Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

KAZA DEĞİL, SUİKASTTIR!

 

Altındağ ailesi.

Ve tabi ki;

Söz camiası için önceki gün önemli bir gündü…

Acının hüznün ve duygunun, hâkim olduğu bir zaman dilimi.

Bizim için de!

Çünkü

Merhum Mehmet Emin Altındağ ve kader arkadaşı Münir Mennan'ın vefatının ölüm yıl dönümü…

Sene-i devriye!

***

Rahmetle anıyoruz.

Ve diyoruz ki;

Sizleri hiç unutmayız, bıraktığınız bayrağı da hep dalgalandıracağız.

Bu duyguların; körüğü içerisinde şunu hissettim!

Sanki dün gibiydi.

Aradan koca 16 yıl geçtiğine inanamadım.

Derler ya; "zaman su gibi akıp" gidiyor.

Ömürden. Ve kâinatın, değer ölçeğinden.

***

Hakikat şudur ki;

"Ölüm" hayatın ta kendisi ve gerçeğidir!

Malum;

Kur’an-ı Kerim’de “Ankebût” suresinin 57. Ayetinde ifade edildiği üzre; "Her nefis ölümü tadacak, sonra döndürülüp bize getirileceksiniz"

Kaçış yok.

Hele ki,

Ayrı-gayrı, öncelik, ya da kayırma yok. Gün; "gelince" insan fani olur.

Ölüm. Ebediyete intikaldir.

***

Şükürler olsun ki;

Allah-ü Teâlâ, her ölüm karşısında insana.

Fani olanın yakınına…

Bilakis kendini Allah’a teslim etmiş olanlara sabr-ı cemil niyaz eder.

Yoksa hiçbir insan… Hiç bir canlı…

Ölümlerin.

Bıraktığı acıların ve yoklukların karşısında normal hayatına devam edemez!

Zordur.

***

Ama bazı ölümler var ki çok daha acıdır.

Ölümün şekli,

Bıraktığı iz,

Ve geridekilerin yaşadığı acıların, sorgusu!

Derindir. Hem de çok ama çok derindir.

Kim derse ki, "Ateş düştüğü" yeri yakıyor.

Doğru değil.

Çünkü O ateşin yaydığı alana sirayeti vardır ki, küllenmez!

İşte, Mehmet Emin Altındağ ve Münir Mennan'ın ölümü de böylesi bir körükte!

***

Vefatlarının her sene-i devriyesinde yazmışımdır.

Ve yazmaya da devam edeceğim.

1991 ila 2007 yılları.

Hele ki; 1998 ila 2001 yılları.

Belki her yıl aynı cümleleri sıralıyorum, ama hakikat ve duygu seli bu cümleleri peş peşe sıralatıyor.

Tarifi yok.

O yıllar, o egemen güçlerin hâkim olduğu yıllar.

Bizler ve özellikle bölgemiz için...

Bu yıllar "kozmik" karanlık yıllardı.

JİTEM’in…

Derin devletin…

Ve bugünkü tabirle Ergenekon’un egemenlik kurduğu yıllardı.

***

Kabirlerin başında dua ederken…

O günü. Ve evveliyatında, yaşadıklarımız.

Yani; Merhum Altındağ ve Mennan'ın şüpheli ölümü…

Doğrusu, merhum Ali Gaffar Okkana yönelik gerçekleştirilen "suikast" geldi aklıma.

28 Şubat süreci!

2000'li yıllar.

Türkiye'nin dehlizli karanlık yüzünü saklayan yıllardır!

O tünelde birçok faili meçhul cinayetler işlendi…

En büyük suikastlar organize edildi.

Bürokratlar, Yazarlar, aydınlar ki merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal.

Lice'de Bahtiyar Aydın suikastı.

Rahmetli Emin beyin "meçhul ölüm" haftası tam bir derin süreç idi.

***

O günü, hafızalarda tazelesek.

Önce hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı.

Hayali suçlamalarla isnat edildi.

O günün; DGM Başsavcısı Nihat Çakar'ın direktifleriyle.

Akla-hayale gelmeyen senaryoyla "gözaltına alındı-alındık" sorgulandı- sorgulandık.

***

Ölümünden bir gün önceydi.

Babası Mehmet Ali Altındağ ve iki çalışanı hiç yoktan gözaltına alındı.

Sudan bahanelerle.

Yine baş aktör dönemin Başsavcısı Nihat Çakar.

Direktifler yine ondan.

Tıpkı bu dönemin, "Paralel" yargıçları gibi…

Bir gün sonra ölüm haberi geldi.

***

O gün.

Emin bey ve arkadaşı Münir Mennan'ın gelişinden herkes haberdardı.

