OKULLARDAKİ O İSİMLER?

 

Eğitim yılı başladı...

Dün "İlk zil" çaldı...

Milyonlarca öğrenci; okullarıyla, öğretmenleriyle, sınıflarıyla buluştu…

Heyecan yüksek...

Hayırlı uğurlu olsun…

Tabi bir kez daha "okulların" isimleri dikkatimi çekmedi değil…

Çekti…

Ki her yıl yazarım..

O isimler "neden" halen, okul tabellalarında var?

O isimler, neden "o okulların" adı olarak yazılı hala?

Ne acıdır ki...

Yazdığım da, söylediğim de; "benimle" kalıyor…

Duyan var..

Ama ne var ki yaptırıma dair "cesaret" eden yok..

Ki anlamak da zor..

İşte bir kez daha ifade ediyorum..

Hiç kuşkusuz ki..

27 Mayıs'a "lanet" getiriyoruz..

17 Eylül'de darbeciler tarafından idam infazıyla "şehit" edilen;

Adnan Menderes ve arkadaşlarını rahmetle" anıyoruz..

Katledenlerin de "yüzüne" tükürüyoruz..

1971 muhtırası..

1980 askeri darbesi..

28 Şubat postmodern terörü..

27 Nisan E-muhtıra..

Ve 15 Temmuz hain darbe girişimine; "lanet getiriyor, Allah belanızı versin" diyoruz…

Demokrasinin..

İnsan haklarının..

Özgürlüklerin..

Hürriyetin ve barışın "düşman ve hasımları" olarak "ellerinden" geleni artlarına koymayanlar...

Tarihin; "kara lekeleri" diye ifade edilirken…

Ne oluyor da..

Hala; bu aşağılık despotların isimleri; "Milli Eğitim'e" ait okullarda yazılı..

Siyasetçiler..

Askerler..

Hatta iş dünyasındaki "uzantıları" dahil; "mükafat" bir şekilde isimleri yaşatılıyor…

O isimler kaldırılmalı..

O isimler silinmeli..

O isimler, "zihinlerde" bile yer edinmeyecek şekilde; "yok" edilmeli..

Yoksa…

Hem kendimizle..

Hem tarihimizle..

Hem geleceğimizle..

Hem de neslimizi yetiştirmede; "çelişki" içerisinde olmaya devam ederiz..

Ki hal-i hazırdaki; "çelişki" halimiz gibi!

Kim ne diyor?

***

PERİNÇEK PROVAKASYONU..

Eee..

Siyasi "hayat" felsefesi..

Durur mu?

Bakar mısınız Doğu Perinçek ne diyor?

Diyor ki..

"İltica ile mücadelede, Ak Parti 28 Şubat'ı geride bıraktı..

Katbe kat; fazlasını yapıyor!"

Hani bir söz var..

Deriz ya..

"Hem nalına, hem mıhına.."

Perinçek bu..

İkili bir operasyon içerisinde havası "zehirlemek" istiyor...

Yani "zihinleri" bunaltıyor..

Niyet belli..

FETÖ'yle..

Onun gibi; "şer yapılarla!"

Dini..

İslamiyet'i..

Kendisine "rant kapısı" olarak kullanan..

Emperyalizm'in..

Siyonizm'in..

Küresel hasımlara "el güçlendiren" zihniyetle mücadeleyi getirip; "iltica mücadelesi" kabuğuna sokuyor...

Hadi oradan..

28 Şubat'ta..

İltica ile mücadele yoktu..

Ne dini satanlara..

Ne din üzerinde cirit atanlara..

Ne de dini siyasete alet edenlerle..

Ya da menfat adına kullananlarla "mücadele" edilmedi..

Bilakis..

Dini..

İnancı..

İmanı..

Kur'anı...

Peygamberi..

Allah'ı..

Bu millete bin 500 yıllık İslamiyeti..

Aba, ecdatıın bıraktıklarını, tarihini unutturma; yasaklama getirme anlayışı vardı?..

Türkiye'yi "yekünüyle" devşirme!..

Batılılaşma adına; "batıl" hale getirmek…

O günkü apoletliler ne diyordu?

Haşa.. Haşa.. Haşa..

Kur'an-ı Kerim, "çöl bedevisinin" kanunudur diyorlardı..

Bir yetim..

Bir arap..

Ve daha nice kötü tıynetli yüz ve sözleriyle; İslam'ı, inananlara, Müslümanları "aşağılama" iğrençliğini sergiliyorlardı…

Başörtü yasak..

Namaz kılmak yasak..

İbadet yapmak yasak..

Medrese yasak..

Kur'an kursu yasak..

Cami, mescit yasak..

Her şey yasak üzerine kurguluydu; "adına da irtica ile mücadele" diyorlardı...

Ey Perinçek!

De bakalım tüm bunları "zihninizle" üreten değil miydiniz?

İnsanlar..

Namaz kılmaya..

İbadet yapmaya..

Camiye gitmeye..

Başörtülü annesiyle bir araya gelmeye, el öpmeye bile "korkar" hale geldi...

Üniversitelerin kapılarında..

İkna odalarında; "kaç başörtülü" kızın ifettine el uzattınız..

Eğitimden, öğretimden mahrum bıraktınız..

İşinden, aşından edilenler..

Var mı ki Türkiye'de 28 Şubat'ın "terörüne" maruz kalmayan?

