Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

Nerde o dünya!

(Ramazan Bayramı)

Peşinen; özür diliyorum…

Affınıza sığınıyorum…

Karamsar olacağım…

Çünkü iç dünyam, "şen-şakrak" olmaya izin vermiyor…

İçimden de gelmiyor…

İnanıyorum ki…

Sizler de, "olup-bitenler" karşısında aynı ruhsal travmadasınız!

Ramazan'ı Şerif'in feyziyle..

Hayırlıyla…

Bereketiyle…

Sevabıyla, "bütünleşip" yaşayabilsek dahi…

Yaşanılanlar karşısında; zor…

***

Dünkü Cuma hutbesinde…

İmam…

"Sevinçliyiz…

Çünkü doya doya ramazan medeniyetini yaşadık.

Ramazan mektebinin talebeleri olarak bayrama yaklaştık.

Hüzünlüyüz..

Çünkü her sene bize Kur'an-ı yeniden getiren..

Bizi orucun takvasıyla,

İftarın sevinciyle,

Sahurun bereketiyle buluşturan,

Unuttuklarımızı hatırlatan Ramazan-ı Şerif'e elveda diyoruz" dese de..

Özellikle..

"Ramazanın bizlere sunduğu cömertlik karşısında bizler de ömrümüzü Ramazan kılalım" mesajı olduysa da…

Ne yazık ki; "yaşanan ve yaşatılanlar" unutulamaz!

Göz ardı edilemez…

Olmamış…

Yaşanmamış…

Yaşanmıyor görülemez!

***

İşte coğrafyamız…

İşte, ülkemiz…

İşte, Ortadoğu…

Ve işte kahredici İslam dünyasının hal-i vaziyeti!

İbadet ayında bile…

Acılar üstüne acılar yaşıyoruz…

"Kardeş kavgası"…

Gün "çatışmasız"…

Gün "şehitsiz"…

Gün ölümsüz, katliamsız geçmiyor!...

***

Kamplaşma…

Ötekileştirme…

Fakr-u zaruret…

İhanetler…

Hainlikler…

Kalleşlikler…

Enva-i hükmüyle, "zulümler-despotlaşarak" artıyor…

İnsanlar tüm değerleriyle; "hızla" bir birinden uzaklaşıyor…

Hem de acımasızca!

Terörün…

Teröristin…

Kan ve gözyaşının en azgın dehşetlisi vuku bulmakta.

Yaşatılıyor…

Birileri ithal ederek, içimize sokuyor…

Birileri bizden peydahlayıp, komuta ediyor…

***

Dostluğunu da…

Kardeşliğini de…

İnancını da…

Milli değerlerini de…

İbadetlerini de…

Hatta varlık gerekçesini dahi "dünyalık" hırslara, kurban ediyor..

Menfaatperestlik hâkim!..

Saygı…

Sevgi…

Büyük…

Küçük…

Aile mefhumu diye bir şey "kabul" edilemez hale geldi…

Komşuluk mu?

Mesai arkadaşlığı mı?

Okul…

Asker…

Ev arkadaşlığı mı, mahalle çocukluğu mu yok?

Dejenere olmuş bir toplum…

Ahlaksızlıklar diz boyu!

***

Nesiller…

Yarınlar…

Dünyevi "bataklığa" kurban gidiyor…

Fuhuş..

Uyuşturucu..

Alkol..

Ve bağımlılık, "alabildiğine" gemi azıya vurmuş..

Caddeler..

Sokaklar..

Kaldırımlar, "kendinden" geçmiş, gençlerle dolu…

Esrar..

Eroin..

Ve bonzai; "nesillere" diz çöktürerek, biad ettirip sonu ölümle, köleleştiriyor…

***

Rüşvet…

Kayırma…

İhale peşkeşliği…

Hak, hukuk, adalet tanınmazlığı!

Bencillik…

Makam, mevki, aymazlığı…

Siyasetin…

İktidarların…

Muhalefetin…

Alabildiğine; "ihanet ve yalanlarla" çirkefleştiği!

Darbelere…

Hainliklere…

Toplumu katletmeye dair; "organize" edilen iktidar maceraları…

Alev topu gibi bir toplum olduk...

***

Ya kapı komşumuzda..

Yanı başımızda neler olmuyor ki?

Bizden geri kalır yanları yok..

Daha beter.

Müslüman ülkeler, "yangın" yeri…

Öldüren de, Allahû Ekber diyor..

Ölen de, "Allahû Ekber" diyor…

Gel de, çık işin içinden…

Suriye…

Irak…

Mısır…

Filistin…

Afrika…

Küresel emperyalist ülkeler "leş kargaları" gibi; çöreklenip kan akıttırıyor…

İslam âleminin üzerinde; "uçuyorlar"…

Böl, parçala, yut politikası güdülüyor…

Ve tabi ki, "bu ülkelerin" piyon liderleri de himaye altında…

ABD ve AB uşakları…

Kendi milletine, onların nam-ı hesabına; yapılan "zalimlikler…"

***

Velhasıl kelam…

Öylesine hainlikler,

Öylesine alçaklıklar tuzağı içerisinde seyrediliyor ki…

Müslümanların…

Şu bu ülke, "ayırımı" kalmadan…

Ne yazık ki…

Onur ve şereflerinin "payimal" edildiği bir coğrafyaya döndük…

Hapsedildik…

Böyle bir "dünyada" yaşamaya mahkûm edildik.