Başsavcısı Çakar'dan tutun da,

JİTEM'in…

Komutanların ve diğer güvenlik birimlerinin hepsi…

Biliyorlardı ki.

Erzurum'dan Bingöl üzeri, Diyarbakır'a geleceğini…

Çünkü Babası ve bazı çalışanları gözaltına alınmıştı...

***

Yola çıktı.

Geçişlerin kontrollü.

Araç ve içerisindekilerin; "kayıt" altına alındığı bir dönemde, Erzurum'dan Bingöl üzeri Diyarbakır'a gelmek üzere yola çıktı.

Bingöl'ü, Genç'i geçti, "kayıtlar mevcut" karakol geçiş kontrollerinde hepsi var.

Lice'ye yakın Abalı Karakolu mevkiine gelince!

Ki burası o günde, bugün de, "Termal Kamera" kontrolü altında bulunuyor.

Geçişler, "belli bir saat sonra" güvenlik eşliğinde konvoyla, yapılırken onlara geç(!) deniliyor.

Ama ne oluyorsa, bu geçişten bir kaç dakika sonra oluyor.

Çünkü karakolun dibinde, meçhul şekilde "önleri" zırhlı bir araçla kesiliyor..

Ve araçları uçuruma yuvarlanıyor...

***

Ne hikmetse, kimse görmüyor!

Ertesi gün sabah Telekom işçileri tarafından, "fark" ediliyor.

O gün, olay yeri kameraya alınıyor.

En ilginç ve hala sırlar âleminde bulunan olay da olay yeri görüntülerinin haber ekibinin önü kesilerek "ellerinden alınması".

Meçhul Sivil JİTEM'ciler! Beyaz bir minibüs…

 

***

Gözaltından, ölüme uzanan süreç…

Birçok soru işaretlerini içeriyor.

Zaten mevzuu da soru işaretlerinin çokluğu değil.

Yaşanan vahim hadisenin hukuktan kaçırılmaya çalışılmasıdır.

Ya da hukukun dışında tutulma gayretkeşliğidir.

Kamuoyunun,

Sevdiklerinin,

Bizlerin ‘normal kaza değil ‘dediği bir vaka nasıl olur da ciddi şekilde araştırılmıyor?

Hep ifade etmişimdir.

1991'den tutun da, bu haince sinsi olayın vücuda getirilmesine kadar.

Özellikle Diyarbakır'da yaşanan "karanlık" hadiselerin üzerine gidilseydi ülke bugün bu halde olmazdı.

***

 

 

Sonuç itibariyle;

Bir ülkede ne zaman adalet doğru işlerse!

Bilin ki o zaman yürekler huzura kavuşarak, rahatlar.

Evet, Merhum Emin Bey’i ve Münir Mennan’ı rahmetle anıyoruz.

Mekânları cennet olsun.

Ve diyoruz ki;

Yaşadığımız sürece,

Bu gazete ve televizyon olduğu müddetçe…

Vefatlarının üzerindeki karanlık ellerin ortaya çıkması için mücadele etmeye devam edeceğiz!

***

Hak, hukuk ve adalet dağıtıcıları…

Hele ki, Devlet-i Âliye…

Adalet hükmünüzde "hakkaniyet" varsa ki var olduğunu beyan ediyorsunuz.

O zaman bu cinayet ve suikast olarak gördüğümüz hadiseyi "hakikat" defterinize işleyip, irdeleyin.

Sizleri üzerinden 16 yıl geçse de, göreve çağırıyoruz.

Adaleti tecelli edin.

Yoksa dünün iktidarı ve adalet dağıtıcıları gibi sizler de; "suçun" ortakları olarak yad edilirsiniz..

***

BAHÇELİ GİDERSE!

Sonar Araştırma Şirketi bunu araştırmış…

Sonuçlara göre..

MHP'deki "lider" değişimi, oy oranına etki eder..

Oylar yükselir..

Ki bu oran, "iki katına" çıkabilir deniliyor..

Meral Akşener'e de, "ankette" övgü yüksek..

Yani, MHP'li partililer "lider değişimi" istediği gibi, Akşener'e de gönü var..

***

Sonar'a göre…

Başkanlık sistemi hala, yüzde 32.7'lerde..

Parlamenter sisteme "devam diyen" yüzde 58.8..

Araştırmada aynı sorudan elde edilen verilere kararsızlar da eklenince Meclis’e yalnız AK Parti ve CHP giriyor..

HDP ve MHP'nin barajı geçmesi "zor görünüyor?"

“Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz” sorusuna verilen yanıtta,

AK Parti yüzde 48,77 ile çoğunluğu elde tutuyor..

 


Bu Makale 11425 kere okunmuştur.