Eeeyy Perinçek!!!

Ne çabuk unuttunuz..

Bekaa'da, Öcalan'a gül vermek…

Ziyaret etmek..

Birlikte, "poz verip" Türkiye'ye mesaj göndermeyi..

Terörü..

Terörizmi "körükleyen" zemin bulduran kim?

Şimdi…

FETÖ ile yürütülen mücadeleyi "gölgelemek!"

Toplumsal tepki oluşturmak..

İktidar ile milleti..

Erdoğan ile halkı "birbirine" hasımlaştırmak..

Araya fitne sokma gayretiyle; mücadeleye "iltica ile mücadele" olarak, yansıtmak!

Ama beyhude!

Ve nafile turları...

Bu ahali ne senin zihnine, ne de söylediklerine "artık prim" verecek değil…

Ki vermez de?

Çünkü, "artık yüzü" maskeli kimse yok?

***

OH NE ÂLÂ!

Merkez Bankası...

Gel keyfim gel!

Bağımsızlıktan...

Dokunulmazlıktan...

Sorgulanılmazlıktan...

Tek yönetimden; "söz edip" dem vuracaksın…

Keyfiyetinle..

Sorumsuzluğunla..

Yersiz ve zamansız icraatınla..

Parasal..

Ekonomik..

Ticari hesaplar üzerinde; "en tepe" karar kılıcı olacaksın..

Toplumu..

Ülkeyi..

Devlet-i Âliyeyi "sıkıntılarla" boğuşturacaksın..

Çözümsel..

Sorun giderici bir "aktivitenin" içerisine girmeyeceksin..

Faizinle..

Döviz kuru gafletinle; "ülke ekonomisine" tufan getireceksin!

Tepki verene..

İşini yap diyene..

Bu ne keyfiyet?

Bu ne sorumsuzluk deyip, sorgulayanı da; "bağımsızlığımıza" halel getiriyor..

Müdahale ediliyor..

Bu bir "diktatörlüktür!"

Bu bir "tek adam" anlayışıdır deyip; "naralar" atacaksın…

Muhalefet de "bunun üzerine" tepinecek..

Şöyle böyle deyip; "devşirme" yapacak..

Ama..

Halk nezdinde..

Toplum karşısında; zerre-i miskal" bir sorumluluğun olmayacak...

Muhatap da..

Hesap vereci de..

Pozitif tepkiyi alan da; "iktidar" olacak..

Oh ne âlâ?…

Sevsinler böylesi "bağımsız kurumları!"

Tabi ki "muhalefeti de…"

Başkan Erdoğan'ın dediği gibi; "sabır da sabır…"

Ama nereye kadar..

"Sabrediyorum!"

***

İSTİFA ETMEK ERDEMLİKTİR!

Kim diyor?

Sıkı durun…

"Şok'a" gireceksiniz…

Biliyorum, der demez diyeceksiniz ki..

Bunu söyleyen siz misiniz?

Aynen de öyle..

Söyleyen, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu..

Cuma günü deklare etti..

"İstifa etmek erdemliktir!"..

İyi de, etmiyorsun...

Etmeyen için de; "erdemsizlik" diyebilir misiniz?

Öyle ya..

Yerel..

Genel..

Referandum dahil…

Koca dokuz seçim "kaybetmişsin!"

Yenilgi üzerine yenilgi..

Mağlubiyet üzerine mağlubiyet..

Hezimet üzerine hezimet almışsın..

Tek bir kazanım.

Tek bir başarın..

Tek bir ülke ve millet menfaatine dair "icraatın" olmamış…

Oy potansiyeli; "mum" gibi erimiş…

Partinin oyu..

Partinin gösterdiği aday arasında; "uçurum" fark olmuş..

Ama hala; "konuşuyorsun!"

Dem vuruyorsun..

Naralar atıyorsun…

Halkın yüzde 52 oyunu almış..

Rakip olarak; "sana farklar" atmış..

Tozu..

Dumanı..

Çamuru, geride bırakarak; "sana yedirmiş!"

Her seçimde.

Her referandumda; "zaferle" çıkmış..

Ve sen ona karşı; "hezimet" yaşamışsın…

Dahası..

Askeri vesayete..

Darbecilere..

İç ve dış düşmanlara..

Ki yedi düvelle, mücadele eden..

Derler ya "prezesi" sağlam, Başkan'a..

Çıkıp diyorsun ki..

Ülkeyi yönetemiyorsun; "istifa" et..

Beceriksizsin; istifa et..

Git işine ya!

"Yüz kızarmıyorsa da!"

Çoğunluğa "saygı" duy…

Ama nerdeee?

***

RESİM….

KİM NE YAPIYOR?

Resim ortada…

İki gündür sosyal medyayı sallıyor..

Dikkatimi çekti..

Buraya alıp sizle hasbıhali uygun gördüm..

Buyurun..

Resmin muhtevası..

Protez bir kol…

Onu öpen Cübbeli Ahmet…

Protezi tutan biri..

Ve geride; birkaç kişi…

Genç, yaşlı meşguliyet içinde…

Vaziyetin yorumu size ait..

Benim tek bir sorum var?

O da şu..

Size göre;

"Kim ne yapıyor?

Kimin hizmeti neye hikmet?"…

Tabi ki; İslami tavır ve duruşu "öncü" kılarak..

Deyin bakalım, cevap ne?

***