KURUM'UN DİYARBAKIR ZİYARETİ!...

Dikkatimi çekti…

Hafta sonu…

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Diyarbakır'daydı.

Genç bir sima…

Hareketli…

Ve aktif bir görüntüyle; "şehri" turladı…

Sevindirici olan…

Tam da bizim mevzu ettiklerimizin, "halet-i ruhiyatını" yerinde gördü..

Hevsel'e gitti..

Fiskaya'ya gitti..

Sur'u gezdi..

Dicle Vadi Projesine, "eğilim" gösterdi..

Millet Bahçesi; eski stadyuma baktı..

Anlayacağınız…

Hafta sonu, "pür dikkat" bir hareketlilik hakimdi..

O'nun için de Diyarbakır Söz'ün manşetine; "Sur'un çıtası yükselecek" dedik?

***

Tabi..

Haber..

Gezi..

Konuşulanların dışında; "dikkatimi" çeken bir durum vardı…

Meslektaşlarımın..

Haberce arkadaşların…

Pek de; "dikkatini" çekmeyen bir vakıa diyorum..

Çünkü olay!

Bakan Kurum'un şehir programı esnasında; "aşina olduğumuz" o siyasetçi ordusu yoktur?

Eksikti…

STK'lar…

Oda Başkanları…

Resim vermek isteyenler…

Valilik…

Sur ziyareti…

Ve basına demeç verme görüntüsünde kimsecikler görüntü vermedi?..

***

Sadece ve sadece…

Vali…

Kayyum…

Vali Yardımcıları.

Ve ilgili kurum müdürleri hazırdı.

Ötesi; yoktu!

En dikkat çekeni ise, AK Parti'nin Üç milletvekillinden hiçbiri yoktu.

Malum…

Önceki ziyaret ve gezilerde; vekillerin "hepsi hazır" olurdu?

Havaalanında..

Valilikte..

Esnaf ziyaretinde..

Gezi yapılacak yerlerde; görüntü ve selfieler verilirdi…

Sosyal paylaşım yapılırdı…

Mesajlar verilirdi…

Ama bu kez; ne hikmetse siluetini göstermedi…

***

Ki, Milletvekili Ebubekir Bal Diyarbakır'daydı…

Mehdi Eker…

Oya Eronat'ı bilmem…

Ki, İl Başkanı Serdar Budak'ın ifadesiyle…

Dün WhatsApp'dan görüştük…

"Ben oradaydım" diyerek..

Mehdi bey yurtdışında..

Oya hanım şehir dışında..

Ebubekir beyin farklı bir programı vardı..

Kendisi de; "programa" dâhil olduğunu bir ara ayrılmak zorunda kaldığını söyledi...

Neyse!

Bal ve Budak'ın bilahare "bir işyerinin" açılışına katıldıklarını da not edelim.

***

Anlayacağınız..

Garip gelen hal-i durumu kime sorduysam, Kılıçdaroğlu gibi cevap vermeli oldu.

Nasıl ki..

"Partinizde kurultay için imza toplanıyor..

Ne diyorsunuz" sorusuna..

Topu taca atarak..

"Ekonomi perişan vaziyette..

İnsanlar geçim derdinde" diye yanıtladıysa..

Bizimkiler de öyle yanıtladı..

Bin dereden su taşıyarak…

Acaba diyorum;

Yeni hükümet sisteminde "konsept" böyle mi olacak?

Yoksa Bakan Kurum'a karşı bir hazımsızlık mı var?

Yoksa da Devlet-i Âliye’nin heyetine dair bir "arıza-i durum mu?"

Vakıa karışık...

Ancak, siyasi katılım noktasında arıza-i durum var?

***

BİRAZ DA DİNE SAYGI OLSANIZ!

Bu topa girmeyecektim..

Ama okur zorluyor..

Ne diyelim..

Girdik; bile..

Anıtkabir'de;

Atatürk'e "söven" o bayan var ya!…

İşte o; meczup!...

Şekli de..

Şemalı da..

Renklilik hali de; "provokatör" olduğu gibi..

Eylemi de; "provokasyonca!"

Yine birilerinin organizasyonu!

Yoksa Safiye İnci'nin ne haddine; "bu ahlaksız" tutum?

Geçmişine bakmak lazım…

Dün nasıl giyiyordu.

Bugün nasıl?

Sakın kimse tövbekar demesin..

Olamaz da!

***

Elbette ki…

Atatürk'ün manevi şahsiyetine..

