Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

NE KEHANET AMA!

Vay be!

Ne de "kerameti kendinden menkuller" var…

Baksanıza…

Seçim bitti…

Oylar sayıldı…

Reis seçildi…

Parlamento aritmetiğini aldı…

Vekiller meclise gitti…

Yemin etti…

İktidar; "işbaşı" yaptı…

Ve "mevcudiyete" dönüldü…

Yani…

Başkanlık kalktı…

Reislik bitti…

Parlamenter "sisteme" yeniden dönüş yapıldı..

Bu arada OHAL kalktı…

KHK’ler sona erdi…

FETÖ..

PKK..

Siyonizm..

Emperyalizm..

Terör.

Şiddet..

Fakr-u zaruret..

Hepsi; "yeniden" kendi eksenine döndü…

İsteyen; "istediği" gibi…

Ki yasalar beklemeden…

Anayasal değişikliğe gidilmeden…

Uyum yasaları ortadan kaldırılmadan…

Velhasıl kelam…

Gelinen aşama, mevcudiyet vaki iken!

Sahi, hayal dünyasında mı yaşıyoruz?

Yoksa hepsi yok…

E be yuh yani!

***

Partiler!

Ki daha aday adaylarını belirlemedi…

Temayüller…

Mülakatlar…

İstihbaratlar…

Saha araştırmaları…

Nabız yoklamaları devam ederken…

Alt komisyon…

Üst komisyon gibi, "seçenekler" işlem görürken..

Listeler nasıl olacak?

Aha da Diyarbakır…

12 Milletvekiline "aday olacaklar kim?"

Şu parti…

Bu ittifak bile demiyorum..

Ki, YSK'ya verilecek listeler bile belli değilken..

Gün; 21 Mayıs derken…

**"

Bu kadar; ucuz söylem!

Eee..

Diyeceksiniz ki, "alternatifsiz" muhalefette olur..

Ne yazık ki!

Ne diyoruz hep.

Ki dilimize pelesenk oldu.

Ah şu; muhalefet ah!

"Sen var ya.. Başa bin bir belasın!"

***

Ülkeye…

Millete…

Felaketler getiren bir bela gibi, "hayat" karartıyorsun…

Amma velâkin…

İktidara..

"Nimetler" yağdırıyorsun..

Altın tepside seçim kazandırıyorsun…

Bir değil..

10 değil..

Ki yenisini ekleme gayretinde bulunuyorsun…

Sen; neyin muhalefetisin?

Eee, hal böyle olunca ahali ne yapsın?

Mecburi istikamet..

"Devam da devam" diyecek..

***

TEMEL..

Konuşmuş!

Ama ki konuşmuş..

Demiş ki..

Ebe gafiller(!)…

Siz nasıl oluyor da; "hızlı tren" yaparsınız?

Günahtır..

Beladır..

Hayırlı iş değildir..

Bırakın hızlı trenle meşgul olmayı..

Hızlı tren; "insanları" birbirinden ayırt eder..

"Göç"ü hızlandırıyor…

Neyse!

Temel bu!

Hala kafası; "kara trende."

Buharlı, ekspresi" istiyor…

Sahi kaldı mı ki?

Eee…

Sevdalıları ne diyor?

Eskiye dönüş, eskiye dönüş!

***

ÇÖZEMEDİM!

Dün olduğu gibi…

Bugün de çözemedim…

Öyle görünüyor ki, daha da çözemeyeceğiz…

Ki göremeyeceğim…

Şöyle ki…

AK Parti'nin, Güneydoğu illerine özgü durum!

Teşkilat başkanları…

İl…

İlçe…

Kadın…

Gençlik…

Yani tüm kollardaki; "seçimlerin" hepsi!

Ne hikmetse!

Önce "atama" yapılıyor…

Sonra o atanan; "demokratik(!)" seçim adıyla; kongreye gidiyor..

Tek listeyle..

Tek aday olarak; "seçiliyor!"

Ve işte; bizim başkan deniliyor..

Ne iş.

Kim kimi, nasıl, hangi kriterle seçiyor?

Bunun adı; "atama siyasetidir."

***

KENETLENELİM!

En sevdiğim; kelime…

Ama maalesef…

Bir türlü; "icra" edemiyoruz…

Ne günlük hayatta…

Ne sosyal yaşamda…

Ne de farklı bir mevzuda bile…

Hiç…

"Birlik, dirlik" adına kenetlenemiyoruz…

Ama bu kez diyorum ki…

"Ne olur, kent adına kenetlenelim!"

Kent milliyetçiliği duygusunu hareket geçirelim…

Cumhurbaşkanının söylemini; "icra" edelim…

Bir olalım…

İri olalım…

Diri olalım…

Hep birlikte; Diyarbekirspor olalım…

Diyarbekirspor…

Bir üst lige çıkma; potasında…

Play-Off'ta…

Ki bugün saat 19.00'da yeni Stadyum'da "yarı final" maçı rövanşı var..

Rakip, Tire 1922…

Bir önceki maçı, 1-0 kaybettik…

Şimdi; rövanşı var…

Kendi ilimizde…

Kendi sahamızda…

2 milyon nüfuslu bir kent…

33 bin kişilik stadyum…

Ve rakip, bir küçük ilçe bile değil!

