Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

NE DİYECEKSİNİZ?

 

Dicle Üniversitesiyle alakalı…

İki gün önce…

Buradan, iki konuyu mevzuu etmiştik…

Birincisi…

Anasının dizinin dibinde; "doktora" yapmak…

İkincisi…

Medikalcılar "kazan kaldırdı" artık satış yok!

Demiştik ki.

Neler oluyor, neler bitiyor diye?

"Deyin" bakalım, cevabını istemiştik?!..

***

Ne hikmetse!

Yine aynı "ketum" politika devam etmektedir…

Duymadık…

Görmedik…

Bilmiyoruz…

Üçlü modla, vaziyeti geçiştirme gayreti var…

Ama nereye kadar?

Özellikle; "birinci" mevzuya dair…

Demiştik ki…

İsimleri şimdilik saklı tutuyorum…

Gerekirse, açıklarım…

***

Ve ismi de buradan açıklıyorum…

Bakalım…

Yine aynı "ketumluk" arz edecek mi?

Göreceğiz…

Soruyoruz…

Prof. Dr. Beyza Kaya…

Diş Hekimliği Fakültesi'nde Akademisyen…

Şimdi açık açık soruyoruz…

Kendi oğluna…

Kendi bölümünde; "doktora" yaptırmak için; "öğrenci kadrosu" açmış mı?

Yasal…

Ve uygunluk noktasındaki; "hükmü" nedir?

***

Aynı minvalde…

Kaya…

Kendi kızını da, "böylesi" politikayla oraya almış mı?

Ortodontide…

Kızı, ADSM kadrosunda mı?

Doktora yaparken…

Mesai yapmadan; "maaş" ödentisi kesintili mi?

Yoksa kesintisiz mi?

Mesaiye kalıyor mu?

Nöbet tutuyor mu?

Yoksa “ali babanın çiftliği” gibi mi?…

Anasının dizinin dibinde; "oh ne âlâ mı?!"

Şimdilik bu kadar diyelim…

Ama cevap; "bekleyişimiz" devam ediyor..

***

GÖREVLERİNİN BAŞINDALAR…

Kim mi?

Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri…

Şükrü Budak…

Şu an "aktif"…

Yani görevinin başında…

Niye mi, buradan bunu söylüyorum?…

Sebebi şu…

Gazetelere…

İnternete…

Sosyal medya paylaşımlarına yansıdı; "görevden" alındı diye!…

Ancak, "alınmış" değil…

Ki bar ay oldu…

İkinci sebep…

Görevden "alındı, alınmadı" sorusuyla sıkça muhatap olmamız…

Sokakta…

Çarşıda…

Ki sosyal medyada; "okurlar" soruyorlar…

Doğru mu değil mi diye?

Onun için cevabı buradan yekun veriyorum…

Şükrü Budak…

Dün yazıyı kaleme aldığım ana kadar; "görevinden" alınmış değildi…

İşinin başında idi…

Ama Ak Parti "kafayı" takmış…

Yani "suyu" ısınmış…

Çünkü dün yazım çok ama çok derin; anlam içermekteydi..

Biz memnunuz dersek…

Doğrusu hiç de memnun değiliz…

Çünkü gelen gideni aratır misali…

Tabi aynı durum…

Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mehmet Fatih Aslan için de geçerli…

Görevinin başında…

Şuan, Ankara'da "kurum toplantısı" için bulunuyor…

Evet…

Buradan aktardım…

Artık kimse merak edip, sormasın…

Ancak; "her an da" görevden alınabilirler..

Alınsalar da "sürpriz!" olmaz..

Beklenen olur...

Velhasıl…

Oh be diyorum…

Şimdilik meraklı sorularla artık meşgul edilmeyiz…

Bizim gazeteler de…

İnternet siteleri de…

Sosyal medya paylaşımları da algı üretmesin diyorum!!!…

Azıcık hassasiyet…

Azıcık gerçeklerle hareket...

"Olup-olmadık" yanıltıcı, durumlara düşmeyin!..