Her kim olursa olsun..

Sövme..

Hakaret..

Ve farklı bir "meczubiyet" içerisine giremez..

Giren kimse; "ceza" görmeli..

Ki, İnci tutuklandı..

Bunun bir ders-i ibret olması lazım…

***

Ama şu gerçeği de görmeliyiz!

O meczubun yaptığını…

Provokasyonunu…

Provokatörce planının "değirmenine" su olunmamalı.

Oyuna gelinmemeli.

Özellikle, hadiseyi genelleştirmemeliyiz.

Bakıyorum.

Bu seviyesiz bayan'a karşı, tepki gösteren bir kesim var ki!

Maazallah..

Şeytan-i iblisleri de; geride bırakır gibi ateşe benzinle gidiliyor..

***

Başörtülüdür diye..

Çarşaf giymiş diye…

İslam'a,

Müslümanlara "genelleme" bindirmeyle; hakaret ediliyor..

İşte diyorum ki…

Meczubeye gösterilen tepkiyi..

Neden;

İslam'a,

Kur'an-ı Kerime..

Peygambere..

İnanca..

Kültürel değerlere, mabetlere "kin kusan" iblislere de o tepki gösterilmiyor?

Niye!

İşte, Siyonizm’in devşirmesi Adnan Oktar…

Onun üzerinden de aynı; "zihniyetin" körüklemesi var..

Ne hikmetse..

Herkes bu minvalde; ketum kesiliyor..

Vaziyet!

Her şekliyle; sinsiliğe körük!

***

28 GÜN!

Olsun mu, olmasın mı?

Neyse!

Bugün, "zort" denilecek…

Peki, kalksa ne olur, kalkmasa ne olur?

İki şey olur..

Bir, 15 bin lirayı veren..

28 gün askerlik yapmaz ise!

Askerlik anılarından "mahrum" kalacak…

Çocuklarına…

Torunlarına "askerlikle anlatabileceği" bir şeyi olmayacak…

Tabi; işi, gücü, mesaisi…

Zamanı, "cepte" olacak, arıza-i bir durum olmayacak..

Giderse..

Peygamber ocağını görecek..

"Askerlik" nasıl bir şey vakıf olacak..

Temel eğitimi alacak…

Sonra, ömür boyu çocuğuna, torununa "anılarını" anlatacak…

Ama; "iş, güç ve mesai" noktasında, faturası olacak…

Tercih…

***

DEDAŞ'TA ZİHNİYET AYNI?

Maalesef…

Özelleştirildi…

Yıllar geçti…

Ki devrine sayılı, zaman kaldı.

Ama hala; "zihniyet" aynı zihniyet…

Laçka!

Kış oluyor.

Yaz oluyor…

Dört mevsim geçiyor…

Kesintiler…

Voltaj düşüklüğü…

Dalgalanma…

En vahimi de, "çözüm üretmeme" gibi gaflet hal!

Ne yazık ki; değişmiyor…

Bildik…

Kesintisiz "devam" ediyor…

Umursamaz halde!

Kaçak diyor; devlet karşılıyor…

Alt yapı diyor…

Hizmet diyor…

Akıllı sayaç diyor…

Yani diyor da diyor…

Ki dediğini de; faturaya katmerli işliyor…

Tüketilen eneri; 30 lira…

Kesilen fatura 120 lira…

90 lira "o diyorlar" için…

Ama zerre-i miskal; sadra şifa verdiği yok…

Nereye kadar?

İşte orayı kestirmek zor…

Etkili ve yetkili zevat'a…

Derim ki…

Vatandaş için sabrın da bir sınırı var?

Sınır aşılırsa…

Diyeceğim bu kadar…

Arif olan anlar…

***

GÜNÜN SÖZÜ!

Okur tarafından iletildi…

Diyor ki…

Ülkeye ihanet eden; suçlular…

FETÖ'cü…

PKK'cı…

TİKO'cu…

DEAŞ'ci…

Yani tüm suçluların; "yurtdışına" kaçışına neden sadece hükümet alaka gösterir..

Sadece, hükümet iadesini ister…

Siyasi faturası da; hükümet öder…

Niye muhalefet…

Niye ana muhalefet…

Niye hükümet dışındaki siyasi oluşumlar; "bir gayret" göstermez?

Niye?

Eee..

Biz de buradan muhalefete, okur ifadesiyle soruyoruz..

Siz niye; "kılınızı kıpırdatmıyorsunuz!?"