Görüş Bildir

KALEMİN DİLİ

ODA BAŞKANLARININ MAAŞI?…

Öyle ya; ülkemizde hep "seçilmiş" siyasilerin, ekseriyetiyle de, Milletvekillerinin "kıyak" maaşları, mevzu bahis olmuştur.. Devletin, kendilerine verdiği şoför, danışman, sekreter, iletişim giderleri gibi; "ayrıcalıklar" her dönem, zaman ve zeminde konuşulup, tartışılmıştır… Sokağın siyaseti de, vatandaşın da ana gündemi, enva-i mülahazası da, milletvekillerinin "kıyak maaşları" üzerinden gelişmiştir…

 

***

Özellikle de, işçiye, memura, çalışana "maaş zammı" gündeme geldiğinde, bu mevzu pik yapar, çok konuşulur!… Bizler dahi, köşelerimize "konu" eder, üzerinden Milletvekillerine tabiri caizse, "bindirme" yaparız… Neden, Milletvekillerine "kıyak zam", çalışana da uygun görülmüyor diye sorgularız?… Kimi zaman da, Belediye Başkanını, "topun" ağzına alırız, ya da alan olur.. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar ha keza…

***

Hiç kuşkusuz ki.. Her şeyi de, "siyasilerimizden" bekleriz.. İş, aş, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel.. Yani yaşama dair, huzur, güven ve istikrar.. Bilaistisna, sıkıntıların çözüm adresi olarak da, "siyasilerimizi" görürüz. Yani, "yasamaya ve yürütmeye" dair mekanizmanın, bazen de "Yargıyı “da dahil ederek hesabını sorar, tek sorumlu olarak gösteririz!…Eee, vur abalıya bu olsa gerek..

***

Ne var ki, hükümetlere "kıyak maaş, ya da zam oranıyla" alakalı, eleştiri okları yönlendiren.. Beyanlarıyla "mangalda kül bırakmayan" ve kendilerini suret-i haktan gösteren, Sendika Başkanlarının "cebine" giren nedir?… Ki bir dönem, Sendika ağaları" diye tanımlanan yöneticilerin "kıyak maaşları" veya "seçilmiş", Oda Başkanlarının "aldıkları kıyak ücretleri"  konusunda pek konuşulmaz, tartışılmaz!… Ne hikmetse, biz de dile getirmeyiz…

***

Biliniyor ki, "Oda Başkanlarının" seçimleri, Milletvekillerinin "seçimlerinden" daha bir faal geçiyor.. İlişkiler, diyaloglar, ki bazen "oy alımı-satımı" dahi yapılıyor.. Yani, iştahlı bir organizasyon var… Eee; Milletvekiline "sağlanan" imkanların daha fazlası Oda Başkanlarına sağlanmıyor değil… Sağlanıyor... Oda'nın bütçesinden sınırsız bir para harcama yetkisine sahip.. Ki bütçe kendi komutasında… Makam, personel, maaş, şoför, makam aracı.. Hepsi mevcut… Yol harcırahı, hava ulaşımı gibi; bir çok olanaklar söz konusu!…Oturum başı alınan ücrette ekstra!!…

***

İşte bu hakikat ölçeğinde, hazır "şeffaf ihale" mevzusu da, gündeme gelmişken, bizim Oda Başkanlarımız üzerine gelişen söylemlerin netleşmesi, "kapital" yönde hal-i vaziyetlerinin  "şeffaflık" kazanması noktasında, nasıl diye sorsak pek gocunmazlar değil mi!?… Mesela, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı.. Yönetim Kurulu üyeleri.. Pek tabi ki, Ticaret Borsası Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri.. Yine, Esnaf  ve Sanatlar Odaları Birliği Başkanı.. Aynı zamanda, Yönetim Kurulu üyeleri de…