Bağlar bile Tire'nin üç katı nüfusa sahip..

Bir önceki maçta; 1-0'lık mağlubiyet var..

Yani iki farklı; galibiyet şart…

Günlerdir…

Diyarbekirspor idarecileri; bir arayış içerisinde…

Nasıl; kenti kenetleyebiliriz diye…

Yemekler…

Toplantılar…

Ziyaretler…

Gazetelere verilen ilanlar…

Peş peşe; anlamlı mesajların deklarasyonu!

Yani; "coşkuyu" yükselten bir atmosfer yaratılıyor…

Peki, katkı sunmak!

İşte o da, bugün "maça" gitmektir…

Kulüp..

Bilet fiyatını bile sembolikleştirdi…

1 Lira…

Diyarbakır'daki Oda'ların verdiği destek var…

Doğrusu sevindirdi…

10 bin bilet onlardan…

Halka dağıtılacak…

Bedava!

Diyorum ki…

"Maddiyat" önemli değil; önemli olan maneviyatta buluşabilmek!

İşte o da; kenetlenmedir!

Haydi, bugün herkes; stadyuma…

Baksanıza…

Bilet bedava…

Taşıma bedava…

Eee; biraz da sizden gayret…

2. Ligde iki takımımız olsa; ne olur?

Göz mü çıkar?

Yoksa yeni gözler mi; belirlenir!

Deyin bakalım!

Kenetlenelim!

***

YENİ BİR SÖYLEM!

Neymiş?

24 Haziran seçimleri; Kürtler için iki anlam içeriyor…

Birincisi.. Kürtlerin "devletle" sınavı…

İkincisi.. Kürtlerin "siyasi" serüveni…

Diyorum ki!

İki anlam.

İki sınav ruhu da; "mevcudiyetin" halisliğine önem vermiyor…

Bilakis; "halissizleştiriyor!"

Kürtlerin!

Tek bir sınavı vardır; "O da kendiyle!"

İdaresiyle…

Siyasetiyle…

Seçilmişiyle…

Görevlendirilmişiyle!

Kendini sorumlu addeden mekanizmalar dâhil!

Hepsi!

Yekûnuyla; "sınavın" tembelleri…

Yanılıyor muyum?

Yoksa…

Kuzey Irak'taki "seçimlere" birileri itiraz eder miydi?

Değil…

Ama seçime itiraz; "Kürt!"

Seçime giden; "Kürtler!"

Neye karşı; Bağdat'a karşı?

İbadi'ye "alternatif!"

Ama itiraz; Bağdat'a değil, "Erbil'e"…

Arıza işte burada…

***

PERİNÇEK'E KIRMIZI KART!

Kart, Diyarbakır'dan!

Nedeni!

Öyle ya, Perinçek ne demişti?

Eğer ki…

Reis seçilirsem…

Yani; Cumhurbaşkanı olursam…

Ki rüyasında görür…

Velev ki olursa…

İlk icraatı…

"HDP'nin kapısına kilit vuracakmış?!"

İşte; buna dair, Diyarbakır'dan tepki gelmiş…

İl Başkanı Selahattin Gönül…

Yönetim kurulu…

Bugün Perinçek'e "kırmızı kart" gösterip, istifa edecekler!

Üyeler dâhil.

Sahi, hafızam, beni yanıltmıyorsa…

Ki üstte resim gerçek…

Şu Doğru Perinçek değil miydi ki?

90'lı yıllarda, Suriye'ye gidip, Öcalan'la bir araya gelen.

Beka vadisinde; görüşen…

Birlikte; selamlama yapan.

Birbirlerine çiçek veren…

Ki, Yalçın Küçük dahi…

Öcalan'a "yaldızlı" selamlar gönderen!

Ne garip bir hal…

O gün diriltirken…

Bugün öldürtmek istiyor…

Eee ulusalcılık bu olsa gerek!

***

MÜZMİN OKUR!

Yine sormuş…

Nerden esinleniyor; bilemiyorum?

Demiş ki…

Şayet, İnce "seçimi" kazanırsa…

Ki, "hayalperest" sayın beni diyerek!

Diyelim ki İnce seçildi…

Birinci tur, ikinci tur, fark etmez!

Seçildi…

Kemal Bey, İnce'ye şu mesajı iletir mi?

Mesela…

Eyyy Muharrem!

"Gel buraya, reis" cümlesini tekrar eder mi?

Öyle ya…

Aday gösterilirken demişti…

"Gel bakalım buraya Muharrem…" diye.

Seçildikten sonra!

Der mi?

İnce hele bir gel buraya!

Kazandın.

Erdoğan'ı alt ettin.

Seçimin galibisin.

Helal olsun.

Ama "istifa et!"

Niye?

Başkanlık sistemi değil..

Parlamenter sisteme döneceğiz.

Sahi…

İnce istifayı ister mi?

Ya da "başkanlık" koltuğunu bırakır mı?

Vallahi zor…

Ama biliyorum ki…

Film'e.

Senaryolara…

Dizilere…

Tiyatro figürlerine konu olan; "Bak oğlum.. Git işine.."

Sözünü hatırlatır..

Tabi İnce, Kemal'e der mi?

 


Bu Makale 1923 kere okunmuştur.