 

***

Şimdi…

Hal-i vaziyet bu iken…

Yürekler..

Kalplar..

Zihinler, "yerle-yeksan" olmuş bir vaziyetin cenderesinde bulunurken…

Gel de..

Ramazan Bayramı'nı; "coşku, sevgi ve ferahlık" duygu seliyle yaşa..

Mümkün mü?

Hayır…

Biliyorum!

Sizler de aynı duygu seli içerisindesiniz..

Ki olmamak; "inançsızlık" olur…

***

Velhasıl kelam!

Bugün, arife günü…

Yarın da, Ramazan bayramı…

Neler yaşayacağız..

Nelere kadir olacağız..

Eski bayramlar..

Yeni bayramlar…

İbadet şekillerimiz..

Giyim, kuşam, yiyecek, içecek…

Çeşitleme argümanlarına sahip bir muhabbet serüveni içerisinde olacağız!…

Belki, yukarıda aktardıklarım..

Yazı, bitiminden sonra, unutulur..

Yada hayıflanılır..

Belki, duyguların, kabarmasıyla, "düşünce" ikmale gelir..

Üzülen..

Sevinen..

Özlenen, hasret giderme nokta-i nazarında, adım atan olur..

Yani yaşamın zaman tünelinde, vuku bulan her şey vücuda gelecek!

Doğal şekliyle…

***

Diyeceğim o ki..

Bayram namazında, duamız şu olsun…

Kardeşin, kardeşi öldürmediği,

Müslüman’ın Müslüman’ı katletmediği,

Çocukların ölmediği,

Yetim, öksüz bırakılmadığı,

Annelerin gözyaşı dökmediği,

Babaların ağıtlar yakmadığı,

İslam âleminin ümmetsizlikten kurtulduğu,

Dostlukların yeşerdiği,

Küskünlüklerin olmadığı,

Barışın, hoşgörünün, sevginin doruklaştığı,

Alın terinin,

Emeğin karşılık bulduğu,

Hırsızlığın,

Arsızlığın,

Rüşvetin,

Suiistimalin,

Aldatmanın,

Hilenin, ihanetliklerin, kalleşliklerin terk-i diyar edildiği,

Helalin helal,

Haramın haram olduğu idrakiyle,

Sevginin,

Saygının,

Muhabbetin…

Dürüstlüğün, şeffaflığın, onurlu ve haysiyetin ikmal edildiği bir ümmet olabilmek…

Peygamber efendimiz;

Hazreti Muhammed (S.A.V)'in şefkatiyle…

Kur'an-ı Kerimin yol göstericiliğiyle…

Ter-ü taze bir İslam ümmeti olabilmeyi "nasip eyle" Allah'ım!

***

Evet…

İşte özlemle, hasretle istediğimiz bir bayram!

Bayramlıklarıyla uyuyan…

Babaları ve dedeleriyle bayram namazına sevinçten uçarak giden…

Hiçbir çocuğun sahipsiz kalmadığı…

Bir neslin idrakiyle "bayramları" yaşamak istiyorum…

Bu muhabbetle..

Bu inanç ve dua, temennisiyle..

Yarın idrak etmeye başlayacağımız, Ramazan Bayramınızı şimdiden kutluyorum..

Mübarek olsun..

 

***

YİNE ÖĞRETMENİMİ VURDULAR…

İşte Ramazan Bayramı..

İşte, Ramazan-ı Şerif..

Ve yaşadıklarımız..

Yine, Kör kurşun..

Yine, Karanlık zihniyet…

Evet yine, gencecik bir öğretmenimizi katlettiler..

Önceki gün, Aybüke öğretmendi..

Batman'ın Kozluk ilçesinde..

Karnelerin alındığı…

Yaz tatilinin başlandığı..

Memlekete, annesine, babasına sevgilisine gitme hazırlığı yaptığı gün…

Terörün..

Teröristin "hainliğine" hedef oldu..

Şehit oldu..

Hakkın rahmetine kavuştu…

***

Dün de…

Yine, gencecik bir öğretmenimiz!

Necmettin Yılmaz…

Tunceli'de, baba evine giderken "teröre" yakalandı..

Kaçırıldı..

Sonra katledilerek "şehit" edildi...

Yılmaz öğretmen..

Daha 23 yaşında..

İlk görev yeri de, Siverek ilçesine bağlı bir köy..

***

Kuş konmaz..

Kervan geçmez..

Suyu…

Yolu…

Hatta elektriği dahi, "git-gel de" olan bir köyde öğretmenlik yapıyordu…

Güzel kalpli bir insan..

Öğrencileri için..

Yarının büyükleri için; "tüm imkansızlıklara" göğüs gererek görev yapıyordu..

Onları "yenidünyada" nasıl uçabileceklerini öğretmek adına!

***

Ama hain terör..

Kalleş zihniyet..

Kör kurşun…

Cehaleti yıkmak için eğitimi,

Geri kalmışlığı bırakıp çağdaşlaşmayı,

Demokrasiyi,

Eşitliği,

Kardeşçe,

Birlik ve bütünlük içerisinde yaşamayı istemediği için; "hedef" seçildi..

***

Yılmaz öğretmen…

Eğitim camiasının ne ilk "şehidi" ne de "son şehidi?"

Mekânın cennet olsun...

Nur içinde yat..

 


Bu Makale 1037 kere okunmuştur.

Yorumlar