Bizde, "soru yağmuruna" tutulmayalım!

Ancak…

Sağlığın sağlıksız haline; "itirazı" olan beri gelsin…

Sağlık; "çökmüş!"…

O'nun için…

Bir değişiklik…

Bir görevden alma…

Bir operasyonel faaliyet olacaksa…

Diyorum ki…

Tepeden tırnağa olmalı…

Çünkü, çar hep bildiği yönde, dönüyor..

Gelen de adapte oluyor..

Hayırlı Cumalar…

***

ARADAKİ FARK…

Mehmet Veysi Malkoç…

AK Parti…

Tabi bir dönem önce; "Bağlar Belediye Başkan" adayıydı…

Mühendis…

Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra…

Dün, "sosyal paylaşımdaki" notunu okudum..

Cuk diye oturan bir yorum!

Hükümetteki "kabine" değişikliğine dair…

Ve şu cümleyi kurmuş…

Bu işte bir terslik yok mu?

Diyarbakır'da biri bakan çıkınca yakınları bayram yapar, Urfa'da bakan çıkınca bütün halk bayram yapıyor!"

Sahi…

Aradaki fark; "neyin hikmeti?!!"

Bilen varsa, söylesin…

Bekliyorum...

***

CHP SAMİMİ Mİ?

Ne diyoruz?…

Güvenin de…

Adaletin de…

İstikrarın da…

Birlik ve bütünlüğünde teminatı da; "samimiyettir!"

Yani net…

Yani gerçekçi ve doğru olabilmektir!

Mevlana’nın dediği gibi…

Ya olduğun gibi görün…

Ya da göründüğün gibi ol…

Ne isen o ol!

Peki, CHP'de bu "gerçekçi ve samimiyet" var mı?

Siz deyin…

Ben derim ki…

Görünen köy kılavuz istemez…

Ki hal-i âlem meydanda…

Çünkü kendi, kendi değil…

Dış orijinli…

Komuta merkez yerli değil, yabancı…

İşte bu gerçekle…

CHP'nin ülkenin idaresinde "samimiyet" yok deme hakkı yok…

Çünkü kendi Legal değil…

İllegal kulvarda yürüyor…

Ve onların da savunucusu!

Yoksa…

Her milli meseleye; "ideolojik" bakmazdı…

15 Temmuz'a "kontrollü!" diyor…

FETÖ'cülere "mazlum!" diyor…

Teröristlere "arkadaş" diyor

Ülkeye hasım olana; "dostum" diyor?

Eee…

Tüm bunlar vaki iken…

Kimin kime söz söyleme hakkı var?

Neymiş…

"FETÖ'cülere tek tip elbise…

12 Eylül anlayışı olur?"

İyi de…

FETÖ'cüler…

249 sivil halkı şehit etmedi mi?…

Etti...

Bu girişim; "12 Eylül'ü" yaratma gayreti değil mi?

Bulunmadılar mı?

Bulundular…

Yoksa!

İşte o yoksa var ya…

Cumhuriyetten bu yana, CHP'nin altı okuyla; "toplumu" arkadan vuruyor…

Saplıyor…

Velhasıl…

Samimi olmayanın bir başkasının samimiyetini sorgulama hakkı yok?

Hele ki, "iktidarın" hiç yok!

***

KUZU, YİNE ÇEVİRMELİK…

Burhan Kuzu…

Her mevzuya; "bodokslama" dalıyor...

Olduk olmadık "ifadelerle", kendini kuzulaştırıyor…

Ne yazık ki…

Bir kez daha, "kapı" önünde…

Girmedi…

Giremedi; "kabinenin" odasına…

Dışarıda kaldı...

Kızgın…

Tepkili…

Bir de bedduası var…

Paylaşım yapmış…

Diyor ki…

"Allah'a havale ediyorum!"

Vay kuzum vay!

Üstadın ifadesiyle…

Her mevzua "maydanoz" olursan alacağın "takdir" bu olur…

Yani…

 

 


Bu Makale 2019 kere okunmuştur.