REİS AYDA BİR GELSENE!?..

Yılın beklentisi...

Tabi, Diyarbakır için..

Niye mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geliyor ya!

17 Mart'ta..

İşte bundan dolayı, belirlediğim bir söz…

Keşke Reis ayda bir Diyarbakır'a gelse..

Günübirlik..

Ya da "saatlik" olsun...

Şöyle şehri turlayacağını, söyleyip gelse yeter!..

İnanın ki…

Diyarbakır "hizmete, gelişmeye" doyar…

Yani uçar…

***

Baksanıza..

Parti kongresi için geliyor..

Ama, tüm kurumlar seferber olmuş halde..

Hele ki, Belediyeler..

Karınca misali..

Çalışıyorlar..

Orta refüjler bakıma alınmış..

Yeni yeni, taze taze çiçekler ekiliyor..

Var olup, bozulanlar sökülüyor..

Yerine yenileri dikiliyor..

Kaldırım onarılıyor…

çevre düzenlemesi yapılıyor..

Yollar asfastlanıyor..

Bir yıldır "asfaltlayın" dediğim..

Karayollarına aittir, denilerek "el sürülmeyen" yol bile!…

Dün, yamalı asfaltlandı..

Seyrantepe yolu..

Reis'in geçeceği güzergahlar; hepsi asfatlanıyor..

Yol çizgileri çekiliyor..

Kaldırımlar temizleniyor..

Yollar yıkanıyor…

Yani, bir ihya söz konusu..

***

Direklerde; bayrak ve reisin portresi..

Eskiyenler değiştiriliyor..

Kongrenin yapılacağı yerin çevre düzenlemesi..

Yol aydınlatması..

Işıklı panolar…

Ki, yıllar yılıdır; "el sürülmeyen" Süleyman demirel kampüsünün önü..

Burası bile; "yeşillendirildi?"

Çimlendirildi..

Yani, Diyarbakır görsellik açısından revizyondan geçiriliyor..

Şehire albeni kazandırılıyor..

Eee..

Kurumlar harıl harıl çalışırsa…

Hizmeti hak saysa…

Kentler açısından, "sorunlar çözümsüz" kalır mı?..

Ne mümkün?..

Ama diyeceksiniz ki..

Hepsi bir güne özgü olmazsa!..

365'e odaklı olsa..

Ya da yıllara sirayetli düşünülüp, hizmet yapılsa..

Ne yazık ki…

***

İşte onun içindir ki; yılın sözünü ve beklentisini ifade ettim…

Keşke…

Cumhurbaşkanımız!..

İki ayda bir Diyarbakır'a gelse…

Biz de; "hizmet" görsek..

Şehir revizyondan geçirilse…

Tabi vaziyetin ikmalinde darısı diyoruz…

Diğer hizmetlere..

Sosyal...

Ekonomik..

Kültürel…

Hatta siyasi dahil olmak üzere; "kurumsal" işleyiş gerçekleşse..

Ve biz de; hep hizmetlerden söz etsek…

Ne olurdu?

***

SEN SENİ BOYKOT ETSENE!…

CHP'li Haluk Pekşen..

Laf etmiş..

Ama kendi boyundan büyük..

Demiş ki..

"Seçimleri boykot edelim..!"

Yani; kendi düşüncesi..

Partisi katılmayabilir..

Ben de diyorum ki…

Büyük lafın, küçük adamı!…

Siz en iyisi mi..

"Kendi kendinizi boykot edin de..!"

Seçmen bari..

Kendi iradesini temsil edeni "seçebilsin..!"

Çünkü sizi seçti de ne oldu?

Baksana..

Parti Liderin ne diyor?

"Kazanacağımız seçimi niye boykot edelim..!"

Hayal dahi olsa..

Ruyada görmüş olsa da..

Bir amaç var..

Ama sende; ne amaç ne de rüya ve hedef var?

En iyisi..

"Senin boykot" edilmen..

***

SARI TAKSİ DAVASI!..

Sarı taksi…

Uber taksi…

İki taraf; hal-i hazırda fena kapışıyorlar…

Tehditler..

Hakaretler..

Olmadık eylem stilleri dahil…

Kızgınlık var..

Ama kamuoyunda da bariz bir tepkisel tavır var..

Uber destek görüyor..

Sarı taksiye, "kimse" yanaşmıyor..

Niye!…

İşte o niyenin, cevabını…

Taksici okurumun ifadesiyle..

Sarı Taksiciler "kendilerine" sorsunlar..

Kılığına baksın..

Tavırını görsün..

Öf-pöflerini hatırlasın..

Müşteriyi "kaz" olarak görme gafletine varsın ki..

O zaman!..

Uber neden destek görüyor..

Samimidirler..

Müşteriyi "kaz" olarak görmüyorlar..

Kısa yolu..

Uzun yolu..

Gidecek yerin "parasal" tutarını hepsini; bildiriyor..

Ama sarı taksi..

"Hele bir yola çıkalım..!"

Yani, karamanın koyunu sonra çıkan oyunu misali..

Başkan bi aynaya baksa..

Hele ki o "tehdit" konuşmasıyla alakalı bandı izlese..

Anlar neyin ne olduğunu?

Hayırlı Cumalar...