak…

Bu da, Erdoğan'ın "fiili durumu"

Partili Cumhurbaşkanı…

Ya da, "Başkanlık" sistemine geçiş…

Zaten!

Beklenti de,

Strateji de,

Ana koordinasyon da "fiili durumu", Anayasal zemine taşımak.

İşte bu evrede "siyasetten çok beyin gücü gerekli"

Kabine de, "bu fikriyatla" dizayn edildi…

***

Güneydoğu'dan bir serzeniş var…

Özellikle Diyarbakır'dan…

Kabine de "Neden yok’uz" diye?

Haklı bir çıkış…

Lakin mülahazası da geniş…

Evet, AK Parti iktidarı döneminde "kesintisiz" temsiliyet vardı..

***

Peki, şimdi neden yok?

İşte, şu soru da "ikmale" gelmiyor değil..

Her dönem oldu da, "ne oldu?"

Nüansta burada..

Hani bir söz var..

Denir ki; "Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!"

Bunun sorgusu lazım.

Türkiye'nin "en uzun dönem" Bakanlığını yapacaksın..

İcracı bakan olacaksın.

Ama gel gör ki..

Ne seçim bölgende..

Ne de doğup büyüdüğün ilçeden, "hiç bir karşılığın" olmayacak…

Kusur kimde…

Oy veren partilide mi?

Yoksa partiliye "tepeden" bakandan mı?

***

Ama!

Her şeye rağmen..

Bölgenin "siyasi konjonktürü"

Önümüzdeki, serüven…

Değişime yönelik "yol seyrinde", Diyarbakır'ın stratejik konumu itibariyle..

"Temsiliyetinin" gerektiğine inanan, biriyim..

Olmalıydı…

***

Öyle inanıyorum ki…

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Yıldırım'la istişarede, "bu mevzuyu" ele almıştır…

Özellikle, 28 Mayıs'ta Diyarbakır'a gelmeleri…

İlk çıkarmalarının Diyarbakır olması…

Birçok anlam içermektedir…

Bakalım..

Cevdet Yılmaz'ın yerine görevi devralan Sayın Lütfü Elvan..

Bölge "Koordinatörlüğünde" istenilen sinerji yaratabilecek mi?

Bakarsanız…

Elin oğlu…

Evin çocuğundan daha "hayırlı ve bereketli" biri olur…

***

Velhasıl!

Türkiye…

İçten ve dıştan acil…

İvedi bir; barışçıl ortaya ihtiyacı var…

Durmak yok, yola devam…

"Az laf çok iş" 

Bir an önce…

Etkili ve güçlü "siyasi ve sosyal üretkenlikle"

Türkiye bölgesel aktör olma konumuyla refah ve huzur'a kilitlenmeli…

Çünkü onu bekleyen kitle yüksek…

Sözü özü…

Bu hükümet başarılı olursa, Türkiye de başarılı olacaktır.

Gerisi laf-ı güzaf…