***

Velhasıl, Başkanlar "ne kadar maaş alıyor?.." Oturumlarda, başkan ve yönetim kurulu üyelerine ödenen, nedir?.. Yıllık "zam oranları" kim ve nasıl belirleniyor?.. Özellikle de, "İl dışı" seyahatlerin, masraflarının "bir sınırlaması, ölçütü" var mı?..  Kimi zamanda, şu "fuar etkinliklerine" katılım noktasında, Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin, ulaşım, konaklama, iaşe giderleri dahil olmak üzere hepsi Oda'nın "bütçesinden" karşılandığı tartışması olmuştur.. Bu iddia doğru mu? Yıllık, harcama tutarı mutlaka kayıt altı bir işleme tabi tutulmaktadır?…

***

Netice itibariyle; "bir şeffaflık" ve siyasilerin maaşlarıyla alakalı bir sorgulama hep "belli bir libas" olarak, giyilip konuşuluyorsa, biçilmesi, dikilmesi ve vücuda göre şekillenmesi açısından dem vuruyorsak; "Oda Başkanlarımızın da" bu konuda, denir ya "ellerini taşın" altına koymaları, bizleri de "maaşlarıyla" alakalı merak saikasını gidermeleri gerekir diyoruz.. Bekleyip görelim, kim dile geliyor, kim gelmiyor?…

***

İRAN MI?…

Kafası karışık.. Şuur derseniz, zerresi yok.. Ha bir de, "efsane İran" ruhunun da, balon olduğu ortaya çıktı.. Çünkü o balon patladı..!

ABD, "kendi büyüttüğü" Ortadoğu'nun kasabı Kasım Süleymani'yi Irak'ın göbeğinde, Bağdat'ın havalimanında, öldürdü?.. Yanında başkaları da vardı… Peki o efsane İran ne yaptı?.. Hani nükleer, hani askeri gücü, hani şu veya bu üstünlüğü?.. Ortadoğu'daki "tek güç" diye, attığı naralar?.. Hepsi boş…

***

Süleymani'nin ölümüne karşılık, "13 Ölümcül misilleme" olacağını, duyurmuştu?.. İlki deyip, 80-160 ABD'li "asker öldürdük" narasını attıkları, Irak'taki ABD üslerine yönelik "sözde füze fırlatması.."  Netice!… ABD askerleri "neşe" içerisinde, keyif çatıyor.. ABD bir "tek asker" kaybımız yok!.. Yani "füzeler" ABD askerlerinin başına düşmemiş, peki kimin?.. Masum, Irak halkının üzerine, düşmüş..

***

İkinci ölümcül miselleme!.. Bir cenazeyi dahi kaldırabilecek, güçün olmayışı!… "İntikam mitinginde" 50'nin üzerinde insan "izdihamdan" hayatını kaybetti.. Yüzlerce de yaralı…

***

İran'dan "ölümcül 3'üncü misillemesi" ise, uçak düşürme oldu.. İran, ABD'nin üssüne, sözde "ABD savaş uçaklarına" yönelik, füzeyi fırlatırken, neyi vurdu; Ukrayna'ya ait "sivil yolcu uçağını" vurdu?… Önce yok dedi.. Uçak arızalı denildi.. Sonra, "maske düştü", uçağı yanlışlıkla vurduk; "sorumluluğu üzerimize alıyoruz" dedi.. Kaybedilen can; 176…

***

3"ü gitti, 10 "ölümcül misilleme" kaldı noktasında bakarsak, aman ha, diyelim "komşu olma" noktasında şu "nükleer bombalar" denilen durum, ellerinde patlak vermezse. Maazallah… Hasılı, "Amerikan Emperyalizmi" deyip, duran ve Ortadoğu'da "mezhepsel" yayılmacı politika güden İran yönetimi, aslında İran halkının üzerinde "bir emperyalizm terörüdür"… Ağır faturalara sahip..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Muteber olan, kanalistler mi,  antikanalistler mi, yoksa analistler mi?...


Bu Makale 1239 kere okunmuştur.